her akşam saat 21.30'da çocuklara uyku saatinin geldiğinin televizyon ekranından hatırlatılması için rtük tarafından önayak olunan girişim. akşamları yayınlanması düşünülen uyarı yazılarının birkaç ay içinde hayata geçirilmesi ve çocukların bu saatlerde zararlı yayınlardan uzak tutulması hedeflenmektedir.
arkadaş bunlar öyle anlardır ki ister istemez bu söz kullanılır; çünkü güzel türkçemizde içine düşülen sinir bozucu durumu anlatacak başka söz öbeği yoktur. çıldırtır, mantıklı düşündürmez, mecburen insana ağzını bozdurur.
misal:
+ anahtarı unuttuğunu apartmandan çıkarken hatırlayıp geri dönmek.
yalnızca sözlük yazarlarının ve takipçilerinin anladığı, günlük yaşamda kullanılması halinde ''ben de senin'' şaşırmışlığıyla karşılanabilecek, türkçe'yi andıran ilginç lisandır.
hindistan'ın göz yaşartıcı el bombası imalatında ''bhut jolokia'' (hayalet biber) kullanması ile meydana getireceği caydırıcı silahtır. acı seven eylemcileri düşünen hindistan hükumeti, amme hizmetinde çığır açan bir buluşa imza atmak istemiş olsa gerektir. panzehiri acımış limon olabilir.
not: yukarıda adı geçen biber, dünyanın en acı biberi olarak 2007 yılında rekorlar kitabına girmiştir. seri üretimi başladığında ülkemize ithali beklenmektedir. polisin eylemcilere orantılı güç kullanımını acı acı destekleyecektir.
ulusal kimliğini dile getirmenin ayıp olduğu hususunda beyninin küflü tarafında hümanizm adına zararlı bakteriler üreten biinsan canlısına merhamet nidasıdır. hayvan da olsa insan insandır teorisi, ne mutlu insanım diyene felsefesiyle yoğrulmuştur. daha güzelini bulmak için daha iyi işleyen bir zeka gerektiğinden, en fazla ata'nın ünlü vecizesini şekillendirerek ''bak ben ne kadar da insancılım'' demeye getiren hümanist kişisine ''he gülüm sen de insansın sonuç itibariyle'' demenin alternatif yöntemidir.
kitap koleksiyonundan sonra sanatsal açıdan en gerekli ve verimli hobilerden bir tanesidir. bir dizüstü bilgisayarınız, bir fincan kahveniz ve birkaç sigaranız varsa, iki saatliğine dünyadan uzaklaşmak açısından bulunmaz nimettir. sinemaya para verip gürültü ve kalabalığa maruz kalmaktansa, tek başına sindire sindire ev sineması keyfi yaşamanızı sağlar. tavsiye edilir..
yetenek sizsiniz ( veya yeteneksizsiniz ) türkiye adlı yarışmanın sunucusu acun ve onun sevgili noteri beyoğlu bilmem kaçıncı noteridir. yahu arkadaş diğer hukuk fakültesi mezunlarına ( avukat, hakim, savcı, kaymakam vs. ) muhtemelen sayın diye hitap eden acun ılıcalı, nedendir bilinmez bir hukukçu olan notere ''sevgili noterimiz'' şeklinde bir hitap tarzı tutturmuş gitmektedir.
''evet sevgili noterimizden sonuçları alalım.'' , ''sevgili noterin huzurunda sms leriniz sayılmaktadır.'' gibisinden ifadelerine yakında acun ''sevgili noterimiz bize bir şarkı söylesin.'' , ''hadi sevgili noter zahmet olmazsa bir çay koy.'' şeklinde patavatsızlıkları da eklerse hiç şaşmayın derim. acun ılıcalı'nın noterle olan bu sevgili ilişkisini acaba onu sıradan bir devlet dairesinde çalışan sıradan bir memur sanmasından ötürü mü yoksa araları can ciğer kuzu sarması olduğundan dolayı samimiyetinden ötürü mü sürdürmektedir, cidden merak konusudur.
şimdi acun, uzun lafın kısası biliyorum ki uludağ sözlük takipçisisin ve muhtemelen bu yazıyı da okuyacaksın. ''sayın noter'' veya ''noter bey'' zımnında bir hitabetin sana daha uygun düştüğü kanısındayım. kıymetli bir hukukçuya sevgili sıfatı pek de hoş durmuyor zira. bilmem anlatabildim mi ''sevgili günlük'' ?!
dipsiz kuyu felsefesini çağrıştıracak düşünce girdaplarına uğramamak için ipini sağlam seçmek zarureti ile karşılaşacak insanın iş işten geçtikten sonra anlayacağı hadise.
kürtlere, ermenilere, rumlara, papua yeni ginelilere, aborjinlere, alevilere, sünnilere, teistlere, ateistlere, bitkilere, hayvanlara ve bilumum nefes alıp veren yaratıklara uyguladığımız (!) soykırımları bir bir ortaya çıkaran; her biri birer tarih ve hukuk profesörü yazarları bünyesinde semirten, ''ulen hakikaten kırmış geçirmişiz milletin soyunu sopunu'' desek neticeleri helyumla dolmuş balon gibi arşa vuracak olan gazetecilerden müteşekkil bir yayın organını tanımlayan vezir organının adıdır.
takriben 2030 lu yıllarda bu başlık altına entry girecek olan yazarlardır. bazıları henüz doğmamıştır. sözlüğün son kullanma tarihi bu vakte kadar dolmazsa 17. nesil ( aman yediye dikkat! ) olarak aramızda olacaklardır.
tarif: ekmeğin içine hamsiler dizilir, sonra üstüne kaşar peyniri, kuş üzümü, salça ve turşu konularak 5 dakika tost makinesinde bekletilir.
(karadenizli dostlarımız için ayrı bir not: tost makinesinin fişi takılı ve çalışır halde olmalıdır.) daha sonra servis yapılır. afiyet olsun değerli hamsiseverler..
her türlü haktan diğer vatandaşlar gibi yararlanmasına rağmen ''bütün türkler faşisttir'' ifadesini internet ortamında paylaşım sitelerinde dile getirip türk ulusuna ve atamıza küfreden, faşizmin anlamını bilemeyecek kadar cehalete saplanmış kancık bölücülere verilecek en hakkaniyetli yanıttır. bu şerefsizlere sadece şunu söylüyorum: siz atatürk'ü hak etmiyorsunuz, size hitler lazım; o zaman belki o dar beyniniz faşizmin ne demek olduğunu - sabun olmadan önce - kavrar da en azından banyoda bir işe yararsınız.
bu tipler haysiyetsizliği, hadsizliği, şerefsizliği iliklerine kadar benimsemiş bünyelerdir. bu zavallılar en fazla 100 yıl yaşayacakları bir dünya için sonsuzluğu tepen idiotlardır. beyinleri o denli az çalışır ki tanrının bir kökene dayandığını tasavvur edecek kadar kayışı koparmışlardır. tek kelime ile cehennemin ''odunu'' bunlardır.
nadir bulunsa da tebrik edilip ödüllendirilmesi gereken kürttür. kürt olmasına karşın insan olduğunun halen bilincindedir.
not: 4 numaralı entryde olduğu gibi annesi ve kendisi hakkında kamuoyunu aydınlatan kürtler yukarıdaki ayrıksı duruma dahil değildir. yani sadece kürttür.
seçimle gönderilmeyeceğini anlayıp son çare olarak kendini deviren sıkılgan başbakandır. evveliyatında darbeye teşebbüs etmiş fakat ergenekondan çıkmayı başaramamıştır.
günaydın, merhaba, nasılsınız, iyi akşamlar, kolay gelsin, hayırlı işler, teşekkür ederim ... gibi insani sözcükleri anlayıp yanıtlama nezaketinden yoksun büyükbaş hayvandır. etrafımızda gırla bulunur bu mendeburlardan. öyleki bu sığırlar bazen komşu, bazen dolmuş şoförü, bazen otobüs biletçisi, kimi zaman süpermarket kasiyeri ve dahi çoğu zaman esnaf yahut memur kılığına bürünebilir.
yine de sığırla sığır olmamak adına mütemadiyen bu tip nezaket sözcüklerini kullanmaktan imtina etmemek gerekir; kim bilir bakarsın sığır sığırlıktan sıkılır da insan olma yolunda sosyal evrim geçirir. böylelikle bir sığır daha canlılar aleminde dikey geçiş yapmış olur.
eski milletvekillerinden osman yüksel tarafından yapılmış olan veciz tespittir. olay şu şekilde gelişir:
osman yüksel'in milletvekili olduğu yıllardır. birgün meclis kürsüsünde kendisine laf atan vekillere dayanamaz:
- "bu meclistekilerin yarısı eşektir!" der ve iner kürsüden.
bunun üzerine meclis karışır ve herkes kendisinden sözünü geri almasını ister. arkadaşlarının da ricası ile tekrar kürsüye çıkar ve zekasını gösteren ve vekilleri rahatlatan şu sözleri söyler:
- "bu meclistekilerin yarısı eşek değildir!"
düzeltme: osman yüksel'in bu hazırcevaplılığı, tarihteki en güzel siyasi paradokslardan birisidir.
düzelt: alıntıdır...
burslu eğitim görenler bir yana, ülkemizde öğrenciler arasındaki eşitsizliğin maksimal düzeyde ortaya çıktığı paralı yükseköğrenim zırvasının lağvedilmesidir. gelgelelim bu hayırlı işi başarabilecek cesur bir meclis türkiye'de ne yazık ki bulunmamaktadır.
işin en ilginç yanı, danıştay'ın katsayı kararının yürütmesini durdurmasına eşitsizlik gerekçesiyle yırtınanlar, fakir öğrenciden elli puan az almasına rağmen parasını verip onunla aynı bölümde okuyan insanların eşitliği zedelemediğini düşünüyor olacaklar ki, paralı üniversite saçmalığına hiç ama hiç değinmemektedirler. neden? çünkü eşitliğe aykırı bile olsa, liberal hükümetler ne diyorsa doğru odur, onlar eşitlik ve özgürlükten yanadır; vakıf üniversitesi saçmalığı da son derece adilanedir. ne diyelim; durmak yok ...
