bugün saat 19.30'da kanal d'de yayınlanacak ödül törenidir. şahsen şahsiyet dizisi ödül kazanacak mı diye izleyeceğim sadece. gerisi beni pek ilgilendirmiyor. bi de haluk bilginer var tabii ama hastalıklı fanlar varken onun ödül alabileceğini pek sanmıyorum, o da pek takmıyordur zaten bu ödülü.
Şeker portakalı - Valaderes
Fareler ve insanlar - Lennie
Serenad - profesör Max
Kuyucaklı Yusuf - Yusuf'un eşi*
Beyaz gemi - çocuk ve dedesi
Hayvan çiftliği - at*
Daha yazarım da aklıma gelmedi şimdi. Ölümler üzüyor sonuç olarak, kitap karakteri de olsa.
Tanım: öldüğünde insanı darmadağın eden, gözden yaş getiren roman karakterleri.
cosmos: bir uzay serüveni. Kesinlikle izlenmesi gereken bir belgesel bana göre. 13 saat diyip gözünüzde büyütmeyin, nice dizileri, filmleri bilmem kaç saat izliyoruz, bu belgeseli de 13 bölümlük bir dizi olarak görüp izleyebiliriz ve de bu bize dizilerden çok çok daha fazla şey katabilir. izleyecek olanlara şimdiden iyi seyirler.
Edit: tam adı; (bkz: cosmos a space time odyssey)
Kesinlikle ve kesinlikle hdp'ye yakınlık göstermesi ve selahattin demirtaş'ı ziyaret etmesidir. Mhp ve akp seçmenlerinden bile oy alabilecekken yaptığı bu hata yüzünden %10'a yakın oy kaybetmiştir. Onun haricinde hemen hemen hiçbir hatası yoktur bana göre. Neyse, olsun yapacak bir şey yok bundan sonra önümüzdeki seçimlere bakacağız...
Çekimlerine 5 kasım 2017 yılında başlayan, hala vizyona girmemesi ve ne zaman gireceği belli olmamasıyla da insanı üzen, Cannes film festivaline gönderileceği söylenen ancak festivale yetişemeyen(durum böyle olunca da insanın aklına seneye bu zamanlarda vizyona girme ihtimali geliyor ve insanı birazcık daha üzüyor) Haluk bilginer, Ali atay ve hande doğandemir'in başrollerinde oynayacağı şahsımı acayip merak ettiren film. Yönetmeni de aynı zamanda filmin senaristliğini de üstlenen Cenk ertürk'müş. inşallah başarılı olur, önce bir vizyona girse daha da güzel olur. Bekliyoruz bakalım...
yaklaşık 1 yıllık yazar hayatımda fark ettiğim ve şahsımı üzen berbat bir durum. tamam sözlükte açılan başlıklar saçma olabilir, ne bileyim girilen entrylerin yarısından çoğu abazan entrysi de olabilir. lakin katılımın bu kadar düşük olması gerçekten düşündürücü. sözlükte alabileceğiniz beğeni sayısı en fazla 50. o da çok çok iyi bir entry girdiyseniz veya katılımın maksimum seviyede olduğu saniyelerde entry girdiyseniz... bu sözlük niye böyle diye düşünmüyor değilim. inci sözlük'e bakıyorum tamam troll yuvası diyoruz dalga geçiyoruz ama oradaki katılım bizim sözlüğün 10-15 katı. ekşi sözlük'ü hiç saymıyorum zaten oradaki katılım buraya 100 basar. umarım bu durum bir şekilde düzelir veya düzeltilmeye çalışılır. yoksa böyle ciddiye alınacak bir platform olamayız. neyse, bilahare sevişiriz dostlarım, her şeye rağmen seviyorum burayı.
Benimdir bu kişi. Sevilen şey bir insan olabilir, bir kız olabilir, bir film, bir dizi, bir şarkı veya bir ünlü kişisi olabilir hiçbir şekilde belli etmeyen, bunu içinde yaşamayı tercih edenlerdenim.. Nedenini ise şöyle açıklayabilirim; birini çok seviyorsun misal bir hata yaptığı zaman sanki sen yapmışsın gibi utanıyorsun, sanki yakın çevren sana onu sevdiğin için suçlayıcı bir bakış atıyormuş gibi geliyor.. Ya da bir filmi çok seviyorsun, ailene öve öve açıyorsun filmi, bir de bakıyorsun ki filmde sevişme sahnesi oluyor afedersiniz, utançtan yerin dibine giriyorsun.. inanıyorum ki sözlüğün yüzde 90ında da bu durum vardır.. Ne bileyim sevdiği şeyi bağıra bağıra söyleyebilenlere çok şaşırıyorum ben, ben olsam çok utanırdım herhalde, yüzüm gözüm kıpkırmızı olurdu..
Tavuklar da bi kuştur aslıda ama uçmayı denemediklerinden veya denemeye cesaret edemedikleriden uçamazlar. Biz de tavuklar gibiyiz belki de, bazı şeyler denemediğimiz için olmuyor. Belki cesaret etsek veya yeteneklerimizin, yapabileceklerimizin farkında olsak neler yapacağız neler.. Ama işte.. Cesaret yok..
Bir soru.
Bir yandan bakınca kadınların orada ne acılar çektiğini hepimiz biliyoruz. Maalesef oralarda çalışmak zorunda olan kadınlar da var, oraya zorla getirilmiş olanlar da. Bir yandan bakınca da ülkemiz cinsel açlığın afrikası. Daha böyle yerler varken taciz olayları oldukça fazla, damacanaya hallenenler, hayvanlara tecavüz edenler bile var.. Hani süleyman demirel diyor ya karhaneleri kapatalım da millet bizi mi şey yapsın diye, olay ona döndü.. Yani nerden bakarsan bak; durum çok karışık.. Çözemedim gitti..
Göksel'in yeni single'ı. Cuma günü klibiyle birlikte yayınlanıyormuş, hepimize hayırlı uğurlu olsun, başımız göğe ersin inşallah.
Aha bu da klibi >> https://www.youtube.com/watch?v=L9KyD1WYv9k
not: Buralar entry dolacak..
Leyla ile Mecnun 2000lerin Bir Demet Tiyatro'su ya da tam tersi de olabilir ama öyle bi şey var gibi sanki.. Tabi bu bana göre, tam tersi düşünenler de olabilir.. Saygı duyarım..
Yolda yürürken, dolmuşta veya herhangi bir yerde alakasız bir şekilde akla gelip insanı pis pis sırıttıran şeylerdir efendim. Misal; Haluk bilginer'nin neredesin firuze filmindeki şarkı söyleyişi her aklıma geldiğinde haykırırım ben.. Çok tatlıydı.. Sizinde böyle enteresan sebepleriniz olabilir... Hayır..
Tanım 1: türkiye de yapılmış en komik dizidir efenim..
Tanım2: Kaygısızlar, 7 numara, Tatlı hayat, bizimkiler, Avrupa yakası, leyla ile mecnun ve Bir demet tiyatro'nun başını çektiği dizilerdir efendim.. hayır..*
Bir sual. Mesela yürümeye çıkıyorsunuz insanların iyi mi kötü olduğuna dış görünüşüne bakarak karar veriyorsunuz; "aaa ne çirkin kız. tam kezban.. ya da aaa ne tipsiz erkek tam keko aqq.. gibi" insan çirkin ya da güzel olmayı kendisi mi seçiyor ya da güzel ya da çirkin olmak kendi başarısı mı ya da başarısızlığı mı? Neden insanları böyle yargılıyorsunuz be ya da "yargılıyoruz?" insanları kalbine göre sevmek bu kadar zor mu? evet cidden zor. maalesef zor.. insanlar aşık olurlarken bile dış görünüşe aşık oluyorlar artık.. Mecnun Leyla'nın dış görünüşüne mi aşık olmuştu sahi? Hani ona demişlerdi ya "bu muydu senin o kadar abarttığın leyla, kara kuru çirkinin teki" o da demişti ya "siz bi de onu benim gözümden görün" diye.. o Leyla da dış güzelliği değil daha başka bi şeyi görmüştü. Bizim göremediğimizi "kalbini" görmüştü.. güzelliğine değil de ruhuna aşık olmuştu.. belki de bize insanları dış görünüşüyle değil başka şeylerle yargılamamız gerektiğini anlatmaya çalışmıştı.. Lakin o anlayış biz de var mı.. Maalesef yok.. Şimdi bu anlayış sinema kültürümüzü bile yok etti. Yakışıklı, kaslı, erkeklerle, güzel gözleri ve memesi olan kadınlarla doldurdular filmleri, dizileri. neymiş efendim o kadın çirkinmiş bu yüzden iticiymiş onu izlemezmiş hooop yeteneğine bakılmadan dışlanır o. yerine manken gibi yeteneksiz bacımız gelir. neden; yetenekli olan çirkindi, milletin göz zevki bozulmasın mankenler oynasın... neyse konu baya dağıldı.. sonuca bağlayacak olursak; sevelim sevilelim.. insanları dış görünüşüyle değil, kalbiyle yargılayalım reisler.. sonuçta çirkin ya da güzel olmak insanların elinde olan bi şey değil.. biraz da böyle düşünelim.. göreceksiniz dünya çok güzel bi yer olacak..
Bir akp reklamı sloganı.. Lakin reklam şu anda beynine hallenmekte.. Bi de bunu 7/24 göreceğiz lan.. Allah şimdiden yardımcımız olsun. Şu seçim geçse gitse de kurtulsak..
Son yıllarda gerçekleşen durum. Bi her şeye muhalafet olmalar, bi her önüne geleni yermeler filan.. Eskiden iyiydi ama şimdilerde çoluk çocuk doluşmuş.. iddia ediyorum Uludağ bin kat iyidir ordan.. Sadece adı var sitenin..
