karyola
138 (şirin baba)
altıncı nesil yazar 1 takipçi 5.60 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    mr waffle

    1.
  1. çok pis alışkanlık yapan efsane waffle. ağızda baya güzel eriyor gerçekten. sırf bunu alabilmek için opet'ten benzin alır oldum.
    0 ...
  2. gerdek gecesi kendini tatmin eden kadın

    1.
  3. düğünün bütün yorucu ve sıkıcı saatlerinin unutulacağı bu unutulmaz gecede erkeğinin performans düşüklüğü yüzünden kendini tatmin etmek zorunda kalan ve senelerdir bu anı bekleyen kadındır. kişisel olarak yadırgadığım ya da ezdiğim düşünülmesin çünkü o gün boyunca bütün işlere kafa yorup bütün sorunların üstesinden gelen erkek gecenin sonunda yorgun düşmüş olabilir hemen uyumuş olabilir bu yüzden performans düşüklüğü ya da cinsel isteksizlik olabilir tabiki bu durumda kadın adamı darlayıp red cevabı alıp üstüne adamın yanında kendini tatmin etmeye çalışıyorsa o kadının ayıbıdır. yorgun değil ve sağlıklı olmasına rağmen çabucak işini kadını umursamayan bir erkek varsa ve kadınını yüz üstü bırakıp kadının kendini tatmin etmesine neden oluyorsa da bu adamın aybıdır. ayıp yatakta olur deyimede bağlamak isterdim aslında bu kadar ayıp dedikten sonra ama başka bir yazıda bağlarım artık.
    0 ...
  4. kafayı aşkla bozan abazan erkek

    1.
  5. anlamıyorum arkadaş ben bunları. aşkmış, sevgiymiş, sevgiliyle saatlerce sarılarak film izlemekmiş, bütün gece o uyurken onu izleyerek saçını okşamak dünyanın en huzurlu en mutluluk verici şeyiymiş falan nasıl da yalan anlatamam. bizim bir arkadaş var hayatı boyunca topu topu bir tane sevgilisi olmuş onlada en fazla öpüşmüş bir erkek. yazıyor bir yerlerde okuyorum bazen yazdıklarını, hep hayatında ne kadar çok kadın olduğunu bir çoğuyla ilişkiye girdiğinden falan bahsediyor ama sevgiliyi yemek yaparken izlemek kadar güzel bir şey olmadığını falan söylüyor. şaşıyorum şaşırıyorum. geçen gün daha yan masadaki 130 kiloluk sarhoş kızı kesen, onunla birlikte olmak isteyen sen değilmiydin? ya da facebookta sürekli kız aradığını geçenlerde bizim okuldan bir kızla konuşmaya başladığını ve tanıyıp tanımadığını bana soran sen değil miydin? nedir bu çelişki? internette yazıyorsun duygusal şeyler milleti duygulandıryorsun sonra bütün kızlar erkekleri çok aşk adamı falan sanıyor tanımasam ben bile inanıcam anlattıklarına ama tanıyorum işte seni. gerçi bir grup duygusal arkadaşı bu durumdan ayrı tutmak istiyorum çünkü benim gözümde aşık adam abazan değildir bir amacı vardı sevdiği insanın kendisini sevmesi falan ama sen öyle de değilsin ne pablo neruda okuyan birisin ne de en duygusal filmleri izleyen birisin. görüyorum elindeki kitabı üstünde stephan king yazıyor sonra izlediğin dvdlere bakıyorum oyuncuları ne hugh grant oynuyor ne de meg ryan bildiğin paris hilton ya da angelina jolie oynuyor lan izlediğinde. ya adam ol adam gibi aşkını ara ya da abazan ol ara adam gibi karaköyü.

    tanımımsı: oksimoron şisesinin dibine düşmüş erkek modelidir.
    4 ...
  6. ahmet nuri ofluoğlu

    1.
  7. beykent üniversitesi mimarlık bölümü öğretim elemanlarından mimar-mühendis. teknik açıdan hayatım boyunca tanıdığım en bilgili mimarlardan biridir. geçen dönem ondan aldığım mimari tasarım dersi sayesinde kendimi oldukça geliştirdim. gerek tek başına çizdiği projeler gerekse yurtdışı ve yurtiçinde çalıştığı ünlü mimarlık bürolarındaki projeleriyle oldukça başarılı bir insandır.

    imla açısından bu kadar kötü bir yazı yazmama neden olan şey ise geçen hafta öss ye yeni girmiş olan kızı, çok sevdiği oğlu ve yakın arkadaşını sabah saatlerinde geçirdiği trafik kazasında kaybetmiş olması ve kendisinin şu an yoğun bakımda olmasıdır. umarım yoğun bakımdan çıkarak aramıza yeniden döner ve çocuklarını kaybetmesine rağmen hayata sıkı sıkı sarılır.

    kaza haberi: http://www.haber3.com/news_detail.php?id=483140

    özgeçmişi: http://www.beykent.edu.tr/asgmgg.aspx?s=fb&p=13
    0 ...
  8. geçilmeyecek dersin hocasının duacısı olmak

    1.
  9. her üniversite öğrencisinin her not açıklanma döneminde aklına gelen eylemdir. bütün sene yatıp, o konser senin, bu kız/erkek benim gezip durmuşsunuzdur vize dönemi gelmiş gitmiş final dönemi gelmiş gitmiş sizin dersiniz gelmiş fakat sizin geçip gidemeyeceğiniz o yüzünü dahi bilmediğiniz hocanın bilgisayara gireceği 2 nota kalmıştır. ya cc ya ff. notlar açıklanana kadar "olum şu hoca geçirsin koyun kesicem", " kızım yaa şu dersten bi geçiyim söz bir daha alışverişe çıkmicam" dersiniz açıklanma zamanı gelince geçer ya da kalırsınız. düşündükleriniz, ettikleriniz dualar bi işe yaramış ya da yaramamıştır ama bildiğim tek bir şey varsa okul bitene kadar her dönem bu olayın tekrarlanacak olmasıdır.
    0 ...
  10. aşkı şiir kitaplarında arayan roman kahramanı

    1.
  11. bir ilkbahar akşamıydı. ege sahillerine vuran dalgalar ve güneşin batışının ahenkle ışık oyunları yaptığı bir gündü. yaşadığı evde, şehirde sorumsuzca dolaşan kahramanımız çevresindeki güzelliklere aldırmadan boş boş yere bakınıyordu. yürürken araba çarpmasın diye arada bir kafasını kaldırıp göz gezdirdiği sokakta kimseler yoktu. uzaklardan gelen insan sesleri ve müzik sesleri hiç dikkatini çekmiyordu. nereye gittiğini bilmeden yürümeye devam etti. geçtiği apartmanların arasından denizi görebiliyor, batmak üzere olan güneşin o tatlı ışıkları hafif esintilerle vücudunu ısıtırken hafif bir titreme hissediyordu. hissetiği şey hiç bir sorumluluğu olmadan, kimseye hesap vermeden, sadece kafasınaa göre yaşadığı hayatıydı. yalnızdı. bunca sene yalnızlığından hiç şikayetçi olmamasına karşın seneler geçmeye devam ettikçe içine kapanıyor, yalnızlığından dert yanıyordu. hiç dostu olmadığı için yalnız yaşadığı evinin balkonunda oturmuş, yürüyerek ter içinde bıraktığı vücuduna yapışmış olan gömleğini çıkartmış, bütün bu yorgunluğun acısını yaktığı sarma sigarasını içerek ve eve dönerken aldığı birasını içerek düşüncelere dalmıştı. düşündüğü şey hiç dostu olmaması, hayatında hiç bir aktivitesi olmamasıydı. esmer, yakışıklı ve şekilli bir vücuda sahip olmasına rağmen senelerdir bir sevgilisi dahi olmamıştı, istememişti. bütün bu yalnızlığını düşünürken aslında istediği şeyin şu ana kadar hayalini bile kurmadığı bir aşkın olmasıydı. tek ihtiyacı olan, tek istediği şey aşktı. bir anda vücudunda dağışan zehir gibi aklına bu düşünce girmiş ve çıkmıyordu, çıkamıyordu. daha önce çocukluktan beri hiç yapmadığı bir şey yapmaya karar verdi. hava karardıktan sonra dışarı çıkıcaktı. duşa girdi, temiz giysilerini hazırladı, üstünü giyindi ve sıcakla dağılan parfümünü üzerine sıktı. hafif esmerleşmiş tenine uygun olarak beyaz bir gömlek giymişti ve evden çıktı. yine nereye gideceğini bilmiyordu. yürümeye başladı. umarsızca sokaklarda yürürken gözüne bir dükkan takılmıştı. ufak, içinde eski kitapların olduğu bir dükkandı. sahaftı. içeri girdi. kitap okumayı sevmemesine ve senelerdir hiç kitap okumamasına karşın rafları inceliyordu, gözüne bir kitap takıldı. üstünde "aşkın şiiri" yazıyordu. ilgisini çekti satın aldı. içinde ne olduğuna dahi bakmadan sırf adı dikkatini çektiği için satın almıştı. hiç aklında olmamasına rağmen bir aynı sokak üstündeki bir kafeye oturdu. kafenin en arka ve en tenha masalarından birinde oturarak kahve siparişini verdi ve aldığı kitabı açtı. şiir kitabıydı. isminde şiir geçmesine rağmen kendi hayatından bir bölüm olabileceğini düşündüğü roman olduğunu düşünmüştü. belkide kendi hayatını anlatan bir roman. fakat oldukça kısa şiirler olan bir kitaptı. kendi hayatını, aşkını, geçmişini, düşlerini, kaybettiklerini bir roman yerine şiir kitabında aramaya başlamıştı. aradığı şey yalnızlığının yok olmasına neden olucak olan bir aşktı. kendisinden beklemeyeceği gibi aramaya başlamıştı. hayatını. aşkını. hayatının aşkını.

    not: sözlüğe bir daha üye olursam alacağım nicktir.
    1 ...
  12. 20 haziran 2009 as livorno brescia maçı

    1.
  13. 14 haziran 2009 brescia as livorno maçının rövanşı olan ve serie a ya çıkcak takımı belirleyecek olan mücadele. karşılaşma livornonun ünlü armando picchi stadyumunda 20 haziran 2009 da yerel saat ile 21.00 da başlayacaktır. ilk maçın 2-2 bittiğini göz önüne alıcak olursak livorno bu maça avantajlı bir konumda çıkıcaktır. umarız livornomuz 1 sene ara verdiği serie a ya bu maçı alarak tekrar dönüş yapar.
    2 ...
  14. 14 haziran 2009 brescia as livorno maçı

    1.
  15. brescianın kendi sahasında oynana, serie b den serie a ya çıkması mücadelesinin final serisinin ilk maçı. 30. dakika itibariyle livornomuz 9. dakikada alessandro diamanti ve 13. dakikadada francesco tavanonun golleriyle 2-0 önde. bu maçın rövanş maçı 20 haziranda as livornonun armando picchi stadında oynanacaktır.
    2 ...
  16. şoförün uzun saçlı olduğunuz için otobüse almaması

    1.
  17. bugün başıma gelen olaydır. yer kadıköy rıhtımdaki otobüs durakları. otobüs numarası 12. sefer saati: 22.40 ve işte o an:
    uzaktan otobüsün peronda olduğunu ve yolcu aldığını gördüm, koşmaya başladım, tam binmek üzere kapıya yöneldim kapıyla aramda 1.5-2 metre varken kapı yüzüme kapandı ve iett şoförü gaza basmaya başladı. onun için ne talihsizlikti ki o çember sakallı, nur yüzlü şoför 5 metre uzaktaki kırmızı ışığa takıldı. kırmızı ışıkta bekleyen otobüsün ön kapısına yürüdüm ve kapıyı tıklattım önce adam oralı olmadı, biraz daha vurunca kafasını bana çevirdi ve "almicam seni" dedi. "hala duraktasın neden almıyorsun" diye sordum. "almıcam seni" dedi yine. "şikayet edicem otobüsün numarasını aldım" dedim. demez olaydım. o yüzünden nur damlayan, insanları seven, günah nedir bilmeyen, kim olursan gel felsefesini bütün kalbiyle yaşayan, fethullah hocasının dizinden ayrılmayan şoför "siktir git ulan kime şikayet edersen et." dedi ve yeşil ışığın yanmasıyla birlikte gaza basarak gitti. bu sırada etrafta birbirinden alakasın 3-4 kişi otobüs şoförüne bağıra bağıra küfretmeye başlamıştı. hiç tanımama rağmen insanların bana destek vermesiyle yalnız olmadığımı hissetmiştim ve işletme amirine şikayet etmek üzere işletme amirliğine doğru gittim. pek ilgilenmediler şoförü şikayet etmek istediğimi söylediğimde, fakat otobüsün numarasını ve sefer saatini bildiğimi öğrenince internetten detaylı olarak şikayet etmemi önerdiler daha iyi sonuç alabilmek için. sonra eve gelir gelmez sinirim ve kızgınlığım geçmeden şikayetimi ettim bakalım ne olacak? merak ettiğim şey bu şoförün orada benim gibi uzun saçlı, keçi sakallı biri yerine başkası olduğunda da aynı şeyi yapıp yapmayacağı.
    41 ...
  18. uludağ limonata nın uludağ sözlük e reklam vermesi

    1.
  19. uludağ limonatanın ekşiye reklam vermesi olayından sonra daha çok reklam yapmak isteyen uludağ limonatanın isim uyumunuda düşünerek vermesi muhtemel reklamdır.
    1 ...
  20. sivert hoyem

    1.
  21. madrugada isimli güzide norveçli grubun kel ve sevimli vokalisti. norveç aksanıyla ingilizce şarkı söyleyen bu güzel insanın sesinin tonuna hayran kalmamak elde değil.
    1 ...
  22. stories from the streets

    ?.
  23. madrugadanın bana göre en güzel şarkısı. the deep end albümünde bulunur. ayrıca çokta güzel bir klibi vardır. bu şarkıyı dinledikten sonra vokal sivert hoyem e hayran kalmamal imkansızdır.

    ah the stories from the streets
    they make their way up to your window
    re-awaken certain memories
    this way you re-live them again and again

    one will change into the other
    untill you don't know what is real
    and it's true, you've gone full circle
    and it's not the first time you've been here

    fall back on a wave
    alive and well
    it folds and it turns
    it breaks, it burns
    it all happens once again

    i will go this way
    you will go that way
    what's it to you?

    i will go this way
    you will go that way
    who's gonna stop you?

    it's true you have been thinking
    whatever it took you to get ahead
    and the people you wish to remove yourself from
    well you sometimes turn to them instead

    it's all for no good reason
    except to just keep passing on

    ah the stories from the streets
    you ain't got no idea where they come from

    fall back on a wave
    alive and well
    it folds and it turns
    it breaks, it burns
    it all happens once again

    i will go this way
    you will go that way
    what's it to you?

    i will go this way
    you will go that way
    who's gonna stop you?
    0 ...
  24. hard to come back

    1.
  25. madrugadanın the deep end albümünün en dikkat çeken şarkılarından biri.

    we're on a roll
    we crack and roll in the bar rooms
    it's a glorious calling
    if you've got nothing much to lose

    and you can take it further still
    that's all you really want to
    now you will, you will

    so what you waiting for?
    there's nothing waiting for you here no more

    if you go
    it will be hard to come back
    if you go
    it will be hard
    hard to come back
    it's hard to come back
    it's hard to come back, you know
    it's hard to come back

    again

    this ain't your house
    this ain't your name on the front door
    she ain't your true love
    you ain't the one you were before

    and it will never be enough for you
    to go about doing what you used to do
    you gonna need something more
    you best be headed for the door

    it will be hard to come back
    it will be hard you know
    1 ...
  26. the deep end

    1.
  27. hayat beceriksizi

    1.
  28. itüsözlükten sonra uludağsözlüktede kadınlar üzerine olan engin birikimi çıkarıp masaya koyan yazar. hoş gelmiş.
    5 ...
  29. haydarpaşa üniversitesi

    1.
  30. senelerdir haydarpaşa lisesi mezunlar derneğinin açılması için uğraştığı, eski tarihi haydarpaşa lisesi binasında bulunan şu anki marmara üniversitesinin bölünmesiyle oluşturulması planlanan üniversite. siyasi oyunlar oynanmadığı takdirde senelerdir özlemi duyulan eski binaya yeniden haydarpaşa tabelası asılmış olucak.
    0 ...
  31. darıldı şans

    1.
  32. uzun süreli ve mutlu mesut devam ederken bir anda biten ilişkinin ardından geçen aylara rağmen çekilen acıların geçmemesi nedeniyle söylenebilecek olan muhteşem peyk şarkısı.
    0 ...
  33. ramona

    1.
  34. madrugada isimli başarılı norveçli grubun the deep end albümünde bulunan çok güzel bir parça.

    işte o sözler:

    here's to you
    ramona i become alive
    we're through
    ramona

    i'm gonna wait by your side
    i've got five thousand dollars
    and i want to take you home
    i got five thousand dollars
    you won't be leaving here alone

    there is no tomorrow
    there is no tomorrow
    there is no tomorrow
    yeah

    i get off
    ramona
    to let you down
    you know there's just enough lovin'
    in this heart of mine
    to do it with you one more time

    we're gonna shout
    ramona
    we're gonna cry
    we're gonna celebrate
    you know that there is no tomorrow
    so none of this can't wait

    there is no tomorrow
    there is no tomorrow
    there is no tomorrow
    yeah

    here's to you
    ramona
    we're going down in flames
    i don't praise
    ramona
    well did it
    it's just down by the river
    they call it the bitter end
    there is a place down by the river
    you know they call it the bitter end

    there is no tomorrow
    there is no tomorrow
    there is no tomorrow
    there is no tomorrow
    there is no tomorrow
    there is no tomorrow
    yeah

    i got just this one chance
    to redeem myself
    0 ...
  35. en yakın arkadaşın eski sevgiliyle çıkması

    1.
  36. kendi başıma gelmedi ama yakın arkadaşlarımdan birinin şu sıralar başını ağrıtan bir durumdur. bir perşembe akşamıydı, mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi nin düzenlediği sezon kapanış konserlerinde replikas, nekropsi, kafabindünya çıkacaktı bütün planlarımızı, içeceğimiz içkileri ona göre hazırlamış, kendi okulumuz olmamasına rağmen msgsü tebrik etmiştik böyle muhteşem grupları bir arada topladığı için. tam bir gün sonra o güzel grupları dinlerken final ve teslim haftaları öncesi kafa dağıtacaktık. olmadı. olamadı. cuma sabahı konserlerin rektörlük tarafından iptal edildiği haberi geldi. ben okulda çıkıp arkadaşıma gidicektim orda buluşup biraz içip başka bir konsere gidicektik, arkadaşıma demiştim "abi ben gelene kadar sen konserlere bak ben gelince biraz evde içer, biraz dışarıda içer gideriz" diye. arkadaşım dediğimi yaptı, araştımaya başladı. yaklaşık 3 senedir çıktığı kızdan ayrılalı 1 ay olmamıştı, facebook unu kapatmıştı, msn e girmiyordu, kızdan uzak kalıp kafa dinlemek istiyordu, o gün facebook a girmek zorunda kaldı, etkinliklere bakıp güzel underground konser var mı diye. facebookta kız arkadaşının şifresi kayıtlıymış ve bir anda kızın hesabı önünde açılmış, meraktan girip gelen kutusuna bakmış. gördüğü tek mesaj liseden beri en yakın arkadaşlarından biri olan kişinin yazdığı duygu ve cinsellik dolu sitem mesajıymış. ben bunu ne zaman mı öğrendim? arkadaşımın evine giderken onunla yolda karşılaştığımda tek kelime etmemişti, bir bara gittik biraz içtik, biraz zorlayınca anlattı, anlattığı ilk kişiydim çok şaşırdım. "yok lan saçmalama imkansız olum öyle bişi" dedim ama imkanı varmış demekki. burda mesajı yazan çocuk 22 yaşına kadar tek kız arkadaşı olmamış olan, sürekli bakir olduğu gerekçesiyle dalga geçilmiş olan, artık bir süre sonra kendisi bile bu duruma alışmış olan bir kişiydi. kısacası tam bir loser olan bu arkadaşımız, oldukça güzel olan bu kızlar birşeyler yaşamış ve bunuda kızın bir süre görüşmeyelim demesi üzerine sitem olarak facebooktan mesaj olarak yazmakta bulmuştu. kim bilebilirdi ki bu sayfalar süren mesajın benim arkadaşım tarafından okunacağını. sonrasında kız-yakın arkadaşım, yakın arkadaşım-lise arkadaşı arasında gelişe ikili muhabbet sonucunda kıza 2 kişi tarafından(yakın arkadaşım ve lise arkadaşı) ağzına sıçıldı. yakın arkadaşımda doğal olarak lise arkadaşının ağzına sıçtı. bana kıssadan hisse olarak bir şey öğretti bu olay. iyi ki facebook kullanmıyorum bu durumdan dolayı öncelikle kendimi tebrik ettim sonra 1 şie absolut votka içtim.

    kısa bir tanım isteyenler için: tek dünyada gelişen 3 farklı hikayenin, 3 farklı dünyaya ayrılıp, senelerdir süregelen arkadaşlığın ve sevginin kesilerek nefrete dönüşmesine neden olan durumdur.
    7 ...
  37. anastajia

    ?.
  38. melourgijai(1997), noctural ve before the rain soundtrack(1994) isimli albümlere imza atmış olan, hem etnik hemde dönemine göre elektronik müzik yapan muhteşem makedon grup.

    grup kadrosu:
    (bkz: Zlatko Origjanski)
    (bkz: Zoran Spasovski)
    (bkz: Goran Trajkoski)
    0 ...
  39. pass over

    ?.
  40. makedon yönetmen milcho manchevski'nin senaryosunu yazıp yönettiği before the rain filminin anastajia isimli muhteşem makedon grup tarafından hazırlanan soundtrackinde bulunan ver filmde alexander ın ingiltereden makedonyaya döndüğü sahnede kullanılan insanı ağlatan, ağıtımsı şarkısı. ayrıca şarkının introsunda o muhteşem tonuyla santur çalınmaktadır.

    makedonca sözler:

    stojam, da ne bi dostojal pred ne znam ~ija vrata.
    ı pak proveruvam, buden sum ili sonuvam, sozercuvam ili prelestuvam, koj dijavol ke go znae...
    ı baram znak, tragi od stradawe, dali e ova zemjata po koja toj nekoga{ ode{e.
    navistina li go ubija onoj {to gi izbra, {to gi gi izvede niz pustina.
    zo{to stojam skamenet i nemam takva sila?
    ne veruvam li dovolno ili neto~no sum svatil?
    od kade tie somnei, od kade toj strav?
    dali ke mi otvori, dali ke me primi vnatre?
    ı onoj od kogo sum nema da dozvoli,
    onoj {to me vozqubi nema da me ostavi sam srede {uma gusta od race {to me grabaaat.
    o, boe, gospodi, slava tebje!

    kako kedar razgranat, kako kipris izdignat.
    kako palma v gradina, kalinka vo gadesa.
    kako smirna mirisav, trendafil vi ıerihon.
    kako sjajna maslina pokraj sini moriwa.
    kako mermer-planina srede pole vkotvena.
    kako krepost, tvrdina, od tebe zakrilena.
    kako glasoj proro*ki.
    da viknam od glubini, da zapeam v pustini.
    kako kamen niz gora v ponor da se strkalam.
    kako potok planinski kon tebe da poitam.
    kon tebe da pobrzam slava da ti prinesam.
    0 ...
  41. haydarpaşa lisesi

    17.
  42. yarın yani 31 mayıs 2009 da 10.30 da eski binasında pilav günü ve toplantısı olan, aynı günün akşamında da boğazda yemekli tekne turu olan, bu sene haydarpaşa lisesi adıyla 75.yılını kutlayan türkiyenin en iyi liselerinden biri.
    1 ...
  43. çocuğunun sırtına havlu koyan anne modeli

    ?.
  44. ilkokuldaydım, hayatımın en zıpır dönemlerinde kızlarla birbirimize sevgi sözcükleri söylemek için kalem açma bahanesiyle sınıftaki çöp kutusunun önünde buluşurdum, kendimi önemli birisi gibi hissederdim, okulun çıkış zili çalar çalmaz çantamı toplar, diğer bütün erkeklerle birlikte sınıf olarak kutu kola şişesinin ezilmesiyle oluşturduğumuz topu alır ve kendimizi tuttuğumuz takımın yıldız oyuncusuyla özdeşleştirerek bizi bekleyen annemizi umursamadan bahçeye çıkardık. bütün heyecanımla koştuğum bahçede derste kararlaştırdığımız kadroyla maça başlardık. annem dedikodu yaparken ben kendimi barcelona sol açığında oynayan bir yıldız gibi hisseder kızlara hava atardım. o belirsiz bir şekilde yuvarlanan kutu kola topuyla sağ ayak içimle vurduğumda bana göre 90 a çakılan topun sevinciyle koşar, bağırır, zıplardım hatta timsah dansı bile yapmışlığım vardır. o an kendimi kızların gözünde karizma yapmış efsanevi sol kanat oyuncusu sanarken birden çantasının içinden ne çıkacağı belli olmayan annem yanıma yaklaşır ve beyaz havluyu "terledin yavrum hadi eve" diyerek sırtıma koyardı. bütün o yıldız oyunculuk, kutu kola topuyla 90 a atılan gol hayallerim falan herşey yalan olur kızlara bile bir daha bakamadan evin yolunu tutardım. bütün karizma sıfırdı hep kızardım anneme "off anne yaa bari kızların yanında yapma" diye ama anne yüreği işte çocuğunun ter içinde kalmasını istemezdi. her ne kadar o günlerde kızsam bağırsamda şimdi iyiki yapmış dediğim, çocuğunu seven, düşünen anne modelidir.
    2 ...
  45. a due carmen

    1.
  46. 2007 roxy müzik günlerinde jüri özel ödülü almış olan izmirli ska punk grubu. ellerimde ellerin şarkısı özellikle tavsiyedir. grup 2008 yılında kötü kare ismini almıştır.

    grup kadrosu:
    fatma turgut- vokal, gitar
    serkan gürüzümcü- elektro gitar
    can temiz- bas gitar
    aşkın çolak- davullar
    okan ışık-elektro gitar
    0 ...
  47. 29 temmuz 2008 the mars volta roma konseri

    ?.
  48. roma termini den tren kalkarken içimde bir heyecan vardı. konserin yapılacağı mekana daha önce hiç gitmemiştim ve gerek tren istasyonunu gerekse yolu sorarak bulmuştum ama artık teatro romano di antica daydım. biletimi aldım ve sıraya girdim. etraf çok kalabalık değildi ama hatırı sayılır bir kitle sırada beklemekteydi. kapı açılış saati gelince içeri alındık. anfi tiyatroya yürüyene kadar çok güzel bir güneş batışı antik bölgenin kalıtılarını alevlendiriyor, ortama farklı bir büyü katıyordu. etraftaki ağaçlar o etkileyici manzarayı tamamlıyordu. en sonunda tarihi tiyatroya geldim ve önlerde bir yere oturdum sahneyi incelemeye başladım. dikkatimi ilk çeken şey gitar anfilerinin ve klavyenin üstündeki meksika bayrağı oldu, gerçi şaşılacak bir şey yoktu. grup elemanları meksika kökenliydi. ikinci şey ise sahnenin arka kısmı tamamen boştu ve sadece ağaçlar vardı. bir arka planı ya da branda konulmamıştı, neden konulmadığını ise hava tamamen kararıp ışık ekipmanı çalıştırıldığında anladım. o ağaçlar ve ışık bütün şovun bir parçasıydı ve bütün o müzikal atmosferi tamamlamakla kalmıyor apayrı bir havaya büründüryordu. sonunda grup sahneye çıktı ve bütün enerjisiyle çalmaya başladı. omar rodriguez lopez in bir oraya bir buraya zıplayarak gitar çalmasına dünyanın en iyi davulcularından biri olan thomas pridgen bütün o zor ve komplike ritimlere rağmen eşlik etti ve enerjik şovu tamamladı. bu iki yetenek birbirlerine nazire yaparcasına yardırırken grubun muhteşem vokalisti cedric bixler zavala kendini tamamen şarkı söylemeye kaptırmış ve yerinden kımıldamıyordu zira konser boyunca yerinden kıpırdamayan o soğuk adam konser sonunda sadece bedenini öne eğip seyirciyi selamladıktan sonra thank you demiş ve sahneden ayrılmıştır. konseri müzikal olarak yorumlamak benim gibi bir dönem müzikler uğraşmış birine bile düşmez nitelikte muhteşem ve etkileyiciydi zaten bu konserden sonra gittiğim tek konser nekropsi konseri olmuştur. bir de unutmadan omar rodriguez lopez abimizin konserde kullandığı pena şu an çekmecemi süslemektedir.
    1 ...
  49. octahedron

    1.
  50. 22 haziran 2009 gününde çıkacağı duyurulan yepyeni the mars volta albümü. hayranlarını oldukça heycanlandıran ve sevindiren bir albümdür sabırsızlıkla beklemekteyiz.

    bu albümün kayıtlarını gerçekleştiren kadro ise şu şekildedir.
    Omar Rodriguez Lopez : gitarlar ve prodüksiyon
    Cedric Bixler Zavala : vokaller
    Marcel Rodriguez Lopez : gitarlar
    Thomas Pridgen : bateri
    John Frusciante : gitarlar
    Isaiah Ikey Owens : klavye ve ses efektleri
    Juan Alderete de la Pena : bass gitar
    1 ...
  51. metrobüs kullanacaklara tavsiyeler

    ?.
  52. kadir topbaş beyefendi ve saz arkadaşaları tarafından emniyet şeridi kaldırılarak ve mevcut şeritler daraltılıp yolun ortasına sadece tanesi 2.6 trilyona alınan ve istanbul şartlarına uygun olmayan ve yokuş çıkamayan 2 körüklü phileas marka araçlar ve mercedes firmasının citaro marka araçlarının kullanıldığı son bin yılın efsanevi buluşu, 21. yüzyılın tartışmasız en çakma icadı olan metrobüsü kullanmak zorunda kalanlar için bir nevi kullanma rehberi.

    1: öncelikle eğer zorunda değilseniz metrobüsü hiç kullanmayın.

    2: mecburi olarak binmek zorunda iseniz gelecek olan otobüslerin üzerinde yazan hat numaralarına bakınız.

    3: hat numaralarına baktıktan sonra saatinize bakıp "avcılar-zincirlikuyu arası 63 dakika demişlerdi ben zaten x'te inicem 30 dakika sürse şu saatte orda olurum" diye düşünmeyin. metrobüsteki hesap hayata uymaz.

    4: eğer metrobüs durağa geldiyse kibarlık yapıp, insanlara yol vereyim ben sonra binerim demeyin, herkes biner siz kapının dış tarafından içeride balık istifi gibi duran insanlara bakarsınız, gerçi bu kimi zaman hoş bir olay insanın içinden gülmek geliyor.

    5: oturmayı asla düşünmeyin zira hiç bir zaman oturacak yer bulamayacaksınız.

    6: eğer insanları atlatıp metrobüse bindiyseniz ve oturma düşünüzü çoktan unuttuysanız olabildiğince camlara yada klima olan(eğer çalışıyorsa) geçmeye çalışın zira sıkış tıkışken pala bıyıklı şahin k kılıklı bir dayı tarafından fortlanmak ya da o dayının ter kokusunu iliklerinize kadar hissedersiniz (not: fortlanma kısmın %90 oranında bayanlar için geçerli olsada bazen dayılar yalnışlıkla erkekleride fortluyorlar farkında olmadan)

    7: daha rahat gitmek için sizden sonra binen insanlara "arkadaşım hemen arkadan boş araç geliyor bekle biraz oturarak gidersin" yalanını söyleyin, eğer adam bunu yemiyorsa "eki eki" diye gülün sempatik olun.

    8: duraklar ilerledikçe çevredeki insanlarla akraba olma durumundan dolayı samimi oluyorsunuz inerken muhakkak az önce omuz omuza metrobüs mücadelesi verdiğiniz insana "hoşçakal dostum bir sonraki metrobüs macerasında görüşmek üzere. esen kal" demeyi unutmayın.

    9: otobüsten indikten sonra arkanıza bakmadan uzaklaşın bir başka yolculukta görüşmemek üzere diyerek terkedin hemen orayı.
    0 ...
  53. mimarlık öğrencisi

    1.
  54. üniversite hayatları okul, proje ve araştırma üçgeninde geçer. sanılanın aksine üretimleri sanat eseri taşımasıyla birlikte hem statik hem mühendislik açısından da en düzgün şekilde olur çünkü okulda gerekli olan bütün mühendislik bilgilerini alır ve yapıtlarını kullanışlılık(konfor), estetik ve mühendislik açısından düşünür.

    bu tip öğrenciler okul hayatlarının ilk döneminde sulu boyadan tutunda, yaratıcı dramaya kadar bir çok abidik gubidik çalışmayı yapar fakat ilk senenin ikinci dönemiyle birlikte basit bir konut tipiyle başlayan yapı tasarım süreci iletişim merkezi, mimarlık okulu gibi projelerle devam eder. tasarım eğitiminin yanı sıra statik, malzeme bilgisi ve bilimi, matematik, mimarlık teknolojisi vb. gibi dersleride alırlar. hepsinin muhakkak bir fotoğraf makinesi olur ve fotoğraf sanatına genellikle ilgi duyar öğrenciler.

    mimarlık eğitiminin 3 farklı ekolü vardır. bu 3 ekolün mimariye ve mimarlık eğitimine bakış açıları farklıdır.
    (bkz: odtü)
    (bkz: itü)
    (bkz: mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi)
    2 ...
  55. nusret fişek

    1.
  56. türkiye cumhuriyetinin gördüğü ilk halk sağlığı uzmanlarından olan, günümüzde mehmet öz gibi popüler olan ve başarılı olarak gösterilen insanlar tarafından bile dahi hoca olarak kabul edilen profesör doktor. 21 kasım 1914 tarihinde istanbulda doğmuş ve 3 kasım 1990 tarihinde ankarada vefat etmiştir. liseyi kabataş erkek lisesinde üniversiteyi ise istanbul üniversitesi tıp fakültesinde okumuş ve 1. likle bitirmiştir. aslen makedon kökenlidir. babası olan hayrullah fişek döneminin ve kurtuluş savaşının önemli komutanlarındandır ve şu çılgın türkler isimli kitapta hayrullah fişek hakkında çeşitli yazı ve belge bulunmaktadır. nusret fişek'in yaptığı önemli işlere gelecek olursak türkiyede halk sağlığı çalışmaları ve sağlık sisteminin bütün halka yayılmasını sağlayan 1961 tarihli 224 sayili "saglik hizmetlerinin sosyallestirilmesi" isimli yasayı hazırlamıştır. bu yasayla birlikte türkiye de ciddi bir sağlık reformu başlamış oldu ve sağlık ocakları gibi bir nevi köy enstitülerinin sağlık versiyonlarının kurulmasını sağladı. nusret fişekin hazırladığı bu yasa sonraki dönemlerde sağlık ocaklarının komünistlere yarar sağladığı yalanı öne sürülerek zayıflatılmış ve günümüz akp hükümeti tarafından oluşturulan ve halk sağlığıyla ilgisi olmayan bir aile hekimliği sistemi ile birlikte yok edilmek istenmektedir.

    türk tabipler birliği nusret fişek in ölümünün ardından onun anısını yaşatmak ve halk sağlığı konusunda genç doktorları cesaretlendirmek adına her sene prof. dr. nusret fişek halk sağlığı ödülü vermektedir.
    ödülü kazananlar ve detaylı bigli için: http://www.istabip.org.tr...ftasi/temps/nusret.html#3

    diğer bir nokta ise nusret hocanın kurduğu fişek enstitüsü ise nusret fişek'in görüşleri ve halk sağlığı hizmetleri doğrultusunda gerek halk sağlığı gerek iş güvenliği gerekse halkı ilgilendiren temel konularda oldukça yararlı ve başarılı çalışmalar yapmakadır. fişek enstitüsü'nün şu anki yürütücülüğünü hocanın şu an mülkiyede profesör olan kurthan fişek ve aynı şekilde tıp profesörü olan gürhan fişek yürütmektedir.

    1 mayıs 2008 tarihinde hürriyet gazetesi türkiye cumhuriyeti tarihine damgası vurmuş en başarılı doktorları seçerken nusret fişek'i 1. sırada göstermiştir.
    haber için: https://galeri.uludagsozluk.com/r/32774/+
    2 ...
  57. havana black

    ?.
  58. 1985 yılında finlandiya da kurulmuş olan rock grubu. ilk albümleri olan indian warrior 1989 yılında yayınlanmış ve büyük bir başarı elde etmiştir. bu albümde bulunan hoo myself, lone wolf gibi şarkılar grubun en başarılı ve popüler şarkıları olarak gösterilmektedir.

    grubun kadro ise su sekildedir:
    hannu leidén - vokal, gitar, synth
    markku heiskanen - lead gitar
    masa maijanen - bass gitar, dobro, geri vokal
    atte sarkima - davul, geri vokal

    stüdyo albümleri ise şu şekildedir:

    indian warrior 1989
    exiles in mainstream 1991
    growing wings 1993

    grup yukarıda yazdığım stüdyo albümleri dışında çeşitli toplama ve best of albümleri de yayınlamıştır. 2009 yılında ise GREAT STRENGHT, LEADERSHIP AND PRESTIGE isimli dvd lerini yayınlamışlardır. bu dvd de 1988-1990 yılları arasında helsinki ve bochumdaki konser kayıtları ve grubun müzik videoları bulunmaktadır.

    grubun official internet sitesi için:
    http://www.havanablack.com/eng/main.htm
    0 ...
  59. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük