şortla dekolteyle falan da girilmez. başörtülü asker eşleri de içeri girebiliyor. evet orda bir ayrım yapılıyor tutuculuk bağlamında. siyasi bir vurgu olduğu düşünülen hatta bilinen "türban"ı eliyorlar.
ancak aynı kurumlar 17 yaşındaki az kıllı kardeşimi de almıyorlar sakallı diye. biz de gayet eyvallah deyip kapıdan dönüyorz. sonuçta her yerin bir kuralı var ve baştan biliyoruz bunu.
e ayrıca devlet kurumlarında kot giyemiyoruz ama çok rahat ve ben kot giymek istiyorum iş yerinde. istediğimi giymeye hakkım var da diyemiyorum maalesef. desem n'olur ki bu gazla?
her kurumun kendi misafirhanesi mantığındadır esasında. buralar da askeri personellerin misafirhaneleri. ayrıca bildiğim öğretmenevleri de şehrin en güzel yerlerinde. vaktinde güzel yerler seçmeleri gayet de mantıklı bir şey. siz olsanız kurum adına ya da birey adına ne yapardınız ki? ay tamam şu ücra köşede takılalım demezdiniz elbette.
bazen geçmiş zaman kipinde kurulması muhtemel bir cümle.
"ben bu yazıyı/yazıları sana yazmıştım. evet şimdi okuyabilirsin çünkü onu yazan seven kızla ben aynı kız değilim" demek gerekir bazen. bazenler zaten şekillendirir bildiklerimizi, öyle değil mi?
duyulmaması ayrılık yaratan cümle. ha tabii duyulması da kurtarmaz bir şeyleri, özellikle içten bir şekilde ama ne çok fazla ne de az duymak gerekir. insanın içini sımsıcak yapmasından mıdır nedir, eksikliğinde de insanın içi buz kesilir.
her neyse, zaten bilindik formüller uygulamada başarısızdır hep.
eğer dershane sekreteri salak değilse ve numarayı doğru almışsa aileye gider, lakin tam tersiyse...
2 yıl boyunca 3 kardeşin dersaneyi kırma ve sınav mesajlarını aldım. dersaneyi de aradım lakin çocuklar dersaneden alınınca mesajlar gelmemeye başladı sanırım, düzeltemedi bi türlü salaklar.
çocuklar da az asmadı dersi, bi görseydim soracaktım ama hesabını!
*pedagogların zeka testi yapamadığı için * zaten artık kullanılmayan bir takım terimlerle de * ezilmeye çalışılmasının manasız olduğu yazar.
yazarı tanımam etmem de böylesine iğrenç ve aslında cahilce sadece sayısal verileri aşağılamak için kullanılarak hakaret edilmek istenmesine epeyce sinirlendim. komik bile olamayan şeyler bunlar.
lisede az çok çözdüğüm gizem.
bir sınava giremeyip rapor almamamın akabinde öğretmenle odasında sınav olmak zorunda kalınca, onlarla beraber masada oturmuş kağıdımı doldururken bir yandan gözlemimi yapıyordum. ders saati boş olan öğretmenler de geldi ve ahali topladın. ne yapıyorlardı dersiniz?
açıp kadın programları izleyip seda sayan dedikodusu yapıyorlardı. o gün bugündür o odanın mahremine saygı duyar ve katiyyen daha fazlasını öğrenmek istemem.
(bkz: kıvanç tatlıtuğ) sol frame e gelmeye görsün, insanın içinden nasıl tıklamak geliyor anlatabilemem, o derece çekiyor başlık yani. hıı evet kızları.
-siyah taşların sahibi, piyonu iki kare ileri sürmeyi düşünüyor. ama vazgeçti, fili 5 kare çapraz sürüklemenin 4 hamle sonraki sonucunu düşündü va uzun vadede faydalı olacağına karar verdi. ama hayır vezirle hamle yapmalı, o zaman beyazların sahibi g.t olur ehehehe
(bkz: tövbe bismillah) hayır adam hem zihin okuyor hem de taraf tutuyor, terbiyesiz.
kesinlikle test sucuğudur. eğer sofraki insanı kendiniz kadar seviyorsanız yemezsiniz. eğer o da sizi seviyorsa kendisi kadar o da yemez. yersen bir deeerrt, yerse bir deerrtt! çıkarmayın arkadaşım böyle abuk sabuk sevgi ölçütleri! tıkanıyorum sonra!