sonuçları bir türlü açıklanamayan yds için akla düşen olay. az ihtimal olsa da belli olmaz ne olacağı. hatalı soruların çıkması durumunda ösym'nin puan odaklı -60/70 puan sınırları, diğer sınavlar gibi sıralama odaklı olmaması- bu sınav için nasıl bir formül üreteceği merak konusu. bir diğer ihtimal bunlar optik formları kaybettiler millet. kara kara düşünüyorlar şimdi.
bir süre sonra zall'a talimat olarak gönderip uygulamasını isteyeceğim kriterlerdir:
* 25 yaş sınırı
* üniversite mezunu olmak -4 yıllık bir bölümden-
* en az 1 (bir) yabancı dili iyi şekilde bilmek
* aylık 4 bin lira net gelir
* olgunluk, kişilik testi - farklı olmaya kasan tipler elenir-
* genel yetenek ve kültür testi.
''sözlük içi konularda başlık açmayınız'' diye gelen uyarılara rağmen bu konuyu açıklamak istedim. içerisinde bulunduğum yazarlardır. eski nesil olmaları, kaliteli yazıların sahibi olmaları gibi ayırt edici özellikleri vardır. yalnız bu ay para geç geldi zall olmuyor böyle.
ülkemizde pek göze çarpmamış bir gerçek. malumunuz barcelona'nın ve dünyanın en iyi futbolcusu olan messi'ye vergi kaçırma iddiasıyla dava açılmış bulunmakta. messi'nin yargılanması hakkında konuşan barcelona kulübü başkanı rosell '' bu ispanya devletinin barcelona takımını ele geçirme planıdır. katalanların temsilcisi barcelona kulübüne bazı gizli güçler oyun oynamaktadır. barcelona'yı bitirtmeyiz' dedi. bazı gizli güçler sözünden ''cemaatleri'' mi kastettiği sorusunu yanıtsız bırakan rosell basın toplantısından ayrıldı.
sonradan basın toplantısına geri dönen başkan ''nasıl inandınız lan? burası türkiye mi? bu kulüp fenerbahçe mi, ben aziz yıldırım mıyım?' diyerek kahkaha attı. başkanın bu hareketenin bulunduğu mevkiiye ne kadar uygun düştüğü tartışma konusu.
çok laf edilmemesi gereken ergendir. 17-18 yaşlarında olan biri nasıl bilsin ki türkiye'nin öncesini de karşılaştırma yapabilsin. nasıl ne kadar yol alındığının farkına varsın. aslında okuyarak, araştırarak anlayabilir ama ne yazık ki o da yok. 90'lı yılları bilmeyen bugünün değişiminin muhteşemliğini idrak edemez.
bir kemalist arkadaşın öncesinde demokrasiden, düşünce özgürlüğünden, ifade serbestisinden dem vurup ardından söylediği söz. sonra jeton düşünce ''ama eleştirmiyorlar ki küfür ediyorlar hep ondan dedim' diye ekledi. ufukta güneş batıyordu. vapurdan atılan simidi kapmış olmanın heyecanıyla bir martı kanat çırpıyordu gökyüzüne.
böyle bir şeyden bahsetmek istemezdim çünkü şiddete maruz kalıyor olabilirler gerçekten ama bahsetme sebebim empati yapmalarını istememdendir. sürekli müslümanların/onların bunların mağdur edebiyatı yaptığını söyleyip dalga geçmek konusunda belki daha duyarlı olurlar artık.
türkiye'deki sessiz çoğunluk'un sessizliğini suistimal ederek yapılandır. tayyip istifa diye bağıran halkmış. ayrım yokmuş. halk ile polis çatışıyormuş. seçim zamanında gökten yeni bir halk iniyormuş. zaten bizim ülkenin nüfusu da yaklaşık işte 5 milyon falanmış. enteresan.
dış basında ülkeye yönelik övgüler gelir. ekonomiye övgüler yollanır. foreign policy 2 yıl üst üste tayyip erdoğan'ı ve davutoğlu'nu entelektüeller listesine koyar, time kapak fotoğraflarında yer verir--> emperyalist dış basın. satılmış. çıkarcı medya.
dış basın gezi parkı olaylarına 'olağanüstü' ilgi gösterir---> bizim yavşak medyaya inat helal olsun bunlara. adamlar profesyonel. medya dediğin böyle olur!
ha bir de arap baharında etkileri de vardı değil mi?
hakkında uzun bir yazı yazabilirim ama gerek görmüyorum. sanki koyun belirleme enstitütüsünden yetki almış gelmiş. okuduğun en son köşe yazısı yılmaz özdil'in facebook'ta paylaşılan yazılarından biri, okuduğun en son kitabı hatırlayabilmek için yarım saat izin istersin ama 'onlar koyun yeaa'.
faşizm diye atlıyorsun ya her şeye bak bakalım bu sözün faşizme giriyor muymuş? sahi faşizmin ne olduğunu biliyor musun ki?
bugünlerde yaşanılan olayları sessizce sakince, vakur bir duruşla izliyorlar. meydanlarda haklarında küfürler ediliyor, tahrikler yapılıyor, görüşleri hesaba katılmıyor. ama seslerini çıkarmıyorlar. sessizce bekliyorlar. sakince. olgunlukla. çatışmanın fayda getirmeyeceğini biliyorlar, sağduyunun önemine inanıyorlar. susuyorlar. popülist değiller, polisin karşısına gidip kitap açıp fotoğraf çektirmiyorlar, bilgililer cahil diye yaftalansalar da nasıl hareket edeceklerini iyi biliyorlar. tahriklere aldırmadılar, öfke ile kalkanın zararla oturacağını biliyorlar.
bugün türk halkı meydana inmiş diyor herkes. yalandır. eskiden de öyle diyorlardı cumhuriyet mitinglerinde.
bu ülkenin tarihini iyi biliyorlar. geçmişi unutmadılar. bu ülkede eskiden çekilen acıları da biliyorlar. bazı cahil cüheyla aşağılamaya kalktı onları aldırmadılar. çünkü biliyorlar bu tarz hareketleri zaten ancak cahiller yapabilir.
kendisine hakaret eden, sürekli çatışmalara giren, sesi olduğundan fazla çıkanları da anlayışla karşılıyorlar. onların da deşarj olmalarının önemini biliyorlar. o yüzden saygı duyuyorlar.
sizlerin heyecanı geçsin, devrimcilik oyununuzu oynayın sessiz kitle ülkenin geleceği için çalışıyor. hem de samimi olarak.