evet gün geçmiyor ki birisi daha tespit yapmasın. Bugünkü ele alacağımız konu sözlüklerin cinsel açlığı bastırmadaki rolü ve endüksiyonu. *
Öncelikle sözlük anayasasına uyarak tanımımızı yapıyoruz.
Tanım: sözlük kullanıcılarının sözlükten yararlanma süreçlerinde cinsel dürtülerine cevap bulması.
Evet, tanımıda yaptıktan sonra dalalım konumuza.
Burada kaç üye var bilmiyorum. Bu yazıyı yazana kadarda hiç bakmamışım. 10.000'in üzerinde olduğunu varsayıyorum. *
Bu topluluğa teker teker mikrofon uzatsak desek ki; Neden sözlükte vakit geçiyorsunuz? Sözlüğün size katkısı nedir? desek eminim ortalama cevap şöyle olur; "- eeee, sözlük güzel bilgi paylaşımı yapıyoruz, öyle değişik fikirleri görüp bilgi ediniyoruz. ehehe güzel yani" der yani tam bu şekilde ifade etmesede buna yakın şeyler olacağından eminim.
Sözlük denilen olay neden sadece üniversite öğrencilerine ağırlıklı hitap eder. hiç düşündünüz mü? Eminim bir çoğunuz herhangi bir arkadaşınıza "- Ya oğlum bak gel otur, bu sözlük böyle burda başlıklar var. işte bu başlıkla ilgili entryler giriyosun. Çok komik şeylerde var" dediğinizde bir çok arkadaşınız "-ne bu ya forum gibi Ya hacı bi siktir git ya uğraşamam" şeklinde tepki vuku bulur. Bilmem hiç düşündünüz mü acaba neden her dillendirdiğiniz arkadaş çevrenizin bir çoğu sizin gibi sözlüğe aşık edasında bakmaz, bakamaz?
Şimdi sorunun en temel noktası bu. Yani tüm sözlük üyelerinin ortak tarafı da bu. Neden sen de ve senin gibilerde bağımlılık derecesine geliyor sözlük? Cevabı basit. Bilgili, kültürlü, zevkine tapılası insan olma edasını sunabileceğin ve bu kriterlere ağzında salyalarla bakan bir karşı cins kitlesi olduğundan dolayı sözlük senin ayrılmaz parçan olabilir mi?
Başlıklardan analiz yapsak sence yüzde kaç oranında kız, erkek, seks vb. gibi cinselliği çağrıştıran kelimeler ve bu tür başlığa genelde "-ya bi siktir git ya" tepkisiyle "-aha bu başlığı açan mal, öküz, montofon ben sağlıklıyım çünkü ona bi defol git dedim." mesajı verilir.
Neden aynı ortak sorun paydasında buluşan insanlar zirveler denilen (halı saha filan hariç belki orada da olabilir bilemem) tamamında acaba güzel kız, yakışıklı bilgili erkek var mı? içsorusuyla yerlerini alırlar? Peki samimiyetimle sorayım. Sözlükten tanışıp üç gün içinde yatakta nefes nefese kaldığınız oldu mu? sözlükten kız kaldırmak
belediye otobüsünden kız kaldırmaktan kaç kat daha kolay?
Bir hatunu veya bir erkeği incelediğiniz şey entryleri mi? kendisi mi? yoksa entrylerinden yola çıkarak ilgili şahışın kişiliği ile ilgili kaç kez tahminde bulundunuz?
Şimdi içinizden bi ses şunu söylüyor; "-madem öyle o zaman sen nesin lan dürrük" evet eğer bu soruyu yazıyı okurken düşündünüz ise anlattıklarımı içteki kişiliğiniz kabul etti ama yansıttığınız kişilik ise reddetti.
Sözlükler ne bilgi paylaşımı ne de bilgi yuvalarıdır. Asosyalleşen gençlerin ilacı, tuzu biberidir. Cinselliğe adım atarken çok rahat geçiş yapılmasını sağlayan araçlardır. Çeyrek finalde Önce başlıklarla etrafa fikirler saçılır. yarı finalde Tepki verenler ile diyaloga gecilir. finalde "kahve içelim mi bir akşam?" sorusuyla yatak özlemi sunulur. Bazende aradığı kız ve erkek bulunur. sevgili olunur. üç gün sonra kolay kazanılan kolay kaybedilir kurağı gereği tekrar herşey en başa alınır. süreç tekrar başlar...
edit: 417 farkla üye sayısına yaklaşmışım. e tahmini kuvvetli adam olduğumu söylememe gerek yok artık. *
Herkesin kendince milyon dolarları cebe indiriyor şeklinde baktığı ve sürekli eleştirdiği raci ve necati şaşmaz kardeşler. Bir insan bir iş yapıyor ve düzenbazlık, üç kağıtçılık yapmadan işini yapıp kazanıyorsa bu kimseyi ilgilendirmez. Bir insana bakış açınız kazandığı parayla ilgili değil, yaptığı işlerle ilgili olmalıdır. Raci şaşmaz, 2002'den bu yana 7 yıldır ekranlarda kurtlar vadisi dizisinin yapımcısıdır. Bir dizi 7 yıldır hala bugün bile rekor seyirci kitlesine sahip olarak izleniyorsa önce buna odaklanmak lazımdır. 7 yıldır herkesin kolay kolay dillendiremediği bir çok türkiye'nin iç pisliklerini kendince anlatmaya çalışıyordur. Bu iç pisliği tv'den aktarırken kendine göre bir misyon cercevesinde anlatmaktadır. Bu senaryoya katılırsınız veya katılmazsınız. Ama kendi bakış açısını yürekli bir şekilde dizi senaryosuna gömerek anlatabilme cesaretine sahip olması da gerçekten tebrik edilesi bir durumdur. Siz zannediyor musunuz ki bu adamlar çok rahat ve kimse dokunmuyor bu adamlara kafasına göre yapıyorlar filan?
Bu sadece basına yansıyan tehdit. Ya yansımayan onlarca tehdit ve baskı?
Bu işin türkiye gibi bir memlekette 7 yıldır azimle yapılması sadece tebrik edilesi bir durumdur. Bu adamlar cesur adamlardır. Ha görüşlerini benimsemeyebilirsiniz. O zaman kendi görüşünüze yakın şeyleri seyredin ve bunları ön plana çıkarın. Tabi reytingsizlikten dizi 2 hafta da kaldırılmaz ise...
geçtiğimiz dönemler jandarma'nın yaptığı uyuşturucu operasyonunda göz altına alınıp, cezaevine gönderilen "ünlü" şarkıcı deniz seki'nin TCK'nın 188/3-4 ve 191/1 maddeleri uyarınca (uyuşturucu ticareti yapmak ve kullanmak için uyuşturucu bulundurmak veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak) suçlarından dolayı en az 8,5 yıl olmak üzere 24 yıla kadar ağır hapis cezası istemiyle yargılanmasıdır.
deniz seki için istenilen cezalar;
iSTENEN CEZALAR
MADDE 188 (Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti)
(3) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, beş yıldan onbeş yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Uyuşturucu maddenin eroin, kokain, morfin veya bazmorfin olması hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
MADDE 191 (Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak)
(1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kendisi tarafından kullanılmak üzere uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğuran bitkileri yetiştiren kişi, bu fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
Yani sen yıllardır toplumun sanatçısıyım ben diye dolanacaksın kameraların arasında, sonra da magazinsel olarak çıkışlar yapacaksın, sonra da uyuşturucu temin etmek, satmak ve kullanmak suçundan yargılanacaksın. Umarım yargı gerekeni yapacak ve uyuşturucu kullanmanın veya satmanın ne demek olduğunu tüm türkiye bir kez daha görecektir.
türk sinemasında son dönemlerde yapılmış neredeyse tüm filmlerde bir eşcinsellik vurgusunun yapılmasıdır. Mesala anlat istanbul'da bir eşcinselin ne kadar iyi kalpli olduğu ve eşcinselliğe çeşitli göndermelerde bulunurken aynı durum kabadayı filmiyle devam ediyor ve güneşi gördüm bayrağı alıyor. güneşi gördüm filminin neredeyse yarısı doğu türk-kürt meselesi iken diğer yarısı travesti ve eşcinsellere ayrılmış durumda. Şimdi homofobik filan değilim ama arkadaş ben o kadar çok yabancı film seyrettim ki bizim türkler kadar travestilik, ibnelik mevzularına onlar aslında bizden biri iyi insanlar mesajını verdiğini görmedim.
ha şimdi diyeceksiniz ki travestiler türkiye'de şiddet görüyor. Toplum tarafından istenmiyor vs. Ben de size eşcinsellik=travestilik değildir derim. Ya bir insan eşcinsel ise neden tek dışa vurumu erkek orospuluğundan geciyor anlamıyorum. Eşcinsel adam eşcinseldir. Hayatını ona göre kurgular toplumda o şekilde var olur. Ama kardeşim eşcinsel duygulara sahip olup parayla erkeklere sevişerek bundan para kazanarak, eşcinselliğini seks üzerine kurmuş bir insana da çok olumlu ve sevecen bakmamıda lütfen istemeyiniz benden.
ismi lazım değil başka bir sözlükte sözlüğün başlığına yazılmış bir entry. inanılmaz dikkatimi çekti. Bir insanın "hayatının en güzel günlerini" geçirdiği yer nasıl olabilir de sözlük olabilir. Düşünüyorum kafamda empatilerle boğuşuyorum ama olmuyor. Bu kadar silik bu kadar boktan bir durum olabilir mi? diyorum içimden... anlayamıyorum.
Yapamıyorum.
Bir insanın hayatına dair en güzel, en hoş, en unutulmaz şeylerin bir internet sitesi olabilmesi kadar korkunç bir şey olabilir mi?
Nasıl olabilir bu? Yani demekki ben şimdi kendi kendime düşünüyorum da bu zirveler şunlar bunlar vs. hepsi bir yaşanmamışlığın mı dışa vurumu?
Hayat, bir internet sitesine mi endeksleniyor? dış yaşamda sayısız en güzel olabilecek sebepler varken bir insan nasıl olurda en güzelini böyle boktan bir duruma tercih eder?
sözlükte yapılması gereken en net kampanya. 15-16 yaşındaki bebeler sözlüğe üye olurken 18 yaşından büyükmüş gibi form dolduruyor. sonrada bu lise yetmesi bebelerin ergen fantazilerini, ergen abazanlıklarını, çocuksu dünyalarını seyret dur! bu ne lan? nedir kardeşim bu uludağ sözlük'teki yaş oranı bana bir söyleyin hele? sivilcelerini patlatmaktan aciz çoluk çocukların garip garip embesil haykırışlarını hareketlerini görmek istemiyorum arkadaş! bunlar gitsin mahalle maçı yapsın kızlar ip atlasın onların ihtiyacı bu! 17 yaşında beyniyle cinsel organı yer değiştirmiş adamlarla siyaset mi konuşulur? insan ilişkileri mi? yok yahu yok. girilen entrylere bak iki cümleyi bir araya getiremeyen çoluk çocukla uğraşmak istemiyorum. Herkesin tckimliğini almaya zorunlu kılın sonra kontrol edin 18 yaşından küçük olanları (ki zaten sözlük kanununda da yasak girmeleri) atın silin uçurun mümkünse yahu.
eğer bir gün icat olursa süper bir alet olacaktır kendisi. ezan okununca sensörler algılayıp otomatik olarak sesi kesecek bitince yeniden acacak. süper valla!
motor sürüş sınavına motorsiklet ile gitmek. bugün çok düşünüp "yok ulan daha neler deyip" gitmediğim, ama gittiğimde neredeyse herkesin gerçekleştirdiği eylem.
Başrollerinde transporter serisinden aşina olduğumuz sevgili Jason Statham amcamız var.
Asıl önemli olan ise gelelim filmin senaryosuna;
Efendim, çok kısaca geçersek eğer bir bankanın kiralık kasalarını soymak için bankaya çok yakın bir dükkanı kiralayarak o dükkanın altından tünel kazıp bankanın kiralık kasalarının olduğu odaya ulaşan bir grup hırsızın hikayesidir. daha detaylısı için filmin başlığına bakabilirsiniz (bkz: the bank job)
Balgat ziraat bankası şubesinin kiralık kasalarının olduğu bölüm kimliği belirlenmeyen kişiler tarafından tünel kazılarak odaya ulaşılması neticesinde soyuldu.
Başkentte bir garip soygun haberiyle ajanslara düşmüştü.
Haberin detaylarında ise bu hırsızlığın yaklaşık 2,5-3 aylık bir çalışmadan sonra gerçekleştirildiği belirlenmişti. bkz: filmin gösterime giriş tarihi
Bizim türk hırsızlar bankaya yakın bir işyerini kiralayıp, kiraladıkları işyerinden tünel kazarak bankanın kiralık kasalarına ulaşmayı başarmışlardı.
Evet buradan holywoodlu yapımlara seslenmek istiyorum. senaristlerinizin türkiye'ye tatil amaçlı olsa bile gitmesini engelleyin. Ülkemiz için ciddi tehdit oluşturmaktadırlar. Mümkünse siz bize içerisinde hırsız, sapık filan olan filmleri göndermeyin. bu çılgın türkler nelere kadir bir bilseniz..