galiba özgüven doğuştan en üst seviyede mevcuttur insanoğlunda. yani özgüven artıran durum yoktur diyebilirim, özgüvenimizi kaybettiğimiz durumlar vardır. bu kaybetme olasılığı olan durumlara fazla düşmeden dikkatli davranırsak, güzel-çirkin, esmer-sarışın, kısa-uzun, iyi-kötü, zengin-fakir, ne fark eder. dikkatli ol özgüvenin yerine gelsin.
bütün duygular gibi, insanın elinde olmayan, istesekte istemesekte kontrol dışı, zaptedilemeyen, kâh coşturan, kâh ağlatan, kâh süründüren, yaş ilerledikçe artık yorulduğumuzu zannedeceğimiz ama elimizde olmadığından mutlak yaşamak durumunda kaldığımız, kaçınılmaz ve kemale erdiren insani duygu. *
dikkat eksikliği bir hastalıkmıdır diye kendime sorduğum zaman, evet kesinliklecevabını aldğım olgudur. şöyleki, bunu yenmek, yani dikkati toplamak ayrıca bir dikkat isterki, ikisi üstüste geldiğinde çekilmez bir hal alır ve ikisini toparlamak ayrıca bir dikkat daha ister ki, bu böyle sürer gider. bu kısırdöngü kişiye göre değişiklik gösterebilir. sonuçta hastalık olmuştur dikkat eksikliği. kanımca psikolojik destek veya ferdi psikolojik destek (tecrübe) ile atlatılabilir.
müşteri arabasının farı kırıldığı için servise gelir...
eleman: nasıl kırıldı abi?
müşteri: yahu öyle hızlıda deildim. 60-70 km. falan, güvercin nasıl kırar koskoca farı anlamadım ...kym!
eleman: abi güvercinin hızı kaçtı...
terkedilende çift dikiş psikolojisinin hakim olduğu durumdur. ilkokuldan kalma bir alışkanlık olduğu için kolay kolay bırakamazlar, bunlar ayrıca akıllanmaz. terkedilmeye müstehak kişilerdir.
maddi veya manevi bir şeye aşırı istek duymakla beraber, o şeye ulaşılamama durumunda kendini ele veren ve bilinç altında gelişen, düşük bir olasılık olsada önceden farkedildiği taktirde önlem alınabilecek, en azından ruh sağlığı ve beyin enerjisine etkisi en aza indirgenebilecek, bu olmadığı taktirde tedavi gerektiren, psikolojik rahatsızlık.
kendi kafası bir milyon olup dağıldıktan sonraki en az 3 gün sürecek olan hayattan kopma durumunda ne bu hal vb.gibi sorulan dost sorularına,sen anlamazsın diyerek sanki karşısndaki şahsa malsın demek istemektedir.halbuki kendi kendisini anlayamamaktadır.fazla kafaya takmamak lazım,ergeç mallığının farkına vararak saflaşacak ve yeni bir oluşuma girecek,ama nafile bağımlılık yapmıştır artık bu durum şahısta,kurtulamaz.bu böyle uzun süre silbaştan devam eder gider.kurtulan pek azdır heralde...
nedenini ebeveynlerinde anlayamadığı,garip ama gerçek manevi duygudur.istisnalar da kaideyi bozmayacağı için,bizimde hazırlıklı olmamızda yarar var diyebileceğimiz,iyimi yoksa kötümü başımıza gelince anlayabileceğimizi düşünmediğim ilahi duygu olsa gerek
devamlılığını düşündüğüz olayların,işlerin,durumların içine girdiğimiz son birey olarak ister istemez düştüğümüz ve kimi zaman kısa kimi zaman uzun süren,"aldırma çalışmana bak","takmak kafana biter elbet","biri daha gelsede arkam kalksa artık",bu sozlukte de "olsun,ne edlim,hırsla yazmaya devam" vb. gibi cümlelerle atlatmaya çalıştığımız pasif durum...