12 Ağustos
Kanada'daki yeni evime taşındım, çok heyecanliyim. Burası çok güzel. Dağların manzarası muhteşem. Onların karlarla kaplı halini görebilmek için sabrımı zorluyorum.
14 Ekim
Kanada dünyanın en güzel yeri. Yapraklar kırmızı ve turuncunun tonlarına dönmeye başladı. Bir atla kır gezintisi yaptım ve bir kaç geyik gördüm. cok güzeldiler. Muhtemelen yeryüzündeki en harika hayvanlar. Burası cennet olmalı. Burayı çok seviyorum.
11 Kasım
Geyik avlama sezonu kısa bir süre sonra başlıyor. Böyle harika hayvanları öldürmeyi nasıl olurda isterler anlamıyorum. Umarım yakında kar yağısı baslar. Burayı seviyorum.
2 Aralık
Dun gece kar yağdı. Heryerin beyaz bir örtü ile kaplanışını seyretmek için gece kalktım. Tipki kartpostal gibi. Dışarı cıktık merdivenlerdeki ve garajın önündeki karları kürekle temizledik. Kartopu oynadık(ben kazandım). Kar temizleme makinesi (belediye'nin) gelince, garajın önündeki karları tekrar temizlemek zorunda kaldık. Harika bir yer. Kanada'yı seviyorum.
12 Aralık
Dun gece biraz daha kar yağdı. Kar temizleme makinesi ile garajın önündeki karları tekrar temizledik. Burayı seviyorum.
19 Aralık
Dun gece biraz daha kar yağdı. işe gitmek için garajdan çıkamadım. Burası çok güzel bir yer fakat kürekle kar temizlemekten yoruldum. Kar temizleme makinesine lanet olsun!
22 Aralık
Bu beyaz boktan dun gece biraz daha yağdı. Kürekle kar atmaktan ellerim su topladı ve belim ağrımaya başladı. Kar temizleme makinesinin ben garajın onunu kürekle temizleyene kadar yolun kösesinde gizlendiğini düşünüyorum. Pez ..in
25 Aralık
S .ttigimin yilbaşısı. Yine yağdı. Eger kar temizleme makinesini kullanan pez i bir elime geçirirsem yemin ederim o p u gebertemem. Yollardaki lanet buzları eritmek için neden daha fazla tuz kullanmadığını anlamıyorum.
27 Aralık
Allahın belası dun gece yine yağdı. Kar temizleme makinesinin en son gelişinden beri 3 gündür karları kürekle atamadığım için eve hapsoldum. Hiç bir yere gidemiyorum. Hava durumunu sunan spiker bu gece 25 santim daha yağacağını söyledi. 25cm karin kaç kürek edeceğini biliyor musun?
28 Aralık
Kuş beyinli spiker yanılmış. 83cm daha yağdı. Bu gidişle karlar yazdan önce erimez. Kar temizleme aracı kara saplandı ve hıyar oğlu hıyar sürücü benden küreğimi ödünç istedi. Karları temizlerken tam altı kürek kırdığımı ve sonuncusunu da onun kalın kafasında kırmaktan zevk duyacağımı söyledim.
4 Ocak
Nihayet evden çıkabildim. Markete gittim ve yiyecek aldım. Dönüşte lanet geyiğin biri arabamın önüne atladı. Arabamda yaklaşık 3000 dolarlık hasar var. Bu hayvanların hepsini gebertmek lazım. Lanet yaratıklar her yerde varlar. Umarım avcılar hepsinin kokunu kurutur.
3 Mayıs
Arabayı şehirde bir tamirciye götürdüm. Yollara dökülen baş belası tuzlar yüzünden arabamın kaportası çürümüş.
10 Mayıs
Türkiye'ye kesin dönüş yaptım ve izmir'e bir daha ayrılmamak üzere yerleştim. S im Kanada'yı da karı da geyikleri de .
mutluluk garantili ayakkabı ve çanta markası. ayakkabı ve çantalar, yüzde yüz deri, yüzde yüz el yapımı ve swarovski taşlarla süslü. fiyatlar fahiş. paracıkları saçaraktan hafifleyip mutlu oluyorsunuz yani.
denizde yüzüyosanız, çişinizi de yapsanız mayonuz pikininiz sizi ele vermez. havuzda denemeyin, rezil olma ihtimali var.
güzeldir yağmurda yüzmek, deneyimlemedim ama; sevgili de dahil olursa olaya tadından yinmez mi ne!!!
saça botox yaptığını söyleyen ancak kendi kıskıvırcık saçlarına kıyamayan insan yavrusu.defne joy'un da saçlarını straight theraphy denen yöntemlen mısır püskülü yapmışlığı varmış ve fekat bende, nasıl olduysa işe yaramadı. çok para bide.
her zaman haklı olan o güzide zatın, yaptırmak istediği herhangibir işlemle ilgili bir adet belgegeçer yardımıyla bankaya gönderdiği evrak.
17.02.2010 öğleden sonra gelen bir tanesi ve sonrasında gelişen olaylar silsilesi;
güzide kişi önce, şube çalışanlarından birini gözüne kestirir ve yurtdışıdaki kardeşi v.p.'ye 200eur göndermek istediğini, nasıl bir talimat yazması gerektiğini sorar. arkadaş ise, sürekli yurtdışı para transferi yapan bir müşterinin talimatlarından birinin çıktısını alır ve "buna göre yazın" der. güzide kişi ki; kendisi an itibarıyle dumur bey olarak anılacaktır, talimatın birebir aynısını yazar, yani artık alıcı v.p.değil, jacob perks diye biridir. işlem, operasyon merkezine yönlendirilir fakat; dumur bey'in elyazısını okumakta zorlanan operasyon merkezi çalışanı, alıcı adının teyit edilmesini ister. dumur bey'e dönülür, alıcı adı jacob perks'müdür diye sorulur ve "o kim ki? v.p. ye gidecek o para" yanıtı alınır. valla ben de bilmiyorum jacob perks kim. ben bi jacob biliyorum ama; onun da soyadı yok, zaten john locke onun ölümünün azmettiricisi oldu ve bütün bunları senin de biliyo olman çok ürkütücü olurdu diye düşünüyorum allahtan, o kısa süren konuşma esnasında. velhasıl, uzun uğraşlar sonucunda o para doğru kişiye gidiyor, dumur bey'in kardeşi oluyor kazanan.
olsun tabi, müşteri daima haklıdır, haksız olduğu zaman bile.
Bir anaokulu öğretmeni, sınıftaki çocuklar resim yaparken, onları seyrediyordu.
Her çocuğun çalışmasına bakmak için sınıfta dolaşıyordu. Gayretli bir şekilde çalışan küçük bir kızın yanında gittiğinde, ona ne çizdiğini sordu.
Kız yanıtladı, 'Tanrıyı çiziyorum'
Öğretmen duraksadı ve sordu, 'Ama hiç kimse Tanrının neye benzediğini bilmiyor'
Kız kafasını kaldırmadan yanıtladı, 'Birazdan öğrenecekler'
microsoft ve garanti bankası ortak çalışması olan ödüllü bilgi yarışması olup, ücretsiz üyelikten sonra günde üç soru yanıtlayıp puan toplamaya çalışıyosun.
Kazananlar, cevapladıkları sorular karşılığında elde ettikleri haftalık ve toplam puanlar üzerinden belirlenicekmiş.Kampanyada her hafta en yüksek puan toplayan 3 katılımcıya DSC-S930 model Sony dijital fotoğraf makinesi , kampanya sonunda en yüksek puanı toplayan katılımcıya da Vespa marka LX 151 model gri renkte Scooter motor hediye edilecekmiş.
Kampanya, 19/06/2009 tarihinde başlamış, 19/07/2009 tarihinde ve saat 00:00'da sona erecekmiş.
hamurunu sek diil sodayla karışık su ile yoğurunca daha hafif olacağı yönünde bi rivayet vardır.test edilmiştir.azami 2ad.yiyebilen kendinekel, 5ad.yemiştir.midesine oturmamıştır.rehavet çökmemiştir.
bu gözler bunu da mı görecekti be sözlük. tarih 13.06.2009 ve günlerden cumartesi iken 10:15 beşiktaş vapuruylan kadıköy'den hareket ettik.hava sıcak, daha da sıcak olmasın aman derken, püfür püfür gidelim dedik, çıktık üst kata, otuduk müsait bi yere. herşey iyi güzelken ve martılar konuk oluyorken benim canonun deklanşörüne, namüsait bitakım görüntüler tezahür etti aniden ön saflardan. şöyleki; zamane kirli sakallılarından 2 delikanlı görünümlüden biri, diğerinin omzuna başını dayadı önce.olur dedik, ilginç tabi umuma açık yerde bu denli rahat davranması 2 hemcinsin ama;olurdu be sözlük,yanlış anlamak için erkendi, işkillenmek için diil.biz de işkillendik haliyle ve rasat moduna geçtik.sonra, yanağını okşadı ama abilerin ikisi de bildiğin kıllı adam.işler ilginçleşiyo.bi müddet sonra kucağına yattı diğerinin, etrafı kolaçan ederek. biz tam, yuh artık olmuşken, kucağına yatılan abi eğildi hafifçe, gerisini görmemek için kalktık artık sözlük. bi nevi şov muydu yoksa gerçeğin ta kendisi mi anlamlandıramamışlığın dilemmasında vapuru terkettik sözlük.
Evlenmek isterdim.süper bir düğünüm olsun,bembeyaz, sırtı açık bir gelinliğim olsun,
annem sevincinden ağlasın diye.Kıvırcık saçlı bir kız çocuğum olsun ve bana anneler gününde çarpık çurpuk yazısıyla okulda yaptıkları kartı getirsin diye.Geceleri gök gürleyip fırtına çıktığında,korkarak yastığıma sarılmayayım diye.sevdiğim erkek bana;
"canım karıcığım" desin diye.Artık yemek yapmayı öğreneyim,devamlı yumurta ve makarna pişirmeyeyim diye.
Ama
EVLENMIYORUM:
Sevdiğim erkeğin kirli çamaşırları,lavobodaki sakal artıkları,kaprisleri, küfürleri,
vurdumduymazlıkları ve yalanları arasında onu neden sevdiğimi unutmayayım diye.
işin içine para ve çıkar hesapları girdiği zaman büyük aşkların nasıl küçüldüğünü görmeyeyim diye.Aldatılmanın dayanılmaz hafifliği (!) ile tanışmayayım diye.
Canım babacığımdan kalan tek sahip olduğum şeyi,soyadımı verip,yerine bana soyadından başka verecek çok büyük birşeyi olmayan birininkini almayayım diye.
Gece kız arkadaşim ağlayarak bana telefon açtığı zaman kedime ertesi gün için mama koyup geceliğim ve diş fırçamla onun evine gidebileyim diye.Ben olgusunu daha yeni yeni öğrenmişken,bunu Biz olgusuna değişmeyeyim diye.
Hiç düşünmüyorum evlenmeyi.Bir gün beni çok üzer gereksiz şeylerle ve bir özür dilemeyi akıl bile edemez diye.
Deniz kıyısında bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır.
Güneş onu yakıp kavurur.O da Tanrıya yakarır keşke güneş olsaydım diye.
"Ol" der Tanrı. Güneş oluverir.Fakat bulutlar gelir örter güneşi, hükmü kalmaz.
Bulut olmak ister. "Ol" der Tanrı. Bulut olur.Rüzgar alır götürür bulutu, rüzgarın oyuncağı olur.Rüzgar olmak ister bu kez. Ona da "Ol" der Tanrı.
Rüzgar her yere egemen olur, fırtına olur, kasırga olur.Herşey karşısında eğilir.
Tam keyfi yerindeyken koca bir kayaya rastlar.Ordan eser burdan eser, kaya banamısın demez!Bildiniz, Tanrı kaya olmasına da izin verir.Dimdik ve güçlü durmaktadır artık dünyaya karşı.Sırtında bir acı ile uyanır.Bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır...
Bir insanda 7 kalıp sabun yapacak kadar yağ, orta boy çivi yapacak kadar demir, bir kahve fincanını dolduracak kadar şeker, küçük bir tavuk kümesini badanalayacak kadar kireç, 2000 kibrit yapacak kadar fosfor, ufak bir topun atımına yetecek barut için potasyum var(mış).
Melih Cevdet'e sormuşlar 'evlilik nedir' diye.Eskiden demiş, kız tarafının ve oğlan tarafının ailesi biraraya gelir, yeni çiftin kuracağı yuva için beraber hazırlık yapılır, beraberce yeni ev düzülürdü. Tabi o zamanlar evler genelde bahçe içinde müstakil evlerdi. O yüzden buna 'evlenmek' denirdi. Şimdi ise yeni evliler apartman dairelerinde yani katlarda oturuyorlar, bu yüzden artık evlilik 'katlanmaktır' demiş.'
kaçtır, olur olmaz zamanlarda hem de, özel numaradan aranıyor olmakla beraber, arayanın hayatın bi döneminde hangi özel kişisi olduğunu merak etmekle meşgul olup durmakta idi zihnim.lakin bugün buna bi son verdim sözlük. şöyle ki;aradım türkcell müşteri hizmetlerini ve hatta müşteri temsilcisine ulaşabilme sancılı sürecini de atlattım, derdimi anlattım.
-ımmm pardon, şey bey doğru menüden mi ulaştım size bilmiyorum ama; özel numaradan aranıyor olmak gibi bi maruzatım var.
-bizi şu numaradan aramışsınız efendim, numaranız bu mudur?
-evet evet o benim numaram.
-telefonunuzu özel numara çağrısına kapatmak istiyorsanız *253# yapmanız gerek(ben bunu bugün öğrendim) bunun antitezi de #253# dir.ben işleminizi yapıyorum.şimdi bilgilerinize ulaşıyorum.
-peki, teşekkür ederim.
-telefonunuz özel numara çağrısına kapatılacak, onaylıyo musunuz?
-onaylıyorum.
-işleminiz gerçekleştirildi, yardımcı olabileceğim başka bir konu var mı?
-hayır, teşekkürler.
-türkcell'i aradığınız için teşekkürler.
-ne demek şeybey, ben teşekkür ederim.
evet, artık olurolmaz zamanlarda özel numara çağrısı almıyorum #253#ye kadar özel olmama hakkımı kullanıyor olacağım.
bigün kazan kaldırılmazsa bu sinir bozucu tavrını devam ettirecek patrondur son tahlilde.
bigün çıbanbaşı olmamı sağlıycak patrondur.
susmaaa sustukçaaa sıra sana gelecek nidalarıyla odası basılası patrondur.
tarih olmuş savage garden'ın en güzel şarkısı.
şöyle ki;
when superstars and cannonballs are running through your head
and television freak show cops and robbers everywhere
subway makes me nervous, people pushing me too far
i've got to break away
so take my hand now
cause i want to live like animals
careless and free like animals
i want to live
i want to run through the jungle
with the wind in my hair and the sand at my feet
i don't have any difficulties keeping to myself
feelings and emotions better left up on the shelf
animals and children tell the truth, they never lie
which one is more human
there's a thought, now you decide
compassion in the jungle
compassion in your hands, yeah, yeah
would you like to make a run for it
would you like to take my hand, yeah, yeah
cause i want to live like animals
careless and free like animals
i want to live
i want to run through the jungle
with the wind in my hair and the sand at my feet
sometimes this life can get you down
it's so confusing
there's so many rules to follow
and i feel it
cause i just run away in my mind
superstars and cannonballs are running through your head
television freak show cops and robbers everywhere
animals and children tell the truth, they never lie
which one is more human
there's a thought, now you decide
compassion in the jungle
compassion in your hands, yeah, yeah
would you like to make a run for it
would you like to take my hand, yeah, yeah
cause i want to live like animals
careless and free like animals
i want to live
i want to run through the jungle
with the wind in my hair and the sand at my feet
seçtiğimiz bişey değildir insan olmak. ve tamamen kontrolü dışında kurgulanmış bi hayatı yaşamaktır insanın en büyük sorunsalı. ufak tefek rötuşlar yapabilirsin belki ama; hep, sivrilmekten korkarak. çoktan seçmeli bi sınavda karalama kağıdın bile yokken yanlış şıkkı işaretleme riskini göze alarak, soru kitapçığının boş bulduğun sınırlı yerlerinde çözmeye çalışır durursun muallak problem zırvalarını. bazen IQ'nla bazen EQ'nla. yelken olup, kürek olup, su olup gidebildiğin yere gitmeyi seçebilirsin mesela. lakin mademki bu değer biçilmiş sana, ve mademki her seçiminle biraz daha yaklaşıyosun vuslata, değerinden yitirmeden yaşamayı seçmek çıkmalı çözebildiğin zırvaların sonucunda.
Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç hamama gittiniz mi?
Ben gittim lambanın biri söndü
Gözümün biri söndü kör oldum
Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak
Şöylelemesine maviydi kör oldum
Taşlara gelince hamam taşlarına
Taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi
Taşlarda yüzümün yarısını gördüm
Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü
Yüzümden ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç sabunluyken ağladınız mı
ve şimdi sen gidiyosun. oysa seviyorum seni, anlamlandıramadığım bi şekilde. her sevilen gibi acıtmaya alışmış olman, mazoşist beni besledi durdu saymadım kaç zaman. zararlısın bana ama; seni düşlemekten vazgeçebilme yeteneğimi kaybettim, hükümsüzdür. yanında, yamacında olmak, hep dudaklarında kalmak isterdim ömrümün geri kalanında. fütursuz kalabalığın içinde bile izole bi hayat sürmek senin tercihinse eğer, git kendini dahada çok sevdirmeden.
sevemediğin için seviyorum seni...