ölen yakın kişi için de kullanılan tabir. 7 yaşındaydım. dedemlerle yan yanaydı evimiz. torunlarının arasından en çok beni sever, benim üzerime bir başka düşerdi. kardeşim yahut kuzenim bana sataştığında hemen dedeme şikayete koşardım. bir gün babam çok sevdiğim ve dedemin aldığı bisikletimi sinir krizi geçirip kırmaya kalkınca koşarak dedeme haber vermeye gittim. dedemin dışarı çıkması, evimizin az yukarısında kalp krizi geçirip vefat etmesi aniden ve gözlerimin önünde oldu. ben dedemi kaybettim. bugüne kadar bunu hiç düşünmek istemedim, bile isteye bu kötü hatırayı hep es geçtim fakat ölümünün benim yüzümden olduğu gerçeği bu aralar hep aklıma düşüyor. gecikmiş bir yüzleşmeydi kendimle. ah dedem üzgünüm, özür dilerim.
Güven denilince en azından benim aklıma gelen diğer kelime tevekkül. Allah'tan başka kime kayıtsız şartsız güvenebilir ki insan ? Kime sırtını dayayınca yarı yolda kalmayacağını bilir ? Düpedüz olumsuz görünen durumlarda dahi sarsılmaz bir iç ferahlığıyla böyle olması daha hayırlı, benim için daha iyi demek ki diyebilir ? Tevekkül etme yalnız allah'a olunca kaybetmiyor insan ve sadece el vekil olan seni hayal kırıklığına uğratmıyor hiçbir durumda.
Başka yapacak işi olmayan insandır ne yazık ki. Bizim dernekte de bir abla var ve maalesef kendisi başkan olur. Ağzından düşürmediği mottosu hadi konuşalım. Yahu akşama kadar ne konuşacağız ? Niye konuşacağız ? Sükut altındır hele bu zamanda külçe altındır.
kitap dahi okunamayan, ders çalışmanın yanından geçilmediği, sosyal medyada insanların paylaşımlarının belki de en çok umrunuzda olmadığı zamanları yaşıyorsunuzdur. Hem sizi yormayacak hem de ağrı-sızınızı unutturacak aktiviteler ariyorsunuzdur ama nafile. bir de yalnızsanız işte o zaman geçmiş olsun.
Tam olarak depresyondayım. yataktan çıkmak istemiyorum. Konuşmak istemiyorum. Anneme mutlu görünmek istemiyorum. Odamın kapısı kilitli onu dahi açmak istemiyorum. Olmuyor abi ya. Başkaları mutluluklarını gözüme gözüme sokuyor. Ama benim hayatımda bir şeyler yolunda gitmiyor. Şu üniversiteden mezun olmayacaktım. O günden sonra hayatım karabasan gibi üzerime çöktü. Bunu okuyan üniversiteli ama okuldan bezmiş, parasız, notları düşük, arkadaş kazığı yemiş kimseler varsa valla oğlum bak mezun olunca daha bin beter oluyorsunuz. Düğün salonunda ilk dansını eden damatla gelin gibi bütün gözler ve dedikodular üzerinizde oluyor. O yüzden iyisi mi siz kadrini bilin o güzelim yılların.
aşk azze ve celle diye bir not görmüştüm bir yerde. çok etkilenmiştim. yazanı tanımayı da çok isterdim lakin olmadı. benim için de aşkın tarifi tam olarak o.
başkasının derdiyle dertlenmek illa üzüntüden yataklara düşmek demek değildir. kalbinde bir sızı duymaktır. yapabileceğim bir şey var mı diye kara kara düşünmektir. belki o ağlarken peçete uzatmaktır. mutlu olsun diye çikolata almaktır. kendi yaşanmışlıklarından bahsedip yalnız olmadığını hissettirmektir. ayrıldıktan sonra da dua etmektir onun için hiç haberi olmasa da.
yalan söyleyen, kendisinden başkasını beğenmeyen, insanlara sürekli gaz verip kendisi hiçbir fedakarlıkta bulunmayan, teşekkür etmeyi yahut özür dilemeyi denemeyen, kul hakkından çekinmeyen, empati yapmak zahmetinde asla bulunmayan ve özeleştiri yapmaktan daima uzak kimselerdir.
Kimisinin ahiret inancını zinde tutan kimisinin ise iplemediği bir gerçektir. bu gerçek bazen birçoğumuzu hata yapmaktan, başkalarını kırıp dökmekten uzak tutar. Bazense kimisine umut olur. Örneğin zulme uğramış ve hiçbir mecrada hakkını alamamış bir kimse için ölümün o zalime de uğrayacağını bilmek ferahlatıcı bir gerçektir. Velhasıl ölüm gerçeğiyle her an burun buruna olmak çoğunlukla unuttuğumuz, her ne kadar tedirgin edici olsa da yine de olumluluk barındıran bir realitedir.
allah'ın kulu olduğunun idrakinde olup başka tüm kullukları reddeden insandır. paranın, karşı cinsin, statükonun vs. kulu olmayı en büyük tutsaklık sayandır.
anadolu gençlik derneği kısaltmasıdır. evrene, çevreye, insanlara ve kendine karşı sorumluluklarının farkında; tarihine, çağına ve yarınlara duyarlı; kardeşliğin, merhametin, sevginin ve iyiliğin yaygınlaştırılmasında emek sahibi; adaletin tesisinde kararlı; bilgili, inançlı ve çalışkan bir nesil yetiştirmenin gayretinde olan müstesna bir kuruluştur. anadolu gençlik derneği, dünyaya yeniden yön verecek, kurtların kapmaya niyetlendikleri kuzulara hangi nehrin kenarında olursa olsun kol kanat gerecek, çorbasını komşusuyla paylaşacak, kardeşlik anlayışıyla coğrafyamızı bir ve bütün tutacak kadroların harmanlandığı etkin bir teşkilattır. içinde bulunmaktan gurur duyduğum bana islam'ın yalnızca ibadet etmekten ibaret olmadığını cihad kavramının hayatın her alanına dahil edilmesi gerektiğini öğreten canım dernek. kardeşlik olgusunun başka hiçbir yerde böylesine vurgulandığına şahit olmadım. neyse sevgi ve kardeşliğin teminatıyız.
kadın üzerinden değil haklılığı üzerinden değerlendirirsek kendinden ödün vermesi zararına mıdır ? Eğer karşımızdaki herhangi bir konuda haklıysa nefsimizden feragat edip gerektiğinde fedakarlık edelim, yanlış yaptığımız noktada değişelim, dönüşelim. bu pencereden bakarsak bir kadın/erkek için değer mi saçmalıklarından uzaklaşmış oluruz.
kendileri dışında herkesi terörist, fetöcü, hain diye itham etmelerinden, tüm eleştirileri kulak ardı edip kendilerini kaf dağında zannetmelerinden, çaldılar gafına halkı inandıramamalarından, halktan kopuk şatafatlı yaşantılarından, bitmiş tükenmiş ekonomiyle halkın canına tak ettirmelerinden ve kürtler üzerinden oynadıkları yanlış siyasetlerinden kaybettiler.
kimisine göre taşı toprağı altın şehir, kimisine göre turizmin başkenti, bazısına göre iğne atsan yere düşmüyor, bazıları için de islambol şehir, kimisi dert yanıyor bu şehir üzerinden kimisinin gözleri ışıl ışıl parlıyor bahsederken. velhasıl belki herkes aynı şeyi düşünmüyor bu şehir için lakin muhakkak herkes bu şehre dair ya çiziyor ya yazıyor yahut konuşuyor.
çağın insanı olmayı kerih gören kızdır. sıradanlaşmaya karşıdır ve herkes giyiyor neyim eksikgillerden değildir. Bu hassasiyeti de yine alkışlar almak için değil Rabbi'nin rızasını kazanmak için gösterir.
Aslında bencil, egoist, kibirli olmayan insandır. Eğer seni hak ediyorum deseydi, ben merkezli konuşmuş olacaktı, kendi üzerinden atıp tutacaktı. Süslü iddialara girişecekti. Beni hak etmelisin diyen insan ise ezik, silik, tükenmiş bir karakterdir. Hep karşı taraf üzerinden değerlendirir kendini. Başkasının kendisi üzerinde hak sahibi olduğuna inanır ve bu gibi söylemlerle de hep bunu kanıtlamaya girişir istemsizce.
Kürtler'in apoyu dinleyip dinlememesi siyasi tercihleri üzerinden olacaktır. Hdpli seçmen üzerinde ise aponun çağrısının bir etkisinin olacağı muhakkak. Kim bilir son dakikada neler vaadettiler ?