söyleyemediğim şeyleri bağıra bağıra söylerdim.
feysbuk hesabımı dondururdum ki ölümümün ardından kimse duvarıma fotoğraflarımın altına acıklı şeyler yazmasın.
kedilerimle vedalaşırdım.
telefonu laptopı satar paranın bir kısmıyla kuaföre gider güzel bir bakım yaptırırdım, cesedim güzel görünsün.
aşık olduğum adama sarılırdım bir defa, '' yarın öleceğim, beni üzdüğün için hep vicdan azabı çek tamam mı'' derdim, şimdi o düşünsün.
ailemin yanına gider onlarla mükemmel bir akşam geçirirdim.
kocaman bir bardak ballı süt içip, anneme sarılıp uyurdum.
kapanış.
(bkz: kızlık bozmak)
Bu nedir ya, şahsen erkek olsam, karşımdaki kız bana " beni boz" ya da " kızlığımı boz" gibi bir şey dese, hem kendini alçaltıp, hem de bu kadar iğrenç bir şekilde bunu söylese çüküm içeri kaçar yeminle.
Bu türün dişi olanları genelde er kisiyle çok samimi, enseye saplak tarzında takılarak arkadaşlarının sevgilisi olan dişi bireye hem " bak nasıl samimiyiz, siz ayrilirsiniz ama biz yine böyle takılırız" hem de " sen de beni kabullenmek zorundasın cicim" mesajı vermeye çalışırlar.
Kıçımın kenarı seni.
O bir çocuktu.
15 yaşındaydı. Küçük kardeşimin yaşında...
Bir annesi, babası vardı. Annesi ve babası makinelere bağlı yavrularının her gün biraz daha erimesini izlemek zorunda kaldılar.
Eridi Berkin, öldüğünde 19 kiloydu.
Taş diyen, sapan diyen, tekrar yukarıda yazdıklarıma baksın.
Eski sevgilimdi bu adam, hukuk fakültesi üçüncü sınıftaydı ama okulla hiç işi olmazdı, sadece vize final haftasında giderdi.
En çok eğlendiğim, en rahat ve en cibiliyetsiz sevgilimdi kendisi .
Geçen gün amfide " ders notlarımı kaybettim" diyordun ya, hepsi bende ahahah. Bende unutmuşsun ama sana geri vermeye içim elvermedi. Bir erkek için o kadar düzgün ki yazın ve notların o kadar muntazam ki, çalışırken kendi notlarımın yüzüne bile bakmıyorum. Sayende geçeceğim bu dersten tatlım, sana kolay gelsin, sağdan soldan not dilenmeye devam et. Öpüldün.