Söylediği sözün arkasında durmaktan aciz, kucağından inmediği abilerinin orada burada adamı var diye kendini de bir baltaya sap sanan insanımsı.
hadi boş, desteksiz, kulaktan dolma da olsa bazı düşüncelere sahipsin, be kıvrak arkasında dursana sözünün.
bir de Ortalığı gaza getirerek, slogan atıp polisin arkasında soplalarla, bıçaklarla götüm götüm gezerek kendilerini cesur, dindar falan sanıyor bunun gibi pezevenkler.
milletin götüyle başıyla hadsizce uğraşmaktan daha beter değildir. Hadi böyle bir uygulamaya karşı olduğunu söyleyebilirsin * ama insanları bu şekilde itham etmek ne demek? Birileri çıkıp
kürtajın cinayet olduğunu söylüyor, bazı dingiller de üç kuruşluk akıllarını başkalarına dağıtmaya çalışıp destekliyor. Sonumuz hayrola...
Reklamın özü şudur efendim; harvard'lı emily paşa kızı gibi yaşayıp iyi bir hayata ve eğitime sahip olmuştur, harran'lı emine ise tabiri caizse it gibi çalışıp sürünmüştür. fakat sonra harran'lı emine turkcell ile internete bağlanıp bir iki sikimsonik video indirerek emily'yi ezmiş, hayatını kurtarmıştır.
reklamı izledim, aydınlandım. hemen turkcell vın alıp kendime tertemiz bir sayfa açıyorum sözlük.
Kesinlikle iyi muzisyenlerden oluşmaması gereken juridir. iyi müzisyenlerin ne işi var efendim böyle saçma oluşumlarda. Onlar güzel işlerle, kaliteli parçalarla devam etsinler hayatlarına. Hülya avşar da juricilik oynasın.
Dangalaklık falan değildir. Sonuçta Messi ile Arda'yı kıyaslayanları da gördü yurdumun güzel insanları. Bu Arda'nın Messi'den daha iyi bir futbolcu olduğu anlamına mı geliyor?
Bu kıyaslamada sırf Hagi'yi övmek için Alex'i mahalle takımı topçusu gibi göstermek asıl dangalaklıktır, o çok ayrı bir konu.
Bu tartışmada olan ne taraftarlara, ne Hagi'ye oluyor. Garibim Alex yapı olarak Hagi gibi yırtık olmadığından programlara çıkıp atıp tutmuyor, kimseyi bazı taraftarların içki muhabbetinde meze ettiği zırva yüzünden kırmıyor. Evet Hagi dünya takımlarında top koşturmuştur, başarılara imza atmıştır. Ama bunu uzatıp can sıkmaya ve polemik yaratmaya gerek yok.
yapılan zamlarla ilgili sigara içmesinler, içki az içsinler, daha az lüks arabalara binsinler gibisinden bir konuşma yapmıştır.
şaka gibi lan! ah sözlük içimi dökerdim ya sana şimdi ne güzel, içeri girmekten tırsıyorum. allah aşkına söyleyin kaç ülkenin başbakanı, yöneticisi "aksırana tıksırana kadar içiyorsunuz.", "ananı da al git." gibi cümleler kurabiliyor oylarıyla başa geldiği halkına karşı?
edit: bütün eksiler benim olsun da ne oldu efendine laf söyleyince gururun mu kırıldı?
triple falan alakası yoktur. kafayı eğip hızlı yürümedeki amaç en basitinden ıslanmamaktır. sonuçta yüzümüzde gözlerimiz var. biz de gözlerimizle görürüz. gözümüze yağmur girerse görmekte sıkıntı çekeriz. bu yüzden gözümüzü korumak için kafamızı eğer ve hızlıca yürürüz. *
ortada olmayan ayardır. kim kime ayar vermiş efendim? programa çıkıp yanında olmayan biri hakkında konuşmak, tevazü denen şeyle uzaktan yakından alakası olmadığını ispatlamak ayar falan değildir. şu an hagi'nin galatasaray taraftarları dışında seveni pek yoksa bunun sorumlusu kendisinden başkası değildir. az daha efendi, az daha "adam" olsaydı belki gerçekten efsane olabilirdi.
katıldığı bir programda kendisine alex ile karşılaştırılması konusunda ne düşündüğü sorulmuştur. o da "alex de kim?" diye cevap vermiştir. evet alex'ten daha yeteneklisin. ama emekli bir futbolcunun kendisinden daha genç ve bu tartışma hakkında hagi ile ilgili olumsuz bir eleştiride bulunmayan bir futbolcu için bunları söylemesi ne kadar doğrudur? ayrıca gs taraftarları da hagi hakkında düşüncelerini kesinleştirse de rahatlasak. adam geliyor teknik direktör oluyor. siktiri çekip kovuyorsunuz. aradan 2 ay geçince kahraman ilan ediyorsunuz. bunu gerçekten samimi olarak söylüyorum bir karar verin.
ben bu dizinin tanıtımını, reklamını, tekrarını falan hiç görmedim 1. sezon yayınlanırken. arkadaşlarımdan bazıları tavsiye etti. "trt'de yayınlanan ismi leyla ile mecnun olan bir dizi ne kadar güldürebilir ki?" dedim kendi kendime. izlemedim ve araştırmadım uzunca bir süre. öyle ki o kadar sözlükleri okumama rağmen hakkında tek bir malumatım bile yoktu. sonra bir gece rastgele tekrarını gördüm. kötü gelmedi. ben de internetten izledim. beğendim yani kısacası. vakit geçirmek için gayet güzel bir dizi. oyuncunları iyi. oyuncuların hepsinin iyi seçildiğini düşünüyorum. ama serkan keskin ve özellikle cengiz bozkurt'u çok beğendim.
izledim hiç gülmedim diyenlere şaşırıyorum. ne bekliyordun kuzum? ne tür beklentilerin vardı bu diziyi izlemeden önce?
bir haltı da beğenin, beğenmezseniz de boş boş eleştirmeyin be arkadaş!
bu arada dizi fena babalara geldi ben diyeyim. kimin ahı tutttu, nasıl bir günah işlediler bilemem ama yazık oldu. zaten takip ettiğim 2-3 tane dizi var onların da başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi.
olan olmuş, ölen ölmüş. adam ürünü 200 liraya yapıp 2000 liraya satmış, sırf kendisini düşünmüş, insanları sömürmüş... bir ticaret adamından ürünlerini yapıp beleşe vermesini mi bekliyordun e mal? kafana silah tutup ipod alacaksın, macbook kullanacaksın demediler ya a.ına koyim. alma ya bu kadar basit. gazetede 2 resmini gördüğün adam için de sayfalarca yorum yapma. madem gündemimizde bu insanlardan daha önemli şeyler olduğunu düşünüyorsun (bak burada haksız sayılmazsın) sen de yorum yazmayıver.
basitçe okumaktan hoşlanmamaktır. her roman aynı kalınlıkta, aynı konuda ve aynı akışta ilerlemez bildiğiniz gibi. genel olarak sevilen bir romandan hoşlanmazsın eyvallah derim. beğenmemiştir bu kadar basit. ama bu çeşitlilikten kendine göre hiç roman seçememişsen, hepsini saçma buluyorsan sen okumayı sevmiyorsundur.
tamamen isteksiz, bilgisiz bir millet ve orduyla savaşa nasıl girebilirdik ki kazanalım? savaş durumunda bile aksi fikir sunanlar, manda ve himaye isteyenler olmadı mı? kitaplarda anlatıldığı gibi türk halkının tamamı savaşa hazır falan değildi. belli bir başarıdan sonra destek çoğaldı.
ayrıca diyelim bir şekilde savaşa girdik. yine bir şekilde kazandık. ee sonra ne olacak? düzen, güvenlik, yönetim, devrim nasıl sağlanacak? atatürk ısrarla bu devrimleri yapmasaydı kolay kolay kimse elini taşın altına sokmazdı. biraz zamanına ve yetiştiriliş tarzına göre düşünmek lazım. biri geliyor ve tamamen yabancı olduğunuz şeyleri size anlatmaya ve uygulatmaya çalışyor. iyi veya kötü olduğunu bilmiyorsunuz ki mantıklı bir şekilde düşünüp kabul edesiniz ya da hayır diyesiniz. o zaman gerekli temel değişiklikler yapılsaydı bile biri gelir ve her zaman olduğu gibi din konusunu alevlendirdi ve en başa dönerdik. ama atatürk'ün gerekli yenilikleri yapmasıyla bu olay sadece gecikti bildiğiniz gibi. türkler için din kilit noktadır. çal, çırp, öldür, gasp et. aradan zaman geçsin ben aslında din için yaptım de, salla iki yalan, olaylar kapansın.
öğrenemedik insanları kendi haline bırakmayı.
görgüsüzlüğünü, aptallığını da dışa vuran detaylardır. eğitimsizlik, okul okumamak kıroluk demek değildir. uzaktan yakından alakası yoktur. evet kendini belli etmek için uçuk kaçık, magandavari şeyler giymek bu detaylardan sayılabilir ama çok da bokunu çıkartmamak lazım eleştirinin. yok beyaz çorapmış, kumaş pantolonmuş. adam defileye mi çıkacak. eline o gelmiş, çıkmış belki aceleyle. bir çorap için birine kıro diyen insan kıronun avatarıdır.
suçluluğu kanıtlanınca kesinlikle cezalandırılmalı. ama yanlış mı okuyorum yoksa gerçekten seksen yedi yıldan mı söz ediliyor? yok yok basbayağı seksen yedi yıl.
daha fazla alsın, şike yapanı asın kesin diyen anne sütü almamış aptallar hiç mi farkında değiller kendi takımlarının yediği bokların. teröristlerin bariz, devlet tarafından salıverildiği, her suçu gözünü kırpmadan işleyebilecek manyakların aramızda süzüldüğü soktuğum yerinde şike için seksen yedi yıl isteniyor.
evet sonuna kadar verilsin o zaman cezası. peki bu olaylardan belki otuz sene önce diğer takımların yaptıkları ne olacak. ya da on yıl önce. hepsi yanlarına kaldı. aziz yıldırım ceza alınca türk futbolu temizlendi yani. madem bir soruşturma başlatıldı on yıla kadar şüpheli maçlar izlensin, incelensin. şüpheli herkes araştırılsın. futbolcular ifade versin. madem başladınız adam gibi yapın. temiz takım diye götünü yırtan gerzekleri bir de öyle görelim. ama hayır. artık temizlendik. yoksa diğer büyüklerin de ceza almasına birilerinin itirazı mı var?
programa yansıttığı samimiyetine inandığım boş olmayan sunucu. hatta programda izledikçe gidip bir çayını içesim, muhabbet edesim geliyor. tam kafa adam diyorum bazen. dışarda görmediğim bir kişi sonuçta. günlük hayatında nasıldır bilemem. en azından televizyonda izlediğim kadarıyla tanışmak isterim.
ayrıca geçen gün programda yeni nesil vampirler için "it gibi liseli kızların peşinden koşuyorlar." gibi benzetmeleriyle güldürmüştür.
yanlış anlaşılan kızlar olmakla beraber çok güzel örneklerini görebileceğimiz, türkiye'de çoğunlukta olan kızlardır.
esmer kız deyince bazılarının aklına siyah saçlı, açık tenli kızlar geliyor. lakin esmerden kasıt ten renginin koyu olmasıdır.
etraftan duyup gördüğüme ve internette okuduğuma göre genellikle saat, gömlek, pantolon, gözlük ve daha abartıları gibi sonu hep cüzdana varan detaylardır. yok, hayır demeyin çarpılırsınız. en iyisi siz yanınıza tomar tomar para alıp hoş gözükmek istediğiniz kızın yanına gidin. o size istediği gibi rötuş yapsın.*
tabi bu detaylar dışardan bakan bir bayan içindir. yoksa sevgiliniz için bu tür şaklabanlıklara gerek yok.
rakip takım taraftarlarının işleri güçleri yokmuş gibi oturup saatlerce tartıştığı ayrıntılardır. efendim hiç düşündünüz mü niye ligdeki diğer çoğu takım fenerbahçe'yi sevmiyor. niye her başarısında haketmediğini iddia edip, çekiştiriyor. artık diğer takımların taraftarları kendi başarılarını ve takımlarını bırakıp fenerbahçe'nin başarısızlıklarıyla, sorunlarıyla seviniyor. kız kardeşler her zamanki gibi dedikodu peşinde. insanda az gurur olsa utanır, susar kendi işine bakar. nerdee. fenerbahçe yenildi bastır fenere.
son zamanlarda "şike" davalarıyla uğraşıyor ligimiz. ve her zamanki gibi geçmişteki tüm pisliklerini, çamurlarını, lekelerini unutmuş gibi fenerbahçe'yle ilgileniyorlar. kendileri şerefli takımmış. temizlermiş. siktirsene ordan ya. arkadaş bu ligde adı hileye karışmayan bir takım olduğuna inanmıyorum. hileden kastım hatır şikesi olur, oyuncu satın almak olur, hakemi satın almak olur, teşvik primi olur. olur da olur. yirmi yılın faturası fenerbahçe ve aziz yıldırım'a kesiliyor. hayır aziz yıldırım'a yazık. adamın örgüt kurmaktan, kaçakçılıktan içeri alınması beklenirken şikeden alınıyor. benim derdim fener temiz takım falan diye yırtınmak değil. çünkü gerçekleri göremeyecek kadar gerzek değilim. neler döndüğünü anlayabiliyorum. derdim mahallenin dedikoducu teyzelerini aratmayan, geçmişinden bihaber hödüklerle.
edit: yazım
insanlar çok farklı nedenlerle başlayabilirler sigaraya. nedensiz başlanmaz. canı sıkılır, dener, başlar. bu da bir nedendir. ama bu nedenler içeni niye direk kişiliksiz yapsın ki? yıl olmuş 2011 hala bu sigara içiyor kişiliksiz, içki içtiyse zaten şerefsiz gibi atıp tutuyoruz.
bazı paltformlarda ciddi ciddi knight online ile karşılaştırılan hatta ve hatta pvp konusunda knight online adlı süper mario'dan basit oyunun üstün olduğuna kanaat getirilen bir nevi hayat. harika grafikler beklemeyin bu oyundan. bak bence gayet yeterli. ama kimilerine basit gelebiliyor. kontrolü çok karmaşık değil. oyunu hikayesini bilerek oynarsanız daha çok zevk alabilirsiniz. karakterinizi hızla üst seviyelere taşımak yerine tadını çıkararak, seviyenize uygun pvp alanlarına giderek karakterinizi iyice tanıyabilirsiniz.