4. murad bağdat ı 40 gün kuşatmış ve sonunda zamanın en gözde şehri en güzel şehri bağdat düşmüştür. sultan murat bağdat düştükten sonra bu meşhur cümleyi söylemiştir. hep bağdat ın hayaliyle yandım, hep bağdat ı düşledim. işte bağdat bizim. ama bağdat ı düşlemek onun aşkıyla yanmak daha güzeldi.
bu hayatta da böyle değilm midir? hemen hemen hepimizin başına gelmiştir. elde ettiğin zaman değerini yitirmez mi çoğu şey. aşk a da bir gönderme yapabiliriz. kavuşamadığı için değil midir mecnun un aşkı, ferhat ın sevdası bu kadar büyük oldu. dilden dile, nesilden nesile aktarıldı o büyük sevdalar. kavuşsalardı efsane olmazlardı onlar da.
ayrıca (bkz: kavuşursak biteriz biz)
dinde olmadığı halde uygulanagelen adet haline gelmiş davranışlardır. hak din olmuş halk dini. dinde bu uygulama yok diyorsun.
-eski köye yeni adet mi getiriyorsun lan diye bir cevap köyün cami cemaatinden.
e haliyle çekiliyorsun, yıkamıyorsun bu tabulaşmış sözde dinsel uygulamaları. yörelere göre değişkenlik bile göstermekte. en basit örneği ölmüş birinin ardından o kişinin kılmadığı namazları, tutmadığı oruçları aile ve yakın akraba arasında paylaştırmak. banane onun kılmadığı namazdan ya. kılsaymış madem. kendi namazımızı kıldık ta başkasının namazı kaldı.
(bkz: dinime küfreden müslüman olsa bari)
hayatta alınabilecek en acı haber bir yakınını kaybettiğin haberini almak olsa gerek. fani olan bu dünyada ise alınması en doğal en muhtamel haberdir. o halde herzaman herşeye hazırlıklı olmayıda gerektirecek durumdur. mesela sabah evden çıkarken anneni yahut eşini veyahut çocuğunu son kez görme ihtimalini de düşündürmelidir insana. yalan dünyanın yalan işleriyle uğraşmaktan öteki dünyayı ihmal etmemek gerektiğini de akla getirmeli zaman zaman. ya da hiç unutmamalıya esas olan. belki de en acı haber öldüğünü anladığın an da olabilir. dönüşü olmayan mekana sınırı olmayan zamana gidiyorum hoşçakalın diyemeden gidebiliriz.
11 ay boyunca laikliği dinsizlik olarak algılayan birtakım kişiler ramazan ayı gelince inanılmaz bir değişim gösteriyor. normalden öteye geçiveriyor. başımıza tam bir dinci oluyor. teravih kılınmazsa oruç sayılmaz ayakaları yapıyor. pide kuyruklarında beklemenin sevap olduğundan bahsediyor. şunun ortasını bulalım gel dostum. laiklik dinsizlik demek değildir. ramazanda da ekstra dincilik oyunları yapmana gerek yok. tutuyorsan allah rızası için tut orucunu efendi efendi. herşeyi ben bilirim ayakları yapma.
yazılıyı geçerizde mülakaatta torpili nerden bulacaz. türkiye de il il komisyonlar kurulur ve liste günün iktidar partsinin il başkanlığında hazırlanırdı. dolayısı ile sözlüğü de iktidar ele geçirirdi.
an itibari ile sözlüğün yüzde 75 i akp karşıtı gibi bir durum olmaz bilakis tersi olurdu. sözlükte kadrolaşmalar meydana gelir ve açıktan atama yoluyla başımıza moderatör, moderatör yardımcısı, özel kalem müdürü, şoförü, hizmetlisi gibi kişiler musallat olurdu. sonra entery açmayı ihale ile yaparlardı. yeni bir rant kapısı daha açılırdı siyasilere. anlayacağımız nerde mülakaat orda torpil. böyle gelmiş böyle gitmemesi temennisiyle bilgilerinize sunarım.
kapalı mekanlarda sigara yasaklandı yasaklanalı kaldırımlarda yürünemez oldu. çay ocakları atmışlar tabureleri doluşmuş çayseverler de. kardeşim orası kaldırım kaldırım. yaya yolu yani. hele hele bayanlar için çok daha zor durum. itici bakışlar, küfürlü muhabbetler.. çay ve sigara seven biri olarak rahatsız olmaktayım..
galatasaray elano'yu transfer etmeseydi veya avrupa kupası maçları olmasaydı gs nin ve fb nin ne olacaktı sözlüğün bugünki hali. sırf başlık açmış olmak için başlık açan ne kadar yazar var burda. biri ortaya bişey atıyor sonra da diğeri kelimelerin yerini değiştiriyor başka başlık açıyor. esasında millet olarak fanatizmin yahut futbol hastalığımızın küçük bir yansıması burası. malesef öyle.
en gereksiz dernek bursa da ki artvinliler derneğidir. bursalılardan çok daha fazla sayıları vardır. bursa kültürünü yaşatma ve geliştirme derneği kurulması daha mantıklı geliyor bursa'da. bursa'nın adı burtvin bile olmuştur çoktan.
şiddeti yasal yollardan yapan en büyük güç devlettir. tamam kimi zaman halkı korumak adına, asayişi sağlamak adına belli oranda bir güç uygulayabilirsiniz. ancak; çoğu zaman bazılarının egosunu tatmin etmek, bazılarının ben devletim herşeyi yaparım, bazılarının devletin bekası için herşey mübahtır, bazılarının hem yakalayıcı hem yargılayıcı hem de infazcı olma psikolojisi yasal yollardan yapılan şiddeti artırmıştır.
imam; "ey cemaat, allah sizin kalbinizden geçenleri bilir. amin yerine okey deseniz de olur." der.
müftü de " herılt yani" diyerek imamı destekler.
allah ta kalbimizden geçenleri bildiğine göre imam haklı mı acaba? imamın zekeriya beyaz, müftünün de yaşar nuri olma olasılığı yüksek görünüyor gerçi. diyanet işleri başkanlığı'ndan bir açıklama gelene kadar amin demeye devam edelim biz.
e tabiki malum gençlik.
"ya allah bismillah allahü ekber."
maçta, konserde, cenazede, sevinçte, hüzünde daha birsürü duygu durumunda hep bir ağızdan
"ya allah bismillah allahü ekber."
ya da bütün ovalar onların yuvası oluveriyor birden nasılsa.
"elazığ ovası bozkurtların yuvası" sonra adana ovası yine onların. bütün ovalara ambargo koyan gençlik.
artık kendilerini geliştirseler iyi olur.
aslında hiç gelmeyecek olanın bekleyene söylediği hatta söyleyemeyipte içinden geçirdiği durumdur. mecazi bir anlatım..
dönmeyeceğim aslında bekleme demenin edebi şekilde söyleniş tarzı bu.
istemsiz yaptığım bir okuma biçimi. spor sayfası son da olduğundan değil o şekilde okumaktan zevk aldığımdan yaptığım şey. pişman değilim, yine yaparım.
en güzel amblem ziraat bankası amblemidir. Z ve B harflerinden meydana gelmesine karşın baktığınızda başak gibi görünür. ziraat kelimesinin anlamıyla da müthiş uyumludur. bir diğer favorim ise, falım sakızının amblemidir. diş üstünde şemsiye şekli gibi birşey vardır.
takım elbise giyen erkeklerin dikkat etmesi gereken bir husus bu. ceket-pantolon-gömlek-kravat giyiliyorsa bu 4 farklı giysinin 3 renkte sabitlenmesi gerekir. pantolon-ceket siyah, gömlek beyaz ise kravatınız siyah ve beyaz dışında bir renk olmalıdır. ya da ceket lacivert, pantolon gri, gömlek mavi ise kravatınız ya lacivert, ya gri ya da mavi olmalıdır. büyük işyerlerinde, kritik toplantılarda dikkat edilir benden söylemesi.
islami açıdan birçoğunun sünnet olduğunu söylediği durumdur. peki nasıl kesilmelidir:
el tırnakları için; sağ el işaret parmağımızın tırnağından başlayarak kesilir daha sonra sağ el baş parmağını da keserek birinci aşama tamamlanır. ikinci aşama olarak, sol el küçük parmağından başlayarak sıra ile en son baş parmağın tırnağıda kesilerek el tırnakları nizami olarak kesilmiş olur.
ayak tırnakları için; sağ ayak küçük parmağından başlanır baş parmağın tırnağı da kesilerek tamamlanır. sol ayak için de aynı şekilde işlem uygulanarak bu titiz ve dini çalışma bitmiş olur.
madımak oteli nin müze olması, cemevleri ve kültür evlerinin yasal statüye kavuşturulması, zorunlu din derslerinin kaldırılması, alevi köylerine cami yapılma politikalarından vazgeçilmesi, başta hacı bektaş dergahı olmak üzere ellerinden alınmış değerlerin gerçek sahiplerine iade edilmesi konusunda tüm katılımcıların mutabık kaldığı bir toplantıdır.
ister beğenelim ister beğenmeyelim, ister oy kaygısı diyelim ister samimi diyelim, hükümetin attığı bu adımlar ülkeye ve bugüne kadar dışlanmış kitlelere zarar değil fayda getirecektir. hükümet adına bakan, bilimadamları, alevi sünni aydınlar, alevi önderleri,dedeler,ilahiyatçılar vb kişilerin ortak bir noktada buluşarak kanayan bu yaraya merhem olacaklarına inandığım toplantılardır.
meryem teyzenin yard.doç. olan damadı için kullandığı tabirdir. kadıncağız ne bilsin yardımcı doçent ile doçent yardımcısı arasındaki farkı. müdür yardımcısı falan sanıyor olayı. yok teyze hatta doçent muavini de diyebilirsin sen..
önceden devlet memuru zihniyetinin "bugün git yarın gel" olduğu söylenmekteydi. zamanla evrimleşerek zihniyetler de değişmeye başladı. mübalağalı bir anlatımdır bu cümle zihniyete dair. bana sorarsanız da yalan da değildir hani.
davetiyenin altında yazan lcv: "lütfen cevap verin" demekmiş. uzun süre bu kısaltmanın davetiye etik kurallarının bir parçası, davetiye hazırlayanlar ya da matbaacıların yazmak zorunda oldukları anayasal bir zorunluluk olduğunu düşünmekteydim. meğer ne kadar da yanılmışım.
asker adam içinde spor,magazin ve en önemlisi cinsellik barındıran gazeteyi okur. burdan da askerin en çok posta okuduğu ve posta gazetesinin de tirajının nereden geldiği gayet kolay bir şekilde anlaşılmaktadır. haydar amcam birçoğu uydurma sorulara klişe cevaplar vererek askerleri mutlu etmektedir. örneğin; boyu değil işlevi önemli evladım veya hayır kızım sürtünme ile olmaz bu işler hamile değilsin. böylece 850.000 satan zaman gazetesine en çok yaklaşan gazete posta dır. zaman gazetesinin tirajının da nereden geldiği kamuoyunca malümdür gerçi. ben bile abone olacaktım az kalsın mahalle baskısından dolayı dermişim..