meslek lisesindeyim kimya bölümü. efenim 10. sınıfta temel kimya dersi görüyoruz haftada 16 saat. kredisi baya baya bi büyük, dersi 5 getiren otomatik geçiyor. fakat 5 getirmek baya baya bi zor. bizde ne yaptık hiç zorlanmadan zoru başardık.
nasıl mı? şöyle sınavlarımız test hocamızda teknolojik bi hoca avrupa birliğine girmemiz gerektiğini söyleyen, bilgisayla uğraşan bi hoca. testleri bilgisayarda hazırlıyor ve okuması kolay olsun diye doğru olan seçeneği kırmızı renkli yapıyor. bunları fotokopiye veriyor ve doğru seçenekler daha bi ince oluyor. bunu 100 üzerinden 55 aldığım bi sınavda fark ettim. kara kara testlere bakarken doğru seçeneklerin daha ince olduğunu gördüm. koştum sınıtaki sadace bizim tayfaya söyledim, kızlara yok. zaten erkekler topu topu 4 kişiyiz. efendim kararlaştırdık ben bulduğum için taktiği ilk sınavdan ben 100 alacaktım diğerleri düşük alacaklarda. hayvanlar cevaplar kabak gibi duruken yanlışı işaretlerler mi? hayır. hepsi yüksek aldı tabi. biriside salladığını söyledi göz göre göre yalan söylemek bu olsa gerek. efendim sonuçta 9 sınavıda hiç çalışmadan sadece ince olan sışkkı işaretleyip sınıfı geçtik.
kısacası yata yata sınıv geçtik keşke çalışsaydım öyle geçseydim diyorum. ee zayıf temel üstüne ev yapılır mı?
bilader üç senedir aynı sınıfta olduğum kıza yakınlık kurup açılmak istedim. hep bir önündeki veya bir arkadaki sırayı kapmaya özen gösterdim. biliyordum manitanın üç senedir sevgilisi yoktu. bende ne hikmetse cesaretimi toplayıp açılamamıştım. bana böyle bir cesaret geldi ama kız anlamıştı artık.
ben: b
kız: k
k: bana birşey mi söyliceksin?
b: efem ne birşeyi.
k: tamam öyleyse.
b: şeyy yaa. ben...
k: evet.
b: ben... seni seviyorum. benimle çıkarmısın? (oh be en sonunda söylemiştim)
k: olmaz.
b: ?
k: olamaz. tarcan la çıkıyorum.
b: ne zamandır??!?!?!
k: işte geçen gün teklif etti bende kabul ettim.
b: (ulan tarcan anan... s.ktim.)
remen yıkıldığım andı. dağ gibi herif yıkılmıştı. ulan üç senedir sevgilisi yok kızın git açılsana.
"tarcan olmasaydı" diye sordum. "belki olurdu" dedi. bu bile yıkılmamı engelleyemedi.
- (yanıma gelerek ve sessizce) baksana biz askeriz çarşı iznine çıktık işimiz acil.
+ ne işi abi?
- sadece bi soru sorcaktım.
+ evet abi.
- burada mektep var mı mektep?
+ ne mektebi abi?
- olum anlasana işte mektep.
+ he okul diyorsun. (o an düşünemiyorsun ki bu adamların okulla ne işi olsun.)
- okul değil olum kerhane.
+ yok abi öyle şeyler burda.
(inanın solo takılmaktan telef olumş askere bunu söylemek çok zordu)
siz kafanızı yorup kendiniz için büyük(!) insanlık için küçük bir başlık açmışsınızdır ve başlığa sizden başka kimse entry girmemiştir. o an yapılması gereken yüksek bir yer bulup ordan atlamaktır.
sadece türk filmlerinde gerçekleşen hadiselerdendir. tamam bizans sempatizanı değilizde abicim dokanmayla 10 kişi ölür mü? bare göster darbeyi görelim. ulan darbe dedik ergenekondan tutuklucaklar şimdi.
uzaktan arkası dönük bir kız/erkek kestiriyorsunuz ve arkadan yaklaşıyorsunuz, elimizi orta parmak açık diğer geride kalan parmaklar kapalı duruma getirip kız veya erkeğe kaba etine doğru kaktırıyoruz. efenim atan için kısman zevkli(!) atılan için kötü olan durumdur. allah kimseyi toplum içinde değil hiç bir yerde böyle bir duruma getirmesin.
benim kafamı karıştıran hangi aklı selim insan(!) elini pandik şekline getirip bunu biryere kaktırma ihtiyacı duymuş.
acaba ilk pandiği atan elaman kimdi ve kime attı?
sözlüğün yeni modasıdır. yunanlıların x'i sahiplenmesi. x yerine herhangi birşey koyulur ve başlık olarak yazılır işte budur üstad. adamlar sözlüğü sahiplendi.
okuduktan sonra banada soğuya bilirsiniz. soğutmaktan kasıt. imlahatası yapan, sadece bakınız veren, cinsel içerikli başlık yazanla değil. zamanında iyi yazan yazarın bir takım sözlük yazarlarından aldığı gazla karizma yapıcam derken işin bokunu çıkarmasıdır. efendim başkasının başlığına entry girmem ayağına yatıp sadece kendi başlıklarına yazan yazarlar varya heh işte onlar başlık açıcam derken sıçmaya başladılar.
ben listemin başına
(bkz: bluevele) ' i koyuyorum sizde beni koya bilirsiniz.
moderatör bey siz de bu başlığı sile bilirsiniz.
karşıtlar siz de eksi oy vere bilirsiniz.
(tam yazmadım anlarsınız artık) bakınızdaki hayali bir kişiliktir.
hamsi denince trabzon, trabzon dedince hamsi gelir insanların aklına. filmlerde ve dizilerde karadeniz tiplemesi olarak, 5 öğün hamsi yiğen trabzonlu olarak gösterilir. gerçekten de varmıdır? trabzonlu olup ömründe hiç hamsi görmemiş insan. senelerdir bize hep böyle nakşedildiği için mi? yoktur diyemiyoruz. istanbulda yaşayan deniz görmemiş insan varsa ömründe hiç hamsi görmemiş trabzonlu olma ihtimali de yüksektir.
yukarıdaki gibi başlık açmanın nedenleri nelerdir. burdan isviçreli bilim adamlarına sesleniyorum. tabi kendim koyduğum bir takım tespitlerde var. bunlar için;
sonra bu tencereler yuvarlanmak suretiyle kapaklarını buluyorlar.
kapaksız tencerelerde vardır elbet ama istisnadır.
kapaksız tencere için. (bkz: elizabeth)
düşünsenize universal dil türkçe. işe girerken türkçeniz varmı diye sorucaklar. avrupaya gidiyorsunuz, türkçe ile işi götürüyorsunuz. ingilizce öğrenecem diye götünüzü patlatmıyorsunuz. hayali bile güzel...
doğrusu akp seçmenlerinin sabah programları izleyen kişilere dönmesi.
her sabah mudanya'dan saat 7:00 otobüsüne biner okuluma giderim. otobüsteki kişiler hep aynı, hepside benden yaşça büyük ama neredeyse kanka olduk. otobüste ne zaman akp desem neredeyse otobüsten atıcaklar. sokakta ne zaman akp desem birileri neredeyse dövücek. abi "mudanyanyı kim alır desem" akp haricinde herşeyi diyorlar. bukadar sevmeyeni olan bi party nasıl olurda mudanyanın başına geçer anlamıyorum.
bir zamanlar moda olan sabah programlarını herkez izlemiyorum derdi ama programlar reyting rekorları kırardı. akp durumuda buna benziyor. kimse akpliyim demiyor ama adamlar istanbulu, ankarayı almaya devam ediyor. anlamadım gitti...