emin çölaşan'ın bu yeni kitabının ismi uğur mumcu'nun cumhuriyetteki köşesinde yazdığı sesleniş* adlı yazısıyla benzeştiği için bambaşka yerlere çekilip farklı bir gündem yaratcağı da net.
(bu arada uğur mumcu ile emin çölaşan'ın çok iyi birer ahbap olduklarını ve emin çölaşan'ın da kitabına bu ismi verirken bir art niyet gözetmediğini belirtmekte yarar var.)
kitap, emin çölaşan'ın hürriyet'te yaşadıklarını, 30 yıllık gazetecilik mesleğinden nasıl kovulduğunu, kovulmasıyla ilgili kulisleri ve daha birçok şeyi; medya üzerindeki iktidar baskısından tutun da bu sebeple köşesinde makaslanan ya da yayınlanmayan bir çok yazısını da belgeleriyle içerecek.
kitabın yayınlanacağı tarihi iple çekenlerdenim, evet.
evde don-atlet dolaşamazsın, ayaklarını uzatıp televizyon karşısına rahat rahat kurulamazsın;
eve misafir geldi mi her bok yapmacıktır;
bir kibarlık, bir saygı ki evlerden ırak!
kırım kırım kırılacaksın;
erkeksen beyefendi; kadınsan hanımhanımcık olacaksın!
gereksiz bir seremoni işte...
hadi bütün bu nezaket ve görgü kuralarını, adab-ı muaşeret tantanalarını çaya ya da yemeğe gelen misafir için normal karşılayabilirim;
ulan beraberce oturup maç izleyeceğim adama neden nazik olayım ben?
ne diye
-nassı koddular lan fener'e geçen hafta ahahhha.., demek varken
-sizinkiler bu hafta arayı kapatır kesin.., gibi samimiyetten uzak, içten olmayan teselli cümleleri kurayım?
içimden (inşallah yenilir pezevenkler!) dediğimi anlamayacak kadar saf mı bu deyyuz?
maç izlemeye gelen misafir böyledir işte,
beraberce maç izleyeceksen karşı takım fanatiği olduğunu bildiğin nurettin amca'nın yanında o takımı tutmak zorundaymış gibi davranacaksın!
hele ki söz konusu olan bir uefa-şampiyonlar ligi maçı filansa bittin!
kuralar net: milliyetçilik oyunu oynayacaksın evde;
-ben gassaraylıyım kardeşim ibnelik değil mi içten içe fener yenilsin istiyorum! , diyemezsin!,
küfür edemezsin, bütün küfür stoklarını gelen misafir rahat rahat kullanır ama sen küfür etmeyeceksin!
misafire sözde nezaket göstereceksin!
ulan hangi nezaket!?
bu dürzü tam biz evden çıkacakken telefon etmedi mi;
bu mu nezaket!?
bizim dürzü 'hağğnımla çaya geliyoruz!' diyor, nezaketten kırılan aile bireyi adamı reddedemiyor!
''HEP BÖYLE OLUR!''
BU 'çaya geliyoruz' lafı da ayrı bir nezakettir zaten;
sözde çaya gelecek kişi kırım kırım kırılarak aslında şunu söylemek ister;
-fazla zahmet vermeyeceğiz, bir çay içip kalkarız..
naaaahhh kalkarsın sen bir çayla yetinip!
maçın sonuna kadar televizyon karşısında dana gibi yayılıP oturacaksın işte!
bilmiyor muyum ben!?
sokarım ben böyle nezaket tantanalarına, adab-ı muaşeret kurallarına!
-naber lan yarram, nassı koydular fener'e!? , dediğimde suratı asılmayacak adam gelsin izleyelim maç.
nurettin amcayla karısının gudubet yüzünü mü göreceğim lan ben bu digiturk yüzünden!?
hadi nurettin amca'yı da anladım ''maç izleyecek'', zavallı kadıncağızın ne günahı var da peşiden sürükledi!?
benim sikik esprilerime gülmek zorunda mı bu kadın!?
hayır, onu da ayrı memnun etmek zorundasın; beyler maç izlerken hanımlar bir kenara çekilip dedikodu filan ederler ya; haremlik-selamlık durumu yaratacaksın.
dedim ya sokiim ben böyle nezaketin, misafirperverliğin içine!
karşı komşu merve filan hikaye lan, evde digiturk olduğunu duyarak gelen tiplerin hepsi kıllı mıllı şeyler;
inanmayın böyle şeylere.
yok merve filan!
bize de nurettin amcayla karısı düştü işte, ibret alın bu hikayeyi; digiturk alacağınız varsa da almayın derim ben, nurettin amca alsın; hepimiz toplanıp onlara gidelim!
kalabalık olur derseniz 6 kişi toplanıp nuretin amca'ya girelim, bilmiyorum; kafam çok karışık..
emin çölaşan, bu kitaptan sonra bir süre kitap yazmaya ara vermek istiyor ama yazdığı bu son kitabıyla ilgili hapishaneden gelen bir mektup onun bu inzivaya çekilme kararına pek de izin vermeyecek gibi..
bizim minik kuş emin, o mektuplaşmalardan sonra bir kitap daha yazmaya karar veriyor: yalçın nereye koşuyor?
bekir coşkun'un 1989 yılında sabah gazetesi için hazırladığı yazı dizisi.
bu yazı dizisine ulaşmak ise oldukça zor:
1989 yılının mayıs ayında sabah gazetesi için hazırlanan bu yazı dizisi, turgut-semra özal çiftinin şikayeti üzerine mahkeme kararıyla durdurulmuş ve ''toplatılmış''...
moderasyonun sol frame'a beslediği ''gizli aşk bu söyleyemem derdimi hiç kimseye'' travması.
ama moderasyon;
sen sol frame'i seviyorsun diye o da seni sevmek zorunda mı sorarım sana!?
nedir bu sol frame'a x başlık geldi lan engelleyeyim onu, koruyup, kollayayım, sahipleneyim sol frame'ı sevdası!?
sol frame sahiplenilmekten hoşlanıyor mu bir sor bakalım!?
belki hoşuna gitmiyor, belki içten içe nefret ediyor senden bu sebepten.
yaaa..
bunları düşünmedin hiç değil mi!?
bir sözlük kullanıcısının diğer bir sözlük kullanıcısına savurduğu bir tehdit. kayıtlara geçsin..
''medya etiği öldü yaşasın medya eteği'' sloganıyla sanal dedikodu yayan-yazan bir sitenin bir sözlük kullanıcısının üzerinde yarattığı etkiyi anlatan bir tehdittir.
ulan medyaeteği; ne derin yaralar açmışsın lan sen bizim sözlükçülerde!
dışavurumlarından belli ne kadar yara aldıkları..
yazık...
bir jeffrey gitomer kitabı.
satışla ilgili bir işiniz-mesleğiniz varsa okuyun derim;
satışın kralını koyarsınız.
adamın hırsı sizi de hırslandırırken özgüvenini size de aşılıyor bir yandan..
öyle ki ufak tavsiyeler var bu kitapta; ''şunu yap bunu yap!'' şeklinde; ''git evin içinde depar at gel, öyle devam et okumaya..'' dese onu bile yapacağım; hiç bu kadar yönlendirilmeye meyilli olduğumu hatırlamıyorum.
elmde bu kitapla tarkan'ın kurdu pskolojisindeyim:
-atıl kurt!
+peki jeffrey ağabey!
Türkiye'de yaşanan sağlık iletişimi ile ilgili sorunları en aza indirerek kişilerin yaşamlarında onlara kolaylık sağlamak ve zaman kaybını ortadan kadırmak amacıyla farklı ve işe yarar alternatifler sunan sağlık hizmeti sektörü.
7 gün 24 saat acil müdahale ambulansı, acil durum organizasyonu, tıbbi danışmanlık ve istanbuldaki tüm sağlık kuruluşlarından alacağınız özel indirim ve avantajlardan oluşan bir sağlık hizmeti.
böyle bir ülkede ve istanbul trafiğinde acil bir durumda ambulansı kapınıza en geç 15 dakikada getirebilecek kadar da iddialı.
ayrıca gece yarısı işiniz acil fakat nöbetçi eczane bulamıyor musunuz!?
aynı zamanda kıroyum ama para bende mi diyorsunuz!?
bastırın parayı aseton,oje hatta prezervatif bile getiriyorlar, o kısmı süper işte..*
haydar dümen'in telefonunu bilmiyor musnuz!?
cinsel sorunlarınız mı var!?
tıbbi danışmanlık hattını arayın alanında uzman doktorlardan öğrenin.*
açılımı hizmet sektörü olan kuruluş.
Türkiye çapında 81 ile dağıtım yapan ''sistem dağıtım'' ve ''rota dağıtım'' organizasyonu.
Türkiye'de ilk kez bireysel ve tanımlı acil durum oraginazsyonu yapan med power sağlık hizmetleri, şişli card ve kadıköy card projelerini gerçekleştiren, istanbul'da 300 bin üye portföyü olan ve 7.5 yıldır bünyesine referans sistemiyle dahil olan üyelerine aklınıza gelebilecek birçok hizmeti sunan firma.
marmara üniversitesi çalışma ekonomisi ve endüstri ilişkileri bölüm başkanıyken, spor akademisinin yüzme havuzunda haşema ile show tv kameralarına yakalanıp bölüm başkanlığından çekilen güzide profesörlerimizden.. tayyip erdoğan'ı düşünün heh tıpkısının aynısı; ata binse mustafa düşmez ama o ayrı..
yakında siyasete atılıp aynı kanalın kameralarına bir mankenle çiçek sulamaya giderken gülümsemesini istiyorum ben bir öğrencisi olarak..
magazin seni seviyorsa senin suçun ne ''sayın'' aykaç!?
bir ilhan uçkan kitabıdır.
okumadım ama bir kız arkadaşa doğum gününde bu kitabı almak güzel fikir kanımca.
ben aldım bir tanesine çok sevindi. sanki bu ilhan uçkan o dalda doktora yapmış da onun bu kitabını sunuyorum ben hatuna aq! o derece mutlu oldu abartmıyorum..
böyle bir eziklik nedeni böyle bir mallık işte benimkisi de..
he erkek arkadaşlarımın doğum günü için de aynı yazarın başka bir kitabı var:
(bkz: kadınları kullanma kılavuzu)
gururuma dokunuyor onlara almıyorum..