genellikle erkeklerin ihtiyaç duyduğu ama nasıl yapacağı hususunda pek bir bilgisi olmadığı için eline yüzüne bulaştırmaları durumudur. örneğin;
-kafenin açık hava olan bölümünde şal takmak(sana gömlekle bağır açık dışarıya çık, delikanlılık yap diyen olmadı. hem erkek adam üşümez, üşüse bile çaktırmaz)
-gümüş marpucu herhangi bir aromalı nargilede kullanmak.(nargileye ve kendine saygın yoksa yedikule zindanına saygın olsun)
-tavla oynarken 'dır dır' konuşmak.
-tabakada aynı bölüme farklı aromalı sigaraları karıştırmak.
-matarada ilaç ve kanyaktan başka içecek kullanmak.
-yüzüklerin manasından bihaber olmak.
-'x kadar kişiyle birlikte oldum'(kişinin kendisinin hafif meşrepliğini ortaya koyar asla affedilmez)
-marlboro bulunca kendi sigarasını hemen satmak.(madem yiyorsun o haltı adabıyla ye)
-'x şişe alkol içtim dertliydim dün'.(içki dertten içilmez. içki sofrası muhabbet neşe sofrasıdır öğrende gel)
-'abi hatuna ixir git dedim bugün'. (belli mundar oldu o kız, ayrıca öküzlük bir iltifat değildir, en fazla eyvallah denilir çekip gidilir)
artık günümüzde pek rastlanmayan ve kriter olarak bile aranmayan, hatta uyulduğunda sadece efendi ve malesef enayi sıfatlarını alacağınız yazılı olmayan kurallar bütünüdür. ayırıca efendi kelimesinin gerçek anlamını merak edenler için: (bkz: #4411693)
-öncelikle olduğunuz gibi görünün ya da göründüğünüz gibi olun.
-'her yol paris' deyimini unutun. başarıya giden her yol mübah değildir.
-kendinizi asla övmeyin, karşınızdakinin sizi usulüyle farketmesini sağlayın.
-kendinizle barışık olun, icabında kendinizi yerin.
-sevdiğiniz kişiyi yüzüne karşı övmeyin. bayat bir taktiktir. yeneceğini sanmam. ona değerli olduğunu başka yollardan hissettirin.
-sırf elde etmek için kendinizden ödün vermeyin. haklarınızı sonuna kadar savunun. 'seven gücenmez' cümlesini tartışmanın son deminde kullanın. yüzüne karşı sarfetmeyin.
içinizde kalsın. belki anlar. *
-karşı cinsteki arkadaşlarınıza mesafe koyun.
-yapıcı olmaya özen gösterin.
-iyi bir dinleyici olun. size eski birlikteliğini anlattığında harfi harfine ezberleyin. nelerin eksikliğini hissetmiş, nelerde memnun olmuş bilin.
-kesinlikle hissettiği eksiklikleri irdeleyip, karşısına 'bak o yapmamış ama ben yapıyorum diye' diye çıkmayın. ceza sahası içindeki 10 küsurlu haraketten en tehlikelisidir. bir centilmene asla yakışmaz.
-sistemin açığını bilin. ama yumuşak karnından bir önceki madde gibi asla beslenmeye çalışmayın.
-siz de varsa eski ilişkinizi anlatmaktan çekinmeyin. dürüst olun bu konuda. her ne kadar kazık yesenizde eski ilişkinizde yine de ona karşı saygılı olun. ilişkinizi savunun. çünkü o kişi sizin bir nevi yansımanızdır.
-bir konuda ısrarcı olmayın. bir iş olacaksa kendiliğinden olmasını bekleyin. zaten bu üstteki işlemleri başarıyla yerine getirdiyseniz sorun yoktur.
-daima yanında olun. yanında olmuş olmak için değil, yanında olmaktan gerçekten mutlu iseniz olun.
-eğer karşınızdaki gönlünü başka birine verdiyse, (bu da olağandır) yine de mutlu bir birlikteliği olsun diye yardımcı olun. icabında onla olmasını sağlayın. sizi 'ne keriz adam' diye yaftalasa da başkaları, asaletinizden ödün vermeyin. o iş olduktan sonra da efendi gibi olay yerini güzel bir bahaneyle terkedin. bir daha geri dönmeyin. sevdiğinizi söylemek o konumda olumlu bir davranış olmaz. yaptığınız tüm iyilikleri toplayın. denize atmaya gidin.
denizde tsunami ile karşılaşırsanız asla şaşırmayın. zaten bunları becerebiliyorsanız siz zaten bahtsız ve kaybetmeye mahkum birisisiniz. bu yöntemle bir birlikteliğe sahip olma ihtimaliniz %5'tir.(istatistikteki hata payı oranı kadar). zaten bunların tersini uygulamakla karşı cinsi nasıl etkileyeceğinizi anlamışsınızdır. en basitinden, eski ilişkinizi o'na anlatmak mı? siz dinleyin ama asla anlatmayın. yapabiliyorsanız ıssız adamı oynayın. 'daha ilk haftada ben sana bağlanmaktan korkuyorum' gibi hıyarca laflar edin. (tahminim yer yüzündeki ilk tavlama şeklidir)(hz.adem'in hz.havva'yı tavladığı yöntem)
normal bir günde bile 'n'en var kuzum?' diyin. illa bir derdi olur. size anlatır. yavşaklık edin. sonunda da elde etmenin verdiği huzur(suz)lukla gidin üzerine bir de djarum black tüttürün.
yürüyün.
bu dünya sizlerin...
-mış gibi yaşamak ama asla cana kıymamaktır. bir nevi intihar etmiş gibi yaşamaya devam etmektir. size o hakkı verenin bile farkına varmayacağı durumdur. öz nitelik olarak isyanın farklı bir boyutudur.
öğrenciymiş gibi davranılır. okulla ilişik olarak sadece size sistemin verdiği kimlik taşınılır.
arkadaşmış gibi davranılır. hürmet eksik edilmez ama öteye de gitmez.
evlatmış gibi davranılır. ki bu en ağır belki de en sahtekarca olanıdır.
yaşıyormuş gibi yapılır. size yaşıyor gibi selam verenlerle dalga bile geçilir, sadece gülümsenir.
bir üyelikte gereken, kullanıcı isminden sonra gelen, güvenlik için kullandığımız şifreyi, çabuk hatırlamak için '654321', tuttuğumuz takımın kuruluş tarihi vb. koyduğumuz şifrelerdir.
ha, bir de son günlerin moda şifresi vardır ki;
şifre kırmaya çalışanlara karşı çözülmesi zor gözükse bile aslında oldukça basittir.
şifre sahibinin doğum yılını bilmeniz yeterlidir.o da afedersiniz;
'nahgirersin19xx'tir.
medeni cesaretin günümüzde yanlış kullanılan durumundan dolayı insana gelen/iletilen bu tebrik malesef ince bir hakaret içeriği taşımaktadır. başıma çok şükür ki gelmemiştir. düşünebiliyormusunuz? sevdiğiniz kadının karşısında sonunda hislerinizi ortaya koymuşsunuzdur, ve size gelen cevap;
-medeni cesaretinden dolayı tebrik ediyorum seni x
'tir.
işin aslı efendim; 'sen bu kafayla, bu tiple bu x, y ile karşıma nasıl çıkabilirsin?'dir..
karşınızdakini rencide etmemek için, lütfen kullanmayınız, kullananları uyarınız...
'ya bu kadardır sözlükteyim, neymiş şunun hikmeti bir basayım' demiş bulunduktan sonra karşıma çıkan ilk başlığın bahsidir.
tevbe ettim bir daha basmaya, hatta görmeyeyim diye ekranın sol üst kısmına siyah bant çektim.
anafikir:insanın başına ne geliyorsa meraktan ya da dildodan...*
uuser'ın biri pastanede otururken, zall'ı görmüş. Hemen koşmuş yanına."zall abicim nasılsın? iyi misin? Ben senin en büyük hayranlarındanım." vs yağlamaya başlamış. Sonra da şu ricada bulunmuş:
-zall abi yaw, birazdan kız arkadaşım gelecek. Onunla ilk buluşmamız. Ne olur geçerken bizim masaya bir uğrasan?"Naber uuser" desen?
"iyi bakalım", "deriz tabi" demiş zall abi.
-Bir şey daha isteecegim ama nasıl söylesem ki.. Bana "abi" der misin zall abi?
-Lan ne diyon sen?!
-Ne olur abicim ya, ilk buluşmamız. Onu etkilemek istiyorum...
-Off tamam hadi deriz ama başka bişey isteme sakın!
Kız gelir ve çocukla otururken zall masaya yaklaşır. "Naaber uuser abi?" der.
-Üf zall gene mi sen, bi .ktir git ya.
turkcell süper ligi'nde mevcut olan sınırlamadır. ilk 11 de 6 adet yabancı, 5 adet yerli(devşirmeleri saymıyorum) varsa bunun adı yabancı kontenjanı değildir. hele hele sen elin gavur'una tapıp kendi futbolcunu ikinci sınıf futbolcu olarak tanımlıyorsan...
31 cemaziyulevvel 1428 tarihinde bir bizans sabahında dünyaya gözlerini açtı.
doğar doğmaz ağlamak yerine kahkaha atması sebebiyle öküzbaş alyon'a benzetildi ve 'yiğit bizansın kahpesi' ünvanını ebe hanım tarafından almış bulundu.
ilk ve tek dayağını 3 yaşındayken oyuncak arabasını alan veled-i zinaya kafa attığından yedi.
ilkokulunu evine yakın,servis parasından yırtarım taktiğiyle kıytırık bir mahalle mektebinde okudu.
daha 2.sınıfta saman altından su yürütmek deyimini öğrendi.(öğretmeni kendisine sarfetti ve babasına kendisine söylendiğini gizleyerek ne demek olduğunu sordu)
4.sınıfta bir kıza aşık oldu ve kaybetmenin tarihi başlamış oldu.
5.sınıfın sonuna kadar o kızdan kaçtı.
çalışkan ve zeki olarak tabir edilmesine rağmen anadolu lisesi sınavlarına 'ben anadolu'da okumam' diyerek girmeyi reddetti.sonradan neyin ne olduğunu anladı ve girdi.kalburüstü bir anadolu lisesine yerleşti.
bu sefer tüm kızlardan kaçtı.
orta 3te netle tanıştı.
derin bir uykuya daldı.
kaltığında kendini üniversitede 3.sınıfta buldu.
(yazar bu zaman zarfında ne yaptığını hatırlamıyor)
hayatının dönüm noktası geneleve iyi arkadaş çevresinin sayesinde gitmesiydi.
loser'lığı sayesinde 7.4 şiddetinde deprem oldu.
10 gün göçük altında kaldı.
kurtarıldığında manşetlerden inmedi.
ticari zekasını kullanarak 'değiştim' dedi. hacca gitti geldi.
'imana nasıl geldim' ve 'göçük altında 10 gün' adlı kitapları çıkardı ve bim raflarında kendine yer buldu.
hiç satmadı.
utancından kimliğini değiştirmek zorunda kaldı.
bir yahudi kimliğine büründü.
girdiği bunalımdan uludağ sözlük'e dadandı.
hafif meşrepliğine devam etti.
şimdi ise ticari hayatına alman'lara sabun satarak devam etmektedir...
'' Kadirli'nin Şehit Orhan Gök Mahallesi'nde oturan Mustuk ve Filiz Üstünel çiftinin 11 yaşındaki çocukları Ferhat, getirildiği Adana Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinde doktorları da şaşırttı.
Gizli güçlerinin olduğunu düşünen, sürekli yerde yatmak isteyerek televizyon dizisindeki kahramanın sözlerini tekrarlayan, 2.5 aydan beri okula da gidemeyen Ferhat'ın annesi Filiz Üstünel, ''Bırakın televizyonu açmayı üzerini de bir bez parçasıyla kapattık. Oğlum o kanalları bulur izler diye biz bile televizyon izlemez olduk, ancak hiçbir şey değişmedi'' dedi. ''
kaynak aa
içine sihir kaçmış çocuk dizilerinin sonunda patlak vermesi olayıdır.
an itibariyle 'selena'yı' sözlüğe çağırmak için 3 adet er kişi aramaktayım.* ne yapacaksın sorusu ise bende kalsın.
uuserların nicklerinin manalarından dolayı marka hakkını sahip olmaları istemeleridir.
şahsen ben en kısa vakitte aşağıda sunduğum alanlarda tpe'ye başvurmak niyetindeyim;
katli vacip:
-antivirüs programı
-böcek ilacı
sözde değil özde baydıranlardandır. malesef türk'türler. ama önümüzdeki maçlara göre irlandalı ingiliz yunan kürt ve ermeni tarafını da tutmaktadırlar.
yılbaşında uuserların arasındaki dostluğun pekişmesini sağlayacağını düşündüğüm, moderatörler tarafından gerçekleşmesini umduğum eylemdir. torpil asla yapılmamalıdır. çorbada benim de tuzum bulunsun diyerek, kurada karşısına çıkan rumuzun manasından 2009 yılı falına bizzat kendim yorumlayacağım. son önerim ise kurada kendini çeken bireylere ise karmasına 'noel dayı' ünvanını verilmesini arz etmekteyim.
gereken malzemeler:
-bir adet eş
-en az 2 adet çocuk
-yılbaşını beleşe getirmek isteyen bir adet yancı komşu aile
-tombala takımı
-kelle başına en az bir adet düşen piyango bileti
-çocuklar için renkli huni kartondan şapka ve adını bilmediğim üfleyince afedersiniz açılan aparat
-3 boyutlu gösteren gözlük (bu 90'lı yıllarda tv'yi değil 3 boyutlu görmek için değil programda sevilen hatun sanatçıya daha yakın olmak için gazeteler bedavaya dağıtırdı)
entel gözükmek için;
-hindi
-süslenmiş çam ağacı(malum sms'in cep teline geleceğini bilmekten asla rahatsız olunmamalı, pes etmemeli)
-migrostan temin edilmiş 1 adet yılbaşı paketi
-küba purosu diye yutturulan uyduruk tekel purosu(kabı gösterilmemeli)
dün saat 20.00 sularında gerçekleştirdiği eylemdir. babasını tv'de görmesiyle oğluna, işaret parmağıyla tv'yi gösterip 'dede' demesiyle şaşıran oğlu l.aragones'e hangi sıfatla hitap edeceğini şaşırmıştır. yapmış olduğu tüm yaramazlıklarda söylenen 'kaka' (yani k.k.) kelimesinin özünün kemal kılıçdaroğlu öğrenmiştir.
doğustan sünnetli olarak doğan erkeğin kardeşidir. en büyük kıyamet-i alametlerinden biridir. eğer gerçekleşirse nihat doğan'ın seda sayan'dan evvel türbana girmesi muhtemeldir.
önümüzdeki final döneminden önce sınavlardan kaytarmak için gerçekleşmesini beklediğim, arabuluculuk yapacağım eylem.
şeytan sana burdan sesleniyorum:
hadi uzat elini, yandaşlarını * da al özür dile bir kere, pişman olmazsın.
uzlaşın işte. bizi uğraştırmayın artık. sizin düşmanlığınız yüzünden bir madara oluyoruz bu hayatta.
sizde rahat edin, biz de edelim.
örneğin;
aziz nesin bize aptal dedi: aman tepki vermeyeyim aptal olurum.
arkadaşım davette eşime çok seksi dedi: aman sakın ben modern bir batılıyım.
eşim beni aldattı: hak veririm medeni bir şekilde ayrılırım.... vb.
ilkokul dördüncü sınıfta şahit olduğum olaydır.
sabahçılardan montunu unutan velet* dersin ortasında kapıyı çalar ve içeri girer.
-teyze özür dilerim montumu unutmuşum
(arada öğretmenimiz 10 sn'liğine stun yer. kendine gelene kadar velet askıların arasından kendi montunu ararken;
+öğretmene öyle mi hitap edilir?*
-?!özür dilerim..kolay gelsin...**
''(1950'lerden kalmış bir oda. Duvarda eski fotoğraflar, eski mobilyalar. Uzun yıllar değiştirilmemiş, değiştirilememiş bir yaşamın dantelle kaplı tüm eşyaları ve izleri...Yaşamın gözlemlenebildiği bir perncere, pencere önünde (illa sallanan) bir koltuk, pencere pervazında eski konserve kutusundan bir saksı içinde çiçek açmış bir çiçek...Ortalıkta dolanan bir kedi...Gündelik bir kıyafetle oda içinde dolaşan bir kadın... Umarsız, umutsuz, yorgun ama vakur bir tavır ile)
Fırlatılan taşların geri dönmediği zamanlar.
Bu hapsolmuşluk duygusu,
bu 3-5 metrekare yaşam
ve bu, her ne yana gitsen eğeleyemediğin yalnızlığın.
Gecikenlerin,
Geç kalanların,
Toprakla randevuyu bekleyenlerin, dünyaya sığıntı olanların bildik kaderi…
Geçmiş zaman muhabbetlerinde tüketildi(mi) tüm kelimeler,
Artık ne sır dolu bakışlar kaldı, ne de yeniden bir araya getirilebilecek notalar.
Bakışlar eskidi, yüzler soldu, güfteler unutuldu,
Artık tanıdık olmayan ayak sesleri,
hiç çalmayan kapılar.
Şaşırmamayı ama yetinmeyi öğretti yıllar.
Yutkunmayı, hoş görmeyi, boş vermeyi ama beklemeyi,
Ama beklemeyi.
Buna benzer bir odada, şanslıysanız gökyüzünü görebilen bir pencere ardında bitecek hepsi,
Dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar : Size sesleniyorum:
Hangi tuş daha etkilidir ki sıcacık bir gülüşten, ya da hangi program verebilir bir ağaç gölgesinde uyumanın keyfini ?
Copy-paste yapabilir misiniz dalgaların sahille buluşmasını ?
içinizi ısıtan gün ışığını gönderebilir misiniz mail arkadaşlarınıza ?
Sevgiyi tuşlarla mı yaşarsınız ?
Öpüşmek için hangi tuşlara basmak gerekir ?
Ya da Geri dönüşüm kutusunda, saklanabilir mi kaybolan zaman?
Doğayı ekranlarına döşeyenler;
neden görmezsiniz bahçedeki akasyanın tomurcuklandığını ?
Ya da ıslak toprak kokusu var mıdır dosyalarınız arasında ?
Koklamak, duymak, dokunmak, yok mu yaşam skalanızda ?..
Bilgi toplumu oldunuz da, duygu toplumu olmanıza megabaytlarınız mı yetmiyor?
Hayat ıskalamayı affetmez.
Keşkelerle, tühlerle baş başa kalmadan önce''
(Yürüyerek uzaklaşır.)
(Yıldız ve Müşfik Kenter oynamış ve TRT'de yayınlanmıştır)
öpüşmek için tuş mu? ''seni bir kere öpsem ikinin hatrı kalıyordu, iki kere öpsem üçün boynu bükük...'' bu sebeptendir ki, seni kabul edemem bre sözlük.. üstü kalsın..
orjinali 'karpuz yemek için efendi gibi temmuz ayını beklemek'tir.
adı üzerinde efendiliktir. kalü bela'dan beri hiç prim yapmışlığı yoktur. ağırbaşlılığın sembolüdür. bunu yapmayı başarabilmiş insanlar zaten pohpohlanmayı, tebrik edilmeyi beklemezler. istatistiksel olarak %90 civarında yalnızdırlar. bu da her işi adabıyla olsun demelerinden kaynaklanır. bu sebeptendir ki asla gocunmazlar.
önümüzdeki seçimlerde mersin büyükşehir belediyesi adaylığı bulunan emin kocaaslan'ın lakabıdır. vaadlerinin arasında '40 yaş üstü bekar kalmayacak' vardır. milletimiz için çöpçatanlığa bile razıdır.
malesef 2.abdurrahman boztaş vakasıdır.