bir ihtiyaçtır aslında. birisini çok özlerken karşılıklı olduğunu bilmek, duymak ister insan.
özlendiğini bilmek özlemenin yükünü azaltır bir yerde. özlemi değiştirmez ama tekbaşınalığı yontar biraz. evet, özlendiğini bilmek özleme tahammül edebilme gücünü arttırır.
eksikliğini duymaksa özlemek, onla olan anların tadına doyamamaksa, her sevgili hak eder bunu.
özlendiğini bilmeyen bir sevgili, özlemsiz ilişkinin mezarını kazan özlemeyen sevgiliyi izler. önce ses çıkarsa da ölümün kaçınılmazlığı karşısında belki de bir ceza olarak artık susar. *
daha evvelki yıllara göre zor daha sonraki yıllara göre ne olduğunu bilmediğim sınav.
insanların bir hayat çizmesine sebep olan sınavlardan bir tanesi yine.
eğer soru iptal olmasaydı şimdi bambaşka yerlerde olacaktım. işin aslı hiç istemediğim bir okulun bir bölümünde olacaktım, zorla yazdırılan bir tercihimde.
bazı yanlışların güzel olduğunu gösteren hede işte.
murat evgin'in süper tatlı şarkısı. dinlenir ki bu!
sözlerini de yazardım tam olurdu ama hiç bi yerde bulamadım, bulduğum kadarını kopyalayıp yapıştırayım, üşengeçim mutluyum!
bir gece vakti yollara düşsem
gitarımı kapsam pencerene gelsem
çalsam çalsam söylesem
bebeğim olur musun?
olmayacaksan söyle de bileyim *
zaten çok yorgunum *
bir yıldır gitmeye teşebbüs edip de ancak gidebileceğim oyun(bize ne mi?)
beklentim beni sarsması, zira ihtiyacım var.
"kendimizi en yalnız hissetmediğimiz anlar, yalnız kaldığımız anlar mı?"
bu ay için kötü olan yanıysa çayyolu'nda sahneleniyor olması, zira dağbaşını duman almışş eve nasıl döneceğim o saatteee diye şarkı söylemekteyim..
işe girmeden önce kesinlikle konuşulması gereken hede.
ben unuttum konuşmayı. bu yüzden sigorta kısmı mevcut sadece. salaklık etmeyin, toyluk yapmayın. akıllı olun.
an itibariyle tecrübe konuştu.
sevgilinin kız olmasını ya da çok narin bir erkek olmasını gerektirir. hayır yani sırtta olmayıp da böyle bir eylemi yapan kişi olamam ben. manyak olmak sevgiliyi sırta almaya gerektirmiyor bazen. *
ölmeyi de beceremeyip ne yaşayan ne de ölen olmaktır. iki arada bir derede kalmak, bir adım atmayı, bir karar almayı, gereğince gülümseyip ağlamayı becerememek demektir.
ve en çok; yaşamayı becerememek, kimseyi özellikle çocukları ve hayvanları sevememektir. çünkü yaşamın en saf halinin yansımasını es geçmektir.
bu gidişle deneyeceğim eylem. camiye gitmediğimden yatıyor olsa gerek bu kuponlar. sorunu an itibariyle çözdüm.
yalnız kararsızım, bu kupon ne kuponu olsun diye düşünüyorum. iddaa mı olsa yoksa sayısal mı? şans topu da fena değil ama altılı da cezbediyor. en iyisi kazıkazan alayım ben. hadi eyvallah.
eğer yatakta da aslan olsaydı hat trick yapabilmiş kişi olacaktı.
kuzu görünümlü aslan kaplan ruhlu güvercin olurdu. ama değilmiş. n'apalım artık bir dahaki sefere.