22 kasım 1994 trabzonspor - lazio ss maçında trabzonspor un kalecisi viktor un yaptığı inanılmaz hata sonucunda maçın spikerinin ağzından bir anda dökülen cümlelerdir.
viktor , o maçta ayağındaki topu inanılmaz biçimde rakip oyuncuya vermiş akabinde top ağlarla buluşmuştur.
kaleci hataları denildiğinde akla hayrettin ve fevzi gelse de bu hatadan sonra viktoru da bu kategoriye eklemeliyiz.
yılbaşı gecesi turist taciz etmek için, günler öncesinden yılbaşı eğlencelerinin düzenleneceği kalabalık yerlere bir sniper edası ile mevzilenen, oluşacak o kalabalıktan ganimet elde etmeyi kafasına koymuş yurdum abazasının, teknolojik araç-gereçlerden faydalanma talebidir.
heronlardan gelecek görüntülerle ; alman nerede yuvalanır, ingiliz nerede demlenir, hollandalı nerede sevişir gibi hayati stratejik istihbaratları elde etmek adına askeri yetkililerden böyle bir talepte bulunacaktır.
artık
alman ın götünün sol lobu mu olur,
ingiliz in sağ memesi mi olur,
hollandalı nın kaba eti mi olur
allah ne verdiyse avuçlanacak yumulunacak sıvazlanacak yoğurulacaktır.
zamanında benimle benzer düşünceleri yaşayan arkadaşlar da olmuş.
içinden gelerek, heves ederek açılan başlığın; ya sol framenin hızından ya da diğer yazarların dikkatini çekmemesinden, gözünden kaçmasından dolayı dımdızlak ortada kalması, kimsenin entry girmemesi durumudur.
insanın yazma hevesini kırar.
altına işeyen çocuk mahcubiyeti verir.
sevgili ile gezerken surata abanılmış top yeme hissi uyandırır.
baba azarlarken halı deseni incelemeye benzer.
çizgili pijama ile bakkala giderken yolda aşık olunan kızı görmek gibidir.
geçen sene yılbaşı gecesi sol framenin üstünde endam eyleyen birkaç dans figürü , biraz da fettan gülümseme ile sözlük yazarlarını hafiften mest eden kızdan
* daha fazlasını
* daha erotiğini
* daha sıcağını
* daha
* daha
* daha
bekleyen yazarın zall a atarlanmasıdır. geçen seneki ile asla yetinilmeyecektir.
uludere de yaşanan olaydan sonra bir anda hümanist insancıl demokrat rererörör kesilen sözde insan özde yavşaklara , pe ka ka kamplarını ve orada yaşatılan işkenceleri de sözlükte irdelemeleri için yapılan çağrıdır. *
haberin kaynağı mynet.
link aşağıda.
pe ka ka kamplarındaki işkenceleri bizzat yaşayan eski pe ka kalı selma batmaz gördüklerini anlatırken zorlanmış, hatta bazı şahit olduğu olayları hatırlamak dahi istemediğini belirtmiştir.
Cinsel fetişizm, cansız bir nesnenin veya bir beden parçasının tahrik edici olarak algılanmasına denir. ( kaynak vikipedi )
-Normal insanlarda cinsel organa ya da vücudun tümüne yönelen cinsel ilgi fetişistte fetiş saydığı bölgelere ya da nesnelere yönelir. Bu cinse ilgi yaygınlaşacağı yerde kendisine çekici gelen fetişe takılı kalır.
-Ancak en sık görülen fetiş objeleri arasında:
Ayakkabılar
Çoraplar
Külot,külotlu çorap, sütyen, iç fanilası
Karşı cinsin kullandığı özel eşyalar
Mendil
Eldiven
külotlu çorap
Kokular
Takılar,
Kullanılmış kıyafetler
- Fetişizmde cinsel aktivite tamamen fetiş objeye yönelmiştir. Kişi bütün cinsel fantezilerini bu obje üzerinden yapar: Fetişi ayakkabı olan biri bu objeye bakarak kendini uyarır ve mastürbasyon yapar. Bu objeler fetişistin yanından hiç ayırmadığı eşyalar durumuna gelebilirler. .Fetişist kendisini bu eşyalarla cinsel ilişkide bulunmuş gibi hissetmektedir.
Eğer bir fetiş sembol kişinin sevdiği ancak ulaşamadığı birine aitse değeri daha fazladır. Böyle bir eşyayı elde etmek için hırsızlık yapabilir hatta daha ağır suçlar işleyebilir.
- Kadınların sadece şıklık,üşümemek için aksesuar olarak giydikleri külotluçorap. Farkında olmadan erkeklerin ilgisini çeker. Bir dişinin bacaklarına yakından direk bakmak günah,ayıp medeniyet dışı olduğundan açık açık bakamaz.. Erkek gözleri kendine uygun çevredeki herşeyi farkeder,dalgınsa bile uyanır.Çorap kadınların bile farketmediği cinsel sinyaller yollar. Erkeklerin kendi buluşudur naylon çorap toplasanız 40-50 yıllık geçmişi yok. Kadınlar ise enerjileri çekici güçleri taşlarda burçlarda ararlar.
Türkiyede en yoğun yaşanan fetişizm naylon çorap ve bacak fetişizmidir. Çoğu erkek bu fetişizmini bilmez.
Erkek gözü bir şekilde kayar kadın bacaklarına. Herhangi bir halk arasında yolda,otobüste,taşıtlarda göz kayar. Erkek, bir kadın farketmediği zaman gözucuyla bakar bacaklara. Genellikle bu böyledir.
Bu fetişizmdir. Hemen her erkekte biraz bulunur. Kadına olan ilgi, meraktır.
Kadın çıplak olsa o kadar ilgi çekmez. Giydiği kadınsı elbiseler dantelli malzemeler erkek gözünü üstüne çeker. Külotlu çorap ve bacak fetişizmi öyle yaygındır ki kadınlar bunu bilmezler. Fetişi açığa çıkartan kadınları giydiren modacılar genellikle erkektir. Kadın modasında modacılar fetişizmi ,külotluçorapları çok iyi kullanırlar. Kadınlar vücudundaki fetişlerin erkeklerde tesir yaptığını çok geç farkına varır. .Genellikle bilmezler. Sadece giysidir onlara göre.
En gizemli renk siyahtır. Siyah külotlu çorap erkeklerin en çok ilgisini çeken renktir. Erkek fantezilerinin içinde en fazla paylardan biri Hemşire, Hizmetçi, hostes,Sekreter tarzı üniformalı kadınlardır..
şehit haberlerinin memleketi yasa boğduğu anlardır..
bu orosbu çocukları ne zaman şehit haberi gelse ortadan kaybolurlar. ses seda çıkarmazlar.
ne demokratlıklarından ! ne insanlıklarından ! eser kalır.
söz konusu dağdan gelen domuz leşleri olunca insan hakları lellelelölölölö vervevevrve kökököklklkll diye havkıranlar mehmetçik şehit olunca sadece üzgünüz derler.
işte bunlar böyle yavşak böyle adi böyle şerefsiz yaratıklardır.
lan şerefsizin oğlu kahpenin emzirdiği seni 24 asker hayatının baharında kara toprağa düşerken sözlükten siktir olup gidiyorsun da, köpekler hak ettikleri sona ulaşınca neden ağzından salyalar akıtarak sözlüğe koşuyorsun.
kürtlere karşı yapılan girişimlerde de bu orosbu çocukları yine sözlükte cirit atarken (bkz: serap eser) ototbüste diri diri yakılırken yine ortadan kaybolur bu orosbu evlatları.
böyleleri sözlükte boldur. tespit etmesi kolaydır...
bunlar.. bunlar babadan oğula nesil her halde bunlar bu amına koduğum çocukları.
sakinim amına koyayım. sigara yaktım maç izliyorum..
not : gelen eksilere bakınca bu orsbu çocuklarının sayısının tahminimden de fazla olduğunu öğrenmekle beraber bu eksileri zerre şeyime takmadığımı belirterek az önce yaktığım sigaramı keyifle içmeye devam ettiğimi de hatırlatayım.
bu entry i haftanın değil yılın en çok eksi alan en kötü entry si yapmazsanız en hafif tabirler ılıksınız lan götelekler.
ölme ( öldürülme ) biçimleriyle kafama takılan üç lider.
kafama takılan kısımları aşağıda açıklamaya çalışacağım. muhakkak yanıldığım ya da bilgi eksikliğimden kaynaklı hatalı noktalar da olacaktır. yazar arkadaşların fikirlerini de merak ediyorum.
öncelikle :
(bkz: adnan menderes). türkiye cumhuriyeti başbakanlarından. işin siyasi yönüne asla dalmayacağım. tutuklandı, yargılandı ve idam cezasına çarptırıldı. cezası infaz edildi.
darağacındaki resimlerini herkes gördü.
o idamdan sonra türkiye deki tüm siyasetçiler darbeden korkar oldu. belki de amaç buydu. darağacındaki fotoğraflar '' ayağınızı denk alın '' mesajıydı belki. zaten menderesten sonra kimse asılmadı siyasetçilerden. ya da asılmayı hak edecek ! bir suç işlemeye cesaret edemedi.
(bkz: saddam hüseyin) : birileri bırak artık dedi. bırakmadı. ülkesine girildi. yakalandı , yargılandı ! asıldı. kameralar çekti.
adam devlet başkanı. suçlu da olsa katil de olsa ( ki bilemeyiz ) idamını herkese neden izletirsiniz ?
ülkesi çok iyi durumda. ekonomi iyi. batılılar diyor ki bırak. neden ? demokrasi getireceğiz. !
ayaklanmalar başlıyor. belki de libya ordusunda olmayan silahlar isyancılarda. lan isyancı dediğin tankı nerden bulur. ordunun tanklarına el koydu. lan garnizona girip bir çiçek koparsan ebeninkini tersten gösterirler adama. nasıl girdin ordunun silah deposuna.
bir bakıyorsun daha dün bakkal işleten, zahire dükkanında bulgur satan adam sniper kullanıyor tank sürüyor. akıl alır gibi değil. neyse..
adamı parçaladılar. linç ettiler. kameralara çektiler.
sıradan bir insanın linç görüntülerini bile sansürleyerek veren medya kaddafi için aynı insaniyeti gösteremedi.
iyi bir cerrah görüntülerden otopsi raporunu hazırlar kaddafinin... net yakından iğrenç..
bu da mesaj. ''ayağınızı denk alın''
toparlayacak olursak ; bazı güçler kendilerine zorluk çıkaran insanları hunharca vahşice ortadan kadırtıyor. görüntüleri herkese ulaştırıyor.
geride kalanlara da mesaj belli :
ayağınızı denk alın !!!
not : amacım ; kıyas yapmak değil, en iyisi en kötüsü belirlemek değil. her üçü de çok iyi ya da kötü insanlar gibi bir iddia bu yazının konusu değil.
sadece ölümlerinin geniş kitlelere gösterilmesi kafama takıldı.
bir arkadaşın söylediği birkaç linki tıklamam sonucu ekranda beliren aşağıdaki ifadelerdir.
öncelikle beyler. bunları yazdıktan sonra uçabilirim. kişisel güvenliğim yok. ama anlatacağım. bol bol caps alın, silinirsem torukmactonunpenisi. wordpress.comdan yazacagım. bilen bilir, bilmeyenler için sözlüğün kuruluşunu özet geçiyorum. zeykur valekov diye bir adam vardı. ekşisözlük trollü. bu adam trollügünden dolayı (buralara uzun uzun değineceğim) ekşiden atıldı. zallın sitesi olan sozlukspot.com dan arkadaslarıyla eglenmek amacıyla bir site actı, sil-banla fonksiyonları çalışmadı altyapı kötü oldugu icin. küfürler havada uçuştu. formatsız sözlük kavramı ortaya çıktı. yazarlar akın akın gelmeye başladılar, sonunda zeykur kitleyi kontrol edemedi dayanamayıp kapattı sözlüğü. aynı gece zeykur sözlük , inci sözlük adıyla buraya yönlendirildi. 17 aralık 2009 du sanırım. incisözlüğün kuruluşu,en azından "gösterilen" böyledir. şimdi size madalyonun diğer tarafını göstereceğim, bunların içinde bizzat sahit olmus biri olarak. son olarak, bunları yazdıktan sonra uçabilirim. kişisel güvenliğim yok. ama anlatacağım. bol bol caps alın, silinirsem torukmactonunpenisi. wordpress.comdan yazacagım. kasım 2009a kadar ekşisözlük yazarıydım beyler. yani ocak 2009dan başlayarak zeykurun yaptıklarını, girdiği polemikleri trollüklerini vs hepsini çok iyi gördüm. size biraz zeykurdan bahsedeyim, rahat durmazdı hiçbir zaman. çoğu başlıkta kaos yaratırdı. saldırdığı kişiler hep kemalistti. zaten adam 7/24 atatürke söver, kemalizmin kötülügünden bahsederdi. nurcu zaten. zeykurun arkasındaki amaclardan bahsetmeden önce nurcuların neden atatürkü sevmediğini said nursinin gerçek yüzünü vs sikkofieldın blogunda bulabilirsiniz. (http://michaelsikkofield.blogspot.com/ ) şimdi zeykurun gerçek yüzüne gelelim ... size küçük bir soru, illumanitici olsaydınız ve kitlelerin zihinlerini kontrol etmek amacınız olsaydı, nasıl yapardınız?ir bölge belirleyelim. mesela türkiye. çok uzak bir örnek oldu ama kendi kontrolünde cemaatler vs kurup ülkenin belli bir kesimini ele geçirdin. peki ya aydın- entellektüel olarak adlandırılan kesim, populer kültür düşkünleri ? onları da kendi subliminal mesajının dolu oldugu edebiyat-sinema akımlarıyla kontrol ettin. peki ya kendine bir hedef ideoloji belirlememiş gençlik? onları nasıl kontrol edeceksin? ki nufusunun büyük bir çogunlugu genç olan bir ülkede yaşıyorsak... işte bunun da yolunu buldular beyler. benden önceki entryler hep komplo teorileri üstüne kuruluydu, somut değildi, gidiş yolunuz yanlıştı ancak dogru sonuca cok yaklastınız. evet beyler. gençlik dedim. gençliğin kontrol edilmesi dedim. bunun için bu genç kitlenin bir şekilde bağımlı yapılması gerekliydi. onlar da teknolojiyi kullandı. şöyle bir dönüp bakın, fazla değil. 5-10 yıl. 5 yıl önce dokunmatik telefon mu vardı amk ülkesinde? yada bırakın telefonu. internet beyler. 10 yıl 15 yıl önce 56k modemler kullanırken şimdi torrentten hd filmler indiriyoruz. bu kadar hızla yayılan bu gelişmeler, sizce de cezbedici değil mi, bağımlılık yaratmaz mı beyler? onlar da bunu kullandı, ortadoğunun potansiyel kukla süpergücünün en büyük kitlesini kontrol edeceklerdi sonuçta; türkiye gençliğini. 3-5 sitenin olmadığı yıllardan bahsediyorum, bir site çıktı. ortam çok güzel. cezbedici. feci geyikler dönüyor; ekşisözlükten bahsediyorum. o sıralar herkesin interneti yoktu zaten. internetinizin olması için baya taşşaklı geliriniz olmalıydı. illumanitik örgütlenme bunu esas alır zaten. para= güçtür. ve önce güçlüleri çekerler yanlarına. ekşisözlük de bu şekilde o zamanın burjuvazi gençliğini topladı bünyesinde. ayrıca incisözlük yönetimi bu başlıktaki herhangi bir entryi , yazanları veya beni silerseniz namertsiniz. neyse devam ediyorum ben. ekşisözlüğün kurulmasıyla gençlik oraya akın etti. ağzına kadar doldu beyler sözlük. kapatise, entry kalitesi falan dediler yazar alımını çok zorlaştırdılar. 1-2 sene ekşisözlükte en az yazar kadar onay bekleyen adam oldu. işte o 1-2 senenin sonunda yıllardır aranan alternatif geldi. uludagsözlük. düşünsenize, türkiyenin en prestijli en çok aranan güncel , kendi kendini yenileyen sitesini yapmışsınız. site dünyada duyulmuş. kurduğunuz için sizi microsoft a almıslar. reklam gelirleriniz aylık 100.000 doları bulmus, ama kodladıgınız sistemin scriptin patentini almıyorsunuz. açık bırakıyorsunuz. düşünsenize beyler bu adam bu kadar mal olabilir mi? uludagın kurulmasına göz göre göre müsade ettigini görüyor musunuz siz de? hatırlatma; silinirsem torukmactonunpenisi. wordpress.comdan yazacagım. adamlar ilgiyi dagıtmak icin suzanı cıkardılar vay amk * evet beyler, 2006da ssgnin ekşisözlügün scriptinin patentini almama "hatası" ve yazar onayı bekleyenlerin birikmesi üzerine alternatif uludagsözlük kuruldu. onay bekleyenlerin hepsi doluştu oraya. sonra zallın açık kaynagı "bir şekilde" dağıtmasıyla sayısız klon oluştu. ancak zall asıl bombasını 2007 yılında patlatacak, fakat bunu 2009un sonuna kadar hic kimsenin ruhu bile duymayacaktı. uludan sonra aynı kaynak kodlarıyla binlerce klon oluştu. sonra 2007 yılında sessiz sedasız bir site daha kurdu zall. bastıgınız yere bakın beyler; sozlukspot.com. hiç duyulmadı, peki sizce bunun duyurulup duyurulmaması zallın elinde değil miydi? populer yapılamaz mıydı sözlükspot? binlerce yazarının oldugu türkiyenin en büyük 2. sözlügünde reklam yapsaydın akın akın insanlar gelmez miydi oraya? fakat zall nedense sessiz kalmayı tercih etti. sozlukspotun kendine ait oldugunu bile, inci yazarları tarafından ortaya çıkarıldıktan sonra kabul etmiştir. kaynak: http://www.uludagsozluk.com/e/7034404/ sözlük formatı ve düzeni yerine oturdu klonların gelmesiyle. ekşiyi göz nuru yaptılar, uludaysa genellikle ekşide banlanmış, girmeyi bekleyen adamlar olurdu. tabii çoğunluğundan bahsediyorum, uluya gönülden bağlı adamlar da vardı. her neyse, düzen oturunca bu böyle uzun süre devam etti. bu süre içerisinde yöneticiler daha baskıcı olmaya, sınırlamalar getirmeye başladılar. bu yasakların çıkışı 2007 yılına dayanıyor. 2007de de "idealist coder" zall sessiz sedasız "projesini" başlatmıştı değil mi, ahahah tesadüftür canım. yasaklar günden güne -ama sessizce- arttı. peki sizce onlar "her yasağın kendi isyancısını doğuracagını" bilmiyorlar mıydı beyler? yoksa zaten bunu mu istiyorlardı, aynı bugün ortadogudaki olaylar gibi... sizi şimdi çok geriye götüreceğim, birinci dünya savaşının çıkış nedenine... "Avusturya-Macaristan imparatorluğu Veliahtı Franz Ferdinand,28 Haziran 1914 günü Saraybosnayı ziyaretinde bir Sırp Milliyetçisi olan Princip tarafından öldürüldü. " tabii ki asıl neden bu değil, sadece "bardağı taşıran son damla" şimdi bunu günümüze empoze edelim beyler, altyapısı yıllarca hazırlanmış, planlanmış bir isyanın çıkması için sadece bir tetikçi gerekiyordu artık... ocak 2009, entel olup kız kaldırmaya çalışan-ve kaldıran- bir ekşisözlük yazarıydım. ne oldu ,ne bitti anlayamadan o geldi beyler...
"tetikçi"
zeykur valekov...
yazımın başı olan (#45255558)da zeykurdan bahsetmiştim biraz. zeykur trolldü. hemde trollün allahı. görünürde öyleydi tabii, bunların hepsi planlamıştı. nurcu zeykur atatürk ve kemalizme saldırdıgından dolayı defalarca silindi. ekşisözlükte 2009 yılının en cok konusulan adamı oydu belki de. illuminatik örgütlenmenin içinde olup, türkiyede genç hedef kitle üzerinde internet yoluyla çalışan 4 adam varsa bunlar ssg, zall, zeykur valekov ve inci`dir. her neyse, 2009 yılında zeykur üzerine düşeni çok iyi yaptı ve son kez -kasım 2009du sanırım- silindi ekşiden.
birkaç "arkadaşıyla" ayrılıp burayı, eski adıyla zeykuru kurdu. görünürde zeykursözlük sadece eğlenmek amacıyla kurulmuştu değil mi? peki öyle olsun, biraz daha devam edelim. sonra ne oldu, sozlukspot altyapısının iyi çalışmamasından -hatta hiç çalışmamasından- dolayı entryler silinemedi, küfürler havada uçuştu, insanlar "formatsız sözlük" var deyip akın etti buraya. peki şimdi size soruyorum, türkiyenin en büyük ikinci sözlügü olan uludagı kuran adam -zall- nasıl olur da 2007 yılından beri üstünde ugrastıgı bir projenin en basit fonksiyonlarını bile çalışır hale getirmedi? hiç mi sözlük açılmadı o 3 yılda? yada zall hiç mi test yapmadı? zeykurdan önce sozlukspot üzerinden kurulmuş tek bir büyük sözlük gösterin bana, siktir olup gideceğim. zeykurun gelip burada sözlük açması "formatsız sözlük" ün olusması simdi de tesadüf gibi mi duruyor beyler? sözlüğün bu şekilde kurulup yazarların akın etmesinden sonra yanlış hatırlamıyorsam 17 aralık 2009 gecesinde zeykur birden kayboldu ortalıktan. illuminatinin türkiye gençlik hedef kitlesindeki son evresi başlamış oldu böylece. kaç yıldır planlandıgı bilinmeyen, 12 yıldır açık bir şekilde sürdürülen faaliyetin ssg, zall ve zeykurdan sonra son adamı sahneye çıktı. inci... zeykurun "kontrol edemem ben insanları" deyip kapattıgı sözlügü, aynı gece "bilinmeyen" biri incisözlük adına yönlendirdi. artık her şey hazırdı, sadece tavşanın tuzaga girmesi bekleniyordu. dedim ya basit bir ekşisözlük yazarıydım diye, işte gelişim arkadaşımın "olm zeykur ibnesi yapmıs yine yapacagını formatsız sözlük var kural yok herkes ana bacı sövüyor ahahah çok eglenceli lan" demesiyle oldu. bir hafta sonraydı sanırım, inciye dönüştü burası. başta her şey çok güzeldi geyikler, mottoların olusması... yıllardır kurallarla sıkılan bir neslin bir anda serbest bırakılmasıydı bu beyler... ocağa kadar her şey gayet güzel devam etti. mükemmeldi ortam. yazdıgımı okuyan modların da oldugunu düşünüyorum. zaten bildigim kadarıyla hiçbir moderatorun bu yapılanmadan haberi yok. objektif olup okusunlar. okuyanlar da lütfen tüm entryleri tek bir sayfada derleyip sosyal medyada çoğaltsınlar. sözlügün belirsizce incisözlük adına yönlendirilmesinden sonra, yani 17 aralık 2009`dan ocak ayına kadar her şey normaldi. sonra ilk kıvılcım çakıldı. -sanıyorum best fmdi- ilk ziyaret düzenlendi ve arkasından "tarihin arka odası" ziyareti gerçekleşti. peki sizce bu da mı tesadüftü? murat bardakçının haberi yok muydu en büyük kitleyi hedef alan illumanitist bu yapılanmadan? ziyaret bu, incisözlüğün adının duyulmasını sağlayan ilk ziyarettir. : http://www.youtube.com/watch?v=jRpAFVıkuJ8 biraz ziyaretin "hedefi" olan murat bardakçıyı inceleyelim. pek çok kere mason oldugunu dile getirmiş birisi, şuan bunu bulabildim, size hızlı aktarmak icin, araştırmıyorum, siz araştırabilirsiniz : http://tr-tr.facebook.com...deo.php?v=105855699472779 evet beyler ilk ziyaret -tarihin arka odası- oldukca ses getirdi ve sözlük tanınmaya başladı. yıldızlar havada uçuştu, bir sürü ziyaret yapıldı. peki şimdi beyler oturup düsünelim. sözlükte iki yıldır yaptıgımız "ziyaret" aslında ne? düşünsenize, tv/radyo programına, siteye vs organize şekilde saldırıyorsunuz ve "ccc inci siker ccc" "in ci we trust" gibi seyler yazıp cıkıyorsunuz.
olan şey ne;
1-) Saldırılan yer siteyse kullanılmaz hale geliyor her yerde inci yazıyor.
2-) tv-radyo-site ziyaretlerinde inci adı geciyor ve yeni bir hedef kitle inciyi duymuş oluyor. dolayısıyla hepsi inciye akın ediyor.
peki hiç düşündünüz mü "acaba neden her büyük ziyaretten sonra yazar alımı açıldı?"
değineceğim 2 konu kaldı arkadaslar, ilk olarak ziyaretlerin gerçekleştirilişine ve sonuclarına bakalım.
1-) Twitter ziyareti : bütün sosyal medya incisözlük adını duydu
2-) Ekşisözlük ziyareti: düşünsenize beyler 10 yıllık bir sitenin cookieleri "gökten" düştü ve ekşiye saldırı gerçekleşti.. böylelikle bütün sözlük yazarları inciyi duymus oldu.
3-) Okan Bayülgen ziyareti: hedef kitle yine aynıydı, sözlük adı çok iyi şekilde duyuruldu.
ve son olarak,
4-) facebook ziyareti: neredeyse herkesin bir facebook hesabı var değil mi? bu ziyaretle 7den 70e herkes inciden haberdar oldu. çok büyük yazar alımları yapıldı. tüm gençlik incisözlükteydi artık. hedef kitle tuzağa girdi, ve son of beach başta olmak üzere burada arkadaslarımız tarafından deşifre edilen subliminal mesajlar verildi. ( bir tane de ben söyleyeyim,mor çizgi`, araştırın. )
ikinci konuya değinip noktalıyorum beyler. yaymak ve bilinclenip bilinclenmek size düşmüş. kitlelerle ortak karar alıp hareket edelim.
son konu,
bundan birkaç ay önce sözlügün girişine dev gibi bir özür mektubu kondu. adnan oktar ismi sansürlendi. başlıkları mühürlendi. sansüre karşı olan hani bizdik inci? her neyse, devam edelim. bakalım incinin "avukatlar elimize tutuşturdu hedehödö" dediği özür mektubuyla, bakın bizim elimize ne tutuşturulmuş ?
gördüğünüz gibi darwinist materyalist felsefeyi çökerttiği için adnan hocaya "şukusunu" vermiş birileri.
adnan hoca kim beyler, biraz derinlere inelim. bakın sikkofield ne demiş adnan hocayla ilgili http://michaelsikkofield....011/06/sevgili-adnan.html
okumak istemiyorsanız, en azından şu videolara bakın beyler.
geçen hafta sonu finlandiya da yapılan seçimlerde yüzde 19 oranında oy alarak sürpriz yapan avrupa birliği karşıtı finlandiya partisidir.
AB karşıtı polititk rüzgarların estiği Finlandiya'da Gerçek Finliler'in de ortağı olduğu bir koalisyon hükümeti, AB'nin politik merkezlerinde ciddi bir rahatsızlık nedeni. Hem mali krizde bulunan Portekiz'e yardım paketi hem de AB'nin gelecekteki olası mali krizlere karşı kapsayıcı önlemler paketinin bütün üye ülkeler tarafından imzalanması gerekiyor. Finlandiya'nın imzalamaması, her iki paketin de uygulanamaz hale gelmesine neden olacak.
Gerçek Finliler hareketi seçimlerde Portekiz'e mali yardıma karşı çıkarak seçim propagandası yapmıştı. Alman basını bu gelişmeyi, “seçim sonuçları AB mali merkezinin uykularını kaçırıyor” şeklindeki başlıklarla verdi.
GÖÇMEN KRiZi HÜKÜMETKERi BiRBiRiNE DÜŞÜRDÜ
AB'ye üye ülkeler arasındaki ayrılığa istim veren gelişmelerden biri de italya'da yaşanan kaçak göçmen krizi. Önceki hafta, sayıları yaklaşık 25 bin olarak verilen ve genellikle Tunus, Mısır, Libya gibi ülkelerden gelen italya'ya gelen kaçak mültecilere, italyan yönetiminin geçici bir oturma müsaadesi vereceğini açıklamasıyla AB üyesi hükümetler birbirlerine girmişti. AB'ye üye ülkeler arasındaki sınırları kaldırıp, üye ülke vatandaşlarının serbest dolaşımını düzenleyen Şengen Antlaşması nedeniyle, italya'nın kaçak mültecilere geçici de olsa oturma müsaadesi vermesi, bu göçmenlerin diğer ülkelere seyahat etmelerine yol açacağından, özellikle Almanya ve Fransa, italya'ya yönelik ciddi tehditlerde bulunmuşlardı.
ŞENGEN ANTLAŞMASINA AYKIRI HAREKET EDiLiYOR
Almanya ve Fransa, italya'dan ülkelerine yönelik her türlü trafiği sıkı kontrol edeceğini açıkladı. Alman basınında, Fransa'nın italya sınırında kontrol noktaları oluşturduğu haberleriyle dolu. Bu bir gelişmeler, AB ve Şengen Antlaşması'nın ruhuna aykırı. Yaşanan gerginlik nedeniyle italya içişleri bakanı R. Maroni, geçtiğimiz hafta Lüksemburg'da gerçekleştirilen AB içişleri Bakanları Zirvesi'nde, “Şengen Antlaşması'na üyeliği yeniden gözden geçirmek gerekir” derken, Başbakan S. Berlusconi'de”italya AB'den çıkabilir” demişti. Bu sözlerin, italya gibi AB'nin kurucu üyesi gibi bir ülkeden geliyor olması, birlik üyesi ülkeler arasındaki ayrılıkların derinliğine işaret ediyor. Ayrıca AB'nin motor gücü olarak kabul gören Almanya-Fransa ikilisinin de arasında bu sıralar soğuk rüzgarlar esiyor. iki ülke arasındaki gerginliğin zirvesini, Fransa'nın Libya konusunda Almanya'nın karşı çıkmasına rağmen, Amerika ile ortak tavır almıştı. Hatta Fransa bu politikasını diğer AB ülkeleriyle uyumlu hale getirmemişti. Fransa'nın bu tavrı, bir süredir mali krizle mücadele eden AB'de merkezkaç eğilimlerin önünü açmış durumda.
Yunanistan'da başlayan, irlanda'nın ardından şimdide Portekiz'de yaşanan mali krizi aşmaya yönelik mali paketlerin finansmanı sorunu, AB içinde ekonomik durumu iyi olan ülkelerin aktardığı mali yardım yüzünden o ülke kamuoyunda birlik karşıtı bir politik atmosferin doğmasına neden oluyor.
Mehmet Salih Çeviker- Frankfurt
Odatv.com
özet : gerçek finliler partisi muhtemelen koalisyon ortağı olacak.
parti avrupa birliği karşıtı. portekize yapılacak mali yardıma karşı.
eğer koalisyon ortağı olursa portekiz in işi zor. çünkü ab kararlarının hayata geçmesi için tüm üye ülkelerinin imzası gerekiyormuş.
almanya, bu partinin seçim başarısını kabus niteliğinde görüyor.
italya, avrupa birliğinden gerekirse ayrılmayı göze alacağını belirtiyor.
almanya ve fransa, italya daki kaçak 25 bin göçmene italya nın geçici oturma izni vermesine sert tepki gösterdi.
özetin özeti : ab ciddi anlamda çatırdıyor. gelişmelerin seyrini bekleyip göreceğiz.
türkiye açısından özet : ab nin içi onları, dışı bizi yakıyor.
eski dilde terk edilmiş mallar anlamına gelen tamlama.
şimdi işin tarihi boyutunu bir kenara bırakalım. günümüzden popüler bir örnek vererek olayı irdeleyelim.
fenerbahçe ya da galatasaray taraftarı olduğumuzu farz edelim. yıllarca o takım taraftarları arasında yer almışsın. o takımla gülmüş o takımla ağlamışsın. o takımın güçlü olduğu yerlerde o formayla rahat rahat gezmişsin.
birgün rakip takım taraftarları seninle işbirliği yapıyor. sen ve senin gibi onlarcası ile. takımın sahada koşturuyor. galibiyet için saldırıyor. ona gönül verenler destek veriyor deliler gibi.
anlaşma gereği sahaya yabancı madde yağdırmaya başlıyorsun. başkan ve yönetim alyhinde pankartlar açıyorsun birden. orda amaçları sadece maç izlemek olan insanlara zarar veriyorsun.
sonrasında yönetim senin ve ekibibnin kimliğini tespit edip stada girmeni engelliyor. taraftarlar sizleri kınıyor.
aradan yıllar geçiyor. sen ve ekibin mağdur rolü oynayıp biz neden tribünlere giremiyoruz, biz bu takımın taraftarı değil miyiz, biz yıllarca o tribünlerde değil miydik ? diyorsun.
kusura bakılmasın da sikerler !!!
ruslara karşı savaşırken osmanlı, siz işbirliği yapıp masum insanlara saldırdınız.
'' ermeni nin yaptığını rus yapmadı '' diye söz vardır bizim oralarda.
1877-1878 osmanlı-rus harbi ( 93 harbi ) zamanında cephede ölenlerin neden öldüğü belli de cephe gerisinde ölen masum insanlar gıda zehirlenmesinden mi öldü ??
ayrıca kurtuluş savaşı nın tüm pisliğini biz çektik, siz istanbul da yalı-köşk sahibi olmak için yarışırken.
muhteşem yüzyıl dizisinin pargalı ibrahim inin ( okan yalabık ) bir bölümde hürrem sultan a verdiği ayardan sonra ''ş, n ve z'' harflerini baskılı bir biçimde seslendirmesiyle sarf ettiği beni benden alan o eşşsiz replik.
ekrana geciktirici sprey sıkıp beğenilen, sevilen filmin süresini uzatmayı beklemektir. geciktirici sprey in işlevini yanlış ve de geniş yorumlamaktır.
edit : kısa metraj seven yazarlardan büyük tepki var sözlük.
sözlüğün üst kısmındaki yerini en kısa zamanda alması gereken butondur. yazarlarımızın çoğunun ilgi göstereceği kesindir.
moderasyon hemen harekete geçmelidir. butona tıklayınca bülten sayfası açılmalıdır. belirli saatler arasında girilen entry lerin hangisinin en çok artı oy alacağı, hangisinin en çok eksileneceği, hangisinin en çok eh işte olarak oylanacağı gibi oyun seçenekleri olmalıdır.
ayrıca uzun vadeli oyun seçenekleri ile sözlüğün eğlencesine eğlence dinamizmine dinamizm gelecektir. mesela üç ay içinde hangi yazar silik olur, hangi yazar gammaz olur şeklinde seçenekler sunulabilir. ayrıca çok tutan başlıklar ile ilgili özel bahis seçenekleri ile buralar şenlenir ki sormayın gitsin.
oylamada alt-üst seçenekleri ve özel oyunlar modlar tarafından ayarlanabilir.
şikenin önüne geçmek için bahis oynandığı süre içinde yazarların kendi aralarında mesajlaşması engellenebilir. her yazarın bahis yaptığı entry e tek oy vermesini sağlayarak şike en aza indirilebilir. şu an aklıma gelmeyene başka yöntemler de uygulanabilir.
not : aklıma yeni fikirler geldikçe ekleme yapacağım.
sol çerçevenin değişmez / değişilmez / değiştirilmesi teklif dahi edilemez başlıklarının artık bıktırmasıdır.
arkadaş sevdiğin kız bakire değil mi ? iki seçenek var, ya ayrılırsın ya da ömür boyu mutlu olmaya adım atarsın.
yok gerdek gecesi bakire çıkmayan gelin, sevgilinin bakire olmaması vb.
zaten yazarların düşüncelerini ifade etmeleri için iki başlık yeterlidir. düşünm özürlü olmayan, yazma özürlü olmayan adam başlığa bakar düşüncesini ifade eder.
soğanda da zar var ama bazı soğanlar acı olur bazılar tatlı olur. ayrıca önden bakire olup da arkası metro inşaatı olanları bakire sayacak mıyız ? onu da açıklayın engin bilgilerinizle
tamam bu sözlüğü açmandaki amaç büyük kanallara çıkma şansı sıfırın altında - 30 derece olan insanların görüşlerini rahatça yazması da değildi.
tamam biz bu sitede yazarken, çizerken, okurken, gezerken senin atm hesabındaki sıfır sayılarına da katkı sağlayacağımızı da biliyorduk.
zenginin malı züğürdün çenesini yorar. eyvallah.
sana ne ulan adamın parasından ? eyvallah
kıskanma ulan adamı. eyvallah.
ulan sen nasıl olur da zall ı eleştirirsin ? eyvallah
o insan üstü bir varlıktır. (bkz: zallaha teşekkür etmek) eyvallah ama başlığa değil.
hepsine eyvallah da bize ne hesabındaki 150 bin tl den, bize ne parandaki sıfırların çoğumuzun karmasından daha iyi düzeyde olmasından.
ben memurum, o kadar yüksek meblayı reklamlarda görülür zannederdim, senin entrynde de gördüm. başka da bir yerde göremem.
aramızda ay sonunu nasıl getireceğini düşünürken sıkıntıdan başlık sıçanlar varken, senin hesabımdaki 150 bin tl yi merak ettim demen sözlüğün olmasa bile insanlık formatının ırzına geçmektir.
bu arada zall : para kime gösterilir, paradan kime bahsedilir biliyor musun ?
direk tahtakeleden artı/eksi alım satımı hakkında fiyat araştırması yapıp, artı oylarla takas etmek için bir dakika bile beklemeden harekete geçmeyi gerektiren davranışlardır.
