birbirinin anasına sövüp bacısına atlamaktan zevk alan yeşil mukozanlar sağa sola bok atmaya başlamış. herif gece gece kininden uyuyamamışta başlık açmış. amk sefili. şimdi oradaki onaylanmayan çaylak hesabını gözüne sokayım.
lan madem alaya alacak kadar aşağılık buluyorsun, neden üye olmaya çalışıyorsun? neden 3 gündür bu adamlardan başka bir şey konuşamıyorsunuz? he madem öyle "siklemiyoruz" demeyin ağır rezil oluyorsunuz.
"ulu'nun askerleriyiz" neden zall baban mı senin? gavat mısın sen? şeye sürülecek beyniniz yok trollük yapıyorsunuz ya ne günlere kaldık.
umursamaz bir patron, niteliksiz ve beceriksiz yetkililer!
zall "troll format dahilinde yazıyorsa bir şey yapılamaz" demişmiş. ulan kafalarına göre yaptıklarının listesini çıkarsak destan olur. hadi onu geç; hangi format amk? 2 senelik yazarlığı olan andavallar format öğretiyor bak bak. hadi salt bilgiden geçtik. bari izan içinde fikrinizi, yaşantınızı, gözlem veya tespitinizi yazmayı öğrenseydiniz de ahkam kesseydiniz be oğlum.
şu an başlıkların ve tanımların yarısı forumsal. 5-6 yıl öncesinde bunlara kati surette izin verilmezdi. yazanların ve okuyanların bir amacı vardı. kendine bir şeyler katmak! tabi mevzuya o kadar uzaksınız ki "ya ne olcak sanki" modunda kafa silkiyorsunuz.
cinsellik tabu olmasın, küfür/üslup konusunda kasmayın, tüm fikirlerinizi kimseyi provake etmeden yazın. kurallardaki esneklikler bunlar için var. habire seks, herkese küfür, alayına trollük için değil! anlamadınız gitti amk.
diyorum, diyeceğim. azıcık midesi olan yazarlar dünya sözlük'e gitti. neden? sorumlusu kim? giderlerse gitsinler değil işte bebe o adamların buraya akıttığı satırlar dolusu emek var. saygı beklemeye hiç mi hakları yok? sen sallamıyor olabilirsin. belki 10-15 bin tanımın birikince sende takacaksın ama bari şu an destek olmuyorsan köstek olma! bak dalgana şimdi adamın sinirlerini hoplatma.
dünya sözlük'te başlatılmış bir kampanya. hemen her sözlükte yerini alıyor. ulu'yu protesto eden yazarların hemen hepsi çoktan gitti. instela'dan, kötü'den, zengin'den ve gs'den ciddi bir göç var. trollere, seviyesiz üsluba ve küfre yer verilmeyen bu platform tamamen çok sesli. zall harekete geçmezse kaybı büyük olacak. çok yakında ekşi'nin alternatifi olarak sosyal medyada gündeme oturacak!
yazmama kararı alan yazarları sallamayan(!) yönetim büzük yiyorsa hodri meydan desin. zall tırnaklarını kemire kemire "ne istiyorlarmış sor bakayım" demediyse neyim ulan. he tersiyse görelim paşamın büzüğü ne alemde. alayına silik veremiyorsa rüzgar yapmasın. aksi halde troller temizlensin. hiçbir şey yapmamak gibi bir sığırlık yaparlarsa en fazla 6 aya inci muamelesi görür, interaktif sözlükler listesinden bile çıkarılırlar. hoş zaten tanımların yarısı forumsal ya...
bebeler anlamadıkları gibi birde yermeye çalışıyorlar. hormonları beynine vurmuş ahlaktan ve insanlıktan yoksun ucubelerle aynı ortamda bulunmaya neden tahammül etsinler? hele ki yönetim bu konu için onca sözlük emektarını muhatap bile almazken. dünkü çocuklar ahkam kesiyor hale bak. ağzınızda emzik varken buralarda biz vardık. nice hesaplar kapattık niceleriyle geri geldik. lakin şu anki hal kabul edilemez. bu sözlük daha rezil bir konuma düşmemişti. giden adamların 20.000-30.000 tanımları var. senin neyin var bebe?
entry grevi yoktur, sözlük grevi vardır. zira hepsi dünya sözlük'te dolu dizgin yazmaya devam ediyorlar. buradaki ucuz trollerden, ahlaksız ergenlerden e vurdumduymaz yönetimden illallah ettikleri için daha seçkin bir platformda yazarlığın keyfine varıyorlar. sizde anca arkalarından ağlıyorsunuz.
buranın düzeleceğini ummak çok saçma. o abazanlar veya troller dedikleriniz yığınla tık ve içerik sunmasa nasıl reklam alacaklar? reklam veren firma güzel ve yararlı metinlerin olduğu yere değil, çok insanın olduğu yere veriyorlar.
yanisi paraya değerler satılmış durumda. siktirip gitseniz kimin umrunda? kim kal diyecek? nasılsa am, göt, meme muhabbeti yaparak vakit öldüren bir sürü şuursuza teşvik var. sen 15 dakika özene bezene tanım yazarsın anca iki kişi okur. mallar 15 dakikada 30 tanım yazar o değerli olur. mevzu bundan ibaret.
sonra neden dünya sözlük'ü övüyoruz. korkudan başlığı bile gizlemişler. be ibne düzeltin buraları burada yazalım. küfür ve troll olmayan yerde akış az diye durmayacak mıyız? sürekli yazar sayısı artıyor. yakında siz çökerken onlar şahlanacak. sonra çok pişman olacaksınız.
ergen mecrası haline geldiğindendir. sürekli ya cinsellik yada küfürlü içerikler. babalarının yanlarında yeni gelin gibi oturan bebeler burada aslana dönüşüyor. tüm pisliklerini buraya döküyorlar. eskiden böylemiydi? seviyeli tartışmalar, bilgiler, fikirler... okurken keyif alıyorduk. bu hale getirenler düşünsün aga. bunlara izin vermeyen tek platform dünya sözlük yürüdü gidiyor. tüm seviyeli adamlar orada toplandı. bizimde gidişimiz yakındır.
allah fatır suresi 5. ayetinde; "Ey insanlar, Allah’ın va’di haktır, doğrudur. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. Hilekâr insanlar ve şeytan da, Allah’ı öne sürerek, Allah adına sizi kandırmasın." buyuruyor.
fıkıh olarak mevzunun karşılığı olmasa da mealen cuk oturur. allah'ın ismiyle bina yaparak sözüm ona müslümanlar üzerinden ihya olmayı hedefleyen ucuz karakterli insanlara imar iznini verenler komisyon alıyorsa veya inşaat şirketleri bu yolsuzluklara dahil oluyorsa "allah" yazarak kurtulmayı ummasınlar. keza islam'daki adalet ve hak kavramlarına ihanet edercesinde çirkin bir eylem içindeler.
marifet mi bu? satın alan enayiler varken maalesef evet!
abd'nin ortadoğu stratejisi iran üzerinden dönüyor. bm. ambargosu yetmezken "uranyum ile atom bombası üretiyorlar" gerekçesiyle tüm ülkeler ekonomik yaptırıma çağırılıyor. amaç; ortadoğu'da batı planlarını bozacak bir güç türememesi. türkiye bu uyarıları dikkate almıyor. "kendi komşumla ticaret hacmimi daha fazla kısamam, zaten bm ambargosunu uyguluyoruz" diyor.
reza kimdir? bir tüccar. zengin bir tüccar, çok zengin.
türkiye sürekli artan döviz kurları ve yakıt fiyatlarıyla ekonomiyi dengede tutamayacağını anlıyor. dışa bağımlı olunan doğalgaz ve petrol, art niyetli ülkelerin en sağlam silahıdır. ülkedeki parayı çeker, yakıta zam yapar. şaşkın tavuğa dönersiniz.
kurulu bu düzeni yıkabilmek için dönemin bakanları bazı illegal yollar buluyor. amaç; bm'ye fark ettirmeden iran'dan doğalgaz ve petrol almak. bunu da serbest ticaret yoluyla, nakit kullanmadan (altın ile) zarrab üzerinden uygulamaya başlıyor.
o dönemde yakın ilişkiler içinde olan fetö ile ak parti hükümeti tersleşmeye başlıyor. erdoğan'ın dershaneleri kapatma girişimi ile başlayan "fetö mücadelesinde" ilk raunt başlıyor.
17-25 aralık!
dinlenen bakanlar ve erdoğan fişleniyor. bir çok yasa dışı işlem -uluslararası platformlar dahil- anlatılıyor, ak parti hükümeti yolsuzlukla, türkiye cumhuriyeti bm ambargosunu delmekle suçlanıyor.
kılıçlar çekiliyor! yapılan bm yasalarına aykırı olsa da tc. yasalarına uygun. erdoğan ismi geçen bakanları görevden alarak yerel seçime uzanıyor. ve kazanıyor...
ancak konu kapanmıyor çünkü abd -abd'den kasıt abd hükümeti değil, cia destekli derin devletidir- eline geçen bu kozu tatmin olacak şekilde kullanmadan bırakmak istemiyor.
reza abd'ye gider gitmez tepesine çöküyor. artık onlar mı getirtti, reza mı hata yaptı bilinmez. bir tüccar bu kadar baskıya gelemez, aidiyet dahi duymadığı bir ülke için hayatını karartmaz. abd ne söyletmek isterse söyletecektir.
bu dava sonucunda ne olacak? abd reza'yı konuşturacak, bm türkiye'ye yaptırımda bulunacak. bu tamamen benim kanaatim. abd hükümeti ticari çıkar uğruna türkiye ile yakınlaşmak istese de yahudi lobisi destekli cia buna müsaade etmeyerek türkiye yalnız bırakılacak!
ab ile bağlar kopuyor, nato'dan dışlanıyoruz. dış siyasetimiz doğu'ya evriliyor ki olması gereken de budur. keza modern ipek yolu projesi hayata geçecek ve dünya ekonomi merkezi çin olacak. yeni köprüler, yeni havalimanı gibi dev projelerin sebebi de modern ipek yoludur. dikkatinizi çektiyse bu projelerdeki tüm yatırımcılar ve destek verenler doğu ülkeleri.
dehşet bir oyun oynanıyor. türkiye ise tam göbeğinde! allah devlet yöneticilerimize basiret versin, haktan ayırmasın.
skor kimseyi yanıltmasın. evet fazlasıyla istekli ve tempolu oynayan bir fener vardı. evet istediği skoruda aldı ama ilk yarıdaki görüntü geçtiğimiz haftalardaki gibiydi. fazla yan pas, üretkenlikten uzak, fazla stresli ve telaşlı.
yenilen gole çabuk reaksiyon verip tekrar öne geçmemiz büyük şanstı. üstüne rakip 10 kişi kaldı -dirar'ın pozisyonu faul değil lakin oyuncunun o haraketleri kırmızı gerektirir- ve teslim oldu. 3.... 4...
volkan'ın saçma sapan çıkışları, ismail'in kazmalıkları, dirar'ın çok fazla top kaybı yapması düşündürücü. asıl sınav haftaya antalya deplasmanında beyler. bu etkenler yüzünden skorun tadına varamıyorum, kusura bakmayın.
20 yıldır bir fiil futbol izlerim. kendim amatör oynadım, oynuyorum. avrupa futbolunu yakınen takip ederim.
onca birikime dayanarak söylüyorum. böylesine karaktersiz bir futbolcu görmedim. ne kadar ucuz kimliğe sahip olduğunu prim meselesinde gösterdi ki konu bu değil.
bugün yine osmanlı maçında penaltı almış(!). bakın beyler, almış diyoruz çünkü bu onursuz emek hırsızı hemen her maç hakemi aldatarak penaltı alıyor. ceza alanın içinde kendisine dokunduğunuz gibi bırakıyor kendini. hakemlerin durumu zaten malumunuz.
ne diyelim? allah hesabını sorsun. o akıtılan terlere rağmen böyle pislikçe rakipten puan çalmaya çalışıyorsa ahirette iki yakası bir araya gelmesin inşallah. rezil herif.
başakşehir'in sosyal medya yöneticileri bu şekilde göndermeleri seviyor.
şampiyonlar ligi elemelerinde sevilla ile eşleşince "siz uefa'yı seversiniz, sizi oraya gönderelim" tweeti atmışlardı. sevilla'da "biz o kupayı 5 kez aldık, biz sizi gönderelimde siz birinciyi bir alın" demişti. (hikayeleştirerek anlattım)
elimde 300'e yakın filmden oluşan bir koleksiyon var. cd çektirilen yıllardan dvd çektirilen yıllara atlamış, sonra flash'a geçmişim. lan resmen ben çağ atlarken bu herifler temizlikçi kızla zengin çocuğa doyamamış.
üzgün çiçekler, ezik kalpler, aşk acısından bıkmış kelebek...
zengin-fakir, zalim-madur edebiyatından geçilmeyem bütçe ve zaman israfı sayısız yapım. biri de çıkıp demiyor ki "aga bunları kim izliyor?"
beyler laf aramızda hunharca izleniyor. işte dizi/sinema kültürünün ülkem yansıması.
5-1'lik galibiyetten sonra "ben başkanım, az oturaklı olayım" falan dememiş, fingir fingir galibiyeti kutlamıştır. görsel düşünce ekleyeceğim. son gördüğümde koltuğun üzerine çıkmış zıplıyordu.
bursa devlet hastanesi, acil bölümü. gözlem kabiliyetine sahip ve bu yetisini kullanmayı seven insanlar için gereken her şey mevcut, oksijen dışında. mekan dünya'dan soyutlanmış olsa gerek ki kendi yaşam çeperini kurarak sinirsel tepkilerinizi yöneten özel bir bölge olmayı başarmış.
arkadaşım psikolojik bir nöbet geçirdiği için çenesi ve bacakları kilitlendi, içsel bir bunalım haliyle karşılaştı. sakinleştirici yemesi için götürdüğüm hastanede iyice panik bir hale dönüştü ya, ironik durum içimizde patlamak üzereyken tabiri caizse alık alık etrafı izlemekten dumura uğradık ve rahatladık.
entrikalar; yürüyemediği için tekerlekli sandalyeye oturttum ve serice acil önünde yerimi aldım. marjinalliği asil kanında dolaşan seküri; "dur kardeşim, bu burada dursun (bu dediği arkadaş) sen kayıt yaptır gel".
kayıttan sonra güvenliği aşıp hemşire ile karşılaştım. yüzüme bile bakmadan "nisi var" tepkisiyle durumu açıkladım ve beni bekleme moduna alarak doktora seslenişini izledim. suratının ortasına aduket çekilesi.
daktır bey bunu götürün de tansiyonuna baksınlar dedi. "bunu" alıp başka bir bölgedeki arkadaşa teslim ettim. tansiyonu iyi, durum psikolojik dedi. suratına boş bakınca tepkisel bir bakış olduğunu anlamış olsa gerek ki bir kelime daha etmeden psikiyatriye gönderdi.
pisikiyatır bey arkadaş konuşamadığı için bana sordu soruları. izahatimi makul bularak geçici ama bi'sakinleştirici yese olur dedi. sııl canım dedim indik seruma.
bir tarafta maddeden gelen kelepçeleniyor, bir tarafta amca çok beklediğinden şikayet ediyor, yenge inlerken ufak çocuğun ailesi endişeli bakışlarla insanlara acıyor. kusma poşeti de vermiyorlar.
2 hemşire, 20 hasta. 2 dakikada bir yeni hasta. yatak 15 tane. ve berkes yatarak serum yiyor. matematiğe uymadığını biliyorum, dünyadan soyut derken şaka yapmıyordum. kendi fizik kuralları, matematik hesapları var. ortak nokta dil.
muhabbete gelen doktorların "bu gece bizim bölge tam çılgın" geyiği. soğukkanlılık mı donmuş hisler ve sinirler mi bilmiyorum. birisi ölüyorum dese şurada öl diyecek tipler.
bir çocuk girişte bayıldı. hemşire yanına gidip "sen genç adamsın kalk bakayım ayağa" dedi. komik mi yoksa iğrenç mi, siz karar verin.
zor aga. orada görev yapmakta, hasta olmakta... 1 saat geçirip 2 günlük yorgunluk yükledik kendimize. tek avantaj serum oldu. sodyum klorür. bizimki kayış gibi oldu. varsa bir derdiniz doktorunuzdan isteyin vesselam. veya bir köşede ölerek tüm bunları yaşamadan refahın tadına varın. size kalmış.
şu elemeleri yaparken kıtasal eşleştirmelere karşıyım arkadaşlar. neden mi?
-arkadaş güzel güzel yazmış. kendisine teşekkürler.-
güney amerika'dan 5 takım gelmiş, maşallah. aga güney amerika'da kaç tane ülke var. 7-8? kıtanın belki yarısı belki daha fazlası katılıyor.
yine kuzey amerika'da (orta amerika ile birlikte) 5-6 ülke var. 3 tanesi katılmış. agalar italya'nın olmadığı turnuvada panama var dikkatinizi çekerim.
türkiye için söylemiyorum bunları. avrupa'da futbol kültürüne sahip nice etkin takım rekabet ortamında hiç oluyor. ama bir turnuvaya katılsalar kim bilir nasıl renk katacaklar. bu işler kıtasal olarak devam edecekse amerika'nın hakkı çok fazla, buna karşıyım.
ohal'in ekonomiye veya sosyal yapıya zarar vermediği göz önünde bulundurularak abd'nin abarttığı gibi bir durum olmadığını görebiliriz. yani "gerekiyorsa" 3'de uzar, 6'da uzar. kendilerini pekala bağlamaz.
buradaki asıl konu meclisin işlevi. khk'lar tepeden inme kararlardır ve milletin vekilleri söz sahibi değildir. her kesimin temsilcilerinin bulunduğu meclis asli konularda söz sahibi değilse demokrasinin ana işlevleri çarklılar arasında sıkışmış demektir. bunu ortadan kaldırmanın yolu ise fetö ile mücadelede salık vermeden bir an önce kadroların temizlenmesi, hukukta işlevselliğin artması ve tüm siyasi partilerin devlet-i aliyye çıkarları bağlamında hem fikir olması. aksi halde durum vehametini koruyor.
-serbest vuruşta top sürme imkanı hoşuma gitmedi. yani free-kick teriminden kick kalkacak, herşey free olacak. gözümde bile canlandıramadım.
-taç atışını ayakla kullanmak güzel bir yenilik olabilir. ama şu var ki, kaleye yakın tüm alanlarda orta kesmek için uzunlar gönderilir, oyun bekletilirse tempo çok düşer.
-penaltı kararı ise hepten keşmekeşe sebebiyet verir. "bariz gol şansı" hadisesi hakemin saha içindeki takdirinde ve çok can yakar. şimdiden "bunun nesi gol pozisyonu lan?" seslerini duyabiliyorum.
futbolun doğasını seviyorum. bu oyunda ekstrem yeniliklere yer yok. sıkılan başka sporla ilgilensin. futbolumuza dokunmayın!
anksiyete sorunumdan dolayı 10 mg.'ını bir sene kullandım. başlangıçtaki gibi yarıma indirip öyle bıraktım. "bırakması zor" diyenlere aldanmayın. kendinizi iyileştiğinize ikna edin ve ondan kurtulun. derdi veren allah dermanını esirgemez. citoles iyileşminiz için size yardımcı olabilecek bir araç. anksiyete ve panik bozukluğu yenmenin formülü sizde, içinizde. ona ulaşın!
son derece keyifli stratejik savaş ve gelişim oyunu.
girişte size sunulan medeniyetlerden birisi ile şehir merkezi kurarak siftah yapıyorsunuz. seçenekleriniz; kore, japon, çin, yunan, roma, alman, fransız ve ingiliz. her medeniyetin tarihte bıraktığı ize göre özellikleri var ve gelişiminiz bu doğrultuda ilerliyor.
savunmada kale, müstahkem mevki, mancınık, garnizon gibi temel savunma binaları, çağ atladıkça balista, topçu ve tabya gibi ek savunmalar ile güçleniyor ve yerleşim stratejinize göre kuvvetleniyor.
saldırıda kışla birlikleri medeniyete özel piyadeler, okçu (barut çağıyla tüfekli) süvari ve balista gibi kuvvetlerle gerçekleşiyor ve yine çağ atladıkça onlarda gelişiyor.
ekonomik olarak avcılık, çiftlik ve kervan gibi araçlarla ilerlerken ilim olarak kütüphane, bilim olarak üniversite ve keşif olarak kazı ve liman yöntemlerini kullanabilirsiniz.
oyunun en sevdiğim yanı; her bina ve asker hakkında tarihsel bilgi vermesi, seçtiğiniz dünya harikalarının tarihteki yeri, düzenlenen etkinliklere tarihteki olaylara atıf yapılarak oyunu gerçekliğe yakın ve keyifli hale getirmeleridir.
oynarken keyif alacağınıza eminim. brifing isteyen mesaj atabilir, ayrıca gelişimde destek isteyene yardımcı olabilirim.