tecrübe ile sabit olunan hadisedir. kendimi bildim bileli iktidarda kim olursa olsun daima iktidar sahiplerinin genel olarak itibar kaybetme durumudur.
kendilerini meslekleriyle özdeşleştirmiş yazar davranışıdır. öyle ya da böyle bunu bir yerde belli ederler. ama kemal sunal büyüğümüzün bir la fı vardır bunlara hatırlatılmak üzere.
"görev kutsaldır, görevin küçüğü büyüğü yoktur, önemli olan halka hizmettir." çöpçüler kralından...
bir kişiyi tanıyıp onun hakkında yargıya varılması için onunla beraber normal miktada olmak kaydıyla yenilmesi gerekli tuz miktarı. (azar azar bir çuval)
çok mahçup bir bakıştır. ehemmiyetle bu bayraklar sarı-kırmızı olduğu için cimbomlu olmayan yan hakemler de uyuzluğuna düşürebilir bu bayrakları. e tabi o zaman bu bakışın psikolojik yorumu da değişir.
bu insanlar topluluk önünde konuşamazlar; haklarını savunamazlar haksızlık karşısında; ahkam keserler 100-200 kişinin bakıp geçtiği sözlük sayfalarında; haklılıklarını ispat etmeye çalışırlar zaten herşeyin farkında olan insanların huzurunda. avuturlar kendilerini çünkü avunmak rahatlatır onalrı gerçekler akıp giderken.
yaşanan ve çoğunluk güçleninceye kadar yaşanacak çarpık olaylardan bir tanesi. kanun, şu, bu... ne denilirse denilsin çoğunluk ağlıyor. kanunları kim koyuyor bu memlekette? hamurabi mi? kanunlar çoğunluk için var, türkiye için var. elalemin kanunları da çoğunluğu ilgilendirmez. ne isviçre kanunu, ne italyan kanunu... bu insanlar kendi kanunlarını özgürce koyup uygulayabilmek için öldü kurtuluş savaşında, ölmeye de devam ediyor bilinmezle savaşında. kim nereye çekerse çeksin çoğunluk rahatsız. kim neyi ispat etmeye çalışırsa çalışsın çoğunluk zulüm görüyor ama güçleninceye kadar.
etrafta ne olup bittiğinin farkında olmayan mekanizma hareketidir, duygusudur. markası ister banvit olsun, ister cp piliç eninde sonunda yenilip yutulacaktır. markalı ise daha fazla para veren onu yutacaktır; markası az pişmiş ise orta kademe fiyata ısırılacaktır. ama son aynı olacaktır...
kendisini hiç bir gruba dahil etmeyen yazarlardır. onlar şuralı buralı da olsalar bunu ne dert ederler, ne de övünç kaynağı. onlar mesela bursalıdır ama türkiyeliyim der. onlar mesela bilmem ne okulu mezunudur ama bunu vurgulamak onları rahatsız eder. onlar kendisidir sadece.
semboldür. 19 yaşında tutuklanmış, gençliğin en kanı kaynayan yaşında, terörist denilmiştir kendisine, dinini öğrenmeye çalıştığı için. 5 yıl işkence görmüş. şimdi 24 yaşındaymış. yaşıtlarına baktım hepsi de yalan gerçekler peşinde, en azından benim çevremdekiler. gözlerinde gördüm onuru. gözlerinde gördüm güç para değil güç inanç. gözlerinde gördüm "ey emperyalizm bedenime herşeyi yapabilirsin, ama ben beden değilim ondan çok fazlasıyım" dediğini. gözlerinde gördüm "ruhum zayıflamadı işte şimdi bir sınavı daha atlattım" dediğini. hayalleri varmış. evlenmek yuva kurmak istiyormuş, gözlerim yaşardı. onun yerinde olmak istedim biraz, kıskandım. kendimi düşündüm sonra. duruş bu olmalıydı. bakışların çok şeyi öretti anlayana. sen koskocaman bir devlettin. tek kişilik bir devlet. mahkum ettin seni mahkum edenleri.
güçlüydün topu, tüfeği herşeyi olan başka devletlerden. gücün inancındı sadece. o güç aslında -sadece- değil herşeydi. sahip olunmak istenip olunamayan...
Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan, taziye için Milli Görüş lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan ile birlikte gittikleri Ecevitler'in Orandaki evinde Rahşan hanımın sergilediği saygısızlığı Vakit'e anlattı.
-Sayın Kutan, Ecevit'in evine gittiniz. Sonrasını anlatır mısınız?
-Erbakan Hocamız ve partimizin Başkanlık Divanı'ndan üç dört arkadaşla beraber gittik. Bizden evvel Erkan Mumcu, Mehmet Keçeciler varmış, onlar çıkıyorlardı. Biz gittiğimizde Rahşan hanım yoktu. Bizi karşılamadı. Dolayısıyla orada Sayın Masum Türker ve Sayın Emrehan Halıcı karşıladı bizi. Oturduk. Ondan sonra Bizimle beraber gelenlerden bir tanesi, bir arkadaşımız Bilal Hoca. Kendisi gayet güzel Kuran-ı Kerim okuyor. Sayın Emrehan Halıcı'ya, Rahmetli için Kuran-ı Kerim okunmasına ne dersiniz? diye soruldu. O da, gayet olumlu olur dedi. Ancak sonradan, sesler geldi. Salonun biraz gerisinde olan yatak odasına yakın yerde oturan arkadaşlar bu seslerin, ne olduğunu, ne dendiği nakletti. içeriden Kim bu Kuran okuyan, kim okutuyor bunu? Niye okunuyor bu Kuran denilmiş. Arkadaşlar, Rahşan hanımın Kuran okunmasına bu tür bir reaksiyon gösterdiğini söylediler.
SANCARIN EŞi KURAN-I KERiM OKUNUNCA DUYGULANDI
-Rahşan hanım Erbakan Hoca ile arkadaşlarını karşılamadı. Ama Musevi Cemaati lideri isak Haleva'yı karşıladı. Bu tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?
-Evet, değerlendirilmesi gereken bir tavır. Biz kültürel değerlerimizin gereğini yaptık. Nezaketin gereğini yaptık. Ancak en azından karşı taraftan bir teşekkür gelmesi gerekirdi. Çünkü, genel intiba şudur; dini hassasiyeti az olan insanların bile, Allah vermesin yakınlarından biri öldüğü taktirde duyguları büyük ölçüde değişiyor. Dolayısıyla ahirete intikal eden yakınları için böylesine bir dini tavır ortaya konulmasından fevkalade memnun oluyorlar. Şunu hatırlıyorum; rahmetli Genelkurmay Başkanımız Semih Sancar vefat etmişti. O vakit biz hanımını arkadaşlarla beraber ziyaret ettik. Erbakan Hoca, Lütfü Doğan Hoca.. O vakit bir arkadaşımız Kuran-ı Kerim okudu. Rahmetli Semih Sancar'ın hanımefendisi o kadar çok duygulandı ve o kadar çok teşekkür etti ki.. Şöyle dedi hatta, Biz gerçek dostlarımızı ancak bu vesileyle öğrenmiş olduk Bunu şunun için söylüyorum; böyle bir ölüm halinde insanlar hakikaten daha da farklı oluyor. Rahşan hanımın teşekkürden vazgeçtik, en azından böyle bir reaksiyon göstermemesi gerekirdi.
-Bilal Hoca'yı yanınızda götürdünüz
-işte bu düşüncelerle Bilal Hoca'yı götürdük. Yani bu noktadan sonra vefat eden bir insana, bundan sonra faydalı olacak şey efendim törenler düzenlemek, methü sena etmek filan değil. Bunların kimseye faydası yok. Ölen bir Müslümana faydalı olacak ancak Kuran-ı Kerim okumak, hayırlı işler yapmaktır. Tekrar ediyorum; Rahşan hanımın reaksiyonu bizi üzdü.
ZIMNEN KABUL ETTiLER
Öte yandan, Erbakan ve arkadaşlarını karşılayan Emrehan Halıcı Vakit'in soruları üzerine, Bunları abartmayalım. Speküle etmeyelim demekle yetindi. Yine ziyaret esnasında konutta bulunan eski Devlet Bakanı Masum Türker de şu ilginç açıklamayı yaptı: Ben odanın kapı tarafındaydım. Neler söylendiğini duyamadım
KEÇECiLER: BiZi RAHŞAN HANIM KARŞILADI
Devlet eski Bakanı ANAP'lı Mehmet Keçeciler'in verdiği bilgiler de, skandalı ortaya koydu. Vakit'e konuşan Keçeciler, taziye için Ecevitler'in Orandaki evine gittiklerinde kendilerini Rahşan hanımın karşıladığını söyledi. Taziye çıkışında Erbakan Hoca ile kapıda karşılaştık. Biz gidiyorduk, onlar geliyorlardı. Kapıda hal hatır sorduk. Erbakan Hoca'ya hürmetlerimi bildirdim diyen Keçeciler, ayrıca şu bilgileri verdi: Bizi Rahşan hanım karşıladı. içeride 15 dakika kadar kaldık. Rahşan hanıma taziyemizi bildirdik, sohbet ettik. Başka arkadaşlar da vardı. Bizim Emrehan vardı, yine Masum Bey vardı, Uluç Gürkan vardı. Allah rahmet eylesin.
yeniden düzenleme: şunu söylemek de isterim ki aktardığım bu haber şu güne kadar en çok eksi oy alan metin girişim olmuştur. bu sadece bir aktarmadır.