bu ülkenin kuruluş felsefesi ırkçıdır. atatürk ün ulus devlet anlayışı yani bu ülkenin kuruluş felsefesi türk kimliğini herkese dayatmaya çalışmıştır. bunun için eğitim sisteminin zorbalıklarını kullanmaktan çekinmemiştir. insanlara ben çerkezim, lazım vs. ama türküm demenin gurur verici bir şey olduğu zırvası telkin edilmiştir. bizzat atatürk ün bu sığ ve ırkçı bakış açısı bütün halka zorla kabul ettirilmiştir.
şimdi diyorlar ki atatürk solcudur. has siktir ordan derim.. solculuk halkçılığı barındırıyorsa bu açıdan: atatürk ırkçıdır. zıttır. kurtuluş mücadelesini veren bütün bir halk mı yoksa türk milleti midir? atatürk e göre bu türk milletidir. yıllardır kürtlere karşı gelişen küçümseme kültürü: biz türküz, yüceyiz, uluyuz, türke durmak yaraşmaz vs., okullarda varlığım türk varlığına armağan olsun şeklinde ettirilen yeminler...sayamayacağımız bağnazlıklar, yobazlıklar, zorbalıklar. bir kürt ile empati yapınca ne kadar boğucudur bilemezsiniz.
çünkü dünyanın en ırkçı( tuhaftır dünyaya hiç bi şey katmamış bir millet üstelik. (bkz: savaş ve siyasetten başka bir şey bilmeyen millet)) milletiyle birlikte yaşamak istememeleri gayet doğaldır. çok sinirli olduğum için aklım dondu bir şey yazamıyorum. ama şu andan itibaren bir an önce ayrılmayı destekliyorum.
iki vasat insan, iki çirkin birbirlerine seni seviyorum diyorsa ortada derin bir insanlık trajedisi vardır. bir kere her ikisinin de hayalinde güzel ama erişemedikleri bir insan vardır. en kötü, çevresinde, daha derinden bakarsak hiyerarşik olarak çok az insan en güzeldir. insan doğası gereği en güzele yönelir ama erişemeyeceği için ondan vazgeçer. şimdi iki çirkin insan birbirine seni seviyorum diyorsa bu ne kadar saçma ve acınasıdır. neden beni seviyorsun? çok güzelsin.. hasss siktirrr.. buna kim inanır? neden ben? mesela neden brad pitt değil? ben daha mı yakışıklıyım ya da daha mı çekiciyim?..
bütün zırvalar, edebiyatlar, şiirler vs. hep bu trajikomik durumu örtmek için bir maskedir. aşk üstüne yapılan sanat sadece insan türünün devamını sağlamak gibi temel bir görevi yerine getirdiği için değil daha ziyade bunun içindir.
ben söyleyeyim ikiniz de birbirinizi sevmiyorsunuz. çünkü ikiniz de boktansınız. ikinizde evrimin hatası ya da tanrı nın işgüzarlığısınız.( bunu kendim mi yazdım bir yerden mi çağrıştı bilmiyorum. çağrışım yakalayanlar özele gelsin.) ikinizinde hayalinde aşık olduğunuz ama erişemediğiniz birileri var kimi zaman adına hayranlık koyduğunuz ya da umutsuz olduğunuz.. sadece güzel,doğurgan bir kadın vs. bulamadığın için o kızla birliktesin. artık doğanın sana yüklediği misyonu yerine getirip, sevişecek bir çocuk büyütecek ve lanet dünyadan siktir olup gideceksin...( pek güzel olmadı ama acelem var.)
not: seyrek olarak schopenhauer dan ilham var. kendisine teşekkür ediyorum..
bir kere vatan nedir? üzerinde yaşayan insanların bir takım ortak değerleri paylaştığı( dil, ırk, tarih vs.) toprak parçası. şimdi bu duygunun saçmalığı tarih sevgisi denen şeyin saçmalığıyla eşdeğerdir. tarihini sev, atalarını sev ne kadar mantıksız sözler. ölmüş gitmiş benimle, bireyselliğimle hiç alakası olamayan bi şey. ayrıca yaşayanlar arasında da milyonlarca insanla paylaştığım bir şeye gönülden bağlılık duymam ne kadar saçma değil mi? türk olduğum için gurur duyuyorum, türk olmak şereftir gibi ırkçı saçmalıkları da yine bu anlayıştan çıkıyor.
'bizim atalarımız orda şehit oldu' diyor. ne atası yaşayan ırkdaşlarınla, dildaş, dindaşlarınla mide bulandırıcı derecede samimi olman yetmedi bir de üstüne ölülerle mi ruhsal bağ kuracaksın? ne iğrenç medeniyetimiz var? ne kadar bireycilikten uzak, ne kadar az özgür..
velhasıl, vatanseverlik budalaların işidir. özgür düşünceli elit insan için değildir. elit bir insan kendini milyonlarca insanla paylaştığı basit duyguların içine hapsetmez..
ikisi de ergen şairi olduğu için aynı kategoride kapışabilecekleri versus. benim fikrime göre ikisinin şiirleri de posta gazetesinin yurdumun şairleri köşesindeki şiirlerden çok da üstün şiirler değil. katlanamıyorum aptallıklarına.. saçma sapma sapan, harf, kelime oyunları.. özdemir asaf tarzı saçmalar.. facebookcu melankolik ergen tribinde aşka bakış açısı.. her ikisine de siktirin gidin diyorum..
'giyinişi, müşkülpesent yemek yeyişi ve kumar oynayışı ile "modanın normal sınırlarını aşan" bir erkek için kullanılan küçültücü bir terim.' ( vikipedi den alıntı)
siyasi, sosyolojik ve felsefik anlamları olan iki yiyeceğin versusudur. benim tercihim maklubeden yana. doyurucu ve güzel. kemal paşa ise sevmediğim bir tatlı.
en son internet( porno) ile ilgili yasaklardan sonra artık inkar edilemez bir gerçek haline gelmiş apaçık gerçektir.
bugüne kadar ak parti nin bir çok icraatını beğendiğimi söyledim. ekonomi ile ilgili olanlarını, hizmet sektörü ve ulaşımla ilgili olanlarını vs. gerçekten de dürüst olursanız bir çok konuda büyük atılımlar gerçekleştirdiler.
ancak yasaklama ile ilgili faaliyetlerine şiddetle karşıyım. içki yasağı, internet yasağı gibi bir çok faşizanca uygulamayı da gerçekleştirdiler. biraz daha yol yapsınlar, hizmet getirsinler sonra basıcam tekmeyi götlerine yoksa şeriat gelecek diyebilirim ruh halime göre.
ya da yasaklardan zevk alabilirim. berlin duvarının doğu kanadında yaşıyor gibi hissedebilirim. o zaman tarihi, siyasi filmlerde oynuyor gibi hissedebilirm kendimi.
ama işin özü gerçekten de bir kaç seçim daha böyle sürerse şeriat pratik olarak gelmese de çok yasaklarla dolu bir toplumda yaşayacağız.
kimileri türbanlılara ya da namaz kılanlara karşı kullanır bu cümleyi: 'namaz kılmıyorum ama kalbim temiz.' ya da 'başımı örtmüyorum ama kalbim temiz.' ama arkadaşım senin kalbin ne kadar temiz olursa olsun dinde yapılması şart olan şeyleri yapmazsan yani namaz kılmazsan başını örtmezsen cennete gidemezsin..
bir de senin kalbinin temiz olduğuna kim karar veriyor? hem başı kıçı açık gezeceksin hem de namaz kılana, örtünene laf edeceksin. üniversite eğitimi alma haklarını ellerinden almak isteyeceksin. din kardeşine en büyük yamuğu yapacaksın. sonra da kalbim temiz ben cennete giderim diyeceksin..
hadi ordan çok komiksin..
kalbim temiz deyip her gördüğün sakallıyı: 'bu var ya kesin dini kullanarak insanları sömürüyordur.' ya da namaz kılanı: 'gösteriş için namaz kılıyor. sesli sesli la havle çekiyor.' diye eleştirip, kötü zan yapıp sonra da kalbim temiz demek ayıca bir çelişkidir.
ergen, chp seçmeni ya da özenti-koyun-robot olmalarıdır. gerçekten özgür düşünceli, elit bir insan cem yılmaz a gülmez. ilginç bulabilir ama gülmez. ayrıca başka tür tutumlar da var. geri zekalı fanatizmi gibi..
nedir sistemin istediği birey tipi? diye sorduğumuzda karşımızda klasik bir chp seçmeni belirecektir.
milletini çok sever. milleti yücedir. diğer milletlerden üstündür. atatürk ü çok sever. o gelmiş geçmiş en büyük dehadır. uludur, büyüktür. dindar yobazları hiç sevmez. o da müslümandır ama örtünmek ya da türban gericiliktir. sakallılardan tiksinir, türbelerden tiksinir. bilimin ışığında, çağdaşlığın yolunda ilerleyen aydın bir pozitivisttir. vs vs..
sonuçta herkesin birbirine benzediği bir sistemde ''iyi insan tipi'' yoktur ''köle'' vardır sadece.. ta ki orta çağ avrupası nın klise nin baskısına karşı geliştirdiği saplantılı refleksleri: aşırı bilimciliği vs. hala kullanmaya devam eden gerici bir zihniyetin ürettiği insan tipi iyi, üstün diye de adlandırılamaz.
fazla yazmak istemiyorum nedense. yoruluyorum. robotsunuz işte, kölesiniz. kurduğunuz cümleler bile aynı ezberler. bir de çağdaşım, aydınım diye böbürlenmezler mi? komiktir yani. acınası...
bu kadar abartılmasında, türkiye deki gelmiş geçmiş en overrated şeyler listesinde atatürk ile birlikte zirvede/zirve dibinde yer almasında kesinlikle ergenlerin ve bizim sığ, dar kafalı sanat camiamızın payı vardır.
sadece basit bir karikatür kültürü, internet kültürü ve orta üstü düzeyde jest, mimik, ses yeteneği var. yine orta üstü bir gözlem yetisi. siz şimdi böyle bir adamı muhteşem tespit uzmanı diye dayatırsanız gerçekten zeki komedyenlere: george carlin e, charlie chaplin e ve ülkemizden şahan gökbakar a ayıp olmaz mı?
haaa, abartılmasında etkiler demiştim. bir kere ergenlerin etkisi açık. imza günlerine gelen çok sayıda velet kız çocuğu.. bebeklerin aguuu guguu ya gülmesi gibi sesini değiştirmesine, şirin tavırlarına ve türk zekasına yakışır esprilerine gülüyorlar ama sadece ergenelr değil. olmadığı halde evrensel değerleri varmış gibi yapan sana camiası asıl gülünecek halde. her meslekten en az bir kişiyi dünya çapında biriymiş gibi gösteriyorlar: dünya çapında şarkıcı, dünya çapında piyanist vs. vs...ancak sadece gülünç görünüyorlar. başka da bir işe yaramıyor.
'''annelerini taklit edip makyaj yapan kız çocukları gibiler batıya erişmeye çalışırken.''' asla da batı düzeyinin kıyısına yakınına gelemeyecekler. cem yılmaz da bu ülke sınırları dışında değildir asla. geçende: 'ilk oscar ını veriyoruz..' diyor adam.( adını aratmaya zahmet etmiyorum..) bu ve bunun gibi bir çok örneği var: 'cem yılmaz dan çok şey beklendiğine dair..'
ama boşuna uğraşmayın beyler. cem yılmaz zeki değildir. türkiye de hiç bir şey evrensel düzeyde değil.. george carlin in dediği gibi yapabileceğimiz bir şey yok. sistemimiz böyle.
bence bölünmemiz hepimiz için daha iyi olabilir. eğer bölündüğümüzde(kürdistan kurulduğunda) -bir çok örneğinde olduğu gibi- refah düzeyimiz yükselecekse, insanca yaşayacaksak bölünmeliyiz. eğer daha fazla kan dökülmeyecekse bölünmeliyiz.
boşuna yobazlık, ırkçılık yapmanın alemi yok.. zaten başımıza ne geldiyse bu türklerin ıkçılığı yüzünden geldi. türk milleti şöyledir, böyledir. kıldır, yündür. ''zamanında kaç milleti idare etmişiz'' gibi.. özellikle son cümledeki zihniyet değil mi zaten azınlık sorununa( kürt sorununa)neden olan..
hep 'küçümseme kültürü' yüzünden.. kürtlerle ilgili ya da lazlarla vs. diğer azınlıklarla ilgili aşağılayıcı fıkralar, tabirler.. böyle bir ülkede azınlıkların isyan etmemesine imkan var mı?
sorun durup dururken ortaya çıkmış bir şey olmadığından ırkçılığa karşı etnik refleks verildiğinden kimse ağzından köpükler saça saça küfretmesin..
bu soruna çözüm belki de bölünmektir arkadaşlar.. küçük, dünya siyasetiyle ilgisi olmayan ama mutlu, zengin, refah içerisinde özgür bir ülke.. saçma sapan milli ülküleri olmayan, kimlik sorunları olmaayn, herkesin özgürce karakterini geliştirebileceği, bireyci bir ülke.. benim hayalim bu.. oysa bu cehennem hayalime en uzak şey..
velhasıl, umarım zaten gerçekleşecek şey, bir an önce gerçekleşir..
"islamiyet ile birlikte kürtlerde ümmetçilik anlayışı geliştirilerek, adeta mücadelesiz, boyun eğme anlayışı ve kendine ait olmama duygusu yerleştirilmiştir. örneğin kürtler alevilik adına özgün bir yorum geliştirebilselerdi hiç kuşkusuz ki durum farklı olabilir ve islamiyet daha ulusal bir çerçeveye oturtulabilirdi. alevilik, hakarete ve zulme başkaldırıda muhalefet odağı olmaya açık bir felsefi duruşa sahiptir. ancak aleviliğin tüm kürtleri kapsayan toplumsal bir duruşa ulaşamaması, yine kürtlerin çoğunluğunun sünni olmaları bu imkanın değerlendirilmesini ortadan kaldırmıştır. yoksa alevilik, kürt toplumunda milli bir ideolojik duruşun zemini haline getirilebilirdi. (...) kürdistan toplumunda her zaman bir ihanet çizgisi varlığını sürdürmüştür. özellikle islamiyet'in kürdistan'a girmesiyle beraber bu ihanetçi çizginin artık çığırından çıkmış olduğu ve kendisine meşru bir zemin yaratmaya çalıştığı bilinmektedir.''
murat karayılan burada ve burada (bkz: zerdüştlüğün kürt dini olması) islamın kürt ülküsü önünde bir engel olduğundan söz ediyor.
bir murat karayılan düşüncesidir efendim. zaman dan aynen alıntı:
'kürtlerin ideolojik kimlik ve aynı zamanda inanç dini' diye tanımladığı zerdüştlük için övgüler dizen karayılan, islam'ın kürtlerde parçalanma nedeni olduğunu ileri sürdü. kitabında nakşibendiler için de ağır ifadeler kullanan karayılan özetle şunları yazdı: "nakşibendi tarikatının geçmişte osmanlı ile yaptığı işbirliği, günümüzde tc ile iç içe örgütlenmiş olması gerçeği, onu işbirlikçi tarikat haline getirmiştir. kürdistan'da milli düşüncenin şekillenmesinin önündeki engellerin başında nakşibendî tarikatı gelmektedir.'
çoğunlukla atatürk için kullanılır. 'sevmiyorsan saygı duy..' saygı nedir birader? sevmediğimiz şeye saygı duyabilir miyiz olayını geçtim.( zira atatürk e karşı pozitif-negatif bir 'duygu' taşımıyorum.) saygı anlayışı çok göreceli. eleştiremezsin. eleştiri nasıl olur? ya önce öveceksin:
-atatürk şöyle yüce böyle ulu, kıldır yündür ama yaanii şurda da şöyle yapsa iyiydi.
-kardeşim zamanın şartlarına göre değerlendir yahu.. vs. vs. ( kızgın tavırlar.)
-haklısın..( mazbut bir hal)
ya da eleştirdikten sonra methiyeler düzeceksin ki saygı göstermiş olasın.. böyle ayin gibi eleştiri mi olur gardaşlarr??.. bir şeyi ağız tadı ile eleştiremiyoruz? çünkü kafalarında 'dindarca' çizgilerle belirlenmiş bir 'saygı' tabusu var..
eleştirebilirsin ama saygı duy..
sevmeyebilirsin ama saygı duy..
falan fişman olabilirsin ama saygı duy...
hay saygı anlayışınıza diyesi gelir insanın.
saygı bir hayranlık belirtisidir bir kere. hayran olmamız istenir her seferinde. ama hayranlık yoksa içimde zerre kadar benim. o zaman ne olacak? o zaman da ''kapa çeneni'' derler aslında -saygı tabusuyla- yobazlar, fanatikler..
şimdi yok ülkeyi kurdu, devrimler yaptı gibi ezbere yanıtlar verilmesin.
felsefe=0. cahil bir pozitivist.
zekası, yüksek bile değil. sıradan bir devlet adamı ve asker.
ne yapmış. çocuklar bile güler: ''şapka devrimi.'' kılık kıyafeti avrupa gibi yaparsak gelişiriz diye mi düşünmüş.
ne yapmış: ölçü değişikliği.( bir de buna devrim diyerek, ağzı salyalı anlatan, işi din boyutuna taşımış insanalar var. bu sözlüğün yüzde 85 i de böyle..) ölçü değişikliği nedir? çok önemsiz bir ayrıntı..
ne yapmış: yeni türk harflerinin kabulü.. vayy bee.. dahiyane bir fikir. daha önce kimsenin aklına gelmedi bu yüce fikir..
vs. vs. vs.
nesi var?.. ancak sevmeyi, tapmayı öğretiyorlar. sağımızı solumuzu nasıl kesin öğretiyorlarsa atatürk ü de öyle keskin, sert belletiyorlar. tabi tanrısallaştırılarak..
kabul edelim. atatürk o çağdaki onlarcası gibi sıradan bir liderdir. yok şöyle demiş yabancılar. sanki diğer liderler için dememiş mi? aç bak.. böyle dar kafalılık, körlük olmaz..
''en değersiz gurur, milli gururdur. bu, onunla gurur duyandaki bireysel özelliklerin yoksunluğunu ele verir. çünkü insan neden milyonlarca insanlarla paylaştığı bir özelliğe tutunma gereği duyarbilirki başka türlü? dikkate değer kişisel niteliklere sahip olan, sürekli göz önünde bulundurduğu ülkesinin hatalarını açıkça görebilecektir. ama dünyada gurur duyabilecek hiçbir şeyi olmayan her zavallı aptal gurur duyabilmek için son çare olarak ait olduğu ülkesi ile gurur duyar.''
milliyetle övünmek nedir? ne kadar anlamsızdır. üstelik milletinin diğer milletlerden üstün olduğunu düşünür böyle insanlar. 'bir türk dünyaya bedeldir.' gibi moron cümleleri kurarlar. ya da ''türkün türkten başka dostu yok.'' gibi. ya da: .........( yok daha o kadar özgür bir ülke değiliz)
nereden bakarsan bak, anlamsız ve saçma sapan bir şeydir milliyetle övünmek.
gandhi ile atatürk ü kıyaslamaktır. yanlış anlaşılmasın. gandhi kemal değil bildiğin mohandas karamçand gandi dir söz konusu olan.
bence gandhi bir dahidir. evrensel bir adamdır. çağının ötesinde ve üstündedir. atatürk içinse böyle bir durum söz konusu değildir. çünkü atatürk çağındaki tüm liderler gibi askerdi. savaş meydanlarında kazanmıştı. gandhi ise insanların gönüllerinde kazandı zaferini. bir anti militarist ve pasifist olarak yaşadı. yani çağının genel yapısına tümüyle aykırıydı. işte bu yüzden evrensel idi.
gandhi, doğum günü, birleşmiş milletler genel kurulu tarafından: ''dünya şiddete hayır günü.'' olarak belirlenmiş bir liderdir. şimdi çağını hatırladığımızda diğer tüm liderlerin( atatürk de bunlara dahil) asker, cephede savaş kazanmış insanlar olduğunu anımsayalım.
bu durumda gandhi nin evrensel, çağının üstünde bir adam; atatürk ün ise, yerel, çağındaki diğer liderlerin benzeri bir adam olduğu gerçeği ortaya çıkıyor.
şu an içinde bulunduğum ruh halidir. kesinlikle yanlış anlamayın. siyasal olarak, toplumsal olarak herhangi bir yakınlığım yok şeriata. ya da dini hükümlerle yönetilmeye. ama bireysel olarak şiddetli bir şekilde o ruh halini hissediyorum. buna neden olan şey aslında insanlara duyduğum tiksinti ve nefret. daha doğrusu insanlarla uzlaşamama durumu. aslında insanlar benle uzlaşamıyor. kimseyle dost olamıyorum. herkes satıyor. çok büyük hakaretlere maruz kalıyorum.
üstelik beni asıl tiksindiren insanların onlar gibi olmamı istemesi. şimdi parası olan insan piçi diğerini aşağılıyor diğeri de kendini savunmuyor kabulleniyor. çünkü ötekinden çıkarı var. onu sömürecek, yolacak. bu çirkefliğe, iğrençliğe uymak istemediğimde toplu halde psikolojik saldırılara maruz kalıyorum. psikolojisi zayıf, hassas bir insan olduğum için de kaldıramıyorum.
insanların kendini göstermek için diğerlerini aşağıya çekmesinden bıktım. kendini göstermek istiyorsan siktir git kendini göster. başkalarını niye alaşağı etmeye çalışıyorsun?( birine kızdığım zannedilmesin, genel olarak tüm insanlar.)
ikiyüzlülük, orospu çocukluğu, asalak ilişkiler her yerde.( özellikle karakterimde nasıl bir özellik ya da yapı varsa bütün orospu çocuklukları bana karşı yapılıyor.) her girdiğim ortamdan ya da yaşadığım her yerden gitmek istiyorum. ama insanlardan da kaçış yok. kimle konuşacağım ben? bir an gitsem bu şehirden. daha kimsenin yanıma yaklaşmasına izin vermeyeceğim. ama o kadar sabrım yok.
şeriatı istiyorum. kesinlikle ahlakın, dinin katı yönleriyle terbiye edilebilir bu hayvan sürüsü. bütün insanlar orospu çocuğu.. çarşaf giyecek orospular..( orospulardan bahsediyorum. üstünüze alınmayın.) insanların birbirlerinin üstünde gücünü denemesi olmayacak. yalakalar, asalaklar olmayacak. çünkü hükümler yaşayan insanların keyfine göre değil; fikir değiştirmeyen, ihanet etmeyen, satmayan, iğnelemeyen, aşağılamayan bunların yerine birleştiren, eşit gören, yücelik, tanrısallık taşıyan hükümlere göre düzenlenecek.
insan denen iğrenç varlığın tininin yerini tanrısal tin alacak. kurtar beni tanrım.. hiç olmazsa bu şehirden kurtar bir an önce..
burada evrensel olarak gördüğüm isimlerden örnek vereyim de açıklayayım efendim.
örneğin: nietzsche. koskoca bir felsefe tarihinin kalıplaşmış perspektiflerini yerle bir etmiştir bu adam. bir kere gerçekten felsefe tarihine dahiyane bir psikolog gözüyle bakmıştır ve olağanüstü çözümlemeler yapmıştır. insanlığın 200 yıllık geleceğini ve tüm geçmişini -insan nedir? yazgısı ne? insan ne ile yaşar?- çözümlemiştir. tarihin gördüğü en büyük filozof..
örneğin: dostoyevski. bir şey söylemeye ihtiyaç bile duymuyorum.
örneğin: shakespeare. ne sembolistler ne fütüristler gibiydi. tek bir dokunuşla hem tüm manzarayı hem de tüm soyut duyguları ortaya döküyordu..
örneğin: gandhi. -çağına aykırı bir adam.- o yüzyılda bütün liderler askerdi.( atatürk gibi) ama o bir pasifistti. şiddet karşıtıydı.
işte evrensellik: çağının üstünde ve ona aykırı olmak..
peki atatürk: çağındaki liderler gibi askerdi. çağındaki liderler gibi pozitivistti, dinin toplumu aşağı çeken bir yanılgı olduğunu düşünüyordu klasik bir pozitivist gibi. çağındaki liderler gibi çok çalıştı, iyi bir siyasetçiydi. yine çağındaki liderler gibi çalışmasının meyvesini yaşarken yedi..
bu durumda atatürk evrensel değildir. çünkü çağının içerisindedir. çağının çıkardığı bir adamdır. o yüzden çağının ötesinde ve üstünde değildi. işte bu sebeple evrensel değildir...
entelektüel bakımdan ve öz anlamı düşünüldüğünde apaçık gerçektir efendim.
öcelikle prof. atilla yayla'dan alıntı yapmak istiyorum(yorumlayarak):
'''bütün ciddi araştırmalar faşizmin bazı unsurları ve faşistlerin belirgin özellikleri üzerinde birleşmektedir. faşizm bir "tek adam" kültüne dayanır. duçe, führer, cadillo vs. gibi isimlerle anılan bu lider asla yanılmaz, bütün toplum için yaşayanlar yanında yaşayacaklar için de- neyin en iyi olduğunu kesin olarak bilir. faşistlere göre toplum liderin cismi ve öğretileri etrafında sıkılmış yumruk misali birleşmeli, bütünleşmeli ve parlak geleceğini yaratmalıdır.'''
işte bu durum ülkemizde açık şekilde gözlemlenmektedir. atatürk'ü eleştirilemez olarak algılayan, hatta yerel bir insan olduğu, felsefi derinliğinin olmadığı fikirlerine bile küfür gibi yaklaşan zihniyet bunu doğrulamaktadır.ayrıca: führer ve duçe nin yanına 'ulu önder' imajını da yerleştirebiliriz.
bu zihniyet ülkemizde eğitim sistemimiz tarafından körpecik çocukların beynine kazınan şeylere ibarettir. insanlar toplumun önemsiz bir organı, kemikleşmiş bir parçası olmakta, kendi karakterlerini geliştirememekte ve belirli bir insan tipi yaratılmaktadır bu şekilde.
prof. atilla yayla'nın da dediği gibi:
'''faşizm plüralizmi reddeder, bütünleştirilmiş bir iyi insan-iyi toplum tanımı yapar. her bireyin bu tanıma isteyerek uymasını talep eder. uymayanları devlet aygıtları aracılığıyla uydurur. buna rağmen uymamakta direnenler fiziksel olarak tasfiye edilir.'''
işte ülkemizde yaratılan insan tipi:
-milliyetçi, ırkçılık derecesinde.. bu ırkçı zihniyetin bakış açılarından biri: tarihimizdeki sadece türk öğelerine sempati ile bakmak ve islami, dinsel ya da kültürel etkileri tasfiye etmeye yönelme ve böylece kültürü, tarihi kısırlaştırmadır.
-atatürk'e sağlıksız derecede, tuhaf bir bağlılık. adeta bir kutsallık atfetme.
-belirgin bir pozitivizm. doğal sonucu olarak dine karşı tavır: sekülerizm.. özel bir sonucu olarak: islamafobi..
-daha çağdaş, batılı yaşam tarzı vs.
bu yaratılan insan tipine iyi ya da kötü vasıfları vermiyorum. sadece herkes birbirine benzetilmeye, belirli bir insan tipi yaratılmaya çalışıldığı için şiddetle eleştiriyorum.
işte bu sebeplerle( bu yazı çok çok daha uzun olabilir, örnekler çoğaltılabilirdi..) kemalizm ülkemizdeki faşizm şeklidir. bir an önce bürokratik sistemin kontrolünden kurtulmalı ama sermaye sınıflarının da kölesi olmamalıyız.. özgürlük ve adalet....
