ateizme kaymanın en büyük sebebi din bilgisinden öte felsefe bilgisi hususunda eksikliktir.
örnekleyelim:
ortalama bir ateist “allah nerede ispatla, demek ki o halde yok” iddiasını ciddi ciddi ortaya koyar.
bu iddia üzerinden binlerce kitap makale yazar.
fakat aynı zamanda hawking’in “evrende uzaylılar olabilir, onları henüz bulamamamiz, yokluklarının delili değil; bilim gücümüzdeki eksiklik olabilir” başlıklı iddiasini twitter’da rt yapar.
evrende uzaylı olması bir ihtimal iken, nasil evren dışında bir tanrı “mutlak” yok sayabiliyorsun?
uzaylıya gelince agnostik, tanrıya gelince neden mutlak inkarcı oluyorsun?
sebep, felsefe bilmemen.
şimdi daha önce de bahsettiğim agnostik bakışlı uzaylı tezi üzerinden tanrıya gelelim.
diyelim ki mars’ta dünyada olmayan şekillere sahip, ok işaretleri belli olan uzay istasyonu bulduk.
böyle bir şey bulunduğunda, bunu insanların yapmadığına dair delillendirmeyi yaptığımız an, “bunun dünya dışıi, bilinçli bir uzaylı” tarafından yapıldığına kesinlikle hem fikir oluruz.
kimse çıkıp da bu istasyonun, uzay patlamaları sonucu tesadüfen girinti çıkıntı ile oluştuğuna inanmayacak, bunu degerlendirmeyecektir bile.
hatta bunu iddia eden, “akıl hastası” sayılacaktır.
uzaylıyı gördün mü, hayır.
kadraja girdi mi, hayır.
ne mi yaptın? akıl ilkesi olarak, evrendeki madde kuralı üzerinden faile gittin. (tanrı madde değildir).
evet, içinde bulunduğun evren, bir uzay istasyonu ve basit uzaylı teorisinden çok daha karmaşık ve çok daha gerçek.
uzaylısız bir evren (bile) mümkün iken, yaratıcısız bir evren akıl dışıdır. buna dair hiçbir mantıklı teori, bilimsel bir kalıntı, bulgu hatta bilim kurgusal bir tez bile bulunmamaktadır. bu evren başka bir yerlerde uzaylı oluşumu var olmadan da varlığını sürdürebilir. ama bir akıl olmadan bu evrenin oluşumunu iddia etmek, devasa bir safsatadan ibarettir.
burada muhtemel itirazları: "uzaylıların varlığı maddesel gerçek ve fiziksel kurallar dahilinde olduğu için, onların varlığını reddetmiyoruz" olacak.
oysa bunu diyen kişinin, büyük patlama esnasında planck zamanı kavramından ve daha evrenin oluşumunun ilk anında, "şu anda bulunan hiçbir fizik yasasının geçmediği" bilgisi bile yoktur.
yani bilim sana, bilimsel yasaların geçmediği bir anın var olduğu bilgisini veriyor. dolayısıyla "bilimsel yasalara uymayan varlık kabul edilemez" demek için hiçbir bilimsel ve akli kaynağın bulunmuyor.
dolayısıyla, uzaylıyı ihtimal dahilinde gören birinin tanrı varlığını mutlak reddetmesi akıl dışıdır.
kusursuzluk masalını ancak din bilmeyen kişi söyler. insan kusursuz değildir. Allah Kuran'da kendisi diyor: yemeye/uyumaya muhtaçtır. ölümlüdür.
insan kusursuz değildir ama varlığının devam etmesi için milyarlarca hassas dengeye sahiptir. bilimin de Kur'an'ın da vurgusu bu. ve bu bir yaratıcının varlığı için yeterli bir delil.
kendi ayağımıza sıkmıyoruz. Kuran'da hiçbir yerde kusursuz yarattım demiyor. kusursuzluk ölümsüzlük demektir. insan tırnağını saçını kesmek zorundadır. Allah bunları var etmiştir. tırnak ve penis ucuyla evrenin yaratıcısını inkar etmeye kalkarsan rezil duruma düşersin.
sünneti inkar etmeye kalkan bir avuç sefih tiplerdir. 1400 yıldır islam geleneğinde bunu inkar etmeye kalkan olmamıştır ya da çok azdır. sünnetin faydaları ortaya çıkınca ateistlerin kıvırmaya çalışması oldukça komik görünmektedir.
1) ispat yükümlülüğü konusunda deney gözlem değil akıl ilkeleri geçerli olabilir. bu ifade ediliyor zaten.
2) 0 noktası ezeliyet noktasıdır. burada ya madde ya da tanrı vardır. sağı solu onu arkası tanımlanamaz. maddenin varlığı ihtimalinin de bilim dışı olduğunu ortaya koyduk.
örnek olarak kuzey kore lideri kim jong ve halkının %70-80i ateisttir. bu rakam avrupa ülkelerinde bile yoktur. ülke buna rağmen rezillik içindedir. lideri öldüğünde bağıra bağıra ağlamak zorundadır.
lideri ve %70'inden fazlası ateist olan Kuzey Kore gibi değildir. internet yasak, liderin öldüğünde bağırarak ağlamak zorundasın, pislik içindesin ama bunu kimse duymuyor.
oyle sefiller ki, okyanus manzaralı fas'ta yaşamak için dua ederler.
şu ayetteki mantık hatası, bu olaydaki mantık hatası gibi sürekli başlık açıp aynaya bakmayarak kendi felsefesini dünyanın en üst fikir akımı olarak görmeleri problemidir.
aslında say say bitmez yine de birkaç tanesinden söz edelim:
1) örnek olarak 2017 yılında tanrının varlığına mı inaniyorsunuz derler. 2017 yılında tanrının varlığının aksine dair bir bulgu mu var? denildiğinde ise ortaya hiçbir argüman koyamazlar.
aksine, binlerce yıldır var olan inkarcı akımlar tanrının ezeli olduğunu nerden biliyorsunuz, belki evren ezelidir ve ebedidir, kıyamet efsanelerini bırakın diyordu. geçen yüzyılda ispatlanan big-bang, evrenin ezeli olmadığını, başlangıcının ve entropi gereği dolayısıyla sonunun var olacağı nı ispatladı.
bu sebeple big bang'in keşfine dair ilk bulgular ortaya çıktığında bunu kilise ve diğer dinlere ait kurumlar desteklerken, ateistlerin büyük kısmı bu fikri inkar etmeye başladılar. çünkü binlerce yıldır tanrı adına sunduğu alternatif fikir yok olmuştu.
hatta big bang ismi, radyo programina katılarak bu teoriyle büyük patlama mı, ehehe diye dalga geçen 'bilim insanı'ndan gelmektedir.
peki neden asıl fikirleri yok olmuştu?
çünkü big bang, hem ateizmin hem de tanrı ezeli değildir, tanrı şu gezegendir, bu inektir, şu heykeldir, sonsuza kadar reenkarnasyon sürecek diyen çok tanrılı dinlerin yıkılması anlamına geliyordu.
2) bu noktada ateistlerin karşılarına yeni bir problem çıktı. nasıl olur da semavi dinlerin madde ve zaman üstü bir yaratıcısının yerine yeni ezeli varlık koyabiliriz dediler. ama bu varlığın bilinçsiz olması lazımdı, eğer bilinçli olursa, ismi tanrı oluyordu!
alelacele açılıp kapanan evren, çoklu evren, uzaylılarin üretimi olabiliriz gibi bilimsel ve felsefi çevreler tarafından 28282818 kere ağır şekilde eleştirilmiş iddialar ortaya koydular.
3) böylece tanrı olmadan, daha doğrusu bir bilinç olmadan var olan evren hakkında en ufak bir bilimsel ve felsefi açıklamaları kalmadı. işin komik noktası da burası. nasıl bir felsefe ki, varoluşa dair belki doğru olabilir bile denilecek en ufak bir alternatif fikir ortaya koyamıyor! buna rağmen ortada biz bilimin felsefesiyiz diye geziyor.
- tartışmanın bu kısmında soğuk terler atmaya başlayan ateist, başlıyor yaygaraya ama ispat yükümlülüğüüüü. sen ispatla (çünkü bende iş yok)
birincisi, ispat yükümlülüğü deney ve gözlemin aştığı alanlarda geçmez. felsefe 101'e hoş geldin. örnek olarak uzaylıları göremesek bile varlığını ihtimal görüyoruz. varliklarini ispatlayamıyorsun ki!? diye reddetmiyoruz.
ihtimal olmaması için bu koca evrende yalnız olmayabiliriz gibi bir argumandan başka kaynağımız yok.
ancak evrende uzaylılar olabileceği gibi, uzaylılar olmaya da bilir. ancak bir yaratıcı olmadan evren modeli mümkün değil, akıl dışı, bilim dışı!
benim ispatım şu:
- ezeli ve ebedi olan, maddeyi de zamanı da yaratan madde üstü bir bilinç, sıfır noktasına konumlanan bir varlık tanrıdır. bu bilimin, aklın, felsefe tarihinin onayladığı ve aksi ortaya konulamayan bilgidir.
senin ispatın? yok. çünkü sorunun bu.
madde deseler, bildiğiniz üzere big bangin ilk anında maddenin kendisi değil, madde altı parça lar var. aynı madde alti parçalar nasıl olur da zaman üstü bir statiklikten çıkıp, dış etken olmadan bir evren var etti? aynı evrendeki sayısız ayardan da söz etmiyorum. mesela big bang'in aşamalarında saniyenin belki de binde birlik farklar olsa, evren koca bir kara delik olup üzerine kapanacaktı.
ayar kısmına da kulp bulmuşlar: kime göre ayar. biz onu ayar olarak görmesek o ayar olmazdı
hadi canım!
diğer entry'de de bu kıvırmaları adına meşhur felsefecinin benzetmesini aktarmıştım: 100 keskin nişancı sizi vurmaya çalışıp vuramasin. bu durumdan sonra beni vursalardi zaten bu duruma şaşıramazdım. vurmadikları için şaşırıyorum mu dersiniz, yoksa bu işte bir iş var, açıklaması olmalı! mı dersiniz?
bilim terk, akıl terk, mantık terk.
evrenin baslangici konusunda köşeye sıkışan ateist okurum şöyle demişti; belki big bang öncesinde mucizevi maddelervardır.
- hmm, mucize! bilinç dememek için dinsel literatürde kullanılan kelimeleri bile kullanmaya başladılar! ha gayret, tanrı fikri geliyor!
4) ateistlerin diğer problemi, agnostisizmin tarihsel olarak big bang'in ispatindan önce olduğunu da bilmemeleri. o zamanın agnostikleri belki evren ezelidir diyerek tanrı fikrini şüpheli buluyorlardı. oysa evrenin ezeli olma fikrinin ölmesi sebebiyle agnostisizm de köken olarak dayanak babında ortadan kalkmıştır. yani tartışmanın bu aşamasında agnostik rolü yapmaları da ölü taklidi yapmak gibi bir işe yaramayacak.
bir bilginin şüpheli olması için, o bilginin iki ihtimalli olması gerekir. oysa evrenin bilinç olmadan var olduğunu ifade eden hiçbir sabit bilimsel ve felsefi argüman yoktur, dolayısıyla tanrının varlığında şüphe duymanin da felsefi anlamda bir değeri yoktur.
5) maalesef istisnasız bütün münazaralarımda buralarda herhangi bir üretim yapamadılar. yapamazlar da. bu eksikliklerini kötülük problemi, özgür irade varsa kader niye var dinle bilim çeliskisi: şimseklerden korkmasak dinler olmazdı gibi binlerce kez cevap alan konular etrafında dönerek gidermeye çalışırlar.
oysa biz ateizmi tartışıyoruz, ateizmin akli bir imkanı yok ki sen ateizmi haklı çıkarmak için dinler hakkında yorumlar yaparak açığını kapatmaya çalışasın.
bana ateizmin doğru dayanağa sabit olduğunu ispatlayacaksın. modelini ortaya koyacaksın.
ontolojik açıklamanı sunmadan, teolojiye geçemezsin.
elbette: böyle bir şey yok. ama olabilir de bile değil.
6) diğer ilginç iddiaları, tanrı varlığını kabulun, insan değerini alçaltıcı bir durum olmasıdır. oysa gece gündüz dillendirdikleri evrim teorisine bakın, bu teoriye göre insanlarla hayvanlar arasındaki fark akıl, din inancı, var oluş hakkında madde üstü sorgulamalarda bulunması dır.
yani sokakta gördüğün hayvanın dini inancı olmama sebebi, beyninin insan kadar evrimleşmemesidir.
eğer dersen ki biz sizden daha fazla evrimleşip bu madde üstü açıklamaları bıraktık.
ben de derim:
bu denkleme göre senin evrimin ileri değil geriye gidiyor, zira sadece madde üzerine değerlendirmede bulunmak, iddia ettiğin evrimin önceki aşamalarına ait bir özelliktir.
yani burada ontolojik anlamda ileri özelliğe sahip olduğunu herhangi bir bilimsel ve biyolojik veriyle ispatlayamiyorsun. pewforum'dan ateist bilim adamlarının sayısı gibi linkleri copy-paste yapmayı biyolojik delil sayıyorsan, entry'imi okumayı bırak. çünkü daha fazlasına değer olduğunu düşünmüyorum.
sonuç: kabe puttur gibi merdiven altı ateist forumlarda öğrendiğin aptalliklarla, felsefe bilen insanlar karşısında duramazsın.
senden sadece istediğimiz, felsefi akım olarak nitelendirilme değeri bile olmayan safsatalarinla sağa sola 2017 yılında tanrı var diyenler.. gibi çıkışlarda bulunmaman. ciddi olarak dışarıdan çok komik görünüyorsun.
düzenleme: islam'da ve Kuran'da hiçbir çelişki yoktur. sadece din felsefesi bilmeyen ve yeterli donanımı olmayan insan vardır.
Kur'an, "kâfirlerin insanlara katkısı yoktur" gibi bir iddia ortaya koymuyor ki bunun üzerine din eleştirisi yapılsın.
elbette kâfirler de dünyaya katkıda bulunur. islam'ın yayılmasından sonra bilim dünyası, Endülüsle beraber müslümanların elindeydi. daha sonra müslümanların karşılaştığı siyasi sorunlar ve elbetteki öz tembellikleri buna yol açtı.
bu demek değildir ki müslümanlar arasında dünyaya katkı sağlayan yok. bugün en sağlam üniversitelerde bolca müslüman akademisyene rastlayabilirsiniz. oxford islam topluluğu bile var.
yani diyeceğim o ki kâfir olmanın dünya kaybı vurgusu değil, ahiret kaybı vurgusu var. zira kâfirlerin çalışanları dünyaya katkı sağlasa bile kendilerine katkı saglamamis ve Allah'a hakkıyla iman etmemişlerdir. bu da loser olmalarına yol açmıştır.
Endemik bir türdür. Hayatlarını ateist olarak geçirirler. Genelde asosyal olarak yaşarlar. Ortaya ilginç argümanlar koyarlar ve bununla tanrının varlığını reddettiklerini düşünürler.
Örnek olarak "mükemmel yaratım" iddiası ortaya koyarlar ki oysa dinde böyle bir şey yoktur. Bir kere insanlar ölümlü ise mükemmel değildir. Vücutlarında kıl tüy çıkıyorsa onları kesmek zorundalarsa mükemmel değildir. Hasta olup ölüyorsa mükemmel değildir.
Ancak:
"Ölümlü hayat" dairesi içinde harika şekilde yaratılmıştır. Var olması için big bang'in ilk saliselerinden itibaren milyonlarca hassas değer olması gerekir. Mesela big bang'in ilk saliselerinde 0.0000000000001lik madde oluşum ve yoğunlaşma farkları olsa evren kendi üzerine çökerdi.
Hidrojen dengesi 0.001 farkla olsa diğer elementler oluşması sorunlu olacak ve hayat olmayacakti.
Aynı şekilde big bang mini saliseler oranında daha hızlı veya daha yavaş olsa evren devasa bir karadelik olacaktı.
Bunun gibi buraya en az bin tane ayar koyarım. Ki bunlar sadece benim bilebildiklerim.
Bunca ayara rağmen penis ucunda neden fazla var diye tanrının varlığını reddettiğini sanan kişi süzme akılsızdır.
Belki tanrı böyle bir pratik yapmanı istediği için kasten var etti. Nitekim sünnetin faydaları son yüzyılda yeni yeni bilimsel anlamda ortaya çıkıyor:
Ateistlerin bu tavırları dalga geçtikleri "pilot kalemle ateizmi çürütme" olayına benziyor. Hadi onun tasarım delillendirmesi açısından bir mantığı var. Ya senin?
Seriate gore cevabi hayır olan ve sorunsal olmayan sorunsal.
Zira haram olan tüm fiilerin haram olma şartı, kasıt şartının yerine getirilmesidir. Bu sebepledir ki unutunca yemek yenirse oruç bozulmaz, zira kasit yoktur.
Tam tersi, oruçluyken ağzını misvaklayan kişinin ağzı gayet fresh olur ki, bu da peygamber sunnetidir.
Maalesef şu ana kadar oruçluyken ağzı kokmuş Müslümanlar karsilasmadim. Fakat "hayvan" gibi yiyip içtiği halde konuştukça les kokusu gelen kafirlerle çok karşılaşmis bulundum.
Tüm tanrıya inananlara, antirasyonel diyen bir ateistten bir tık farklı olsa gerek.
Zira zati muhterem, Oxford, Cambridge gibi universiterin akıllı tasarımcı teorisini öne süren profesorlerle dolu olduğunu unutmuş, evrim ağacı sitesinde ogrendigi animasyonlu izafiyet teorisiyle profesör oldugunu dusunmektedir.
1) inanç normal bir insani eğilimdir. Bu da sizin de dediğiniz üzere insanın mükemmel olmamasından kaynaklanır. Fakat bu mukemmel olmayis, sebep degil kul olmanin sonucudur. Nitekim dünyanın sonuna dair bilimsel teoriler getiren ateist bilim adamlarına göre dahi, insanoğlu sonsuzluğa erip madde boyutunu alamayacağı için, bu dünyada hep geçici ve muhtaç olmaya devam edecektir. Hayatının 200 yıla uzaması dahi onu müstağni sayamayacaktir.
2) Bir kişinin yaratıcıyı kabul etmesi, bilimsel araştırma yapmayı engellemez. Artik su sig gorusu asiniz. Hep dediğim gibi, bisikleti oluşturan unsuru sorguladigimizda, sadece "metal ve tekerlek" cevabı vermek, mühendisini atladigimiz surece eksik bir bilgidir.
Onun mühendisi oldugunu kabul etmemiz de, bisiklet maddelerini araştırmamıza mani olamaz.
3) Verdiğim ornekte kesinlikle muhatabimi incitme kastim olmadı, aksine birine bu durumu anlatırken aynısını kendi üzerimden de veririm.
Mesele senin onu testle ispatlama kapasiten değil, su ana kadar "gormedigime inanmam" dusturuyla yaşamadığını ispat etmek idi.
Velhasil tanrının varlığınin delili, bilimin ve big bang in, mevcut evrenimiz icin "hiçbir dış etken olmadan hiçbir şey olmaz" isimli kanunudur.
O halde sana soruyorum, su an baban bildiğin adamın, gerçekten baban olduğuna dair bilimsel bir ispatın var mı? (Test yaptırırım deme, ben şu ana kadar olan kanaatinden söz ediyorum)
Hayır, maalesef yok. O adamın öz baban olduğuna yıllardır inandin. nitekim doğru bir inançtır.
Şimdi sana soruyorum.
Ateizmin en doğru felsefi gorus olduğuna inanıyor musun?
-evet inanıyorum.
Hmm. inanıyorsum demek. O halde sadece bu tezi deney ve gozlem yoluyla ispatla.
-???
O halde bana inandığın şeylerle değil bildiğin şeylerle gel.
Hulasa, akıllı bir tasarımcının varlığı inanılan değil, aklın kolayca bilebilecegi bir şeydir. Ve tevatür bilgidir. Nitekim bilim, bilinçli bir dış etki olmadan bir madde oluşabileceğini asla ispatlayamadi, ispatlayamayacaktir. Yani akıllı bir tasarımcının varlığı, aksi ispat edilinceye kadar savunulması gereken gorustur.