1835 yılında doğmuş isveçli fotoğrafçı. Çıktığı dünya turunun istanbul durağında şehre hayran kalarak yerleşmeye karar vermiş ve biletini yakarak istanbul’a taşınmıştır. Gayrımüslimlerin yoğun olarak yaşadığı beyoğlunda bir fotoğrafçı dükkanı açan berggren, 1870’lerden 1920’ye kadar sanatını icra etmiştir. istanbul fotoğraflarının yanısıra anadolunun pek çok şehrininin tarihi mekanlarını da fotoğrafmıştır. Özellikle iznik, kütahya, bursa, konya ve frig vadilerinde çektiği fotoğraflar inanılmaz güzelliktedir ve tarihi bir kaynak niteliği taşır.
Aşırı dindar bir toplumdan ve aileden gelip dini reddetmiş, elbette kuran-ı kerime ve islam dinine hakimiyeti sebebiyle gerçekçi ve nokta eleştiriler getirerek videolarıyla gerçek arayışında olanların ufkunu açan kayserili bir babamız. Bir de gig tv vardır yakup deniz bu kanalda sürekli tartışma programlarına katılır karşıt görüşlü kimselerle fakat gig tv nin moderatörü ibrahim gerçekten saygısız ve ateist çomarı diyebileceğimiz bir insan.
Birinci sınıfın ilk günü, annen- baban seni okula bırakır ve sen artık evinden uzakta yalnız ve tek başınasındır, tam sahipsizlik hissi, Konfor alanını ilk terk ediş.
Ben rahatsız oluyorum, ne rumum ne de hristiyan, aklı başında herkes rahatsız olmalı, şöyle ki; yaklaşık 1000 yıl kilise geçmişi, 500 yıllık da cami geçmişi olan iki inancın buluştuğu ve kültürel izlerinin bulunduğu bir tapınak anca ve anca müze olarak korunabilir. Ayasofyanın kiliseye ya da camiye çevrilmesi hristiyanlığın ya da islamın izlerinin mabedden silinmesi anlamına gelir, hem sırf bu yapıyı görebilmek için binlerce hatta milyonlarda turist geliyor ülkemize bunu düşünün, kısacası ayasofyayı ibadete açmak için ağzının suyunu akıtan orta çağ zihniyetine sahip kimseler şunu anlamalı; orta çağ da yaşamıyoruz kılıç hakkı mılıç hakkı bunlar geride kaldı. Karşımızda bir tarih ve kültür varlığı var ve bu mozaiği bozmamak için ayasofya müze olarak kalmalı ve kalacak.!
Yazıyı icat edenler bunu okusaydı muhtemelen yazı yerine geçecek başka bir şey icat etmeye kalkarlardı, zira böyle kötü kurgulanmış kaotik, cahilce ve dile ziyan bir metin belki de hiç görülmemiştir. Sanırım küçük bir çocuğu klavyenin başına oturtmuşlar o da rastgele harflere basmış, başka bir açıklaması olsun istemiyorum, yetişkin bir insanın böylesine rüsva bir metin ortaya koyabileceğine inanmak istemiyorum, kısacası hazmetmesi zordur. Kötüleme amacın varsa bile ver parasını işin ehline yazdır da okurken beynimiz koşarak uzaklaşmasın.
Şaka gibi gelecek size ama MÖ 100 ila MS 800’lü yıllar arasında dünyanın en büyük şehirlerinden biriymiş burası. ilk edebiyatçılardan masallarıyla ünlü Aesop, ilk tarihçi ve coğrafyacılardan alexander polyhistor kütahyada doğmuş. Çevresi 4 km olan bir akropolise sahiptir ki halk buraya hisar der.
Üç yıldır inançsızım, inançlı olduğum zamanlardan daha mutlu ve özgür hissediyorum kendimi, sanırım bu dünyada hayatı yaşayacak olabilirim, artık öteki tarafta hesaplaşırız.
Ölümüyle ünlenenler listesine son yazılan isim. Henüz 2 gün önce ismini bile dahi duymamış kimselerin sosyal medyada aforizmalarını ve şiirlerini paylaşması akıl alır gibi değil.
Bencil, içten pazarlıklı, tahammülsüz, sevgisiz, saygısız, namussuz, cahil ve bilinçsiz bir topluma ev sahipliği yapması. Yüzyıllar boyunca başıboş bırakılmış, iliği kemiği kurutulmuş sonunda biri çıkıp artık kendi kendinizi yöneteceksiniz dediğinde bunu çok yanlış anlamış nesilleri barındırması. Belki insanlarda suç günah yok coğrafya bizi böyle olmaya itiyor, böyle gelmiş böyle gider.
şiirleri damak tadıma pek uymasa da okumaya çalıştığım, o da pek çoğumuz gibi dünyaya kendi gözleriyle bakmaya çalışan ve gördüklerini yine kendi diliyle anlatan biri işte. kütahya'da eflatun kafedeki söyleşisinde tanışma fırsatı bulmuştum kendisiyle.