üvey bile olsa insanı hüzne gark eden elim olaydır. geride kalan güzel anılar sürekli gözünün önünden geçer insanın. özlemenin ne olduğunu bir kez daha hatırlatır. bayramlarda gidilecek bir kapı eksilmiştir artık. en çok koyan da son sözlerinden birinin adın olduğunu öğrenmektir. bir kez daha görebilseydim lan! dedirtir dostlar. dostlar sağ olsun!
karaköyde, kamonda merdivenlerinden çıkınca sağda kalan çok tematik kafe. ot dergisiyle ilintilidir, sırf bu yüzden bile saatlerce vakit harcamaya değer. içerideki tablolar, dergi ve ona dair ürünler bir harikadır. sevgiliniz yahut değerli arkadaşlarınızla gidip vakit geçirmek için idealdir.
son günlerde peydah olmuş, sinir bozucu durum. fırsatçılar bir yerde çekilen acıyı yine kendi siyasetleri için kullanmaktalar.
edit: böyle yazanlar aynı zamanda insanlara itoğlu falan gibi lakaplar takarlar. adamı zorla ırkçı yaparlar.
insanın şöyle boynuyla karın boşluğu arasında bir soyut ağırlık hissettiği, mutlu olamama durumudur. aklınızdakiler, dilinizdekiler, her şey sizi rahatsız edebilir. bu ruh haline yakışan çok sayıda şarkı da vardır. velhasıl kelam, dertliyim sözlük. sanki roma'yı kuşatmışken kartaca tarafından ihanete uğramış gibiyim.
bugün yemekhanede tabağımdan balık çalan bir kedinin de aralarında bulunduğu sayko kedi grubudur. derhal bi köpek edinmeyi düşünüyorum, yoksa bunlarla başa çıkmak imkansız!
Bahtsız bedevi sırasını savmış da,
Ta bizlere kadar gelmiş vay anasını...
Dostluk dediğin;
Ekmek sırasında izdihama kapılmış fakire dönmüş,
Ayaklar altına alınmış vay anasını...
Aşk dediğin;
Anlamını yitirmiş,tutkusunu kaybetmiş,
Uçkura alet olmuş vay anasını...
Saygı dediğin;
Kitaplarda kalmış,çoktan unutulmuş,
Terk edilmiş sahrada vay anasını...
Hiciv dediğin;
Değerini kaybetmiş, muhakemeden mağlup çıkmış,
Ben acize kalmış vay anasını...