amy winehouse'un aşırı dozdan ölümüne, bir siyu yerlisinin yorumu. demek istiyor ki "amy uyuşturucuydu, alkoldü derken, kötü dağıtmıştı". derbeder bir hayata ilişkin eleştirel bir yaklaşım. kısıtlı türkçesine rağmen kendini bir şekilde ifade etmiş.
o kadar yüzsüzlerdir ki, birileri hakkını aramaya, ekmeğini korumaya ya da artırmaya mı çıktı; hemen çemkirmeye başlarlar. sokağa çıkan adamın ne tembelliği kalır, ne göt büyütmüşlüğü. aslında kimsenin büyüttüğü götle falan bir derdi de yoktur. asıl derdi birilerinin sesini çıkaracak, koyun olmayacak cesareti bulmasıdır. çünkü bu cesaret, bunlara batar. bu yüzsüzler ister ki, herkes kendisi gibi koyun olsun, herkes gücün karşısında kendisi gibi köpek olsun. çünkü hakkını arayan adam, onun gözünde asi adamdır; ve bugün ekmeğini arayan adam yarın onun önünde köpekleştiği düzenin ve iktidarın tümüne de karşı çıkabilir.
"Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Milli Eğitim Bakanlığı ile bir protokol yaptıklarını ve artık okullarda internet kullanma parasını da bakanlıklarının karşılayacağını belirterek, "Yaklaşık yılda 35-40 trilyon para demek. Helali hoş olsun gençlere. Yeter ki bilgisayarı daha çok kullansınlar, bilgiye daha ulaşsınlar, evlerinde de ailelerine, büyüklerine de bu meredi, bu işi öğretsinler" dedi
Yıldırım, "Bundan kaçış yok. Yani 'bu yaştan sonra benim bilgisayarla ne işim olur' diye bir şey yok" şeklinde konuştu.
MÜSiAD ve istanbul Ticaret Odası işbirliğinde, MÜSiAD Gençlik Kurulu'nun Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlediği 2. Uluslararası Genç Girişimcilik Kongresi'nde yaptığı konuşmada, bir ülkenin gelişmesi ve refahı yakalaması, hem bölgesel hem de küresel anlamda rekabet edebilmesi için olmazsa olmaz şartın ulaşım ve iletişim olduğunu kaydetti."
sayın bakanın teknolojiyi överken, nesne, kişi ve olaylara karşı türk insanının üslubunu içselleştirmesi, akp'nin gerçekten de halkla nasıl içiçe olduğunun bir göstergesi değil mi? yemişim siyaset düzeyini falan, bakan dediğin dobra olacak arkadaş. yarın birgün kendilerinden "vay köftehor" ve "bak şu keranacıya" şeklinde övgü betimlemeleri bekliyoruz. mesafe katedilse de, hala bir resmiyet, bir soğukluk, bir mesafeli olma refleksi var maalesef üslupta.
şeklinde bir kapağı ile karşılaştığım, körpe beyinlere milli ve manevi şuur kazandırmak için hazırlanmış edebiyat harikası. içeriğini okumadım ama, muhtemelen ocakta nasıl emanet zulalanır, provokasyon, linç ve boğma telle insan boğazlama teknikleri gibi incelikler anlatılmıyordur.
teknolojinin ve sanayii gelişimin bütün nimetlerinde yararlanarak teknolojiye ve bilime küfür eden maloğlu maldır. bir yandan 21. yüzyılın uygarlık birikimine ve zenginliğine asalak gibi yapışıp onun kolaylıklarından faydalanırken, onun düşünsel-felsefi birikimine karşı yobazlıkta inat eder. çağdaşlığın buzdolabından, çamaşır ve bulaşık makinasından, internet ağından yararlanırken onun alkol tüketimine, kadın-erkek ilişkilerinde yarattığı devrime küfreder.
bunların ellerinden tüm teknoloji olanaklarını alıp 6. yüzyıl arap toplumunun simulasyonu bir ortama mahkum etmek aslında en güzelidir ama insanlık benim kadar gaddar değil.
var böyle bir şey. olmasa adam onların varlığından bu derece hayrete düşüp te dakika başı başlık açmaz.
sanıyorsunuz ki ateistlerden nefret ediyorlar ama; değil. adam hayret ediyor; nasıl olur da kendisinin girdiği tornadan bir başkası sapasağlam kurtulmuş; kendisinin efendice itaat ettiği, çocukluğundan bu yana mutlak bildiği kuralları ve doğruları reddedilebiliyor? dalga geçmeye çalışıyor, çarpıtmaya çalışıyor, küçümsemeye çalışıyor, yine de alttan alta hayran oluyor; kendisinin başka türlüsü olmaz zannettiği, yokluğunda insanların çıldıracağını ya da sapıklaşacağını zannettiği o teslimiyet dünyası olmadan da insanların normal yaşamını sürdürebileceğini görüp kendi aklını ve vicdanını kışkırtmaya çalışıyor ama; boşuna.
korkma canım kardeşim; bu bir kampanya değil. daha doğrusu kampanyaydı da, senin tırsacağın bir döneme ait değil. 1930lu yıllarda alman komünist partisi kpd'nin sloganı ve kampanyası. bakmış ki alman komünistleri aldıkları 6 milyon oya rağmen faşizm tehlikesini durduramıyorlar, sosyal demokratlar Hitler'i mahallenin delisi olarak gördüğünden komünistlerle ortak cepheye yanaşmıyorlar, bir de bataklıktaki sinekleri tek tek itlaf etmeyi deneyelim demişler.
Olmuş mu, olmamış tabii. Mefta olan bir kaç yüz naziye rağmen adamların afedersin it sürüsü kitleselliğine erişmesini önleyememişler; bir dünya savaşından yüklü tazminat borçları ve kırılmış bir ulusal gururla çıkan alman milleti denizde yüzerek kurtulmaktansa yılana sarılmayı tercih etmiş.
bu yarım kalmış kampanyanın haklılığı yerkürede milyonlarca ölüme ve yıkıma malolmuş onbeş yıl ile teslim edilmiş ise de, insanoğlunun hala ders alıp almadığı tartışılır.
maalesef geç kalmış bir uyarıydı. özürlü iki kardeşine bakması için okuldan alınıp eve kapatılınca, bir perşembe sabahı olmayan sevgilisiyle buluşmaya gider gibi giyinip kendini akdeniz'in kollarına bırakmıştı.
laboratuar deneylerinde peynir arayan fare beyniyle sabahtan beri darwin - maymun esprisi yapan uludağ sözlük kullanıcılarına hediye ettiğim espri.
çekinmeyin, tepe tepe kullanın canlar. adam "yuvarlak" demiş, üstüne de "dönüyor" demiş. sizin beyniniz de 16. yüzyıl zırcahil avrupalısından daha fazla bir çapa ve birikime sahip olmadığı için rahatlıkla kullanabilirsiniz.
konu ile ilgili espri üretmek isteyenler için anahtar kelimeler:
top, yuvarlak, marjinal, dönmek.
- ahahah adam yuvarlak demiş ya. sensin lan yuvarlak.
costas ferris'in 1983 yapımı filmi rembetiko'nun birbirinden enfes müziklerinden birisidir. şarkının filmde seslendirildiği sahnenin, filmin baş karakteri marika'nın henüz 6 yaşında babasının annesini öldürmesine şahit olduğu sahne olması, şarkıdaki trajedi ve etkileyiciliğe zirve yaptırmaktadır.
büyük yunanistan rüyası için girişilen bir savaşta evlatlarını ege topraklarında bırakmış, yetmemiş, mübadele ile binlerce anadolu rumunu yaşadığı topraklarından etmiş anne yunanistan'a öfkeli olmasa da, sitem ve acı yüklü bir ezgidir.
ta pseitika ta logia, ta megala
mu ta pes me to proto su to gala
ma tora pu xipnisane ta fidia
esi foras t archaia su stolidia
ke den dakrizis pote su, mana mu ellas
pu ta pedia su sklavus xepulas
ta pseitika ta logia ta megala
mu ta pes me to proto su to gala
ma tote pu sti moira mu milusa
eiches ntithei tarchaia su ta lusa
ke sto pazari me pires, giftissa, maimu
ellada, ellada, mana tu kaimu
ta pseitika ta logia, ta megala
mu ta pes me to proto su to gala
ma tora pu i fotia funtoni pali
esi kitas t archaia su ta kalli
ke stis arenes tu kosmu, mana mu ellas
to idio psema panta kuvalas
son bir saattir sol framede gördüğüm "tavuk çiftliği kuralım ete para vermeyelim, birbirimizi sikelim göte para vermeyelim" dayanışması. ibretle izliyoruz.
misal adamın durduk yere kürt kızlarına giydiresi mi tutmuş. sıkıysa dokun, gelsin yalakalarından "sözlüğün gördüğü göreceği en parlak zeka, übermensch, sözlükteki bölücülerin hallendiği büyük türk" vsvs entrileri.
ya da eleman kürtlerin ellerinde selpak mendil, hem pis hem yoksul ortalarda gezip, görüntü kalitesini bozduğundan, ana babalarının kollarındna tutup sokağa saldığından şikayetçi. " e ancuk, adam yoksul işte ne yapsın. adamın köyünü başına yıkan, toprağından ayırıp büyük şehirlere gönderen senin zihniyetin. kaldı ki düğün arabalarının önünü kesmek güreşten sonra en yerleşik ata sporumzudur, ne vakit demografik istatistiğini çıkardın" desen, hemen kankaları imdada yetişiyor. "ona ırkçı diyenlerin kendisi ırkçıdır. vatanını sevmesi kıskanılan yazar. götünü yediğim ultra süper insan".
McKenzie Wark tarafından 1986'da kaleme alınmış manifesto ve aynı isimle yayımlanan kitap.
"this is our world now... the world of the electron and the switch, the
beauty of the baud. we make use of a service already existing without paying
for what could be dirt-cheap if it wasn't run by profiteering gluttons, and
you call us criminals. we explore... and you call us criminals. we seek
after knowledge... and you call us criminals. we exist without skin color,
without nationality, without religious bias... and you call us criminals.
you build atomic bombs, you wage wars, you murder, cheat, and lie to us
and try to make us believe it's for our own good, yet we're the criminals.
yes, i am a criminal. my crime is that of curiosity. my crime is
that of judging people by what they say and think, not what they look like.
my crime is that of outsmarting you, something that you will never forgive me
for.
i am a hacker, and this is my manifesto. you may stop this individual,
but you can't stop us all... after all, we're all alike." *
bir knutna navar çalışması. sözlerinin türkçe karşılığını bilemeyeceğim ama, youtube'dan dinlediğim kadarıyla oldukça ajitatif ve güzel.
Vers]
Det viskas i vster och ster, hr du det inte Kamrat?
Det r borgarnas skrmda rster, hr du dem inte Kamrat?
De ser med skrck hur den vxer var dag,
de utsugnas organiserade hr.
De rustar sitt vlde med ordning och lag,
som riktas mot dig, Proletr!
[Refrain]
Arbetarbrder vi mste skapa ett kommunistiskt parti!
En kampstat med ledning som inte frrder,
med hngivna klasskmpar i!
Vr samlade vilja, vr medvetna frtrupp som leder till
seger vr vldiga kamp.
Vr stolthet, vr ryggrad, vrt hjrta, vr hjrna,
r arbetarklassens eget parti! [x2]
[Vers]
S tveka ej lngre, kom med oss i kampen mot
utsugarvldet Kamrat.
Tillsammans vi smider vrt verktyg och vapen,
vi skapar partiet Kamrat!
Segervisst vljer vi klasskampens vg,
som ndvndigheten oss lr.
Och rustar oss fr vr historiska uppgift:
Revolution, Proletr!
[Refrain]
Arbetarbrder vi mste skapa ett kommunistiskt parti!
En kampstat med ledning som inte frrder,
med hngivna klasskmpar i!
Vr samlade vilja, vr medvetna frtrupp som leder till
seger vr vldiga kamp.
Vr stolthet, vr ryggrad, vrt hjrta, vr hjrna,
r arbetarklassens eget parti! [x2]
sahadaki maçı bilmem de, tribünde laziolu çapulcuların yusuf yusuf izleyeceği maçtır. livorno deplasmanının kendileri için ne anlama geldiğini 2005 te anladıklarından, 2 sezondur dayak yememek için efendi efendi tribünde oturuyorlar yandan yemiş ssler...