halka haber yapıyormuş gibi gözüküp, heyecanlı müzik eşliğinde halkı galeyana getirmeye çalışan haber programlarıdır. muhabirleri nefes nefese, haber sunucuları bağıra çağıra sunar haberleri. amaçları halkı biliçlendirmek, onlara bilgi vermek ya da onlarla beraber hareket etmek değil, izlenme oranlarını yükseltip patronlarını memnun etmektir.
son kışın esrikliği
tüketirken ağır romanları
suya bandırılmış pamuk parçasıyım
‘yalnızlık, hiç kadındır’
diyor biri
öyle ya... “yalnızlık, iki kişi”
biri hâlâ uykuda
eprimiş düşlerini topluyor diğeri
küçük sesli imgeler
tutunamazken birbirine
kadınsı düşünler
kocatıyor beni
sancılı yaratımlar adına
okyanusta tuz, havada oksijen endişesi
usumun eleğinden bir ben düşmüşüm gibi
küfür saçıyorum
şimdi soluksuz gelincik koşumu sokaklar
göğercin kış uykularının suçsuzu
yüzyıl günahları yanaşıyor kıyıya
nemli odaların gözyaşları
–uğurluyor... veremli bellekleri
ellerde şiirli şehrin tanığı mendiller
ve memleket esinleri
ayrılık aman ayrılık
öyle ya ayrılık da iki kişi
biri hep burada
diğeri eskiyor kendi
şiirli şehir istanbul
bir doğmamış
ama bir yaşıyor ki...
–yaşıyor (!)
Türkiye' nin 1959 yılından beri dahil olmak için uğraştığı bir topluluğa dahil edilmesidir.
Türkiye 31 temmuz 1959 yılında o zaman ki adı avrupa ekonomik topluluğu(aek)' na başvurmuştur. 11 eylül 1959 yılında atina ile birlikte türkiye' nin başvurusu kabul edilmiştir. 12 Eylül 1963 yılında Türkiye ile AET arasında Ortaklık Anlaşması (Ankara Anlaşması) imzalandı.
devamında gerçekleşen bir çok anlaşma sonucu Türkiye, 10-11 Aralık 1999 tarihlerinde Helsinki’de yapılan AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nde oybirliği ile Avrupa Birliği’ne aday ülke olarak kabul edildi.
Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg ( Zümrüd-ü Anka ya da batıda bilinen adıyla Phoenix ), Bilgi Ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş.Bu kuşun özelliği gözyaşlarının şifalı olması ve yanarak kül olmak suretiyle ölmesi, sonra kendi küllerinden yeniden dirilmesidir.....
Kuşlar Simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg'u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.
Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.
Ancak Simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı'nın tepesindeymiş. Oraya varmak için ise yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş, hepsi birbirinden çetin yedi vadi... istek, aşk, marifet, istisna, tevhid, hayret ve yokluk vadileri...
Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. isteği ve sebatı az olanlar, dünyevi şeylere takılanlar yolda birer birer dökülmüşler. Yorulanlar ve düşenler olmuş...
"Aşk denizi"nden geçmişler önce...". "Ayrılık vadisi"nden uçmuşlar...". "Hırs ovası"nı aşıp, "kıskançlık gölü"ne sapmışlar... Kuşların kimi "Aşk denizi"ne dalmış, kimi "Ayrılık vadisi"nde kopmuş sürüden... Kimi hırslanıp düşmüş ovaya, kimi kıskanıp batmış göle...
Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;
Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş (oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış);
Kartal, yükseklerdeki krallığını bırakamamış;
Baykuş yıkıntılarını özlemiş;
Balıkçıl kuşu bataklığını.
Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış. Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi "şaşkınlık" ve sonuncusu Yedinci Vadi "yokoluş"ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş... Kaf Dağı'na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.
Sonunda sırrı, sözcükler çözmüş: Farsça "si", "otuz" demektir... murg" ise "kuş"...
Simurg'un yuvasını bulunca ögrenmişler ki; "Simurg - otuz kuş" demekmiş.Onların hepsi Simurg'muş. Her biri de Simurg'muş. 30 kuş, anlar ki, aradıkları sultan, kendileridir ve gerçek yolculuk, kendine yapılan yolculuktur.
Simurg Anka'yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yokoluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız. Şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır...
''yalnızlıgın acıyla karışık verdiği bu zevk ve hastalıgın ağırlıgı. çekilin karanlıklar desem aslolan karanlığa küfretmiş olur muyum? en güzeli '' yaşasın acıların en büyüğü bende '' havasından sıyrılıp, daha tadını çıkartarak yaşamak, yaşanması gerekenleri..
müsadenizle baylar bayanlar, tadını çıkartmadan önce hayatın, az daha karanlığımla öteden beriden dertleşeyim.. sohbet bitsin, kabak olacak at arabası ( söz vermiyorum ). Ne büyük çıkmaz, oysa kül kedisi ( kül kedisi miydi?) hep at arabasında kalmak istememiş miydi? prensi sorgulamak lazım, her masal mutlu son diye başlayan, oysa daha başında oldugunu es geçen bir söylemle başlamıyor mu?'' gibi karmaşık ruh halinin, nedensiz kaleme alındığı yazılardır..
1. neredeyse flash haber şeklinde haberlerini yarıda kesip, bulunduğu mekana bağlanın yalaka cnn türk' ün ve saymakla bitmeyecek gazete, dergi, tv, otel, motel, po..... sahibi insan..
2. ülke medyasının tarafsızım, tarafsızız, tarafsız yalanıyla anasını ağlatan insan..
3. posta gibi, bi boka yaramayan bir sürü gazeteye sahip kişi..
4. vergi indirimi, borç ötelemesi gibi aktiviteleri yapan hükümete dost, bunları yapmayana düşman medya patronu..