tankred dorst'un tiyatro oyunudur. ayrıca bugün yeterli izleyici olmadığı için seyredemediğim oyundur. öyle tiyatro benim hayatım, canım, ciğerim diyen kişilerden değilimdir; fakat bugün o oyunun seyirci yokluğundan oynanmaması ve oyuncuların bizden mahcup şekilde özürdilemeleri ve gözlerindeki o üzüntü gerçekten yüreğimi burktu.
not: eğer ankaara'da yaşayıp merak edip seyretmek isteyenler olursa oyun ankara sanat tiyatrosunda, genç oyuncular sahnesinde sergilenmektedir. biletler çok fahiş fiyatta değildir *. oyuncuların söylediğine göre önümüzdeki pazar sahnelecektir.
ankara'ya yeni gelenlere, ya da araçlarıyla geleceklere naçizane tavsiyelerdir:
bildiğiniz gibi türkiye'de trafik sol şeritten akmaktadır. bir kaç şeritli yollarda sağ şeritler yavaş giden araçlar için sol şeritse hızlı araçlar içindir. ankara'da ise bu tam tersidir. ankara sol şerit daima ağır akar acele işiniz varsa mutlaka sağ şeritten gitmelisiniz.
kavşaktan dönmek için sol şerite geçmek zorunda değilsinizdir. en sağ şeritten sol tarafa dönme hakkınız her zaman vardır. sizi uyarmaya çalışan o densizleri boş verin onlar buraya yeni gelmiş acemi şoförlerdir ya da kendisini kanun uygulayıcı sanan densizlerdir.
kırmızı ışıkta durduğunuzda sağa dönmek için yeşil ışık yanmasını beklemenize gerek yoktur. sağ tarafa dönmek her zaman için serbesttir beklemeseniz de olur. gerçi hoş beklemeye kalkarsanız sizi mutlaka arkadaki şöferler uyaracaktır.
şerit çizgileri bildiğiniz gibi araçlarınızın gideceği yeri belirlemek için çizilmemiştir, aksine ortalayıp gitmek için çizilmiştir. o yüzden bu şekilde araç kullananları garipsemeyinin asıl garip bir şekilde araç kullanan sizsiniz.
taksi ve minibüs ve otobüs şöferlerinin-bu galiba diğer şehirlerde de var- her zaman önceliği vardır. onları gördüğünüzde adam olun, kuzu kuzu kenara çekilin, itiraz etmeyin.
bayan şöferlerin her zaman dokunulmazlığı vardır. istediği şeritte istediği hızda gidebilir. araçlarını istedikleri yere parkedebilir.
şerit değiştirilirken sinyal verilmesini beklemeyin, bunu hissetmeye çalışın.
son olarak ankara'daki şöferlerin size yol vermesini beklemeyin. unutmayın yol verilmez alınır!!
sabit radarların yerlerini iyi ezberleyin diğer vakitler 140-150 ile giderken oralarda 70 km'ye hızınızı düşürün.
akşam vakti eskişehir yolunda giderek yarışmakta olan güzide gençliğimizi rahatsız etmeyin(gerçi şimdi keçiören'de bulunan forum ve yuvaköy kavşağı civarlarındalarmış ama olsun siz yinede akıllı olup onların huzurunu bozmayın.)
bunları yapabiliyorsanız buyrun ankara trafiğine hoş geldiniz.
edit: unutmuşum onu da ekleyeyim kızılay'a ve ulusa araçlarınızla girmek gibi bir çılgınlık yapmayın.
milyon dolarlık resimlerin çerçevelerini soba boyasıyla boyayarak sanat harikası çerçeveler yaratmaya çalışan müzedir. gerçi biraz resimlere de bulaşmıştır o boya ama problem değil atarız resimleri...
Bu kadar muhabbeti olduktan sonra insanın aklına gelen sorudur. adnan oktar'dan tutun said-i nursi'ye kadar hemen hemen herkes için mehdi sıfatı yakıştırılıyor. fakat sorun ya da en önemli soru şu mehdi gerçekten var mı? bu soruya en iyi yanıtı galiba diyanet işleri vermiş. http://www.diyanet.gov.tr...vramlaryazdir.asp?id=1146
--spoiler--
Sözlükte "hidâyete eren, hidâyete vesile olan, doğru yolu bulan, hak yola giren, yol göstermek veya tarif etmek" gibi anlamlara gelen mehdî, din ıstılahında, kendisinden önce zulüm ve haksızlıkların alıp yürüdüğü yeryüzünü adaletle dolduracak kimse demektir. Mehdî kelimesi Kur'ân'da geçmediği gibi, Buhârî ve Müslim'de de geçmez. Diğer hadis kaynaklarında mehdî ile ilgili bazı rivâyetler vardır. Ancak bu hadislerin sıhhat derecesi tartışmalı olup genel kanaat, bunların itikadî ve amelî yönden delil kabul edilmeyeceği şeklindedir.
Yaygın olarak mehdi inancının ortaya çıkması iki sebebe bağlanmıştır. Birincisi Yahûdî ve Hristiyanlıkta var olan inançlardır. Bu iki dinin mensupları mehdî ve mesih gibi iki şahsiyeti gelecekte insanlığın kurtuluşunu sağlayacak bir müjde ve hakikat olarak gündemde tutmaya çalışmışlardır. ikincisi de Müslüman topluluğun kendi içindeki siyasî kavga ve çekişmelerdir. Özellikle Sıffin Savaşı'ndan sonra islâm aleminde resmen ortaya çıkan fırkalarda Şia bu husustaki iddiasını ifrat noktasına vardırmıştır. "Masum imam, Gaybî imam ya da imamu'l-Muntazar" düşüncesi son kurtarıcı olarak kabul edilmiştir. Bu inanç tasavvuf alanında da destek görmüş ve böylece ehl-i sünnet âlimlerinin de ilgi alanına girmiştir. Ancak mehdî inancı islâm itikadının konuları arasında yoktur. Çünkü Hz.Peygamber ile birlikte nübüvvet kapısı kapanmıştır. Fakat bu husus, Müslümanların çalışmasına, ictihad yapmalarına en üst düzeyde islâm'ı tebliğ etmelerine ve insanların hidâyetine imkân hazırlamalarına engel değildir.
--spoiler--
Nasa'nın güneş fırtınalarını çeken uydusu tarafından görüntülenmiş görüntüdür. kimi güneşten yakıt ikmali yapan uzay gemisi olduğunu iddia ederken, bazılarının göz yanılması olduğunu söyledikleri görüntü. http://video.cnnturk.com/...ilar-gunese-mi-kenetlendi
