hüznün dozunu tutturamadıkları bir film olmuş kabul. Bi çok detay çok havada kalmış o da kabul. dikkati çekmek istedikleri yere iyi odaklanalım derken yer yer sıkıcı bir film olmasına sebebiyet vermişler. Fakaaaat yönetmeninin mükemmelliği. ali han gibi bir ufak adamın gösterdiği müthiş oyunculuk ve ustalık çağını yaşayan diğer oyuncuların performansı, görüntülerin her birinin fotoğraf karesi gibi oluşu, doğal ortamındaymış gibi özenle seçilmiş kostüm ve dekor, müzikler.... yani bir filmi izlenesi kılan tüm detaylar çok iyiydi..
sevgili oğuzhan uğur bir şarkısında şöyle demiş
" Kızın zekasına neden taktın
Sen tübitak mısın
Sınavla mı sevgili bulacaksın
Ay ne uyuz adamsın
Senin evde ayna yok galiba
Şu tipine bakar mısın
Öp de başına koy
Böyle güzelini nerden bulacaksın"
ben demedim o demiş.
şimdi kandırmayalım birbirimizi bizdeki meme sizde olaydı meme ucunuza kadar gösterirdiniz. iki gram göğüs kası yapınca bile dar tişörte yatay geçiş yapan bünyeler olarak kadının dekoltelisine karışmayın bence
"yeni nesil kadınların vajinaları mı yok, yumurtalıkları mı hasarlı yoksa yeni nesil erkeklerin iktidarsızlık olsun sperm kalitesi olsun ciddi bir sorunumu mu var? " diye Sorular dolanıyor aklımda. lakin bu tarz sorunlar yoksa çatır çatır anne olmalarının önünde bir engel yoktur.
anne olunca başımıza hareket konmuyor, anne olmak bir meziyet değil ve her ebeveynin çocuklarını kendi doğrularına göre yetiştirme hakkı vardır.
şimdi uyanma saatinizden yemeğinize, ordan içtiğiniz suya ordan da yaptığınız spora kadar denetleyen ve denetlediğiniz bir mekanizma bu. akşam arayıp spora git diye dürten, öğlen tatlı yedim akşam çok koş diyen biri. birlikten kuvvet doğar, pes etmenizi engeller
wolfgang borchert nedir, ne zaman kullanılmalıdır, kullanılmazsa neler olur sorularına aşağıdaki şiiriyle en güzel cevabı vermiştir. Israrla kullanınız, kullanmayanları uyarınız. Lakin tünelden önce son çıkıştayız...
sen. makine başındaki adam ve atölyedeki. sana yarın su boruları ve vanalar yerine
çelik miğferler ve makineli tüfekler yapmanı emrederlerse, yapılacak bir tek şey var:
hayır de!...
sen. tezgahı ardındaki kız ve bürodaki kız. sana yarın bomba doldurmanı ve keskin
nişancı tüfekler için hedef dürbünleri monte etmeni emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
hayır de!...
sen. fabrika sahibi. sana yarın pudra ve kakao yerine barut satmanı emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
hayır de!...
sen. laboratuardaki araştırmacı. sana yarın eski yaşama karşı yeni bir ölüm icat
etmeni emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
hayır de!...
sen. odasındaki ozan. sana yarın aşk şarkıları yerine nefret şarkıları söylemeni emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
hayır de!...
sen. hastası başındaki doktor. sana yarın savaşa adam yazmanı emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
hayır de!...
sen. kürsüdeki din adamı. sana yarın savaşa dair kutsal sözler söylemeni emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
hayır de!...
sen. vapurdaki kaptan. sana yarın buğday yerine top ve tank taşımanı emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
hayır de!...
sen. havaalanındaki pilot. sana yarın kentler üzerine bomba ve fosfor yağdırmanı emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
hayır de!...
sen. dikiş masası başındaki terzi. sana yarın üniformalar dikmeni emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
hayır de!...
sen. cübbesi içindeki yargıç. sana yarın savaş mahkemesine gitmeni emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
hayır de!...
sen. istasyondaki adam. sana yarın cephane treni ve kıt'a nakli için kalkış sinyali vermeni emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
hayır de!...
sen. kentin varoşlarındaki adam. sana yarın gelir de siper kazmanı emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
hayır de!...
sen. normandiya'daki ana ve ukranya'daki, sen frisko ve londra'daki ana. sen hoangho ve missisippi' deki
ve hamburg ve kore ve oslo'daki ana., bütün toprak parçaları üzerindeki analar, dünyadaki analar, sizden
yarın yeni kırgınlar için hemşireler ve çocuklar doğurmanızı isterlerse, dünyadaki analar, yapacağınız bir tek şey var:
hayır deyin!... analar, hayır deyin!...
çünkü eğer hayır demezseniz, eğer hayır demezseniz analar, sonra, sonra:
gürültülü vapur dumanlarıyla yüklü liman kentlerinde büyük gemiler inildiye inildiye sessizleşecek, dev mamut
kadavraları gibi su üstünde ölgün ve hantal, su yosunu, deniz bitkileri ve midye kabuklarıyla kaplı, önceleri
öyle ipildeyip çınlayan gövdesi mezarlık ve çürümüş balık kokusuyla yüklü, yıpranmış, hasta ve ölü gövdesi
rıhtım duvarlarına karşı, ölü ve yalnız rıhtım duvarlarına karşı yalpalanacak.
çamur grisi, pelteleşmiş, kurşuni bir sessizlik dönenecek ortalığı, her şeyi unutarak, büyüyecek okullarda ve üniversitelerde
ve tiyatro salonlarında büyüyecek, stadyumlarda ve çocuk parklarında, korkunç ve hırslı kesintisiz bir sessizlik büyüyecek.
güneşli taze bağlar yıkık yamaçlarda çürüyecek, kuraklaşan toprakta kuruyacak, pirinç ve patates ekilmeyen tarlalarda
donacak ve sığırlar katılaşmış bacaklarını devrilmiş iskemleler gibi dikecek gökyüzüne.
enstitülerde büyük doktorların dahi buluşları asitlenecek, çürüyüp, mantarsı küfle kaplanacak.
mutfaklarda, hücre odalarda ve kilerlerde, soğuk hava depolarında ve ambarlarda son torba un, son kase çilek, kabak
ve diğerleri bozulup gidecek, ekmek ters çevrilmiş masaların altında, parça parça olmuş tabakların üstünde yemyeşil kesilecek,
ortalığa yayılan yağ arap sabunu gibi kokacak, tarlalarda buğday paslanmış karasabanların yanına düşüp kalacak, yok edilmiş
bir ordu gibi ve tüten tuğla bacalar, demirci ocakları ve yıkık fabrika bacaları sonsuz çimle kaplanarak ufalanacak, ufalanacak,
ufalanacak.
sonra son insan dökülüp parçalanmış barsaklarıyla ve kirlenmiş ciğerleriyle zehir gibi kızaran güneşin altında yalnız ve yanıtsız
ve yalpalayan yıldızların altında bir yanılgı gibi ordan oraya dolaşacak, o kocaman beton yığınları, tenha kentlerin soğuk putları
ve gözden kaçması olanaksız toplu mezarlar arasında yalnız, son insan, kupkuru, delirmiş, allaha küfrederek, yakınarak o korkunç
soruyu soracak : neden? bu ses bozkır derinliğinde yiterek duyulmaz bir hale gelecek, yıkıntılar üzerinde esecek, çatlaklar
arasından akacak, bu ses, ibadethane enkazları içinde ve sığınaklara çarparak şaklayacak, kan birikintileri üzerine düşecek,
duyulmayacak, yanıtlanmayacak, son insan-hayvanın son hayvanca bağırışı.
tüm bunlar olacak, yarın, yarın belki, belki hemen bu gece, belki bu gece, eğer-eğer-eğer siz.
hayır demezseniz!...
allahını seven taktik versin. defol git dememek için kendimi zor tutuyorum. uzun yıllar yalnız yaşadıktan sonra 3 hafta kadar ailemle yaşadım. tam kendi evime taşındım rahata ericem hop flört aşamasındaki şahsiyet yanıma geldi. kafayı yemek üzereyim dört gün oldu tam tamına dört gün. başka bi şehre sınava gitti, ailem ziyarete gelebilir hafta sonu dedim bavullarım sende kalsın ailen gidince gelir alırım olmadı dedi. bir saat içinde evime geri dönmüş olacak. ne genişlik nasıl bi rahatlık hep bana mı denk gelir bilemedim. yirmi dört saat evde oturup akşam işten gelmemi bekliyor. adam bildiğin yerleşti evime, ufacık bi sempatim vardı o da kalmadı. üstelik kendisiyle iletişime geçmeyi iki gün önce bıraktım. yokmuş gibi davranıyorum.
bu da tanım olsun; istisnaları dışında (bkz: en yakın arkadaş) (bkz: aşık olunan kişi) (bkz: aile fertleri)evin bir odasına yerleşen, ev ahalisin rahatsızlık veren ve uzun süre istenmeyen tiptir.
Rüyayı görürken bile içinize oturan öküzü hissedebilirsiniz. Yastık falan sırıl sıklam olmuştur göz yaşınızdan. Uyanınca içinize oturan öküz kalkmaz içinizden. Göz yaşınız falan da durmaz genelde. Sevdiğiniz birilerinin ölümü gibi henüz gerçekleşmemiş olaylar olabileceği gibi yaşadığınız ve sizi sarsan olayları da sil baştan yaşamanıza sebep olabilir bu rüyalar.
Bi kaç gündür üst üste rüyamda onu görüyorum. Bu günkü fazla netti. Fazla Canımı yaktı. Bi insan rüyalarında bile yüzüstü bırakılır mı? Bilinçaltımda bile çok mutlu en mutlu olduğumuz anda o ciğer yakma olayını gerçekleştirecek potansiyeli var hani Adamın. Ve ben kalkıp saatler sonra bile acaba başına Bi iş mi geldi diye düşünüyorum. Ama bu tip rüyaları gördüyseniz, ve rüyanızın kahramanı eski sevgiliyse sakın arayıp rüyamda seni gördüm klişesine düşmeyin. Kötü haber tez yayılır. Bi şey olsa zaten duyardınız.
böyle faydası da zararı da olmayan, yaşı gelmiş insanlar ölse çok da üzülmem. Ama Tayyip ölürse çok üzülürüm. Yargılanmadan, cezalandırılmadan, sürünmeden ölmemeli bazıları.
Her Küba vatandaşının devlet tarafından verilmiş bir evi varsa..
Eğitim ve sağlık hizmetleri ücretsizse ve dünya sağlık örgütünün tüm standartlarını tutturmuş bir ülkeyse..
Her ay, her Küba vatandaşına, belirlenen miktarlarda süt, beyaz et, kırmızı et, şeker, tuz, un, yumurta vs. gibi gerekli ihtiyaçları veriliyorsa..
Çocuklar için yaşlarına/gelişim süreçlerine göre hangi yiyeceklere daha çok ihtiyaçları olduğu tespit edilip onlar için daha farklı bir sistem oluşturulmuşsa.. Yani Küba’da kafanızı yastığa koyduğunuzda, sokakta aç insanların olduğunu düşünmek zorunda değilseniz..
Sokaklarında dAns edilebilen, müziğin hiç durmadığı, mutlu insanların yaşadığı bir yerse Küba..
Kilometrelerce ötesinde sömürgeler edinen, Ortadoğu'ya bile barış(!) getiren ABD' nin gücü yanı başındaki bu güzel ülkeyi emperyalizmle zehirleyemediyse..
Tüm insanlık şahitlik ettiyse "başka bir dünya mümkün" önermesinin doğruluğuna..
Devrimin güzelliğinden; Fidel Castro, Che, Camilo, Raul' un komutanlığını yaptığı devrimcilerin dik duruşlarından ve tabii ki halkının inancından..
O büyük komutanlardan geriye Raul Castro kaldı. Işıklar içinde uyusunlar.
Ben çok sıcak bakıyorum bu Fikre. Aile sorunu başından çözülmüş, ıssız Adam sendromuna falan müsait olmayan, ilişkimiz mi var yoksa takılıyor muyuz diye sorgulamayacağın, evlilik deyince kaçmayacak, kültürü, eğitimi sana yakın Adam işte daha ne isteyeyim. Babamla annem de şu fikre sıcak baksalar on numara beş yıldız olacak bence.
Yahu kırılmıştır, yıpranmıştır. Süresi öyle haftalarla aylarla değil yıllarla ölçülen ilişkilere kendinden bir çok şey vermiştir. Çabalayacak yerleri acıyordur. Bi kere de benim için biri çabalasın istiyordur. Umursanmak için, sevilmek için, aptalca bir mesajlaşma için bile kılını kıpırdatacak hali kalmamıştır. Yahu biz geldikçe, biz uğraştıkça nimetten saydınız kendinizi. Kaçan kovalanır işte. yapmayın, atmayın o ilk mesajı. Bırakın sizi sevenler, size koşanlar, hayatında sizi isteyip bunun için çaba harcayanlar olsun hayatınızda.
Açmayın arkadaş şöyle başlık. iki ay oldu hala özüyorum. Tadını seviyorum, dumanını seviyorum, elimde duruşunu, kahveye yanaşmasını seviyorum. iyi midir değildir. Zaten sigarayı bırakıp sigarasızlıktan kanser olacakmışım gibi hissediyorum. Seviyoruz ki içiyoruz.