Dünyanın birçok ülkesinden gelen gençlerin birlikte üretip, birlikte düşünüp, birlikte tatil yapabildikleri yaz kampıdır. Kamp her yıl farklı bir ülkenin ev sahipliğiyle yapılmakta olup, bu yıl Türkiye kampa ev sahipliği yapmaktadır.
Daha önce 1998'de Bergama'da yapılan kamptan yıllar sonra, tekrar dünyanın dört bir tarafında gelen gençler Türkiye'de olacaklar. Evrensel Kültür Merkezi'nin yıllardır düzenlediği gençlik kamplarının tecrübesiyle, bu yılki kampı da son derece başarılı düzenleyeceğinden şüphemiz bulunmuyor.
Kampın internet sitesine http://www.genclikbulusmasi.com adresinden ulaşılacağı gibi; Bursa'dan katılacak olanlar da genclikbulusmasi16@hotmail.com adresiyle irtibata geçebilirler.
Ayrıca kampın sitesinde, kampı tanıtmak için şu şekilde bir makale bulunuyor;
GENÇLiK DENEN BiR MiLLET VAR, ONDANIZ!
''Gelmiş dünyanın dört bir ucundan
Ayrı dilleri konuşur, anlaşırız
Yeşil dallarız dünya ağacından
Gençlik denen bir millet var, ondanız. "
Nazım Hikmet Ran
Ülkemiz gençliğinin gelenekselleşen yaz kampı bu yıl, dünya gençlerinin her yıl başka bir ülkede gerçekleştirdiği uluslar arası gençlik kampına ev sahipliği yapacak. Her yıl farklı ve birbirinden önemli temalarla düzenlenen gençlik kampı, bu yıl ''dünya gençleri kardeştir'' diyenleri bir araya getirecek. Latin Amerika, Avrupa, Ortadoğu, Balkanlar, Kafkasya ve Türkiye'den binlerce gencin katılacağı kamp, 3-12 Ağustos tarihlerinde izmir Selçuk'un Pamucak Sahili'nde gerçekleşecek.
işsizliğin ve eğitimsizliğin kader haline getirilmeye çalışıldığı bir dönemde, geleceksiz bırakılan, savaşlara yollanan dünya gençleri; iş, eğitim, barış için bir araya gelip, özlemlerini yoğuracak, umudu mayalayacak''; Tüm dünyadan toplanıp, Ege'de buluşacak olan bu özlem, en genç haliyle yeniden Ege'den yayılacak tüm dünyaya.
Türkiye, ispanya, Brezilya ve Tunus'tan gençlerin çağrıcılığını üstlendiği buluşmaya, onlarca ülkenin yüzlerce üniversitesinden, lisesinden ve sanayi sitesinden binlerce gencin katılması planlanıyor. Ülkemizin de dört bir tarafında çalışmaları başlayan kampın çağrısı şöyle:
DÜNYA GENÇLERi BULUŞUYOR!
''Dünyanın merkezi neresidir?'' diye sormuşlar Nasreddin Hoca'ya. ''Eşeğimin bastığı yerdir. inanmıyorsanız ölçün'' demiş... Peki biz gençlere, yoksulluk, işsizlik ve geleceksizlik kıskacında dünya gençliğine sorsak? Eğitimsiz bırakılan, işi elinden alınan, krizin altında ezilen ve savaşlara sürüklenen milyonlarca gence sorsak?
Dünyanın dört bir tarafından gençleriz. iyiden iyiye yaşlandırılan dünyamızın gerçek sahipleri, Nazım ustanın dediğince, yeşil dallarıyız. Ortak hayallerimiz, umutlarımız var. Bizleri içine çektikleri çaresizlik kıskacından çıkıp, göstereceğiz ne kadar geniş olduğunu ufkumuzun, hayallerimizin ve dünyamızın. Dünya gençliğinin intiharlara, bunalımlara sürüklendiği bir dönemde, umudun ateşini yakıp, yayacağız dört bir tarafa.
DÜŞLERiMiZi GERÇEKLE BULUŞTURACAĞIZ!
Birlikte üretip, birlikte paylaştığımız, savaşsız ve sömürüsüz bir dünyanın mümkün olduğunu göstereceğiz. Kolektif dayanışmanın, başkasını sevmenin ve saygı duymanın kültürü yeşerecek biz gençlerde... Emeği bu kültürle, bireyi toplumla, politikayı yaşamımızla, yeniyi tarihle, düşlerimizi gerçekle buluşturacağız. Özlemlerimizi paylaşmak, sorunlarımızı tartışmak, umudu yeşertmek için bir araya geldiğimiz yerdir dünyanın merkezi. Her yıl başka bir merkezindeydik dünyanın, bu yıl Ege'de buluşacağız.
BAŞROLDE GENÇLiK OLACAK
Konserler, tiyatro etkinlikleri, atölyeler ve söyleşilerin yapılacağı kampımızda 4 temel panel olacak: ''Savaşlar, barış ve gençlik'', ''Ekonomik kriz, işsizlik ve gençlik'', ''Eğitim hakkı'' ve ''Çevre sorunu''. Uzmanların ve gençlerin katılacağı panellerde, dünya gençlerinin ortak sorunlarına çözümler tartışılacak. Kampta ayrıca, çeşitli konularla ilgili irili ufaklı forumlar, sanatçı, aydın ve yazarlarla söyleşiler gerçekleşecek. Üniversitelerde faaliyet yürüten kol, kulüp ve topluluklar da sunumlar gerçekleştirme ve üretimlerini sergileme olanağı bulacak.
DOĞA VE TARiHLE iÇ iÇE
Bir çok kültüre ev sahipliği yapmış olan coğrafyamızın, tarih boyunca felsefe ve sanatı her karışında yaşatmış olan Ege bölgesinde gerçekleşecek olan kampımızda, bölgenin önemli yerlerine de geziler düzenlenecek. Efes Antik Kenti başta olmak üzere, Şirince Köyü, Selçuk Müzesi, Meryem Ana Evi ve Kuşadası'na yapılacak gezilerde, dünya gençliği tarihle ve doğayla buluşacak.
Hayat bir mucadeledir. Bu sel felaketini de bu mucadelenin bir parcasi olarak degerlendirip eski gunlerimize donmek icin canla basla, askla sevkle calisacagiz. Eskisinden daha da guzel bir vakif yapacagiz.
Yarin cok daha kotu bir sel felaketi bekleniyormus. Nasil mumkunse!
Elimizden geldigince hazirlaniyoruz.
Kucuk cocuklarimizi anneleriyle birlikte Istanbul'daki evlerimize yolladik. Vakif'ta sadece eli is tutan gencler kaldi.
Gormeden anlasilmaz ama felaketin boyutlarini anlatmaya calisayim.
Su anda camurdan bir vakfimiz var desem abartmis olmam.
Bodrum kat bastan asagi, giris kati bir bucuk metre kadar su altinda kaldi.
Bahcedeki su dune kadar boyu asiyordu.
Simdi suyu gitti diz boyu balcigi kaldi. Cizmeyi birakmadan ayaginizi balciktan kurtarmaniz zor. Selin surukledikleri meyve agaclarinin arasina takilmis, agaclari egmis, kocaman bir bariyer olusturmus. O yemyesil bahceden geriye eser kalmadi. Coluk cocuk hep birlikte o kadar da cok emek vermistik ki...
Hayvanlarimiza yem icin ektigimiz onlarca donum tarla batakliga dondu.
Seralarimiz kimbilir nerelerdeler.
Komsu haradaki onlarca at boguldu. Muhtesem atlardi. Hep birlikte kosmaya basladiklarinda zemini zangir zangir titretirlerdi.
Cocuklarimiz, o atlari kucucuk boylariyla citin ustunden uzanarak, bahceden kopardiklari tutam tutam cimlerle beslerlerdi. Minicik ellerle atlarin koca koca dislerini yanyana gormenin keyfine doyum olmazdi ...
Baskalarina para kaynagi olan o atlar bizim nese kaynagimizdi. Gitti gider canim atlar.
Tiyatro salonumuz taninmaz halde. Su anda icine bile girilemiyor.
Mutfagimiz kullanilmaz durumda, icine zor giriliyor.
Camasir makinalari, bulasik makinalari, kurutma makinasi, buzdolaplari, firinlar, sogutma depolari, kalorifer kazani... Medeniyet namina ne varsa yok oldu.
Et stogumuz perisan. Kokusmadan gommek gerekiyor. Ama nereye? Her yer balcik.
Su, elektrik, telefon, internet kesik elbet.
"Dereboyu"ndaki evime uzun sure ulasamadik. Aziz Nesin'in en onemli notlari oradaydi. Sel, agac kutugunden karavana kadar, ne bulmussa onune katmis tum siddetiyle akiyordu. Neyse ki ev yikilmadi ve notlara bir sey olmadi. Mucize diyesim geliyor.
Kullanilmaz hale gelen koltuk, kanape, yatak yorgandan ya da tamamen suya gomulen elbise depolarimizdan soz etmiyorum bile.
Bitirmek uzere oldugumuz "Sanatci Evi" perisan. Yeni bastan yapacagiz.
Kitap depolarindaki on binlerce liralik Aziz Nesin kitabi mahvoldu.
Aziz Nesin'in yillarca biriktirdigi gazete koleksiyonunun buyuk bir kismini ciltletmistik. Buyuk olcude parasizliktan ama bir miktar da
ihmalkarliktan ciltletemedigimiz binlerce gazete hamur oldu. 1976'nin Politika gazetelerini gordum. Icim acidi.
Mezunlar dahil butun buyuk cocuklarimiz Vakf'a geldiler. El birligiyle Vakf'i temizlemeye calisiyorlar.
Felaketin boyutunu anlamak icin gormek, yasamak lazim.
Iki tesellimiz var:
1) Hicbirimize bir sey olmadi.
2) Aziz Nesin'in butun arsivi kurtarildi. Cocuklarimizin ilk aklina bu notlar gelmis. 3000 dolayinda dosya... Inanilmaz bir surat ve
imrenilecek bir isbirligiyle cocuklar butun dosyalari su basmadan kutuphaneden ikinci kata cikarmislar. Sabahin korunde uykularindan firlayip... Cocuklarimizin kimisi haylaz kimisi yaramaz kimisi soz dinlemez olabilir, ama hic gormedikleri Aziz Dede'lerinin notlarinin ilk kurtarilacak esya oldugunu biliyorlar.. . Egitim iste boyle bir sey olmali.
Her seye karsin iyimserligimizi elden birakmayacagiz ama. Surekli ileriye bakmaya and ictik. Mucadeleye devam!
Sevgili Dostlar,
Nesin Vakfi'nin ana binasini depreme karsi guclendirmek gerekiyordu. Bu sel felaketiyle birlikte binanin zemini daha da zayiflamistir. Binayi guclendirmenin maliyeti 350-400 bin lira arasinda. Sel felaketi dolayisiyla zararimizin da (insan gucunu saymazsak) 250 bin TL dolayinda oldugunu saniyorum. Bizim boyumuzu fersah fersah asan meblaglar bunlar.
En zor zamanlarimizda hep yanimizda olan sizlerden butcenize gore bir katki bekliyoruz. Internetten bagis icin:
https://secure. cs.bilgi. edu.tr/nesinvakf i/bagis.php. Banka hesap numaralarimiz asagida.
bajar'ın nebze albümünden sözleri ve müziğiyle grubun kalitesini gösteren bir parça...
nê la lao, ne lao, lacê mıno delalo
şin meverde warê mı
nê çê çênê, khê çênê, çena mına delale...
çhik meverde zerria mı
zora zora zora, zora
ma vetime yi herdanê xora
zora zora surgın kerdime
ta suka Qonya
bêjüan heni lal o kherr bime
bêkes bêwayır bêciran bime
bê sır o bêsıtar teyna mendime
se vındime
vera tiji mıneta sodıri
keremeta kıla adıri
xusayısê Çhemi Munzuri
ayme xo viri
cirananê nıkay de haştime
ra o rêçha xo vindi nêkeyme
na herdê bımbareki sero Şit ra nato eştime
Türkçesi;
be oğul, benim güzel oğlum
şivan (ateş) düşürme ocağıma
be kızım, benim güzel kızım
kor düşürme yüreğime...
zorla, zorla, zorla, zor ile
kopardılar toprağımızdan
zorla gönderdiler sürgüne
ta Konya iline
sağır, dilsiz
komşusuz, kimsesiz, bîçare
nasıl kalabilirdik
güneşe karşı sabah duasını
ateşin kutsallığını
yaban hayatı
unutmadık asla
izlerimizi kaybettirmeden
tüm insanlıkla barış içinde
bu kutsal topraklarda Şit'den beri varız
yaklaşık 250 kişinin katıldığı bir protesto olmuştur.
harç zamları gibi öğrencilerin temel problemi olan bir konuda daha fazla katılım beklenirdi elbette; fakat uludağ üniversitesinin profili göz önüne alındığında, son yıllarda yapılan en kitlesel eylemlerden biri olduğu da gözden kaçmamalıdır.
23 temmuz perşembe günü de saat 12.30'da çardaklarda buluşarak, bundan sonraki süreçte neler yapılacağı tartışılacaktır; bu protestonun bir devamı olarak.
müslüman bir ailesi olduğu için, kendisi de müslüman olmuş kişidir.
böyleleri herhangi bir soru karşısında, sonuna kadar savunmaya çalışır kitabını bile okumadığı dinini.
her türkiye cumhuriyeti vatandaşının, nüfus cüzdanının dini inanç bölümünde islam yazması gibidir bu durum.
bu dipnotu arapların ders kitaplarında görmek; türklerin de ders kitaplarında, kürtleri ve ermenileri katlettik dipnotunu düştüğünü görmek gibi bir şeydir.
kuruluşunun 60. yıldönümünde türkiye'nin birçok yerinde yapılacak eylemlerle protesto edilecek savaş örgütü.
nato, bilindiği gibi sscb'nin yayılmasına karşı oluşturulmuş bir örgüttür. böyle baktığımızda 1991de sscb'nin dağılmasından sonra; nato'nun işlevinin bitmiş olması gerekmektedir.
fakat nato, 1991'den sonra yugoslavya'nın parçalanmasında rol oynadı. afganistan, ırak ve dünyanın başka bölgelerine kanlı müdahalelerde bulundu. bugün bakıldığında ortadoğu bölgesinde daha birçok kanlı müdahelenin bulunma potansiyeli bulunuyor. ve bu müdahalelerin hepsinde piyon olarak kullanılan ülke, türkiye oluyor.
bunun yanısıra ülkemizdeki kontrgerilla örgütlenmesinin de kaynağı nato'dur. türkiye'deki yüzlerce katliamın, faili mechulün sorumlusu nato'dan başkası değildir. susurluk'un, şemdinli'nin, darbelerin nato'dan bağımsız düşünülmemesi gerekir.
bu nedenlerle nato'ya karşı alanlara çıkarak, ''nato askeri olmayacağımızı'' ve ''nato'nun dağıtılmasını'' haykırmalıyız.
devrimciliği; marjinalliğe ve ergen psikolojisine bağlayan, devrimcilere gerizekalı diyen, apolotik, kendini dünyanın merkezinde sayan öğrencilerden daha değerli olan öğrencidir bunlar. en azından geleceğine ve ülkesine dair kaygılarını sadece arkadaş arası sohbetlerinde dillendirmekle kalmaz; kaygıları, idealleri uğruna mücadele eder bu tarz öğrenciler.
belki mücadelesinde başarılı olamaz bu öğrenciler ama şu sözü de unutmamak gerekir; ''Direnenler her zaman kazanamamıştır; ama kazananlar her zaman direnenler olmuştur!''
5 nisan pazar akşamı saat 19:00'da, bursa'da da yaşaması için bir dayanışma şenliğinin düzenleneceği emekçilerin kanalı. etkinlikte emeğin türküsü ve erdal bayrakoğlu sahneye çıkacaktır.
bugüne kadar nasıl emekçilerin, öğrencilerin harçlıklarından arttırdığı parayla yaşamışsa, bundan sonra da aynı şekilde yaşayarak; sesi duyulmayanların, seslerini duyurabilecekleri bir kanal olacaktır hayat televizyonu.
5 nisan pazar akşamı, saat 19.00'da; santral garaj'daki, roza düğün salonunda ''Hayat Televizyonu dayanışma şenliği'' için bursa'da sahneye çıkacak olan sanatçı.
20 aralık 2008 tarihinde, saat 13.00'da kadıköy'de yapılacak olan; türkiye'nin çeşitli yerlerinden gelecek olan gençlerin, ülkelerinin bağımsızlığı için yapacakları yürüyüştür.
kapitalist devlerin, nerede hata yaptıklarını görmek için başvurdukları filozof/yazar. fakat bizim*; ekonomik krizle birlikte, das kapital'ini bir kez daha okumamızı ve kapitalizmin çürümüş yönlerini iyice anlamamızı sağlayan kişi.
düzen partilerinin hepsinin ne kadar acınacak durumlara düştüklerini gösteren bir başka girişimdir.
oysa içlerinde, kılık kıyafeti ve diğer ayrımcılıkları bırakıp; açlıktan, işsizlikten yakınan halkının derdini dinleyen bulunmamakta.