Tek başına Meral Akşener ve Ümit Özdağ yeterli değildir. Yanına Mustafa Sarıgül, Sinan Oğan gibi medyatik isimleri de alması gerekir ki kurulacak parti ses getirsin. Yoksa Allah korusun sonları Em. Ül. Ta. gibi olur.
il merkezine 20 dakikalık mesafede bir ilçeye, 40 TL'lik çiçek göndermeye kalktığınızda sizden 30 lira yol parası isteyen firma. Kusura bakma beyim, ben yolunacak kaz değilim.
Cem uzan var iken böyle bir sorunun sorulmasını saygıdeğer Cem Beyefendiye hakaret olarak kabul edilmesini siz değerli sözlük yazarlarına teklif ediyorum.
Kitap okumayı, yazmayı seven genç bir kardeşimiz. Öykü, kompozisyon ve şiir yarışmalarında kazanmış olduğu çeşitli ödülleri var. Geçenlerde 18 yaşında "Keşke Kuş Olsam" isimli hikaye kitabını çıkarttı. Umarım hak ettiği ilgiyi görür, kitapları çok satar da bir çok yetenekli yazar gibi kaybolup gitmez karambolde.
Gençlere değer verin, ister yazsın, ister okusun, ister çizsin, ister koşsun. Bu ülkenin geleceğidir gençler, yok etmeyin onları.
Asıl olarak Hakan Hepcan'ın yanında kimse yok mu onu uyaracak? Elalemin attığı tweete karışma haddini nereden buluyor? tweet atarken ona mı sormak gerekir?
Bu çoğu zaman böyledir. kabul etseniz de etmeseniz de sizin kimi zaman düşmanınız ağabeyiniz olur, kuzeniniz olur, yeğeniniz olur, enişteniz olur, yengeniz olur ve diğer akrabalarınız olur. düşman derken taşlı sopalı kavgalar gelmesin aklınıza. sizi çekemez, kıskanır, yükselmenizi, bol para kazanmanızı istemez. sinsidir, içten içe savaşır ve bir pundunu yakaladığında avını ensesinden yakalayan aslan gibi saldırır.
ben diyeyim 15 sen de 16 yaşındaydım. o zamanlar liseli bir gençtim, gerçi hala gencim, 23 yaşındayım. ama o zamanlar daha bir gençtim. bir kız vardı alt sınıfta, esmer, yaşıtlarına göre uzun boylu, saçları uzun mu uzun.. ilk gördüğümde aşık olmuştum, nasıl tanışacağımı bilemediğim için etrafında 78 tur atmış, 29 ekim tören hazırlıkları sırasında ''ne güzel yürüyosun kız sen öyle'' diye laf atmıştım. böyle tanışmamı olur be arkadaş! gülmüştü, utanmıştı, kafasını öne eğdi. tam 3 sene koştum kızın peşinden, en yakın arkadaşlarıyla arkadaş oldum, sevgilisi yoktu ve daha önce de hiç olmamıştı, öyle diğer kızlar gibi değildi, saf ve temiz kalpliydi, geceme gündüzüme katmıştım artık onu, telefon numarasını istediğimde ilkte vermemişti, o zamanlar msn vardı, bir insan msn e girecek diye saatlerce beklenir mi? ben bekliyordum. sırf onun eli değdi, kullandı diye 1 tl metal parasını arkadaşına aldırtıp, arkadaşından da 5 tl karşılığı satın alıp saklamışlığım var, şiir yazmıştım ona çocuk aklımla, kara kız idi şiirin adı, ona okutmuştum, gülmüştü, yıllarımı verdim ben ona, hatta iş bir ara bana ''kimse beni senin kadar içten bir şekilde sevmedi, neden bilmiyorum ama bunu hissediyorum ve bu çok güzel bir şey'' diyecek kadar ilerledi. ama gel gelelim 3. senenin sonunda başka bir çocuğu sevdi, sevgilisi oldu. ''bizde başkasının manitasına göz koymak olmaz'' dedim, bıraktım peşini, keşke kalbimi de bırakabilseydim.
geçenlerde gördüm fotoğrafını, hala ilk günkü gibi güzel, hala ilk günkü gibi sevimlidir benim gözümde.
geri dönse hala ilk günkü gibi olur mu diyemiyorum bile kendime çünkü biliyorum ne o geri döner ne de gururumu yenebilirim.
ama hani dedim ya yıllarımı verdim ben ona diye, bir daha benden yıllarımı istese, 1 dk bile düşünmem, yıllarımı tekrar veririm.
bilmiyorum, bu yazıyı okuyacak mı ya da okumayacak mı, ama sizlerinde yardımıyla eğer bu yazıyı okursa, kara kız'a selam olsun, ben onu unutmadım, unutamadım, umarım o da bir gün beni hatırladığında o güzel yüzü bir kere daha güler ve ''ne iyi insandı'' der.
hep mutlu ol kara kız...
Vallahi de billahi de ben vereceğim.
Bundan önceki seçimlerde 3 oy kullandım ve o 3 oyun 2'si mhp ye 1'i chp ye gitmiş birisi olarak oyumu ldp'den yana kullanacağım. en azından adamlar samimi ve seçimi kazanamayacaklarını biliyorlar. eğlenceli bir kişilikleri var. twitter hesaplarını takip ederseniz görürsünüz. bir tweetlerinde ''seçime giren 32 parti var, 31'inin baraj korkusu yok'' yazacak kadar açık sözlüler. hem türkiye'de bir seçimde aldıkları oy sayısı ''28.000'' . evet, türkiye genelinde aldıkları oy sayısıdır o. ama buna rağmen yanlış hatırlamıyorsam malazgirt'te bir belediyeyi kazanmışlardır. kazanmaları da öyle partiden falan değil, aday olan kişi halka ''sandıkta oyunuzu yunus olan partiye atın'' dediği için akılda kalıcı politika yürütmesiyle olmuştur.
bence siz de verin, bi bakarsınız dün 28.000 olan oy sayısı yarın 280.000, öteki gün 2.800.000 olmuş, olamaz mı? olabilir.
Tonla kitap okudum, ders çalıştım ve dua ettim ve vardığım birkaç sonucu sizinle paylaşmak istiyorum.
insanlar, televizyon, gazete ve kuşe kağıtlı dergilerdeki politikacılara ve ünlülere bakıp ne düşünürler?
Ben de onlar gibiyim.
işte böyle düşünürler.
Özel biriyim. Farklıyım. Ben de öyle biri olabilirim.
Ne var biliyor musunuz?
Olamazsınız!
Niye peki?
Çünkü gerçek hayatta insanların çoğu sıradandır. Toplumun çoğu sıradan kişilerden oluşur. Her yerdedirler!
Okulunuz, düşleriniz ve aileniz sıradandır. Bizim gibi bunu bilenler, sıkıcılığın derdini bilenler, bu konuda bir şeyler yapar. Yaparız; çünkü zorunlu hissederiz. Oyun hep aleyhimizedir. Ya büyük bir lider olursunuz, ya da bir köle olup rahata ermek için yırtınırsınız.
Jack Abramoff fazla acele etti, işin kolayına kaçtı diyenler var. Ailemin her gün metroda gazete satmak yerine iyi bir hayat yaşaması için bunu yapmam gerekiyorsa yaparım. Ailemin köle olmasına izin veremem. Alelade bir hayat yaşamayı reddediyorum. Bana bencil diyorsanız, defolun gidin!
Çok şeyimi verdim ben!
Büyük bir egomun olduğunu düşünüyorsanız, iki kere kaybolun!
istanbul'da iş hayatına atılan bir insanın 3.000 TL maaşla işe başladığını düşünelim.
Kalacak ev kirası -> 1.000 TL (ortalama ev kirasıdır, bundan daha az kira ödeyen varsa buyursun gelsin)
Faturalar -> 200 TL (elektrik,doğalgaz,su,internet,aidat)
Ulaşım -> 100 (Taksi,metro,tramvay,tren,vapur vb..)
Bir kere daha bu 3 başlık altında maaşın yarısına yakını yani 1.300 TL'si havada buhar oldu.
Geri kalan 1.700 TL'nin ise;
Günlük yemek masrafı -> 20 TL'den 20x30=600 TL (Günlük üç öğün yemek için 25 TL idealdir. Öğün başına 7 TL)
Kaldı mı geriye 1.100 TL;
Kıyafetti, ev eşyasıydı, mutfak ve temizlik masrafıydı derken totalde bir 400 TL'yi de bu kalemlere harcadığımızı varsayar isek geriye elimizde 700 TL kalıyor.
Üniversiteden yeni mezun olan bir insan 23-24 yaşlarında olacağı için arada sırada da olsa dışarıya gezmeye çıkacak. Buradaki harcamalar kişiye göre değişse bile gecelik 30 liradan hesaplayıp haftada 3 gün dışarı çıktığını düşünürsek etti mi bu da bize 360 TL, düştük mü bunu da kalan paramızdan? Geriye kaldı 340 TL.
3.000 TL maaştan geriye kalan para 340 TL'dir. Artık bununla ev kredisi mi ödersiniz, araba taksidi mi ödersiniz, yoksa ilerisi için bankaya koyup yatırım mı yapmak istersiniz size kalmış orası da. Hadi kolay gelsin.
Nou Camp'ı, Santiago Barnebeu'yu, Stamford Bridge'i ve istanbul'daki tüm statları görmüş biri olarak tüm bu statlar arasındaki sıralamada zirveyi Nou Camp ile paylaşacağına inandığım stattır. Atmosferi bile ürkütür rakipleri..