Rogers Cup adı altında, kanada'da (montreal) oynanan ikinci tur mücadelesi.
kesinlikle monfils'in kariyer maçıydı.
ilk sette set için atılan servisi kırmasıyla seti tie-break'e taşıdı fakat kaybetti.
ikinci setin ortalarına kadar vasat bir oyun sergiliyordu, son zamanlardaki klasik monfils'ti adeta.
fakat ikinci setin son 4 oyunuyla birlikte gerçekten kusursuza yakın tenis oynamaya başladı. 5-3'ten çevirip 7-5 kazandı ikinci seti.
ardından final setinde yine maç için kullanılan servisi kırarak maçı tie-break'e taşıdı.
kötü başladığı tie-break'te 6-3 geriye düşmesine rağmen, tam 4 kez maç puanını çevirerek, üst üste aldığı 5 puanla maçı kazandı.
bu maçı izlemeyen tenis tutkunları kesinlikle çok şey kaybetti. fakat izleyen nishikori'ciler de çok şey kaybettiler...
lütfen özetini bulun ve izleyin. tribünlerin defalarca nasıl ayakta alkışladıklarını görün. monfils belki en iyisi değil, fakat kesinlikle ne zaman ne yapacağı en çok belli olmayan tenisçidir.
çeşitli illerde, bölgelerde farklı yerlerden türlü sebeplerle gelen insanlar; bakarsınız bu yolla kendilerine bir süreliğine kalacak yer bulabilirler.
şans da lazım tabii ki, o konuda bir şey yapamam. böbrek ticaretine falan dikkat edilmeli...
bu akımı başlatmak adına; sürekli iş teklifleri aldığım istanbul'da, en azından görüşmelerimi yapabileceğim kadar ya da anadolu yakasında kendime uygun bir ev bulana kadar kalacak yer arıyorum.
dizi ya da film izlemeye, hatta karikatürlerden mankenlere, filmlerden karelere kadar foto galerilere sahip film sitesidir.
dizimag'in yokluğunda, yerini doldurabileceğini düşündüğüm bi site. ayrıca film de izlenebiliyor, sürekli güncel filmler de ekleniyor dizilerinden yanında.
ama bu maneviyatı kullanabilmesi için hayatının son demlerinde olması gerekir öncelikle. çünkü yazının sonlarını görmeden bir yargıya varamaz, varmamalı. Tanrıya haksızlık eder, eğer öyle yaparsa...
bu yüzden gençliğinde ancak isyan edebilir yaradanı tarafından ona bahşedilen kadere...
yaşlandığında da "tamam şimdi vakti geldi." diyerek dengesizce kâğıda saldırmamalı. sakince, enine boyuna düşünüp "allahım, falanca gün şunu nasip etmeseydin keşke" ya da "yarabbim hatırlar mısın şu gün şöyle olmuştu, hiç oldu mu bu?" gibisinden devam etmeli. ..
sonunda da vereceği puan ona kalmış tabii, allahla kul arasında...
çok aradım ama böyle bir başlık bulamadım, bulanlar olursa beni uyarsınlar yazıyı ait olduğu başlığa taşırım.
evet böyle anlar, zamanlar vardır insan hayatında. bazen çok küçük hareketlerle, detaylarda gizlidir sevildiğiniz; bazen de öküzlemesine sevilirsiniz. ama bunu anlamanızdır önemli olan.
hani derler ya, insanlara ne fişeklediğiniz değil, onların nasıl ve ne kadar fişeklendiği önemlidir diye... bu böyle değildi tabii ama sadece anlama ve anlatma konusuyla sınırlandırılmasını sevmediğim için böyle yazdım. daha geniş oldu, çokomel oldu.
örneğin ben geniş, varlıklı zamanlarımda hiç anlamam sevildiğimi. o zamanlarda mutluyum çünkü. sevgi, değer yargıları, aşk, bikbik falan bunlar hep var içimde ama özgürlüğümü parayla pekiştirdiğimde daha bi' mutluyum. mutlu olduğumda da etrafımdakiler beni seviyor mu, sevmiyor mu diye sorgulamam.
işte o yüzden de genelde fakirliğimde anlıyorum sevildiğimi. böyle komşulardan tas tas yemekler, tulumbadan su çekmeler falan... o kadar da değil. öyle sevgi değil ya of kafamı karıştırma.
kız arkadaşlarımın doğum günü olur, param yok hediye alamadım derim, olsun yanımda ol yeter derler, kendi kendime oraya gidip rezil mi olcam derim gitmem, komple partiyi iptal edip kutlamazlar.
görüşelim derler, param yok derim, bende var derler, istemem çıkmıcam derim, iyi eve gel çıkmayız derler.
bi' yerde konser olur, bok püsür olur, topluca gitcez hadi derler, param yok derim, tamam onlar gitsin o zaman biz gitmeyiz derler.
sevgililer günü olur, kadınlar günü olur, onun günü bunun günü olur da olur, bi bok almadığım zamanlar olur, üzüldüklerine emin de olurum, kahrolurum, gıkları çıkmaz.
hastalanırlar, bi çikolata alıp da ellerimi kasıklarına koyup ruhani rahatlatma içine giremediğim zamanlar olur, ağrılarından ağlarlar ama benim yüzümden ağlamazlar.
berbere gidip de elmacık kemiğimi sir'letemem, gelip kendileri iple alırlar.
ve aklıma gelmeyen daha bir sürü şey. inanın bunların hepsinin aynı parasızlığıma denk geldiği bile oluyor lan.
bu tabii devamlı böyle değil, dönemsel fonksiyonik pipitasyonlar neticesinden nemalanan bir durum.
bensiz bir yere gidemeyeceklerini bilirlerken, e benle de bir yere gidemeyeceklerini biliyorlarken soruyorum, neden? (onlara tabii hep birer birer hayatıma girip çıktıkları için tekil konuşuyorum ama burda genelledim) neden benle birliktesiniz? ne işiniz var lan bu yaşına gelmiş ama parasız adamla?
işte o yanıt ne olursa olsun, o an anlarım ben sevildiğimi. çünkü böyle sorarsan yanıt olumlu gelir çaktırma. durum ortada da işte, selvi boylum al yazmalım olayı...
bu pekala aklıma gelen sadece bir an. siz siz olun, sevildiğinizi her an, her nefes alış verişinizde bilin. ananız, babanız, kardeşiniz, akrabalarınız muhakkak seviyordur sizi, onları sallayın anlamasanız da olur, siz de onları seviyorsunuzdur.
ben daha az bulunan sevgilerden bahsediyorum. her zaman bahsetmem, bahseder miyim? bence değil...
bir içecekten bu kadar mı soğutabilir insanı bu 3d or.spu evladı? tipini s.ktiminin tipsizi, fanta istiyor güya...
deli gibi istiyor; ağzında diş kalmamış. hiç kafanız çalışmadı mı, ulan millet bu p.çin ağzındaki diş eksikliğini fanta'ya bağlar mı acaba diş döküyo çürütüyo diye düşünmek için? artı göz zevkimin de ecdadını bızıklıyo .mın oğlu...
bi' de jön gibi istemez mi tipine, şekline, çüküne bakmadan?
kolada fare var meyan kökü bilmem ne bi' ton salladınız, hadi onu içmiyorum artık doğru düzgün; kola zevkime boşaldınız. peki fanta'dan ne istiyorsunuz ulan şekerli su mu içelim, yemekten sonra sarıkız mı içelim!!!
okunduğunda tebessüm ettiren, yeri geldiğinde de insanı aniden altına sıçırtabilen http://www.sahadan.com kullanıcı yorumlarıdır.
irlanda - rusya
--spoiler--
gizlibilgi-1130667 07.10.2010 08:56:42
Size 3 banko vericem evinizi bobreginizi satin bu 3 maca basin Rusya b.hersek ve belcika gonul rahatligi ile basiniz.
--spoiler--
maç sonrası: bosna maçından yatmış kolpa, gitti böbrek.
evet sözlük yanlış duymadın! çoğu insan yapıyor bunu. itiraf etmeliyim ki ben de bazen yapıyorum...
bir kavgada, tartışmada haksız da olsa insan, karşısındakiyle konuşurken dolaylı yoldan allah'a mesaj iletir. zaten allah, bütün inananlara göre her şeyi gören dahi olsa, o insan yine özellikle o noktanın altını çizerek allah'ın dikkatini özellikle çekmeye çabalar istem dışı olarak...
al sana iki yıl önce annemle yaşadığım diyalog ve annemin allah'ı arkasına alması:
- oğlum dön evine hadi bak yeter ayrı evde yaşadığın. temizliğin bokun püsürün bitmiyo.
+ sana noluyo ki? arkadaşlar temizliyo benim evi, sen geliyosun bi daha temizlediğini sanıyosun ya dönmicem rahatım ben!
- ne yani bana bunak mı diyosun sen?**
+ anne saçmalama ya ne alakası var? coştun yine sen tamam kapatalım bu mevzuyu artık...
- ben salağım dimi sana göre aptalım?*
+ yapma allah aşkına ya hadi kaçtım ben uğrarım yine.
- *sen bana bunları yapıyorsun ya, allahım görüyo yukarda, seni ona havale ediyorum o görüyo merak etme en güzelini en iyisini o bilir yüce rabbim her şeyin en hayırlısını nasip eder benim ne hallerde olduğumu görüyo geceleri ağlıyorum ben allahım hep biliyo dualar ediyorum rabbim sen büyüksün sen bilirsin amin...
not: yanlış anlaşılmasın anneme taparım, ayaklarını öperim. ayrıca müslümanım allahım birsin, vallahi nursun, yetmişiki bin ayetel kürsi ayakta dursun, bizi korusun. cumaya bile gidiyorum lan!
--spoiler--
Robinho Beşiktaş'ta... Kulağa hoş geliyor! Maliyeti 30 milyon Euro'yu bulacak dünya yıldızının güya ekonomik altyapısı da hazır!..
Sabah'tan Fatih Doğan'ın haberi; Demirören Grubu yeni satın aldıkları akaryakıt şirketi MOiL'i reklam amaçlı sponsor yapacak ve Robinho Beşiktaşlı olacak. Hatta "Transfer bitti, Robinho'yu istanbul'da şov için saklıyorlar" diyen spor kanalları da var. Ancak kazın ayağı öyle değil. Robinho, Beşiktaş'a gelmeyecek, gelmeyecekti!..
Çünkü siyah-beyazlı yönetim Guti geldikten sonra bu yıldızın transferinden samimi olarak vazgeçti. Quaresma, Guti transferleri Beşiktaş ve Yıldırım Demirören'e rakipleri karşısında ezici bir keyif yaşattı. Ancak bu dönemde ilginç bir olay oldu. Fenerbahçe'nin Robinho'ya ciddi şekilde talip olması iki kulüp arasındaki Quaresma transferinde başlayan etik olmayan rekabeti yeniden alevlendirdi.
F.BAHÇE DEVREYE GiRiNCE
Ricardo Quaresma ile pazarlık yaparken Fenerbahçe'nin kasıtlı olarak devreye girmesine kızan Beşiktaş Futbol Komitesi Başkanı Serdal Adalı da Krasiç'e, "Fenerbahçe ne veriyorsa 1 milyon fazlası" diye haber yollamıştı. Krasiç, Fenerbahçe'ye yar olmadı. Şimdi Robinho'nun Fenerbahçe'ye gelmesi, 'Quaresma- Guti rüzgarının' yönünü değiştirip zayıflatabilirdi. Demirören ve Adalı, Adebayor için Londra'ya çıkarma yapıp olumsuz cevap aldıklarında, Robinho'nun Fenerbahçe'ye çok yakın olduğunu görünce işi bozmak için 'samimi' olmasa da Robinho'ya yeniden talip oldular. Amaç fincancı katırlarını ürkütmekti. Bunu da başardılar.
Quaresma transfer edilmiş, Beşiktaş ikinci yabancı için sponsor arıyordu.
M-OiL GERÇEĞi
Çok güvendiğim, aileye yakın bir dostum, "Sponsor M'OiL. Baba Demirören yeni aldığı şirketin reklamını yapmak için bu işe sıcak bakıyor" dedi.
Ben de yazdım. Ancak Guti bonservissiz transfer edilip Demirören Grubu da reklam dönüşünden memnun kalınca, 'Bu işi bir sonraki transfere uyarlayalım' fikri ağır bastı. Robinho ve Adebayor eldeki ilk isimdi. Adebayor'u verseler sponsorluk işleyecekti. 30 milyon Euro maliyeti olan Robinho için "Bu paranın karşılığı hem sponsor hem de Beşiktaş için yok" denilerek bu defteri kapadılar. Ancak işin ucunda M-OiL'in bedava reklamı döndüğü için net bir yalanlama yapmadılar.
Q7 VE GUTi'Yi EZME PLANI
Fenerbahçe Robinho'yu Beşiktaş'a körüklüyor! Evet yanlış okumadınız. Fenerbahçe gayri resmi yollardan 1 haftadır Robinho'nun Beşiktaş'ta olduğu bilgisini körüklüyor. F.Bahçe'nin bu tavrının iki nedeni olabilir.
1- Robinho Fenerbahçe'ye imza attı. Rüzgarı sert olsun hazırlığı olabilir. Quaresma ve Guti'yi ezme planı yapılabilir.
2- Robinho Fenerbahçe'ye de gelmiyor. Doğabilecek olumsuz rüzgarı dağıtmak için Beşiktaş ayazda bırakılmaya çalışılıyor olabilir.
Her durumda Beşiktaş yönetimi bu işin büyütülmesinden rahatsız. M-OiL'e gelince. Bu işten çok rahatsız olmayabilir. Çünkü reklamları oldu. Robinho'nun yerine başka bir transfere sponsor olmaları şart oldu!
Yönetime yakın kaynaklar "Robinho'nun Beşiktaş defteri kesinlikle kapalı" diyor. Bu noktadan sonra "Beşiktaş taraftarı Robinho'yu unutup yuvadaki parlak yıldızlarıyla sevinmeyi ve yetinmeyi bilmeli." Beşiktaş'ta Schuster'in isteğiyle Hilbert ve Delgado takımda kalıyor. Alman hoca bir golcü istiyor. Eğer yabancı gelirse fatura Tabata veya Holosko'ya kesilecek gibi. Mevcut şartlarda Tabata'nın Gaziantep'e kiralanması mantıklı geliyor!
iNGiLiZ BASINI ROBiNHO'YU YOLLADI
ingiliz basını Robinho'nun Beşiktaş'a transferinin bitmek üzere olduğunu yazdı. The Guardian, 26 yaşındaki oyuncu için Beşiktaş'ın 19.5 milyonu peşin, 12.2 milyonu vadeli olmak üzere toplam 31.7 milyon Euro verdiğini ve 4 yıllık anlaşma sağlandığını yazdı. Daily Mirror gazetesi ise City'nin fiyat yükseltmek için F.Bahçe'den gelen teklifi değerlendirmeye aldığını ancak Robinho'nun Schuster nedeniyle Beşiktaş'ı istediğini iddia etti.
'SÖZ KONUSU DEĞiL'
Beşiktaş Kulübü de dün resmi internet sitesinden yaptığı açıklamayla Robinho transferinin gerçekleşmeyeceğini bildirdi. Açıklamada, "Robinho ve benzeri futbolcuların transferini sponsor vasıtası olmadan gerçekleştirmek, kulübümüzün mali yapısını bozacağı düşüncesi ile gündemimizden düşmüştür. Böyle bir sponsorluk teklifi de gelmediğinden Robinho transferi söz konusu değildir" denildi.
--spoiler--
alacaksanız alın artık biriniz arkadaş yahu! adam zenci, sinirleniyor artık yani...
hayatında birlikte olduğu kadın sayısı maksimum düzeyde olan, hatta 'benim' diyen playboyların bile 'var bunda bi keramet, ben de mi versem lan?' dediği erkektir 'en fazla kadınla birlikte olan erkek'.
şimdi bir bakalım, kim kaç kadınla birlikte olmuş?
dünya genelinde ilk 10 sıralaması 5 ocak 2010 açıklamalarına göre şöyledir:*
1. Wilt Chamberlain (Basketbolcu) 20 bin
2. Umberto Billo (italyan otel görevlisi) 8 bin
3. Charlie Sheen (Aktör) 5 bin
4. Gene Simmons (Kiss’in solisti) 4 bin 600
5. Julio Iglesias (Şarkıcı) 3 bin
6. Engelbert Humperdinck (Şarkıcı) 3 bin
7. Ilie Nastase (Tenisçi) 2 bin 500
8. Jack Nicholson (Aktör) 2 bin
9. Lemmy Kilmister (Motorhead grubunun solisti) 1200
10. Magic Johnson (Basketbolcu) 1000
peki güzel vatanımda bu rekor kimlere ait acaba? işte sıralama fakat antropoz dönemlerini de göz önüne alarak, 'ulan kudreti daimi olsa zirveyi zorlar mıydı?' diye de düşünün bence:
1 Erol Büyükburç: 3 bin
2 Tolgahan: 2 bin 500
3 Kadir inanır: 2 bin
4 Sergen Yalçın: 1800
5 Mehmet Ali Erbil: 1200
not: mali'nin son yılları, bi sergen kalmış ayakta kalan. hadi aslanım yaradanına kurban senin; yardır!
Batuhan Karadeniz'in, oynadığı kulüplerde yarattığı skandallardır. ama helal olsun, yine de bir karşıyaka taraftarı olarak seviyorum bu çocuğu.
-Ertuğrul Sağlam döneminde, Kadıköy'deki Fenerbahçe derbisinde bomboş durumdaki Higuain'e pas vermedi. Açıklaması netti: Kral yapmayacaksın, kral olacaksın.
- Denizli'nin isteğiyle Eskişehir'e gönderildi. Hocası ona, 'Gelecek sezon güçlü bir şekilde dönmeni istiyorum' dedi. Batuhan ise, 'Ben dönerim, ama sen burada olur musun bilemem' yanıtını verdi.
- Eskişehir'deki ilk antrenmanında, "Denizli'yle Beşiktaş şampiyon olamaz. Sağdaki adamı solda, soldaki adamı sağda oynatıyor." dedi.
- Eskişehir forması giyerken, Fenerbahçe maçı öncesinde kamptan kaçtı ve bir gece kulübünde boy gösterdi.
- Eskişehir'de alkollü olarak araba kullandığı ve polis kontrolünde ehliyetini kaptırdığı iddia edildi.
- Beşiktaş'a geri döndü, devre arası kampı öncesinde kayıplara karıştı. Antrenmanlara çıkmadı, kendisinden haber alınamadı.
- Eskişehir'e imza attı, yine açıklamalarıyla dikkat çekti: Beşiktaş beni gönderdi, layık değilmişim demek ki. ibrahimoviç'i alırlar..
adana'da pkk sempatizanlarının yaptığı eylem sırasında, polisleri hedef alarak elindeki el yapımı bombayı fırlatmak isteyen gerizekalı, fırlatamadan elinde patlayan bomba sayesinde parmaklarını kaybetti...*
yasaklandı. evet yanlış duymadınız; uluslararası futbol birliği kurulu tarafından alınan kararla, penaltı atışı sırasında genellikle kaleciyi yanıltmaya yönelik yapılan duraksama ya da buna benzer türlü maymunluklar falan hep yasaklandı bunlar. ayrıca başlık da karakter kesintisine uğradı, bu kararın kurulla ilgisi yok.
içki masasındaki hafiften sarhoş karakterin, sigarasına bakıp söylediği sözdür bazen. kimi zaman da içli bir haykırıştır; giden ya da arkada bırakılan sevgili ardından...*
mantık olarak cümlenin sonlandığını düşündürür ama teoride yanlıştır. aynı şey diğer noktalama işaretleri için de geçerlidir; eğer kişi boşluk bırakmaya meyilliyse, noktalama işaretinden önce değil sonra bırakmalıdır o boşluğu.
çok süper oldu , adeta cuk oturdu ki ; akşama da bize gelip " bu böyle olmaz , sevişelim . " dedi .**
adama dedim ki: "abi bırak çakalım işte, alan memnun veren daha memnun; sana ne?". adam ne dese beğenirsin? "no problem man, under the my penis kasimpasa.", meğer ecnebiymiş ibne...**
16 ocak 2010 tarihli doğum günü zirvesidir. yakın zamanda zirvebox'ta da yer alacağını umduğumuz bu zirvede:
karşıyaka'da gündüz saatlerinde play station'ın,
hava karardıktan soraysa araçlarla kaçılıp sabaha kadar yeni foça'da alkolün dibine vurulacaktır.
sazlı sözlü fasıllar ve $ukela'lı sohbetler de gizli bakınız olacaktır.*
daha çok detaya talep oldukça inilmesi bekleniyor...
teoride imkansızdır ama o üç dananın biraz kafası çalışsa neler neler olmaz ki... koca danasın arkadaş, insan tayfası senin dörtte birin kadar olan bireylerine 'dana gibisin lan' diyor. biraz çalıştır beynini, kandır arkadaşlarını, allaha inancını kuvvetlendir; insana gir bu bayram...
duyduğunuzda ya da bir yerde okuduğunuzda, nazilli gibi 40 tane ilden daha fazla nüfusa sahip bir ilçeye tiyatronun uğramamasını da göze alarak, 'vay be, şehir tiyatrosu, hem de yeni oluşumlu, hem de oyuncu arıyolar, hem de belediye başkanı saygılarını sunmuş, amma çok virgül kullandım' falan diyebileceğiniz bir oluşumdur.
18.11.2009 tarihine kadar oyuncu başvuruları değerlendirilmiştir.
başvuru formundaki minnacık puntolarla yazılmış 'tiyatro eğitimi esas alınmıştır' yazısı haricinde kesinlikle eğitime dayalı ve az sonra aşağıya yazıcağım hedelere yönelik olduğu deklare edilmemiştir.
şehir tiyatrosu, yeni oluşum, temel atma isteği... her neyse sonuç ne biliyor musunuz?
tuzu kuru, farklı meslek gruplarından*, 'ayyy ben provalara şu gün gelmesem de o gün gelsem olmazmıaa?' diyebilen insanların başvurduğu, tamamıyla hobi için tasarlanan; 'bak ben tiyatroda oynadım, bunlar da fotoğraflarım' cümleleri oyunlardan sonra muhtemel olabilecek, şehir tiyatrosu adına yakışmamış gereksiz bir heyecandır.
şehir tiyatrosu ne midir? ya da tiyatro mu nedir?
oyunculuğu denemekten önce, izleyiciliği öğrenmenin gerektiği bir daldır, sanat dalıdır tiyatro. herkesin oyuncu olamayacağını gösterir tiyatro.
ve şehir tiyatrosuna gelince; halkın oynadığı, hobi maddelerini doldurduğu, boş vakitlerinde 'oyun çıkartacak' insanların yaptığı iş değildir. şehir tiyatrosu, halkın izleyebileceği, hobilerini tiyatro izlemek'le doldurabilecekleri aktivitelerin oluşumunu sağlayan tiyatrodur.
şehir tiyatrosu, 'hadi her yaştan gelin, hurraaa' demez, dememelidir.
e peki halk oynamak isterse?
bunun adı şehir tiyatrosu olmamalı. bırakın olmamalıyı; olamaz! farklı daldan örnek verirsek, belediye türk sanat müziği korosu.
tiyatroda bu ne olabilir peki?
'bilmemkimin* tiyatro eğitimi adı altında, tiyatroya ilgi duyan tüm halkımızı müracaat için belediyeye bekler, saygılar sunarım...' belediye önüne can kurtaran aracı koyup 'bunu buraya ben koydum' denmiş ya, aynen öyle, o şekil...
swh ya da gb'nin tam tersidir. yeri geldiğinde yıldızlı bakınızda verilmesi sünnettir. kısaltması başka alanlarda kullanıldığından uzun uzun yazmayı gerektirir.*
uktecinin notu: ölmeden önce söyleyin, öldükten sonra olmuyor zaten...
üstünde biraz düşünüp, babama 'seni seviyorum' diyemediğim zamanları hatırlayıp, sonra da 'bi de uktecinin notuna bakıyım' deyip yüzüme yediğim tokattır.
not: üzgünüm sözlük, uktecinin notunu es geçemedim.
eğer bu şahsiyet tek zengin amcanız ya da tek zengin dayınızsa, sülaleniz de o kadar kalabalık değilse; ileride mirastan sebeplenme hayalleri kurmanıza sebep olacak akrabadır. ama bu akrabanız eğer zengin olmasını geçmişte yaşadığını sandığı zorluklara, çektiğini sandığı çilelere, yediğini sandığı kazıkların yarattığı gaza bağlıyorsa; işte o zaman boku yediniz demektir. sürekli çalış, çalış, çalış komutları veren, üç kuruş harçlık verse başınıza kakan, en önemlisi de vefatından sonra ganimetini türlü vakıfların paylaşacağı bir zengin akrabaya sahipsiniz demektir, şayet ikinci cümleden yana kullandıysanız kanaatinizi.
(bkz: mal batıya kaydı)
