evet, gözümüz aydın! gençliği öyle yada böyle alkol yada diğer uyuşturucuların pençesinden kurtarayım derken, onları en büyük uyuşturucunun pençesine teslim ediyoruz. söylermisiniz, nedeni ne olursa olsun bir çatışmanın, hele hele giderek taraflar için daha da organize olan bir çatışmanın verdiği heyecan, cesaret, korku ve adrenalini hangi uyuşturucu sağlayabilir. göreceksiniz, böyle devam ederse bir süre sonra ne amaç nede bilindik taraflar kalacak ortada. ve insanlar öylesine sırf bağımlılık ve tolerans geliştiğinden dolayı gittikçe artan bir şiddete bulanacaklar.
başlangıçta hangi amaçla kurulmuş olursa olsun, bugün hristiyanlık bayrağı altında toplanmış aslında pek çok etnik gruptan köken almış birleşik batılı emperyalist gücün, pkk terör örgütü üzerinden orta doğuda kurulması planlanan yeni bir devletin hayali kuzey sınırlarının oluşturulmasına hizmet edecek kürt göçünü başlatması sonucu artık iki ayrı etnik grubun yakın planda yüz yüze gelmiş olması, türk milleti açısından etnik ayrışmanın ilk aşaması olabilir mi?
dilerim olmaz. şayet olursa hiç kuşkunuz olmasın, zorlu bir ayrışmanın ardından her iki etnik grup içinde söz konusu olacak etnik parçalanma sürecine girilmesi kaçınılmaz olacaktır. etnik ayrışmayı takiben beklenen huzur ve refahı bulamayan insanlar, bu sefer de aynı etnik grup içerisindeki inanç, mezhep ve ideolojiler gibi pek çok özellik üzerinden bir etnik parçalanma sürecine gireceklerdir. bütün bunlar gerçekte hristiyan dünyasının müslümanlar tarafından işgal edilmesi gerçeğine karşı oluşturulmuş bir koruma refleksi olup, aynı zamanda müslüman dünyasının sömürülmeye en uygun pazarlar haline getirilerek birleşik bir müslüman gücün oluşturulmasını engelleme çabalarıdır.evet din üzerinden bir siyaset yapmak benim de hoşuma gitmiyor. fakat ne çare ki onlar bu silahı kullanıyor. bizim neyimiz eksik? adam nükleer silaha sahip, ama sen isteyince bütün batı seni terörist ilan ediyor. peki niye? bizler barbar halklar mıyız?
yadsınamaz bir gerçeklik olup, kemalistlerin yanlış değerlendirmeleri sonucudur. oysa bilselerdi ki, bu ülke bölündüğünde şu anda sahip oldukları huzurlu ve refah hayatı mumla arayacaklar, ona şu kürttür dür yaramaz, buna şu dincidir, yobazdır bundan hayır gelmez deyip, bu toplumu ayrıştırmaya kalkmazlardı.
ben insanım ve bu topraklar altındaki tüm insanlarla milliyetlerine, inançlarına ve siyasi ideolojilerine bakmaksızın, asgari müşterekler altında kardeşçe ve olabildiğince hakça paylaşarak yaşamak istiyorum. bunu herkes gibi kemalistler de söyleyebilmelidir.
mecburen içecektir. fakat bir süre sonra, daha beter susayacak ama su olmadığından bu sefer daha çok içecek daha çok susayacak, bu böylece devam edip gidecektir.
ne zamana kadar ? birisi çıkıp da al işte içebileceğin en iyi içecek budur bide bunu iç, diyene kadar.
ya bu hikaye bana hiç yabancı gelmedi şimdi. tabi ya!
kask takmadıkları gibi gece vakti motorsikleti eşek gibi anırtana kadar da gazı köklemektedirler aynı zamanda. gece vakti uyuyan mı var, sabah erken kalkıp işine gücüne bakacak mı var umurlarında değildir. ama çok geçmez acil servisi boylarlar böyleleri. tabi kask olmadığı için de ya ağır bir kafa ameliyatı geçirmek zorunda kalırlar yada ölürler. ama asla akıllanmazlar. allah akıl fikir vere.
14 milyar yıl öncesine gidersek, her şey tek bir şeyken ve her şey birbirine öylesine yakın öylesine yakın ve parelel olarak da, sonsuz yakınlaşmaya başka bir deyimle yok olmaya direnen güç, yani potansiyel enerji öylesine fazla öylesine fazlaydı ki, tam da yok olmanın sınırında o muhteşem patlama oluverdi. ilk hareket ve enerji transferi ile zaman doğdu ve bugünlere geldik. şimdi soruyorum; ateistlerin yaratıcısı tek olan ve ondan başka olmayan değil midir? değil ise neden değildir. acaba bu vardan yok olamayan yada yoktan var olamayan onların allahı mıdır? değil ise neden değildir? fakat benim değildir, çünkü benim düşüncelerim içinde bulunduğumuz evren gibi sınırlı değildir. düşüncelerimle sürekli var ederim ve kavrayamasam da sonsuzluğa inanırım ben. oysa ateist için bir yaratıcı yoktur ve kendisi evrenin sadece bir parçasıdır. evrenimiz ölse de ölmese de kendisi ölünce bir daha olmayacaktır. yani bilinci yok olacaktır. oysaki bilinç ne madde, ne anti madde ne de enerjidir. o bu evrene ait değildir. burdan öteye gitmek için ise daha fazla düşünceye, dolayısıyla da daha fazla var etmeye ihtiyacımız vardır. burada dikkat edilmesi gereken; aslında ateistler de tıpkı allah yarattı oldu bitti diyerek suçladıkları inananlar gibi davranıp, öldük yok olacağız başka bir şey yok demektedirler. ya varsa?
bütün kimyasal tepkimeler duracak. tüm algılar yok olacak. birbirinden farklı görünmekle birlikte hiç bir şeyin bir diğerinden farkı kalmayacak. evrenimiz hiç bir ışımanın olmadığı karanlık, enerjiden yoksun devasa bir made anti madde çöplüğüne mi dönüşecek? yoksa zaman sürekli ve artan hızda yeni uzay mekanlar yaratmaya devam mı edecek?