Yağmurlu ve upuzun bir yolu düşe kalka yürümeye çalıştım.
Ve inanılamayacak kadar duygusal bir geçmişimiz oldu seninle.
Üstelik biz bunu bir ömür boyu sürüp gider sanmıştık.
Beni tutma öyle sahnelere gelemem, beni tutma çok kötü yanılırsın.
Yıllardır öyle biriktim, öyle gerildim ki,topyekün boşalır toz olur dağılırsın.
Sen benim en ince dilimde türkümü çaldın
Sen benim en ücra duygularımı talan ederek beslendin
Her şeyin merkezi sendin ve her şey senin etrafında dönerdi.
Bar köşelerinde tükenip kaldırımlarda ararken kendimi, Gelip sana sığınırdım.,umutlarım bir kez daha sönerdi.
Beni tutma şantajlara boyun eğmem.
Beni tutma hırsımdan çatlarım.
Yıllardır öyle sabrettim öyle doldum ki,
Şimdi yanardağlar gibi birden patlarım.
Bir yavru serçe hayata bağlanır gibi ağzım açık bağlandım sana,
Bir topal karınca yuvasına yaklaşır gibi, titredim ve heyecanlandım,
Bu akşam çekip gitme adına bütün ömrümü ve seni sildim.
Bir tuhaf senaryoydu ve bu senaryoda zavallı bir figürandın sadece, anlatamam
Kumlara yazılmış sözcükler kadar kısacıktı ümidim.
Ve anladım ki bir takım şeyleri ben ilk dalgada yitirmişim.
Yıllardır öyle daraldım öyle bunaldım ki;
Şimdi bir saniye bile oyalarsan çıldırırım.
Sen, kalbimi emanet edecek kadar güvendiğim, dost bildiğim.
Sen, bir lokmayı bile hazmedemeyip birlikte yediğim.
Yatalak olsan altına yapsan bile iğrenmeden, alırdım dediğim
Bu nasıl insanlıkmış, bu nasıl arkadaşlıkmış, bu nasıl vefaymış
Bu nasıl acıymış ulan bu nasıl vicdansızlık, bu nasıl cefa
Beni tutma gazabım yakar ellerini, beni tutma hurdahaş olursun.
Yıllardır öyle kırıldım, öyle küstüm ki,bir ah ederim kaskatı kesilir taş olursun.
Ben şimdi gözüne sokuyorum dünyaya,ama sen körsün ısrarla görmüyorsun
Ben şimdi beynine sokuyorum hayatı, bir türlü algılamak istemiyorsun.
Hala o aptal köşende oturup, beni öngörülerinle yargılamak ne kolaymış.
Peki! gördüklerimi gördün, yaşadıklarımı yaşadın mı SEN!
Peki devrik heykellerin önünde düşsüz yanılgıları o yüce gururlarıyla,
Yoksul fakat dürüst bir mızrak gibi dimdik duranların acısını yaşadın mı SEN!
Beni tutma gömleğim kan içinde, beni tutma darmadağın olursun
Yıllardır öyle çok yedim öyle çok doydum ki
Şimdi bir tükürürüm kaskatı olur rezil olursun
Ey kir içinde yüzenler, herkesin atına binenler
Ey sürünenler, ey bölenler, bölünenler,
Herkesi birbirine düşürüp, sinsice sevinenler
Ey gençliğimi harcayanlar, ey kağıttan kaplanlar, zavallı sıçanlar.
Ey ciğeri beş para etmezler, ey sıkıyı gördü mü fellik fellik kaçanlar
Ey darbe kaçkınları, orta yolcular, dönekler, sümüklü böcekler
Ey ispiyoncular, bozguncular, medya çömezleri yüzü yırtılmış köçekler, ibneler
Beni tutmayın ulan burama geldi dayandı.
Beni tutmayın bozarım bu kirli numaranızı
Yıllardır öyle çok sömürdünüz, öyle çok kan kusturdunuz ki
Ulan bir şarjöre diz çöktürürüm alayınızı!
diyarbakır büyükşehir belediye başkanı osman baydemir'in terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın yakalanışının 10. yıldönümü nedeniyle basın açıklaması izni istemesinin ardından emniyet yetkilileri pankartların indirilmesi durumunda basın açıklamasının yapılmasına izin verecekleri gerekçesine karşılık gülerek karşılayıp, Emniyet Müdür Yardımcısı Celil Taşkın'ın "Başkan neden gülüyorsun" sorusuna verdiği cevap.
vakt-i zamanında bunların ellerini sıkmayan değerli emniyet müdürümüzün ne gibi tepkiler aldığını hala unutmuş değiliz. demokratik hak deyip çoluğunu çocuğu bu vatanı korumakla mükellef polis ve askerin önüne atan insanlar olduğunu herkes görmekte. ayrıca baydemir'e katılıyorum. bu ülke iki pankart değil en az şahsınında içinde olduğu milyonlarca terör örgütü sempatizanı ve yandaşına rağmen ne yıkılır ne sarsılır. kendi kapağını kendi takmıştır. imralıya 100 sevenlerine 1000 koyar bu millet.
zall'ın ontv'ye verdiği röportaj sonrası sol frameden anlaşılacağı üzeri tüm ilgiyi üzerine toplaması. şanslı olduğu düşünülsede sözlükteki abazan topluluğun fazla oluşundan mütevellit ulu sahibin darma dağın olacağı eylem. zall'ın fake hesapları görür gibiyim.
tanım gerektiren her sittiri boktan entari gibi yine tanımla başlarım hikayata.
baldırı çıplak öğrencinin öncelikle aile ve çevresi için yaratıcı zekası ile ortaya çıkardığı bahane ürünü.
efendim işin özüne gelmek ve boktan diyaloglarla olayı kendi çapımda süslemektir maksadım. ilköğretim sonları ve lise eğitimi düzeyinde başlayan halk arasında tosun diye tabir edilen aşşağılık notlar üzerinden prim yapmak isteyen öğrenci çabası. öğrenci çabası diyorum çünkü geçmişte aynı ortak yaşanmışlıkların babaya berbat bir kompozisyon halinde sunulması başarısız bir eylemin dik alâsıdır.
******
+ lan bu ne a.k
- ne ne babacım ? *
+ elinin körü itolit. * bu zayıflar ne lan ?
- yaa baba bildiğin gibi değil, hoca bana taktı..
+ sen de hocaya taksaydın lan her zaman aynı yalanlar.. *
- kem küm..
istiklal marşı
anneye sığınış
kapanış
******
- yavrucuğum bu notlar nedir ?
+ babacııım özür dilerim ama..
- ama..
+ 44 ten kaldım baba kanaat notu kullanmadı..
- evladım mecbur mu hoca. çalışıp geçseydin ya ?
+ ama baba arkadaşı 40 tan geçirdi, hakkımı yedi.. *
- hakkını yediyse çükünüde yeseydi benim oğluşumun..
+ canım babam. *
******
- hoca hakkımı yedi baba..
+ lan pezemennnk sen veli toplantılarını bile haber vermiyorsun.
- şey unutmuştum onu.
+ lan senin gittiğin yollardan ben gözü kapalı geliyorum !
- paşabahçe destekli gözlüklerle ? *
+ siktir git hayvan herif !