Geçenlerde Lord of the Rings in Concert etkinliğinden önce "Teras kattaki burgerda 2li menü" yeme hayalleriyle gittiğim mekan.
istanbul'da oturmuyorum,istanbul'da oturan fakir olduğunu bildiğim arkadaşlar her gün burda. E ben de bi ikili kampanya menüsü yiyeyim dedim. Demez olaydım.
O günden sonra psikolojik travma yaşadım.
Girişini bulmak için bir süre harcadıktan sonra, "tom's kitchen" adli bir restoran tarafindan girdik. Millet bakiyor tabi "bunlar hayirdir ya hahah, ay burasi köle teri koktu" falan dediler herhalde içlerinden.
Neyse baktım herkes macbooklar takım elbiselerle havyarını yiyor. Biraz gezineyim de tanıdık mağaza bulayım ordan sonra Burger King i de bulurum dedim. Orda gördüğüm en tanıdık mağaza Lui Vitondu, gerisi zaten işte Burberry, Cavalli falanlar filanlar. Millet çılgın gibi bize bakıyor ama. Utanmasalar kiyafetlerimizin etiketlerine bakıp "aaa Koton markasıyla buraya alamıyoruz ya, maalesef. hamfendi lütfen şu taraftan çıkış yapabilir misiniz?" diyecekler.
Bir baktım Apple store ortadaki meydanda. Gelmişken bir görelim dedik. oraya doğru gittik. Apple store un çatısı cam, içerisini görüyoruz, içeride insanlar var deli gibi bişilerle uğraşıyor ama girişini bulamıyoruz. Şaka gibi. Tam ümidi kesmiş giderken, işte oradaydı... yerin 2 kat altına doğru uzanan yürüyen palet. bindik ona indik aşağıya. allahim yareppim Mc donalds, Popeyes, Burger King, Koton, mango bilmem ne "fakir magazalari"nin hepsi yerin dibinde. içerisi leş gibi köle teri kokuyor.*
gittik burger king'den 2li menümüzü aldık misler gibi de yedik doyduk. bir ara tepsileri alıp tom's kitchen in önündeki banklara oturmayı düşünmedik değil.
Sonra bi apple store a uğradık, tüm fakirler gibi biraz teknoloji kurcaladık filan.
Çıkış kapısını bulmaya çalışırken temiz hava kokusunu takip ettik de bulduk.
Dönen kapıdan geçerken bir koku sezdim böyle oda parfumuyle ilaç kokusu karışımı ve o an anladım ki fakirleri burada dezenfekte edip zengin katına gönderiyorlar.
yine yürüyen palete bindik yukarı çıktık. çıkarken de 2 gencin dudaklarından dökülen şu cümleleri duyduk
"olsun be oğlum çaya ekmek banarız."
evet sözlük zorlu center iste boyle bir yer. fakirler zenginlerin goz zevkini bozmasin diye yer altina gonderilip dezenfekte edildiği bir yer.
demek ki fakir arkadaşlarım da o yer altında takılıyormuş bunu da anlamış oldum.
Sonuç: istanbul'da yaşayıp buraya giden insan maldır.
p.s lotr konserini en önlerden izledik nasıl zenginsek artık.*
cbs romantik komedisi (bkz: jane the virgin) in birebir kopyası dizi. Tam anlamiyla rezaletin rez'inde bir yapim. Orjinalinin castina baksaniz bile yeter. Hele ki benim gibi jane the virgin izleyicisiyseniz repliklerine kadar birebir cevrildigini gorebilirsiniz. Cidden rezalet.
Senelerdir bu kadını izliyorum. Daha popi olmadan evvel de izliyordum. Kusursuz cinayet için e-ders veren hoca resmen. Nelere dikkat edeceksin, napicaksin tüm püf noktalarını anlatıyor. *
Söylenene göre kediler cin olarak tanımladığımız varlıkları görebilmektedir.
3 tane kedim var. Gece uyandığımda her seferinde mutlaka birinden birini saçma sapan yerlere dik dik bakarken yakalıyorum. Ben de bakıyorum bakıyorum bir sey göremiyorum. Kediyi dürtüyorum, ne var oğlum neye bakıyorsun diyorum. Yok ayırmıyor gözlerini. En son kalkıp ışığı yakıyorum, öyle uyuyorum. Allahın belası hayvanlar ama seviyorum napayım.
Kaşları kalın, saçları amelie tarzı kısa ve küt kesilmiş, büyük ihtimalle mavi ve ya pembe saçlı, dudaklarını kalemle çizmiş, dövmeleri olan, sigara içen, +1000 takipçili +250 beğenili instagram profili olan kadındır.
Gençken deli müzik yapan, yaşlandıkça haliyle softlaşan grup. Beğenmiyorum uzun bir süredir. Zaten soundtrack yapmaktan adam akıllı albüm yapmadılar. Öf.
Hayatinda barinaga gitmemis insan soylemi. Tek derdin cinsse hayatinda barinaga 1 kez olsun gitmis olsaydin parayla satin alinmis, sonra terkedilmis safkan cinsleri gorebilirdin. Trolluk dedigimiz seyin de bir itibari var ama sen trol olamayacak kadar gerzeksin kardeş.
Sokaktan yaralı, annesiz kedileri bula bula artık alıştığım durum. Hepsini kurtaramıyoruz neticede elimde ölen çok oldu ama yıllardır baktığın kedinin ölmesi bambaşka bir duygudur herhalde hiç yaşamadım.
Üzüntünüzü anlıyorum da canım kardeşim, ben 2. katın camını sineklik olmasına rağmen açık bırakmıyorum, 11. Katın camını açık bırakmak ne demek? Çohilginç.
An itibariyle gerçekleştirmekte olduğum saçma sapan eylem.
Her seferinde olaylar şöyle gelişir.
-Bi bölüm daha izliyim sonra uyurum.
-bi bölüm daha izliyim sonra uyurum.
-bi bölüm daha izliyim sonra uyurum artık
-neyse sonraki sezona yarın başlarım. Uyuyayım bari.
- ya şimdi bu saatte yatsam sabah kalkamam, derse gitmezsem devamsızlıktan kalıcam. En iyisi uyumadan gideyim de akşama erken uyurum. Uykum düzene girer.
- sabaha kadar diğer sezonu izliyim bari.
Okula gidilir gelinir.
- ya akşama kadar dayanamicam bir iki saat uyuyayım bari.
öğrenmek yerine ezber yoluna giderseniz büyük ihtimalle kalacağınız ders. En azından makina mühendisliği için konuşuyorum. Mukavemet 1 hadi neyse de 2 biraz zorlar. Mukavemet 1 dersinde yarım yamalak devam edip 3. seferde geçtim, mukavemet 2ye bir dönem adam akıllı devam ettim ve o dönemde geçtim. bu da böyle bir anımdır.