kendileriyle tanışma şansına eriştiğim grup. şarkılarındaki duygusal şeyler sadece içlerinden 'taşan' kısmı desek yanlış olmaz. rakım orta şekerli olsun.
when they kick at your front door ile başlayan guns of brixton şarkısı thatcher hükümetinden tutun, dönemin britanya gençliği ve toplumsal olayları hakkında çok şey anlatır.
acı ama gerçektir. birinci dünya savaşı sonucunda imzalanan ateşkes antlaşmaları sırasında, osmanlı hükümetine kağıt üzerinde savaş açan san marino ile herhangi bir ateşkes imzalanmamıştır. 1922 lozan ve 1923 cumhuriyetin ilanı sırasında da bu durum bozulmamıştır ve iki ülke diplomatik olarak hala kağıt üstünde savaş halinde gözükmektedir.
thales cafe bar dan son zamanlarda gelen en güzel haber. beşiktaş a açtıkları güzel mekan yetmiyormuş gibi, kadıköydeler. barlar sokağının bir arka sokağı imiş, türkiyeye gelince ilk gideceğim mekandır. bir yedek sevgili mübarek.
1759 yılında st. james's gate dublin den çıkma barley (arpa) birası. koyu kahverengi ve kaymak rengi köpüğü ile geleneksel irlanda tadını hala yaşatır. belfast taki publarda 3.30 pound yani 8-9 lira civarına içilebilir.
fiyatları ilk gördüğümde, türkiyedeki marketlerin resmen bizim suratımıza tükürdüğünü farkettim. yolu britanyaya düşmemişler halimi anlayamaz. asda ve tesco'da fiyatlar denktir.
buz gibi havada içimizi ısıtan fiyatlar resmen, yani insana bir saygı var, isteyen herkes alabiliyor ve ucuza izdiham diye bir şey yok.
tesco marka ürünlerin bazılarının fiyatlarını vereyim.
1 pound a 3 lira dersek (ki o kadar da değil 2.70 falan)
12'li ufak lays tipi cips 66p yani 1.75 lira
4lü toz çorba 20p yani 60 kuruş
donmuş pizza 60p yani 1.75 lira civarı
konserve spagetti bolonez 19p yani 50 kuruş!
2 litre cider (elma aromalı bira) 1.99 pound yani 5 lira.
devam edeyim mi?
300 g bezelye konservesi 17p yani 50 kuruş
400 g mısır konservesi 33p 90 kuruş
500 g soyulmuş patates konservesi 15p, 45 kuruş
400 gram köfte konservesi 40p! yani 1 lira civarı
2 litre dondurma 89p yani 2.5 lira
pulp fiction, top gun, thelma and louise, donnie darko gibi bilindik ama çok fazla izlenen filmleri izlemeyen bir arkadaşınıza rast geldiğinizde söylenen söz.
erkeğin konuşarak, kadının ise düşünerek olay örgüsünü ilerlettiği film. bu entry i girdiğim sıralarda hala hayatta olan alain resnais'in (1922 - ) yönetip, senaryosunu pek de mistik alain-grobe grillet'nin yazdığı filmdir. metin erksan'ın bir intihar adlı filminde kullandığı mekanlar, geniş açılı lensler bu filmden esinlenme olabilir neden olmasın.
ilk başta filmin zamansızlığı içinde kaybolunsa da, henri bergson'un felsefesi izleyenlere kılavuz olacaktır.
(bkz: üçüncü izleyişinde haber ver dördüncüyü birlikte izleyelim)
