günümüz annelerinde plates vari bir olaya dönüşmüş eylemler bütünüdür.kaş ve göz kaslarını bu şekilde doruklara ulaştıran anne, çocuğunun ufak bir hatasında gözleri ile ona sövebilecek hatta dövebilecek duruma gelebilmektedir.
bir süre sonra öğrenciğin psikolojisini değiştirebilen, bari parmak kaldırayım da beni seçmesin dedirte dedirte çocukların beynini sulandırabilen eylemdir.
ahmet çakar bu duruma noktayı şöyle koymaya çalışmıştır;
+arda ile messi'nin kıyaslanması benim bir kadın ile kıyaslanmama eşdeğerdir. daha ütopik bir yaklaşım pek tabii ki.
bizi kaldırmakta kararlı olan ve bir hayli uğraş veren annemize,babamıza yahut sevdiceğimize söylediğimiz klişe bir yalandır.el ve kol darbelerinden bıkmış olup bir an kafamızı kaldırırız ve yalvarır bir edayla bu cümleyi sarf ederiz.halbuki inanmazlar ama onların da verdiği uğraşı sonucu aa beş dakika sonra kalkacaksa yatsın yahu beş dakika nedir? o kadar bekledim beş dakika daha beklerim. gibi cümleleri onlara söyleten eylemdir.
eve kesinlikle çağırılmaması zorunluğu olan komşuluk durumudur.şayet ki çaya , kahveye veya oturmaya çağırıldığında evinizde dönecek olan filmlerin önüne geçemeyebilir, evinize geneli şişman olmak suretiyle girip çıkan ablaları görür olursunuz.
her pazar akşamızımızda bizi evimizde oturmak ve programı izlemek zorunda bırakan, o beşlinin nasıl bir araya geldiği hakkında mitlerin etrafta dolup dolup dolaştığı abilerimizin bizleri yaran diyaloglarıdır.gökmen özdenak ve sinan enginarasındaki haşin tartışmaya serhat ulueren girdikten sonra;
serhat ulueren:gökmen özdenak bugün çok formdasınız.
otobüste boş koltuğa yeltendiğinizde oradaki teyzenin yakın yerde inecek olması bahanesi yahut gerçek olabilitesi olan durumda sizin boş tarafa geçmekteki uğraşınıza neden olan durumdur.hayatta yana kayıp sizi yakın taraftaki boş koltuğa oturtmaz,bazı bazı ayağını bile çekmez ve sizi dağları aştıra aştıra oraya oturtturur, siz oturana kadar da rahat etmez.
edit:bu durumlar yüzünden sultanbeyline, kazım karabekire ve ümraniyeye ayakta giden çok insan vardır.
27 aralık 2009 tarihli telegol programında gökmen özdenak'a sorulan bir soruda;
+gökmen abi bu küfür etti falan diyorlar nedir o olay doğru mu?
-ya ben onu geçiyorum serhatcığım, şimdi şu dönemde erotik kanallar bile gece yarısı başlıyor, ben küfür etmişim 4'e 1o var.ne var yani? hem bi şeye koyduk ama tam da koyamadık hani ayak mı koyduk ne koyduk o da tam çıkmadı orada.
klişe bir durumdur bu,sabah uyandığınızda ağzınıza siz uyurken bırakmılmış ve hepsi içilmiş bir paket sigara edası ile uyanırsnız sabah sabah.arkasından gelecek cümle bir daha bu kadar fazla içmeyeceğim, azatacağım artık azaltacak.tarzında cümlecikler olur fakat başarması imkansıza yakındır.
ağız içinde fırtınalar kopmaktadır, yanaklar yapışmış, dil içeri kaçmış ve damak düştü düşecektir.hele ki ağızdaki tat, ah ah bu bile bile, isteye isteye caddebostan sahil'de denize girmeye benzer bir durumdur.hatta ta kendisidir.
yazarın oo.oo'dan önce entry'i girip trt 1 yahut ntv saatini takipleyip ekle butonuna saldıracağı durumdur.olası fenalık ise bir dakika ile 2009'da kalması,diğer bir dakika ile ise malum yazara yılın ilk entrysini kaptırmasıdır.
çocuğa kimin hangi sıklıklarla ve hangi sayılarda gofret, şeker ve cola verdiği belirleyici olduğu kadar çocuğu erken yaşta idare etme durumlarına da alıştırması olasıdır.
+hangi takımlısın benim canım oğlum? al bak sana eti cinli yeni çıkmış kek aldım söyle bakalım.
*fener babaa fener.
+oy benim yeğenim, canımın içi bak sana bir light iki de zero cola aldım. söyle bakalım hangi takımlısın?
*gassaray dayı gassaray.
cehennem zebanilerine paso smsler, mailler ve kartpostallar ile;
+alın abi beni buradan. nerede isterseniz yakın fakat; çabuk gelin abilerim tarzında ver yansınların edileceği durumdur.
futbolcu kartlarının olduğu dönemlerde rüyalarımıza giren cümledir.elinizde yere atabileceğiniz kart kalmadığı anda yöneltirsiniz bu soruyu ve önemi hayatidir.kökme ve kökülme tarzı olayları da beraberinde getirir ele mi yere mi soru cümlesi.çok fena bir durumdur,kader anıdır.
+ahanda bitti kartlar.söyle oluum.ele mi yere mi?
-ele oluum ele.(al lan işte kökeceğim.)
gibi durumlar ile bizi zamaında bu konu hakkında ihtisas yapmaya yönelttiği de olmamış değildir.
ülkemiz başındaki dertleri ve olası dertleri mantık oyunlarıyla donattığı şarkılar ile bertaraf edeceği ütopyasının kafamızda canlandığı ve o an etraftaki en kesici aletle hem kendimizi hem de ev hanesini mındar edebilecek bir cinnet geçireceğimiz durum olsa gerektir.
kimi zaman dünyanın en çetrefilli işlerinden biridir,kimi zaman ise tereyağından kılı çekmeniz için size uzatılan bir dilim ekmek tadındadır.ssk'nın bir efsane olduğunu pek tabii ki kimse yalanlayamaz,bulunan doktorlar'da bir o kadar mit olmuşlardır.ala olanları da vardır fakat insan ve hasta görmekten bıkmış olan versiyonları da mevcuttur.
doktorun nebzine göre aldığımız raporlarımız da hayat kurtarıcı nitelikte olup,stv'nin beyaz saçlı amcaları kadar aklardır.fakat raporu düzmece bir biçimde alıyorsak atacağımız yahut sallayacağımız hikaye çok önemlidir ki bariz bir şeyimiz yoksa.bu durum kimi zaman çok acayip bir durum alabilir.
+neyin var?
-belim ağrımakta doktor bey.
+boğazına bakayım bir,aaaa ohaa.
-nedir doktor bey?
+ben sana dört günlük bir rapor yazacağım.
-ooh neyse o halde,çok sağolun çok.
mahşer günü gibi bir şeydir metrobüs,sizi bu yakadan öbür yakaya taşıması sırasında tüm hayatınız gözlerinizin önünden geçer de gider fakat;her hangi bir film şeridi tadında değil,soldaki amcanın kolunun sizin kolunuz olması,öndeki teyzenin eşarbıyla birden iç içe geçtiğiniz,sağdaki abinin terini su olaraktan içmeniz sizi o filmden alır götürür ki taa yandaki ablanın topuklumsu ayakabısı sizin ayağınıza ssk acil tadında bir operasyonda bulunana kadar.bu bir film şeridi tadı değildir pek tabii ki,ineceğiniz durağa kadar hatalarınızdan pişman olup sürekli burada olacağınızı düşünürseniz metrobüs yararlı bir araçtır pek tabii ki,fakat az buz mülayim bir insansanız vah halinize.vücutların bir olduğu taşıt olarak anılması an meselesidir.
muhtemel olarak taksim meydanında sıkıştırılmış ve saldırın haydi saldırın edalarıyla ayyuka çıkabilecek olay.alternatifleri ise:
+abla çok pardon,
+karanlıkta eşim sandım,
+bizim ufak kıza çok benziyorsun.
erkekse dizideki manitaların resimleri var ümidi ile haykırmış olabilitesi yüksek,kız ise muhtemel behlül resimlerinin hikayeli bir biçimde var olduğunu düşlemiş insan modelleri olması olasılığı yüksektir.