cesaretsiz oldugunu düşünüp umut dolu olabiliyor insan, ama umursamadigini gördüğünde yara alıyor,deniyor ki; yara sagalir asıl, bir türlü gerçekleşmeyen umut kanserdir, şimdi ; hangisi iyidir deseler , ben yine yuvarlak kafeste ikisine de basamıyorum çırpınıyorum
''Ben senden çok şey öğrendim.
Mesela bir sandalye çekip tezgahın başına bulaşık yıkamakla senin doğduğun gün tanıştım.(sonra orda kaldım zaten)
Sonra yaşlı komşu teyze pabucun dama atıldı dedi, kıskançlık nedir senle tanımış oldum, itiraf ediyorum evet annem izah edene kadar kıskandım.
Bir abla için erkek kardeşler neyse de kızkardeşin ne demek olduğunu öğrendim. Sağol sen de bunu en can alıcı şekliyle öğrettin.
Kişisel özgürlüğüm kısmen kısıtlandı, zevk aldığım hiçbirşeyi sadece kendim yapmamayı öğrendim.
Sosyal hayatımın gizliden gizliye didik didik edildiğini gördüm ama buna da ses etmemeyi öğrendim.
Sonra alışveriş çılgınlığının küçük bir bakkal ve bozuk paralardan doğuşuna tanık oldum.
Sosyal adalet duygularıyla dolu bir insan olarak birilerini ezme yönümü de sayende kısmen tatmin etmiş oldum.
Geçirdiğin saf ve temiz çocukluk devresinde sık sık seni organize bir şekilde keklemenin zevki ise hala eşi bulunmaz anılar olarak hatıramda.
Bir çirkin ördek yavrusu gibi dünyaya gelen ve uzunca süren safffff çocukluk devresinin ardından geçirdiğin evrim ise görülmeye değermiş ama birazını kaçırmış oldum.
........
Ama biri o gün yani 3 Mart gece saat 01.30 sıralarında ya da seni ilk kucağıma alışımda "bu büyüyecek ve sana iyi bir arkadaş olacak" dese hayatta inanmazdım.
Bak bi de bunu öğrendim. iyi ki doğmuşsun güzel kardeşim. ''
''Ben senden çok şey öğrendim.
Mesela bir sandalye çekip tezgahın başına bulaşık yıkamakla senin doğduğun gün tanıştım.(sonra orda kaldım zaten)
Sonra yaşlı komşu teyze pabucun dama atıldı dedi, kıskançlık nedir senle tanımış oldum, itiraf ediyorum evet annem izah edene kadar kıskandım.
Bir abla için erkek kardeşler neyse de kızkardeşin ne demek olduğunu öğrendim. Sağol sen de bunu en can alıcı şekliyle öğrettin.
Kişisel özgürlüğüm kısmen kısıtlandı, zevk aldığım hiçbirşeyi sadece kendim yapmamayı öğrendim.
Sosyal hayatımın gizliden gizliye didik didik edildiğini gördüm ama buna da ses etmemeyi öğrendim.
Sonra alışveriş çılgınlığının küçük bir bakkal ve bozuk paralardan doğuşuna tanık oldum.
Sosyal adalet duygularıyla dolu bir insan olarak birilerini ezme yönümü de sayende kısmen tatmin etmiş oldum.
Geçirdiğin saf ve temiz çocukluk devresinde sık sık seni organize bir şekilde keklemenin zevki ise hala eşi bulunmaz anılar olarak hatıramda.
Bir çirkin ördek yavrusu gibi dünyaya gelen ve uzunca süren safffff çocukluk devresinin ardından geçirdiğin evrim ise görülmeye değermiş ama birazını kaçırmış oldum.
........
Ama biri o gün yani 3 Mart gece saat 01.30 sıralarında ya da seni ilk kucağıma alışımda "bu büyüyecek ve sana iyi bir arkadaş olacak" dese hayatta inanmazdım.
Bak bi de bunu öğrendim. iyi ki doğmuşsun güzel kardeşim. ''
en büyük ceza insana...
ihanetin, ayrılığın ya da kalleşliğin bedelidir belki, belki; ah eden bilerek bile etmemiştir... etmemiştir ya , yaşanılanlar ortadadır, ah alan ahını çeker durur...
kastamonu-karabük gaz dağıtım şirketi. Kastamonu'da ki alt yapı çalışmasını kısmen bitirip belirli bölgeye gaz vermiş, karabükteki çalışması henüz tamamlanamadığı için hızla buna uğraşan şirket. umutlarımız düzgün ve titiz çalışmasından yanadır.
erdal güney'den, hatırla sevgili için hazırlanmış, hilmi yarayıcı katkısı da yadsınamayacak müthiş bir parça. unutulamayan, ama yanında da olamayan için, günlerdir inadına dinlenip hatırlanmasını sağlayan, acılara boğan, isyan ettiren şarkı...
33 sene önce bugün açtın gözlerini, ben yoktum henüz, bilmiyordum seni, sen de beni... henüz aşkın kavurmamıştı, aşıklar kavuşmamıştı, yolun gözlenmiyordu, ama yokluğun da yoktu, ben yoktum... güne seninle uyanmıyordum henüz, tenini bilmiyordum örneğin. ''aşk acısı'' da neydi? ya kavuşamamak? hele kavuşamayacak olmak? ama özlemle dolmak şimdi hep? bilmiyordum, bilmiyordun, bilmiyorduk henüz...
öncelikle tebrik etmeliyim; şu saatlerde düğünün bitmek üzere zira... ömrünü paylaşacağın insanla, dilediğin-hakettiğin gibi bir yaşama başlıyorsun bu gece.
ne denilebilir? mutlu ol... o '' ufak-çekik-zeytin gözler '' hep mutlu baksın hayata karınla, yarına çocuklarınla! buna senin adına sevinebilmek; seninle ilgili aslında. geride kalmış hayatımda varoluşunun temizliği-özelliği ile ilgili. sana zarar gelmesini isteyecek hala son insanım, mutluluğunu isteyecek hala ilk...
geçmişi sorgulayamam, amacım sana da hatırlatmak üzmek değil, aklını takmak değil, lütfen inan! sadece; bu gece senden kalan-sana ait olanlara göz attım. askerde sana yazdığım mektupları buldum. bana getirmiştin, '' burda saklayalım '' demiştin. ayrıldık ve bende kaldı, veremedim.
bir de ; senin el yazınla bana yazdığın ilk ve son şiir... hatırlar mısın? bambaşka hayatlar sürsek de şimdi, çekmecemin gözünde, benimle yaşlanacak, gözüm gibi bakacağım el yazınla yazılmış şiir... seninle yaşadığım yılları, atma gereği duymadım hiç, istesem de atamadım ki...
ben böyle düşündüğüm için; sana ait olanları da sana ulaştırmak istedim. benim el yazımla sen askerken yazılmış mektuplar... sen ister yırt at, ister bir çekmece gözünde sakla benim gibi. ama ulaşmalı sana, ait olan, geç kalmadan...
dediğim gibi; hatırlatmak-acıtmak değil amacım. bizden kalanlara sahip çıkmak, yokmuş gibi davranmamak, haksızlık etmemek...
ben beceremedim; mutlu olmayı ufaklık, başaramadım yaşamı. toparlayamadım...şanssızdım...
fakat; bu gece bir kez daha senin başarınla-becerinle gurur duyuyorum. senin için; mutlu olduğum en özel günlerden biri bu gece. bir sonraki de; oğlun-kızın olduğunda olur sanıyorum. bir gün benim de bir oğlum olursa, '' umut '' olacak adı, senin hep öğretmeye çalıştığın, benim bir türlü öğrenmediğim '' umut'' ....
ve son bir şey;
eğer okursan o eski mektupları, yırtıp atmazsan sana yazdıklarımı,
o satırlarda yazdığım her kelimenin doğruluğuna inan ve samimiyetine...
onları yazan '' çingen'' dir... senin bildiğin tanıdığın gerçek '' çingen ''...