1981 Muğla doğumlu,kendini müzik deryasına bırakmış başarılı bir müzisyendir.Müzik dünyasın da ismini çok fazla duymasak da,çok yakın bir zaman içerisinde Türk sanat müziği ve türk pop müziğin de ismini sıkça duyacağımız şahıstır.yıllarca emek verdiği , Ud ve piyano üzerinde ki başarısı tartışılmaz.Ülkemizin,Mert gibi başarılı sanatçılara ihtiyacı var efenim.
ne yazıkki çoğu şeyden yoksun, farkında olmadan yaşamlarını devam ettiren ve gözü kapalı bir halde başkalarının esareti altında yaşayan insanların hedefi haline gelmiş,değeri bilinesi yazardır kendisi efenim.ve lütfen birazcık okuyalım.
temel hakkından ve olması gerekenden yoksunluk.
25 milyon yoksul...25 milyon insan zorluğun ve yaşamın pençesinde.25 milyon hayal...25 milyon sessiz...25 milyon bitkin...
bırakın kendini gerçekleştirme hissini temel ihtiyacını karşılayamayan 25 milyon insan.çoğu çocuk.evet çocuk.can sıkıcı...açlıktan ölenler,donarak ölenler, bu ayıplarla dolu bir topluma şahit olmak...insanlık ayıbı,insanlık suçu.karanlıkta mum la yaşamaya çalışıyoruz,onu güneş sanarak.içler acısı...
beni baştan yarat dedirten herhangi bir motor herhangi bir şase ve sonunda kendinizi göreceğiniz motor tutkusu.
1960'lı yıllarda avrupa da yaygın olan motor tarzı.motorların engüzeli,güzelliği özgünlüğünden ey ahali.
geceleri iskeleden "Yaşasın komunizm" diye bağırarak atlarken yada tuttuğum tüm balıkları denize geri atarken , insanların bana kafayı kırmış birisi gibi bakmaları hoşuma gidiyor.yada hiç tanımadığım insanlara yemek tarifleri ve denemeler göndermek hoşuma gidiyor.buğday gövdesinden düdük yapmaya bayılıyorum. nasılolsa kalbim duracak günü geldiğinde. isteklerim olmadı benim,ölürken elenie karaindroudan by the sea parçasıyla gömülmek isteği dışında.onlar büyük paralar,nüfuslar kazanırlar bense onlara gülerim.komikler.diktiğim tüm limon ağaçlarıda güler onlara.mandalina ağaçlarım portakal ağaçlarım zeytin ağaçlarım hepsi güler.seyfiye ve tayfasıda güler (seyfiye:sokak köpeğim).ve okadar gülerlerki hepsi sallanmaktan yapraklarını ve tüylerini döker.insanların birbirlerine gülümsemeleri sahtekarlığın nekadar güçlü olduğunu gösterir.plastik düşlerine sarılırlar.peşkeş tavırlarıyla dua ederler.yeni ayakkabısıyla uyuyan çocuklar şahitimdir ki farkına varamadan gidecekler.dana kemikli t bone steak kuyrugundakiler bilemeyecekler çam ağacının altında yenilen üstüne sürülen yoğurtlu ekmeğin tadını. dünyanın sahibesi sanan kibirli insanoğlu bir gün ipleri doğaya bırakacak hayvanlara ağaçlara...hani bugüne kadar paylaşmaktan sakındıkları doğadan özürdileyecek. tepkilerim depresifliğimden. mavi ye yakın olmak umuduyla.
tanrı insanlara olan öfkesini gösterdiğinde nuhun tek yapabildiği bazılarını kurtarmaktı. öylede oldu..sonra eline aldığı güvercini salıverdi. birzaman sonra geri döndü.tekrar gönderdi.budefa gagasında zeytindalıyla döndü.evet bir kara vardı..fakat daha önemlisi bu aslında tanrının insanlarla barıştıgınıda göstermişti.gagasında zeytindalı olan güvercindir barış simgesi...nekadar tuhaf insanlar daim kırıcı ve yıkıcı tarafta olmuş ve olmakta.neden bukadar mahvetmeye tutkuluyuz..hayvanlar tanrıyla aramızdaki barış elçisi.kucukken gökyüzüne baktıgımda ucan kuşları sayardım ve hemen dilek tutardım.bu yıllarca böyle devam etti,etmekte.şimdi kimse gökyüzüne bakmıyor , kibirlerinden burnunu göremediğim insanları saymazsak..bunun tarifi yok.hayatında ucurtma ucurmayan insanlar gördüm .çoğuda bize sunulan gösterişli mesleki gruplarından tahsilli...Salaksınız..bunca yıl salaktınız.okuduğunuz ilk kitaplar bile size cevap veremez durumdasınız.pahalı oyuncaklarınızın hiçbirzaman ipi kopup herhangi bir ağacın dalına takılıp o heyecanı yaşayamayacaksınız.ağaçlara çıkmayan insanlar gördüm.çıkacağınız tekyer uğruna ruhunuzu bile teslim edeceğiniz o afilli kariyerler olucak.böyle kalabalığın arasında nasıl yaşanır? nasıl ukulele çalınır?nasıl yeşil çay içilir?Milenaya nasıl şiirler yazılır?Nasıl kitap okunur? sanırım depresyondan çıkmaya hazır değilim.uslu ve solgun...
hergun çıktıgım kısa koşularda,aklıma gelir nasılda bu hale getirildiğim.ve gunun en uzun en kısa bu yolunda tedirginliğim bana artık unutmalısın çağrısında bulunur.hergun korkarak geçtiğim bahcesınde kopek olan evın onunden, uzerınden atlayarak geçtiğim gunler once ölmüş solucandan,ve ormanın uğultusu...insanların bana yargılar hissiyatları,bakışları...susuyorum...anlatacak çok seyım var.susuyorum...traji ihtiyar politikalardan midem bulanıyor.eniyisini bilmek için can atan insanlar gördüm,eniyi olmak için.neden bukadar ihtiyaç duyar insan alkışlara.evet tamam siz kazandınız herşey sizin...kurt d. cobainin de dediği gibi onlar gibi olamam ama taklit edebilirim.evet haklıydı belki ama haksızlığıydı taklit edilesi gibi değillerdi bile.midemi bulandırıyorlar. "neyin peşindesiniz lann!" desem kalp kırarmıydım? içim bir halk pazarı,aklımda yalanlara sarılmıs 6 koca yıl ve ben içerisinde koca bir hiç büyüklüğünde mutluluklarım.nasıl olurda ben bunu farkedemem nasıl olurda onu tanıyamadım...şimdi herkese sadece salyangoz yemeği nasıl yapılır onu anlatmak istiyorum.ve kısa koşumun sonunda topladıgım papatyalardan yaptıgım tacı kucuk bir kıza verdim,bunun önemsiz oldugunu söyledi,güldüm bende ona belki birgün tanrıya bunu yapmasını isteyeceğin kişi için dua edeceksin dedim. oda güldü işte tanrının en buyuk vicdan hediyesiydi saflık,çocukların kalbinde saklı...ve mutlu...
Mutlu olmak için limon ağacına sarılmam yeterli. Daktilomla şiirler yazmakta.zeytin kokan bahçemizde papatya çayı içip gitar çalmakta. Mesela çocukluğumda dilediğim her dilekte bana eşlik eden uğur böcekleride, topu attığımda hiçbirzaman geri getirmeyen enaz benim kadar saftirik sokak köpekleride mutlu olmam için yeterli. Mutluluklarımda benim kadar dingin ve özgür.öyle çok uzaklara dalmaya gerek yok.şehir efsaneliğinin bir alemide. Üzülüyorum,üzülüyorum mekanik dünyaya teslim olmuş mutluluklara ve aşklara.. siz arılardan korkmaya devam edin ey ahali.
kanada kavak ağaçlarına...
sade ve asil.birde onun gözünden görünüz, şapşal giyinimli insanları...
çarşamba pazarında acımasızca aldığınız o güzel kokulu limonların hatrına bari bakınız bu ağaçlara...
uçurtmalardan,mesela özgürlüklerini kısıtlayan ipleri koparmak onlar için hüsran olabilir,belkide maviye yakın olmalarını hissettirir.yükseldikçe bıraktıkları gölgelerin küçüldüğünü,fakat ne kadar uzakta olsa bir gölgesi olduğunu bilir.ayın dünyadaki hakimi gibi.küçük ama parlak.insanlar gibi.uzaklaştıkça gerideki gölgeleri gibidir.bu gidişler.elif şafağın uçurtmalar kitabında söylediği gibi;en sevdiği renk mor olan kadın,en sevdiği kelime "asi,en sevdiği oyun incitmek beni, hıncı, çocukluktan kalma bir yara izi gibi...işte uzaklaştıkça sever insan gittikçe anlamlaşır hüzünleri,.tavrı yok, gülümsemesi inceden,değişken hallerine hayran,tutarız iplerinden .birgün gidenlerinde, rüzgar sonrası eve geri dönüşü gibi...
renkli baskı düzlüklere doğru gidiyoruz,gözümüz kapalı.yıllarca sahnedeki çivi jacklara inat minörleri hep sevdim.iyiki varsın domajör,varlığın minörleri unutturmuyor..ben onuda çok sevdim uyuturken okuduğum masallarda.sonra uyurdu.sonra ben...onu çok sevdim ben...roger waters sahneye çıplak ayakla çıkarken,chris martin konser sonrası evine yürüyerek dönüyorsa,kurt cobain üzerindeki yıllanmış hırkasını çıkarmazken,leonard cohen titrek elleriyle hala gitarını eksik etmiyorsa kucağından.Düşünmeliyiz manga manga.dumanlı dumanlı,model"lemeye gerek yok,yüksek sadakakatsizlik yapmaya ne hacet,tavan yapmışız arkadaşım tavan.doldurmuşuz önümüzdeki elli yılın cilvesini.ona çok şarkılar yazdım ben.şiirler yazdım,mızıka çalardım...ve bizim oralar çok yalnızdır,unutmaya yüz tutmuş,kendini her kime teslim etmiş ise hep bekleyen bir kumrunun ve hep beklenen bir yolun dargınıdır, gelincikler,düzlükler ve plastik arabam.yavuz çetin haklıydı...gökova sahilinde bağıra bağıra ona aşık olduğumu söylerdim.sonra gözlerim kapanır.Bodrum...hergece ona bruschettalar yapardım.sonrası" abim evin tek çocuğu..."canım yanıyor durduramıyorum.kendimi çaydanlığın altına baktıgımda ilyas salmana benzer silüet gibi görüyorum..ve şu sıralar sahanda yumurtanın sarısını patlatacak cesarete bile sahip değilim.keşke sadece piyano çalsaydım diğerlerinin bir önemi de kalmadı. bir gün herkesin coldplayı anlaması umuduyla.
Bitkilerin yerini degistirdiginde yaprak dokumu baslamasi nekadar enterasan.biz insanlar olamadik okadar derin ve ince.aslinda biliyormusun enbuyuk sorunumuz bizler birbirimizi sevmesini beceremedik...ve komiktir ki Bununla beraber Herkes birbirine yalan soylemenin nekadar yanlış olduğunu soyler ve dogru insan modeli çizer. Fakat nedense herkes üzgün,kirgin ve yorgun.bence birbirimize ogutler verecegimize limon agaci diksek nasilda super olurdu.dusunsene milyonlarca limon agaci hele nasihatin bol oldugu ülkemizde ,her yer limon kokar iste ozaman cennete inanılır. Belkide Bunlarin hepsi depresyondan.
mesela en iyi yapılacak iş ya barış elçisi olmak yada ekmek ustası.gerçekten her ikiside çok çok özel. neredeyse tüm kaybolan değerlere inat yaşamalılar bunlar. eve dönüş gibi.ve her eve dönüşte şairin dediği gibi "anne ben geldim dizlerin duruyormu başımı koyacak " sözündeki saflık gibi.bence herkes her uyandığında bunu düşünmeli çünkü kaybedecek çok şeyimiz var.yada hepberaber hayal kuralım,şaririn 2. sözünde dediği gibi "birzamanlar dünya sandığım bahçeyi ayrık otları,dikenler bürüdü".enteresan,enteresan..hemde çok...
evet tuhaf gelebilir bu kırlangıçlar neden durup durup evlerin en olmadıkları yerine yuva yaparlar.bence marjinal yapılarından ,cunku ucarlarken bile dıger kuslara ınat rahatlıklarından ödün vermezler.bıraz sorumluluk getirir bu ama aklıbaşındadır bu haytalar.ikinci baharları yoktur bunların.seçimlerini yaparlar ve ölürler.asillikleri buradan gelir.hani insanlarla fln kıyaslanacak basitliğe sahip değildirler.yani yıkıntıya sebep olmazlar aksine yaşama moral ünitesidir bu haytalar.bence insanlarla aynı yaşamı paylaştıkları için çokda sanslı sayılmazlar.ve bukadar acıya şahit olmaları onların kadersizlikleri sadece..
haşin hareketleriyle şekil kardeşimizdir kendisi,liderlik vasfına bürünmüş,elinden herşey gelir cinsten.vikipedia da kayıtlı olmayan tüm bilgileri bizzat kendisine sorarak bilgilenebileceğiniz en derin kaynaktır.bukadar özelliğin yanında olasılık grubunun solisti,liselilerin ise baş tacıdır zaatalimiz.bilginize. (bkz: )http://www.facebook.com/olasilikband