bakanın oğlunun-kızının matematik yapamadığını katılar nitelikletir. bir yazar değinmiş çokta haklıdır.
öncelikle bu uygulama nedeniyle herkes hukuk kazanacağını garantilemiş durumda fakat öyle olmayacak, boşuna sevinmesinler. sebebi şudur ki; herkes tm3'te hukuk yazacak, hukuk puanları muhtemelen en yüksek puanları bulacak. siz az netle olur diyorsunuz fakat geçen sene ve öncesinde 450 alıp hukuka giremeyenler mevcuttu. bu sene de en yüksek puanlar ile kapatacaklar bölümü.
bu olayın tek artı yönü de şudur ki; tm3'te ki diğer bölümlerin puanları bir nebze daha düşecektir. mesela elimizi attığımız her yerde sosyoloji, felsefe, psikoloji ve pdr mezunu göreceğiz.
e hukuk okuyamayacaksınız yine. akıl var mantık var ösym öğreniciye kolay gelen şeyi yapar mı? mesela gecen sene bir anda fen edebiyata formasyon gelmeside herkesi çok sevindirmişti, herkes fen edebiyat fakültesi bölümleri tercih etmişti, sonuç o bölümlerin puanları tavan yaptı ve tercih edenlerin yarısı bile yerleşemedi.
islam kadına sadece bir yedek parça olarak baktığı için kadının herhangi bir hakkı yoktur.
hak isteyen kadınlar öldürülür, tecavüz edilir.
kadın vajina ve memeden ibaret olan yarı canlı bir varlıktır erkek için ve din için.
hatta öyle ki şerri hukukta herhangi bir dava için bir kadın değil, iki kadın şahitliği gerekir.
kadına zerre değer vermeyen bir dindir islam.
kuranı kerim okumayan müslümanlar ne bilir, gerçi okuyan da bilmez.
edit: garip olan müslüman kadınların "bilinçsiz" kısmı islam için didinir durur.
ne içindir bu didinme anlamıyorum.
ee ne yapsın, kadını insan olarak görmeyen din varken kadın toplumda nasıl ayakta kalacak?
bir erkeğe tutunarak elbette.
bunu toplum ve din bu hale getirmiştir çünkü.
kadını erkeğe mahkum etmek, zayıflatmak için.
edit2: feminist değilim ula! din ve kadın iki zıt kutuptur sadece.
din kanının yok olması için inşaa olmuştur.
halay çekmek direnişin simgesidir.
her eylem, miting öncesi ve esnasında halay çekilerek motive olunur.
çünkü halay çekmek mutluluk hormonu salgılar, yoldaşlık ilişkilerini pekiştirir.
öyle küçük burjuva gibi yok ben bilmiyorum, vay hiç anlamam muhabbeti yapanlar disiplin cezası alır heval.
edit: 2010 yılında güzel entryler giriliyormuş, demek ki o zaman seviye iyiymiş.
güçlü kalamıyorum artık.
öyle bir ülkede yaşıyoruz ki bir duvara "berkin elvan ölümsüzdür" yazdığım için yargılanacağım.
ve böyle bir duruma "kanuna" göre para cezası ya da cezasız bile kurtulmam gerekirken savcının ideolojisine göre müebbet bile alabilirim.
21 yaşında böyle bir suçtan hapise girmek istemiyorum.
üsteilk "kamu malına zarar" dedikleri keçeli kalem ile bir durağa yazmak, bir saat bile geçmeden silinen bir yazı ile yargılanıyorum.
uykularım kaçıyor, tedirgin oluyorum.
hiçbir şeyden emin değilim şu an. yarın kendimi hapiste bulabilme ihtimalim var.
nasıl bir ülke allahım!
bir kaç haftadır 8 yıllık ekin'e ders anlatıyorum.
o kadar yaramaz, o kadar uyanık bir çocuk ki dersten kaçmak için fırsat kolluyor.
oldukça tembel.
aslında havanın ve yaşın vermiş olduğu o masumluk var.
"öğretmenim, ay pardon kevok abla ders bitince şortumu giyip maç oynıcam, çikolata yicez dimi?" deyip duruyor.
öyle güzel ki.
ona her ders sonrası bir çikolata veriyorum ve bana zafer işareti yaparak poz veriyor.
arada da "biji kevok" diyor.
en büyük hayalimdi benim öğretmen olmak, hayallerim tamamen tükenmişken bir anda ekin çıktı karşıma.
artık daha da çok istiyorum bu işi yapmak.
bir şeyler öğretmek çok güzel, çok hoş bir şey.
ders bitince bütün gün gülümsüyorum.
resmen terapi...
devletin katliamına karşı kendini savunan ve katillerden kurtulma yolunun dışarıda iki slogan atarak ya da sandığa giderek olmayacağını düşünen insanların göstermiş olduğu eylem biçimidir.
iktidar küçük çapta ki eleştirilere bile tahammül edemiyordur zaten.
hatırlatayım çanakkale'de bir duvara "fuck the system" yazan 13 yaşında ki çocuğa hapis cezası vermişlerdir.
çocukla çocuk olmak demeyeceğim bu duruma. devletin beyni ve kalbi yoktur çünkü.
gelgelelım "yeni kanun, tasarı" zırvasına.
sen içini böyle rahatlatıyorsun demek ki kardeşim.
o insanlar slogan attığı için bile şu an hapiste bknz: mahrumi haydaroğlu ve niceleri.
iktidar yeter ki istesin her türlü bir kılıf bulup o insanları hapise atacaktır.
ve o insanlar bedel ödemekten çekinmezler.
ki öyle bir ülke ki, biliyorum klişe ama ahmet şahbazlar ve niceleri dışarıda ellerini kollarını sallayarak, özel güvenlik önlemleri ile geziyorken katillerin, hırsızların koğuşları boş iken siyasi tutsakların koğuşları ağzına kadar dolu. böyle bir durumda ciddi anlamda güvenli olan yer zaten orasıdır.
cem evi önünde dururken bile ölebiliyorsanız bugün zaten hapiste olmadığınız her dakika ölümle burun burunasınız.
hapiste de bu korku vardır elbet, tehditler vs. bu farklı bir konudur.
hiçbir alakası yoktur efenim.
burada "evlenilecek kızdır, kaçırılmayacak kızdır" goygoyu yapan erkekler bunu zerre umursamaz.
erkeklerin istekleri, dilekleri bitmez.
gözünün üstünde neden kaşın var diye bile ayrılabilirler.
istediğiniz kadar güzel, zeki bir kadın olun hep bir şeyleri eksik bulurlar.
dürüst olun "evlenilecek kadın" kriterleriniz "az para harcatan sevgili" maddesinden ibaret değildir.
bunun yanında büyük meme, büyük popo, ne bileyim düzgün fizik. ay say say bitmez.
psikolojik baskı yapıyor polisler.
sürekli evime geliyorlar. tamam anladık dava var, neden her gün evime geliyorsun?
ailemin haberi olmadığı için her dakika diken üstündeyim, her dakika korku içindeyim, kapı çalınca nefesim kesiliyor.
ne sınava çalışabiliyorum, ne başka bir şey yapabiliyorum.
başardılar istediklerini. ulan siz katilsiniz diye bizde mi katil olup sizi savunalım, öldürdüğünüz insanları unutalım?
kafanıza kürt kadar taş düşsün.
bu kadar iğrenç yorumların, böyle hayvanlık belirtilerinin bu sitede yer alması modoratörlerinde aynı beyinden olduğunu gösterir.
sizin kökünüz bir kazınsa. bir okusanız, beyniniz organınızda olmasa. nefret kazanmaktan başka derdiniz olmasa....
atatürk'ü anlamak kapasite falan istemez.
onu anlamak için faşist bir şovenist olmak lazım.
bu özellikler varsa kapasite otomatik olarak kaybolur zaten kemalist kardeşim.
öyle gerizekalı insanlar ile aynı evdeyim ki.
ülkede yas ilan edilmiş, yüzlerce insan katledilmiş hala dizi derdinde olup haber izletmeyen bir ailem var.
katlanamıyorum. böyle bir şey olamaz ya.
bir durağa "berkin elvan ölümsüzdür" diye yazdığım için neredeyse 53. mad ile yargılanacağım.
keçeli kalemle yazdığım şey yüzünden "kamu malına zarar vermekten 6 yıldan 12 yıla kadar.." diyorlar.
asıl mesela orada yazılmış olan cümle yoksa mendil ile silince çıkan izi bile kalmayan yazı için neden dava açsınlar.
ah ah.. nasıl bir dünyaya, ülkeye kaldık böyle.
ermeni soykırımı "inkar ve asimilasyon" politikasının bir ürünüdür.
haklı olan sesi boğazından kesme politikasıdır.
ermeni soykırımı 1915'ten ibaret değildir.
en son bir gazeteci, 19 ocak'ta katledilmiştir.
zulüm bitmedi bitmiyor.
biz okullarda öğretilen yalan tarhi bilmek, dinlemek, tahammül etmek zorunda değiliz.
"azınlık, gayrimüslim, zararlı cemiyetler" olarak bahsettikleri bizler asıl tarihi "gerçek" tarihi yazacağız, dağlarda, sokaklarda.
hepinizin gözleri önünde yükseklere kızıl bayraklar çekeceğiz.
"şerefsizlik" tanımını tam olarak karşılamış insanların berkin elvan'ın yüreğinden korkup böyle goygoy yapmaya çalışmasıyla ortaya çıkmış söylem.
şerefsizlik az gelir.
barikatlarda berkin'in sapanı olarak onlara "berkin" demenin gurur kaynağı olduğunu göstereceğiz.
havai fişeklerimizi, sapanlarımızı beyinlerinde patlatacağız.
samimiyetindendir. yasaklara karşı nasıl dimdik durduğunu gösterir.
meclis ya da mevki normlarını hiçe sayar çünkü takım elbise giymek zorunda hissetmez kendini.
sırrı abê farklıdır zaten!