Gözleriniz madam!
Gözlerinize bakıyorum da;
Sanki bir yangın yeri!
Yüzünüz talan edilmiş bir imparatorluktan kalmış gibi!..
Bir şair oturmuş o iki kaşın arasına,
Tüten dumana ve akan kana bakmaksızın!
Aldırmaksızın parlayan (patlayan) bombalara, şiir söylüyor gibi…
Aslında aşktır en çetin meydan muharebesi.
Siz koşuştururken lise bahçelerinde,
Dilinizde Goethe’den yarım yamalak ezberlenmiş iki dize,
Ve deri ceketinize yaslanmış yürürken yağmurda,
Bir şairdim ben; kalbini büyüten dumanlı odalarda!..
Benim kalbim dumanlı odalarda büyüdü madam, yalan yok!
Yalan asla olmayacak; çünkü ‘aşk’ üstümüze serpiştirip kaçan o yağmur,
Bir gün sizi de ıslatacak!..
Bir gün siz de hüzünle bakacaksınız kalbimin içine,
Orada yenilenmiş (yenilmiş) bir şarklıyı göreceksiniz!..
Biz şarklılar, yani Allah’a inananlar, oruç tutanlar,
Ve asla konuşamayacakları kızlara aşklananlar;
Hep yenildik!
Farklı mağlubiyetlerden kurtuldu (kuruldu) tarihimiz!..
-Diyorum ki…
Vaktin varsa bu akşam…
Bizim yüzümüz kızarır madam,
Söylemeyiz!
Biz uzaktan sevmelerde birinciyiz.
Genç kızlara başımızı çevirip bir bakmayız,
Bir bakarsak, usulca elimizden kayarak; parçalanır kristal gençliğimiz!..
Biz kristal gençleriz madam,
Kolayca tuz buz oluruz!
-‘Eve gitsem daha iyi’…
-iyi de benim o darmadağın halimi bırakıp nereye…
Her gece saatlerce alıştırma yapıp da,
Bir tek veda (sevda) sözü fısıldayamamanın sıkıntısını…
Aşksızlıktan solan bu cismi terk edip nereye gidiyorsunuz madam?
Merdivenlerde peşinizden koşup da,
isminizi haykıramamayı…
Size bakarken; derin bir acıyla kıvrandığımı fark etmeden, nereye ha?
Adamın biri köyden kasabaya alışveriş yapmak için gider.
Yol bayağı uzun olunca adamda kasabada yemek yeyip
köyüne öyle dönmek ister.
Bir lokantaya girer garsondan bir çorba ister ve masasına bırakıldıktan sonra afiyetle yemeye başlar.
Bu arada alaycı garsonda köylüyü görünce
bununla bir dalga geçeyim de ömrü boyunca anlayamasın der.
Adam çorbasını bitirince garson hemen yanında biter ;
-ehemm efendim arkadan ne alırdınız?
köylü birden kızarır ama altta da kalmaz hemen cevabı yapıştırır!
-sen önümdekini kaldır sonra döner verirsin!!!
Elde bir darbuka ile yetenekli oluyorsa ben de görme engelliyim. . Verin elime darbukayı ben de çalarım sıkıntı değil. Ki Türkiye'de tanıdığım bana göre Bilal Göregenden bin kat daha yetenekli görme engelli hem ses yönünden hem de ritimcilik yönünden insanlar var.
O zaman alayım bende darbukamı meşhur olayım.
Sadece acıma duygusu ile olaya bakmayın lütfen arkadaşlar.
Bir erkeğin erken boşalıp boşalması neden bazılarının sorunu haline gelmiş anlamış değilim.
Bence bu tamamen kişi ve partner arasındaki bir şey. Yani bir kişi erken boşalıyor diyip o kişiyi ayıplamak ne kadar doğru sizce?
Belki adamın psikolojik sorunları var, yada sexte tecrübesi yok. bu durumu sonra aşacak, neden bazıları ego kasmak için bazılarını kötülemek zorunda?
Niğde'de hala yaz gibi bir şey.
Fakat, yukarıda denildiği gibi her mevsimin kendine özgü özellikleri vardır. Ne güzeldir ki yazın denize gitmek, sahilde oturmak. Ne güzeldir ki kışın yağan yamurdan sonra ortalığı kaplayan yağmur kokusu.
Her zaman günlük hayatımda uygulamaya çalıştığım sözdür.
Açık sözlü olmak iyidir iyi. En kötü ihtimalle sonradan kaybedeceklerini, ilk başta kaybedersin.