dinlediğim ilk yabancı şarkı olduğu için ben de yeri ayrı olan avril lavigne şarkısı. zamanında (2010 başları olması lazım) dayımın verdiği bilgisayarda gezerken winamp'ı açmam, play tuşuna basmam ve klibinin karşıma çıkmasıyla dumur olmamın bir olduğu güzel bir eser.
sesinin büyülü olduğunu düşündüğüm şarkıcı. tüylerimi diken diken ediyor.
özellikle eski şarkıları daha hoştur. daha güçlü bir tonda söylenen yaratıcı şarkılardı. son zamanlarda ses tonu biraz daha tizleşti ve şarkılarında daha çok toplumsal konuları işlemeye başladı ama hala severek takip ediyorum.
z kuşağı ise çok da garipsenmeyecek durumdur. ayrıca sinemanın dönüm noktası kabul edilmesini hala anlamadığım filmdir. çok bir şey kaybetmeyen insandır kısaca.
muharrem ince'nin 2. tura kalma olasılığının sıfır olduğunu hesaba katacak olursak imkansız olan hadise. oldu ki kılıçdaroğlu ile 2. tura kaldı, o zaman kılıçdar'ın şansı hiç yok diyebiliriz.
bir de bunun türk uyarlaması "tatlı küçük yalancılar" adında bir dizi mevcuttur. tabii ki aslının yerini tutmaz ki tutamadı da zaten. 1 sezon sürüp bitti. diziye gelecek olursak, 5 arkadaştan biri olan alison'ın kaybolması ve aradan geçen 1 sene sonrasında cesedinin bulunmasıyla başlayan, aynı zamanda grup içerisindeki 4 kızımızın -a adında anonim birinden mesajlar almalarıyla devam eden serüven. 7 sezon sürmüştür. beni ekrana bu kadar bağlayan bir dizi daha yoktur.