ŞU TARiHTE ulu sözlüğe girmiş bulundum. aklıma düştü, hesabına baktım, kendisini güzel olarak yâd etmekteyim. umarım evrendeki yolculuğunda yeni ufuklarda huzurlu ve mutlu bir şekilde seyretmeye devam ediyordur. dünyadan şişe içerisinde selam gönderiyorum kendisine.
zall, kırlarda yaşayan, çiçekten çiçeğe konan bir ateş böceğiymiş. ölü ozanlar derneğinin kurucusuymuş. (zall bunun lakabıymış, gerçek adı robin williams mış.) her gece bunlar zall'ın ateşinin karşısında toplanır, birbirlerine hikâyeler anlatırlarmış. yine bir akşam zall papatyasının üzerinde kitap okurken dernek üyeleri mekana toplanmış, zall'ı beklemeye başlamış. moderatör zall'ın yanına gelip "reyis, arkadaşlar dizildi." demiş. zall da mekana gelip ateşini yakmış, muhabbet başlamış. derken zall'ın ışığında bir arıza baş göstermiş. hasnicktir demiş ki, "hassiktir!" hemen derneğin 8 moderatörü toplanıp arızayı gidermişler. zall "arkadaşlar düzeldi." demiş, muhabbet devam etmiş.
iki bira alıp çadırı ziyaret edilmelidir. sadece önünde oturup muhabbet etmek için. iyi giderse yanına bir çadır daha kurulup komşu olunur. o da iyi giderse, (bkz: bir gece ansızın gelebiliriz)
aşk gitti yazarlık geri geldi aq. aşk bitti demiyorum bak gitti. arada fark var. ey acıyı da yaratan tanrı, al yazarlığı ver aşkı o şoförün amına korum bak.
özellikle dikkat ettiğim durum. biri için özel attığım fotoyu başka bir yerde paylaşmam, bana özel atılmış fotonun da paylaşılmasını istemem. tercih etmem.
Bu muhtemelen, uzun bir süre boyunca metin dilbiliminin bilimsel açıklanma düzeyine karşılık gelen metinler ve metin oluşumunun dilsel yapı düzeyinin, -dilbiliminin kendisinde de olduğu gibi- sistematik metin çalışmalarındaki bağımsız bir faktör olarak kabul edilmediği gerçeğinin bir yansımasıdır.
Evet sevgili arkadaşlar şimdi müsaadenizle ölüm hakkında konuşmak istiyorum biraz. Boktan bi konu. Hakkında pek düşünesi ya da konuşası gelmez insanın. Şimdi ölümden korkup korkmadığım konusunda kendime karşı dürüst olmaya çalıştım. Elde ettiğim cevap, genelde çok duyduğumuz o delikanlı nidalarındaki gibi “ben ölümden korkmuyorum” şeklinde değil. Ama tam olarak ölmüş olmaktan da korkmuyorum. Ölümle alakalı korktuğum bazı konular var benim.
Mesela ölmeyi bekler bir halde yaşamaya mecbur kalmaktan korkuyorum.
Eğer öyle olursa, kendimi zamanın kollarına teslim edip sefil ve aciz bir şekilde azrail’in gelmesini beklemek yerine kendi tercihimle ona gitmek isterim. Bu dünyadan umudumu kesersem; bilincime, hislerime ve anılarıma ev sahipliği yapan sevgili bedenim artık bana hizmet edemeyecek duruma düşerse, ya da dışarıdaki koşullar var olmaya dair umudumu yok etmeyi başarırlarsa şayet; elimden almak isterlerse özgürlüğümü ve benim benliğimi var eden niteliklerimi, beni hayata bağlayan ideallerime meydan okuyarak beni çaresiz bırakacak kadar güçlülerse... Onların beni nefessiz bırakmasıyla yıllar içinde yavaş yavaş ölmeyi değil; ölümle kendim yüzleşmek isterim.
Ya da heyecanın olduğu yerde;
beklenmedik bir anda, aniden, hızlı bir şekilde ölmek isterim. Ansızın olup bitsin. Ucuz yırtmak gibi görünüyor gözüme. Çok boktan bir durum biliyorum, öyle bir anda ölüvermek... Geride kalan herkesin şaşkına dönüp haline acıması, ağzının tadıyla yarıda öylece bırakıp gittiğin işler falan... Ama onca ihtimal içinde bir anda aradan çıkarmış oluyorsun işte ölüm derdini. Hayatta yapılacaklar listesindeki en büyük şey değil mi sonuçta? “ölmek!” Listenin herhangi bir yerine koymazsın ama en büyük sorumluluğun olduğunu bilirsin. O ihtimalleri saymaya gerek yok sanırım, haberlere baktığınız zaman zaten binlerce çeşidini güncel olarak görebilirsiniz. Aniden ölen ben için üzülecek insanların başına gelme ihtimali olan şeyler. Aslında kendileri için endişelenseler keşke. Bileti kesilmemiş olanlar onlar ne de olsa. Bilmiyorum.
Kesin olan şey şu: Ölümle alakalı en korktuğum şey sevdiğim birinin ölmesi.
Son olarak, daha önce de söylediğim gibi; ölüm anında erişeceğim olgunluğa şimdi erişmek isterdim. Hayatımı o gözle görmek, değerini ona göre anlamak... Ama imkansız. O yüzden pek takmıyorum kafaya. Yaşamaya devam.
hatalı park etme durumlarında silecek kaldırmak normaldir ama silecek kırmak orospu evlatlığına orospu evlatlığı yaparak karşılık vermektir.
videoyu şimdi izledim, silecekleri kıran adam yine haklı demiyorum ama öyle bir yere o şekilde park eden bir özgüven, sileceklerinin kırılmasını değil götüne sokulmasını da göze almış demektir.
kanunun sağlanmadığı yerde adam kendi cezasını vermiş. güvenlik görevlisini çağırsa bir halta yaramayacak, güzel sözle söylese karşıdakinin denyo olma ve atar yapma ihtimali yine var. ve bu insanlar her yerdeler.
uludağ sözlük için geçerlidir. ne biçim bir yer oldu lan bu sözlük. kimse kimsenin yazdığını okumuyor. eksiye basma sporu yapmak adet olmuş. nasıl bu hale geldi burası arkadaş ilk zamanlarımda ne güzeldi.
yine gündem olmuşuz amk. ne alıp veremediğiniz var anlamıyorum ki. sanki hepiniz victoria's secret mankenisiniz.
kendisiyle barışık olan erkek. uzun boylularda olmayan avantajlara da sahiptir aynı zamanda.
manikserçe - serçe gibi hayat dolu ama depresif olan, hayatını karanlık perdeler ardında yaşamakla lanetlenmiş, daha güzel günler için içinde hala umut taşıyan kişi.
steve rogers - marvel filmleri hayranı obez bir geek.