Eskiden yaşıyorum sanıyordum, sıkıntılı yada değil, sevinçli yada değil, yaşadığımı sanıyordum. Ta ki seninle karşılaştığım ve hayatımı, ruhumu sana bağladığım zamana kadar. seninle aldığım her nefes, bir ömür bana. seni çok seviyorum kadınım.
başımızda vatanı milleti satan dindar geçinip Türk halkının kanıyla banyo yapan, en büyük kafirden daha cehennemlik olan bir herifin yerine o şekilde bir Atatürk'ü bile kabul ederim arkadaş, kaldı ki her fotoğrafından, videosunda, asalet, delikanlılık, şeref, erkeklik, mertlik akan bir adam hakkında böyle düşüneni oracıkta gırtlaklamak sevaptır.
Dün akşam sevgilimle buluşamadık. Üstüne eve gidip duş alıp yemek yer ve uzanırım gibi hayaller kurarken, evin odalarından birinde tavanın sırılsıklam olduğunu gördüm. Daha önce olduğu gibi çatıdaki kimin olduğunu bilmediğim bir güneş enerjisi çürümüş ve su kaçırıyordu. Odanın tavanından resmen karla karışık yağmur yağıyor, bacadan da giren su, bacanın isini duvara tamamen veriyordu. Boya işi ile ilgilenen kişiler bilir, is duvarın içinden gelmişse kapatılması çok zordur. Tam anlamıyla çıldırdım kafaları yedim, bir kerede başıma kötü bir şey gelmesin ya diye söve söve kimin olduğunu bulmaya çalıştık depo sahibinin o esnada depoyu sifon tekniği ile boşalttım yağmur kanalından. bunları böyle sakin yazdığıma bakmayın akşam elim ayağım titriyordu nereden baksanız beş yüz liralık masraf var odada ve çatıda. en sonunda depo sahibini bulduk. üçüncü katın kiracısı çıktı. Kadın evli değil yada kocası o esnada yoktu. tabi haliyle kadın olunca bağırıp çağıramıyorsun. sinir içimizde patladı. öyleydi böyleydi derken saat yirmi ikiyi buldu. duş aldım yemek hazırladım, bir yandan da sevgilim ile mesajlaşıyoruz, bir yandan millet geliyor rahatsız ediyor oyalıyor, bir yandan babamla kavga ediyoruz iyice beynim haşat oldu iki ile ikinin çarpımını sorsanız bilmem o derece. Sevgilim güzel bir mesaj atmış arada kaynamış, keşke fark etse idim, moralim düzelirdi. yemek yerken de mesajlaşıyoruz "ben hastayım, midem bulanıyor, başım ağrıyor. Halsizim" mesaj bu benim büyük mallığım mesajı okuyup geçmiş olsun hayatım, üzüldüm diye mesaj atmamak yada buna benzer bir cevap vermemek. o mesajdaki başka bir soruya cevap verdim ama bunu söylemediğim için kombo bir kavga geldi. Ne kadar özür dilesem de bir işe yaramadı vede üstüne "Kapa çeneni" "seninle iki gün mutluysam on gün mutsuzum" " ben böyle de mutlu olmaya çalışmaya alıştım" sonra sabah olur ve "günaydın aşkım" diye bir mesaj atar, bu benim telefonu açıp açmadığımı kontrol içindir. Sonra tekrar mesaj gelir " ben böyle de mutlu olmaya çalışmaya alıştım"
Oh be içimi döktüm. Bunları anlatabilecek kimse yok, anlatırsam da ve sevgilim farkederse de beni kısaca en basitinden öldürür.
not: Bunu okursan diye yazıyorum, hep dersin ya hiç empati yapmıyorsun. kendini benim yerime koymuyorsun diye. Şimdiye kadar en ufak ağrı sızın da telaşa kapılan ben değil miydim? canın yanar, yorulursun, bir yerin ağrır diye seni düşünen ben değil miydim? Peki akşamki neydi? Sakinleşince ister özür dile ister dileme. Çünkü her seferinde kızgınken söylüyorum diyorsun ve bu onlarca defa tekrarlandı. herkes burada bir şey der ama ben demeyeceğim, çünkü seni seviyorum.
Evet. günlük tutar gibi yazıyorum buraya bazen fazla mı ağır oldu diye siliyorum ama olsun. Bu günkü kavga sebebimiz benim daha önce yaptığım haltlar. Ama şöyle bir durum var. Bu daha önce yaptığım haltları bir daha tekrarlamadım. Ama her seferinde sen şöylesin sen böylesin bunu yapıyordun gibi yüzüme vurulması insanı inanın rencide ediyor. Kendinin fare kadar değerli olmadığını hissettiriyor. Ve bu yüzden bir gece olsun konuşmak istemeyince de yine siz suçlu oluyorsunuz. " kırılacak parça bile bırakmadın" " ne seni görmek nede sesini duymak istiyorum" "sen beni hiçbir zaman anlayamadın ki" gibi mesajlar gelir. peki bunlar neden bu kadar acı verir. Çünkü it gibi seviyorsunuzdur. çünkü o kadar değer verdiğiniz için size bu acıları yaşatır. bu acıları yaşamanın tek iyi tarafı nedir biliyor musunuz? onu hala deli gibi sevdiğinizi anlıyorsunuzdur. eğer bir gün bu gibi kelimeler sarf edildikten sonra acı duymuyor umursamıyorsanız o sizin için çoktan bitmiştir. umarım kimse yaşamaz bunu.
Sevgilim var ya, beni çok seviyor. Hem de dünyadaki her şeyden çok. Dersem inanmayın sakın. Benden daha çok sevdiği şey uyku. Onlarca defa beni uykuyla aldattı. Uyuyakalmışım lafını bana o kadar çok söyledi ki bu kelimeden nefret ediyorum artık. Geçenlerde, sabaha kadar bilgisayar başında oturup benim yanıma gelecekti, oturduk. Ben ders çalışacağım bahanesiyle bilgisayar başından kalktı. Madem dedim bende kalkayım bir iki saat uyurum. Arıyorum arıyorum açmıyor, açtığında uyku sersemi, sürekli ıngır cıngır kelimeler kullanıyor... Saat on beş de geldi.
Bu hafta çalıştığım yerde nöbetçiyim. Akşam saat yirmi iki ye çalışıyorum. Dolayısı ile görüşemiyoruz. Bana söz sabah erken kalkıp yanıma geleceğim dedi. Bu gün pazar çalışıyorum fakat işe biraz geç gidebileceğimi söyledim. Sırf onunla birazcık daha fazla vakit geçirebilmek için. Sabah yedi de uyandırdım, tekrar tekrar aradım. Sonunda açtı konuştuk. Tamam aşkım kalktım, uyandım dedi. Sonuç mu? uyuyakalmışım! Şu an için beni bu kelimeden daha fazla kızdıran bir kelime yok. Uykuyu benden daha çok seviyor buna artık eminim. Ben onu düşününce uyku muyku kalmıyor, anında gözlerim fal taşı gibi açılıyor, hemen hazırlanıyorum bir an önce ona kavuşmak için ama gel gör aynı ilgi alakayı göremiyor gibiyim. Bir daha böyle bir olay olursa çok sağlam kavga edeceğim.
Öyle bir derdim var ki, düşman başına. Sevgilimi çok seviyorum ama gözüne batan her şeyde bana küsüyor,kızıyor. Hemen yargısız infaz, hemen aşağılama, soru sormak bile yok. Kaç defa konuştum, her seferinde "sinirliyken böyle oluyorum, özür dilerim" diyor ama nafile. Hep aynı. Bazı konularda hak veriyorum, benim hayvanlığım, aptallığıma denk geliyor fakat bazı şeyler de var ki mantığım basmıyor nasıl kızabiliyor diye. Neyse içimi biraz döktüm. Çok seviyorum be abi ne yapayım. Yanımda olsun da hayat boyu çekerim.
Sevgilimi o kadar çok kıskanıyorum ki, facebook sayfasını hackledim. Evet pişmanım ama şu an olsa gene aynısını yapardım. Onu üzmeyi hiç istemiyorum ama onu çok kıskanıyorum. Bu kıskançlığım yüzünden onu kıracağımı bilsem de böyle bir şey yaptım.
Sevgilimi görmediğim her an acı çekiyorum. Benimki aşk sevgi falan değil artık. Düpedüz tapınmak. Arkadaş insan uyanınca gözünün önüne gelen ilk şey sevgilisinin yüzü olur mu. Ne bileyim saate bak, yüzünü ovuştur. Yok illa telefondan onun resmine bakıp güne onunla başlamak istiyorum.
Sevgilim uyurken, saçlarının içine yüzümü gömüp, derin derin nefes almak. Onun kokusunu ciğerlerime çekmek, ne kadar şanslı bir adam olduğumu bilmek. işte bu dünyadaki en güzel şey.
Bir Galatasaray'lı olarak gerçekten sevineceğim bir durumdur. Ama bir Türk olarak hayalden öteye geçemez derim. O kadar takım varken bir Türk takımının (Galatasaray yukarıdan destek aldı) Avrupa'da bir kupa alması mucizenin ötesinde bir durum olmalı.
Gondorlular, Rohanlılar, kardeşlerim gözlerinizin içinde kalbimde yeşermesine izin vermediğim korkuyu görüyorum.
Gün gelir insanlar cesaretlerini yitirebilir, dostlarına sırt çevirebilir ve tüm kardeşlik
bağlarını koparabilir. Ama o gün bugün değil. Düşmanın zaferi ve harap olmuş siperler bekler insan çağının
çöküşünü. Ama o gün bugün değil. Bugün savaşacağız bu dünyadaki tüm sevdikleriniz adına size kalmanızı
emrediyorum. Batının halkı. (Aragorn)
Jigololuktur. Düşünsenize hem zevkli hemde paralı iş. ohhh mis. tüm harcamalar müşteriden, yeme, içme, konaklama, ulaşım, giyim-kuşam. tabi sağlam efor sarf etmekde lazım meslekte.
Ucuz çikolatadır. 35 kuruşa çikolata olur mu olur. Bknz Çokonat çakması gofret süperdir. Peripella aladır, muhteşemdir. Bütün kahvaltılık malzemelerini en ucuza çıkarabilirsiniz. Mübarek Bim.