müziği bıraktığını açıkladıktan belli bir süre sonra müziğe geri döndüğünü belirten teoman'ın neden müziğe geri döndüğü anlaşılmıştır.
parası bitmiş amk. adamın pantolon bile alacak parası kalmamış. evinin tuvaletinde suların su faturasını ödeyemediği için akmadığını ve bu yüzden evin altındaki kafenin tuvaletini kullandığını ayağındaki tuvalet terlikleri ve elindeki kitaptan anlayabilirsiniz sayın sözlük yazarları.
alttaki fotoğraf kafenin tuvaletinde sıcak su aktığı için iki saat kaldıktan sonra apar topar güvenlik görevlileri tarafından tuvaletten kovulduktan sonraki hali beyler. ve terlikleri çıkartmaya dahi fırsat bulamamıştır. o kadar acele.
insanların kendine üzülmemesi için ya da acımaması için yapılan veyahut kişinin kendisini psikolojik olarak daha iyi hissetmesini sağlama adına yaptığı davranıştır. ben de bu kişilerden biriyim karakterimde yok hastaymış gibi davranmak fakat galiba işin ucunu biraz fazla kaçırmış olacağım ki kimse benim götümde var olan ve ancak çekenlerin bilebileceği bir hastalık olan basuru siklememektedir. götüme kanca takılıp çekilirmiş gibi hissetmeme rağmen sürekli şakalaşıp gülmem sonucu arkadaşlar benim hasta olduğumu bi türlü anlamıyorlar amına koyim. neymiş bu halısaha maçı önemliymiş gelmezsen bidaha benle konuşmazlarmış. lan sikik ben bu hastalıktan dolayı 1 hafta yataktan çıkamamanın yanı sıra öksürmek, hapşurmak, gülmek, yürümek, oturmak gibi eylemleri yapamadığımı bilirim. yüzükoyun yata yata yanaklarımın düzleştiğini bilirim amcık hoşafı. umarım sen de bir gün bu acıdan müzdarip olursun ki beni anlarsın götoş herif. konuşma amk götümden kıymetli misin.
efendim ben de var olan ve fazla derecede uyuz kaptığım bu yüzden çoğunlukla benim hoşlandığım ve onun da benden hoşlandığını bildiğim bi insana karşı sergilediğim tavırdır. çok gıcık kapıyorum sözlük ben bu durumdan karakterimi sikiyim afedersin sözlük. sırf bu yüzden hoşlandığım kişilerin çoğuna soğuk göründüğüm için o kişinin antipatisini kazanmış ve devamında ise terkedilmişimdir ya da uzaklaşmıştır benden o kişi. işin en gıcık yanı ise o kişinin dışında masada oturan herkesle çok samimi olmam, eğer ki bu kişiler kızın arkadaşları ise onlar tarafından çok sevilmemmle sonuçlanır. bu ne sikik durumdur sözlük bana açıklar mısın? sözlüksün ya hani açıkla amk. kaç senedir buraya yazmıyorum sana işim düştü sözlük bana yol göster bu sikindirik mal karakterli yazarına yol göster.
ben evde soğuktan korunmak için annanemin ördüğü patikleri giyip pijamayla oturmuş bilgisayar başında saçma saçma 9gag çizimlerine bakarken, önüme çıkan eski sevgilinin barda erkeklerle beraber etiketlenmiş fotoğrafını görünce anladığım ve kendimi dünyanın en gereksiz insanı olarak görmeme sebebiyet vermiş durumdur sayın sözlük yazarları. siz siz olun eski sevgilinizi facebook ta arkadaş olarak barındırmayın yoksa bu, ayaklarınıza bakıp sikeyim lan deyip bi kenara çetiklerinizi attıktan sonra ''yavrum çetikleri niye çıkardın üşüteceksin'' diyen annenize açıklama yapmak zorunda kalırsınız.
geçen gece çek bakalım adlı programda farkına vardığım, daha önce nasıl böyle bir şeyin bilincinde olamadığım için kendime kızdığım bayülgen çakallığıdır.
peki bu karizmatik, zeki, eleştirel, ironik olmak için yapılan çakallık nasıl ygerçekleştirilmektedir işte böyle;
kendisinin sunmadığı hiçbir programa katılmamak. çünkü konuk olarak katıldığı programda soru soran bir sunucu vardır doğal olarak da bu durum sunucuyu karizmatik yapar ve konuk olan kişi ise sunucunun sorduğu soruları cevaplarken istediği şekilde karizmatik olamaz, çünkü sunucu vardır ve o seni yönlendirir.
eğer bir program yapıyorsa bunu tek yönetir veyahut yanına hülya avşar gibi yardımcılar alır ki istediği şekilde yönlendirebilsin ve yaptığı yorumlar elbette ki hülya avşar gibi yardımcılardan daha kaliteli olacağı için kendisi daha fazla zeki görünsün karizmatik bulunsun ve bu şekilde diğer programlardan farklılaşarak ve tüm ilgiyi kendisi üzerine yoğunlaştırarak prim yapsın.
dikkat edin bayülgen kendi programlarında kendisinden daha fazla ilgi gören biri olduğu zaman ilgiyi başka tarafa çekmek için sürekli uğraşır. eğer böyle yapmazsa karizmatik olamazdı her gece başka kızla birlikte olamazdı -ki artık evli- ve asıl durum yani televizyondaki herkesin asıl amacı olan parayı kazanamazdı.
sürekli ezbere konuşup başkalarının peşinden koyun sürüsü gibi hareket eden insanların içine düştüğü yanılgıdır. zaten türkiye'deki siyasetin laik olması düşünülemez, bu siyaset kavramına da aykırıdır. eğer siz bir ülkede siyaset yapıyorsanız, o ülkedeki insanların düşüncelerine göre hareket etmek ve sürekli o insanların duymak istedikleri şeyleri söylemeniz gerekmektedir. yani bir ülke içerisinde yaşayan halk salaksa salak olacaksınız, dindarsa dindar olacaksınız, tatlı su laikçisiyse siz de öyle olacaksınız.
türkiye laik bir ülke deniliyor. tamam. şimdi düşünelim o zaman. bir başbakan adayı. ateist. ateist olduğu tüm halk tarafından biliniyor ama ateizm propagandası yapmıyor. konuşmalarında sürekli ''allah bunun hesabını size diğer tarafta soracak.'' '' allah sizin bu yaptıklarınızı görüyor, merak etmeyin.'' gibi solcusunun da sağcısının da söylediği şeyleri de söylemiyor. açlıktan, yoksulluktan, askerlikten, medeni bir insan yaşamının nasıl olması gerektiğinden bahsediyor. yani halkın düşünüp doğru dediği şeylerden.
diğer taraftan solcu ve sağcı olduğunu iddia eden adaylar sürekli konuşmalarında ''allah'' ''müslüman'' ''şehit'' gibi dinsel ögeler içeren şeylerden, halkın düşünüp doğru demediği ama içinde dinsel ögeler barındırdığı için doğru olması gerektiğini zannettiği şeylerden bahsediyor.
...ve geldik seçim sonuçlarını. ikinci kısımda bahsettiğim kişi açık ara farkla kazanıyor. neden. çünkü birinci aday ''kafir''. çünkü birinci aday bugüne kadar ''kafir''lerden hayır gelmeyeceği kafasına sürekli kazınan insanların oluşturduğu bir ülkede siyaset yapıyor. çünkü bu ülkede tanrı'ya inanmak zorunlu. çünkü bu ülkede siyaset ''din'' olmadan yürümez. çünkü bu ülkede ''din işleri ile siyaset işleri'' birbirinden ayrı değil. çünkü bu ülke ''laik'' değil. sadece öyle olduğunu ''hayal'' ediyoruz.
maçlarda sürekli konuşarak maçın amına koyan ömer üründül adlı şahsiyetin konuşmaya başladığı anda tuşa basılır ve sadece onun sesisini kapsayacak şekilde televizyon sessizliğe bürünür. bence geleceğin icadı ne uçan öküzlerdir ne de ayakta sıçan robotlar. ''ömer üründül mute'' tuşudur.
ö.ü.:bak arjantin'in defansı zayıf.
spiker:..ve arjantin kalesi büyük bir tehlike atlattı.
ö.ü.:bak ben sana dememiş miydim?
spiker:-evet biliyoz dedin yarrraağam- haklısınız sayın üründül. dediydiniz.
tam bu anda tuşa basılır ve maç keyifle izlenmeye devam eder.
amuna goduğum metrobüsünde yer kapmak için ezmedik insan bırakmayan, en arkadayken en ön sıraya geçebilme gibi insanüstü yeteneklere sahip insanlarda bulunan hastalıktır.
benim gibi salak bir insanın sürekli başına gelen ama salak olduğum için daha yeni çakozladığım ve buraya yazma gereği duyduğum durumdur. ben hergün sürekli olarak metrobüsle seyahat eden biriyim. ama amuna koduğum metrobüsünü o kadar kullanmama rağmen bi kere bile oturarak gitmişliğim yoktur ama suçun insanların rahatça ve insancıl şekilde otobüse binmesini sağlamak için kimseyi rahatsız etmeyip sırasını beklemeye çalışan bende mi yoksa ''amını siktiğim çekilsene önümden göt, senin yüzünden ayakta gidicem'' deyip oturmazsa ölecek hastalığına yakalanmış insanlarda mı olduğunu bir türlü anlayamıyorum. salağım ya ben o yüzden düşünemiyorum. ğer aranıza bu konuyu düşünen varsa bana cevabı mail atsın.
eskidir. bayaa eskidir. programda her çalmaya başlayışında tamburu göbeğinin altında kaybolur. dersiniz ki bu adamın tamburu nerde. ama bi çalmaya başlar sanki göbeği öter. bide pelin batu'nun son atmığından sonra tamburun üzerinin atmık'la kaplandığı ve kullanılamaz hale geldiği söylenmektedir.
beyinlerini, ''zaten bi boka yaramıyo doktor bey, sex ve futbol için olan bölümü haricindeki diğer bütün bölümleri alın. boşu boşuna ağırlık yapıyo zaten.'' diyerekten aldıran insanların yapabileceği şeylerdir.
not: bu başlık 10 cm penisle yapılabilecekler başlığına hitafen yazılmamıştır. yani bende bir suçluluk psikolojisi falan yok. yani penisim 10 cm falan değil sözlük kızları. siz de hemen işi ters tarafından algılıyosunuz. benim benisim ben 7 yaşındayken bile 13 cm'ydi. inanmazsanız babamın ben küçükken çekmiş olduğu cıbıl fotoğrafımı yollayabilirim.
yeni açmış olduğu twitter sayfasında ünlüleri çok zekice bir şekilde ironi bombardımanına tutan şahan gökbakar adlı çok komik şahsın bence kazanmış olduğu ünvandır. bu kişinin yaptığı ironiler o kadar zekicedir ki, bu kişiyi, zamanında yaptığı ironilerle insanlara dillerini yutturmuş olan neyzen tevfik gibi ulu bir şahısla kıyaslamadan edemiyorum. hani diyeceğim neyzen tevfik'in oğlu falan mısın diye bana da arada ''hayır, ben onun babasıyım.'' diyerek laf çakar diye tırsıyorum. diyemiyorum. uff çok dertliyim beüü sözlük.
bir tartışma programında en arkada konuşan kişiye en öndeki kişinin kafasını yüzseksen derece döndürerek baktığını ve yoldan geçen güzel kalçalı bir kadına bir erkeğin aynı şekilde baktığını görünce gerçekten inanmaya başladığım gerçektir. yani darwin'in, dawkins'in mawkins'in dedikleri ortak ata teoremi bence türkleri kapsamamaktadır. bu teoriler normal insanlar için ortaya atılmıştır. eğer evrim teorisi'ne inanacaksanız kapsamı tüm ırklara yaymayın. türkleri dışarıda bırakın çünkü inandığınız teorinin ileride yanlışlanabilme ihtimali bir hayli fazladır.
taksim'de bar çıkışında sarhoş olarak hangi film olursa olsun diye gittiğim, ifistanbul 2010 kapsamında son gösterimi pazar günü 22.00 da yapılmış, konusu bizim yeşilçam'dan çalınmış, özgürlük temalı -ki zaten türkçe isminden de böyle olduğu anlaşılabilir* bir filmdir. bizim dandik entrikalarla süslü yeşilçam filmlerinden tek farkın türkan şoray'la kadir inanır'ın değil de türkan şoray'la fatma girik'in aşk yaşıyor olması olarak görülebilir.
not: bu filme izledikten sonra salondan çıkarkene el ele tutuşan iki tene kız gördüm ve o an bilmem neden, ''gerçek'' bir mutluluk sardı içimi.
dünya'nın en sömürgeci devletlerinden biri olan ingiltere'nin trafikte soldan gidiş sağdan geliş kuralını üçüncü dünya ülkelerinden biri olan türkiye'ye dikte ettirerek yaptığı eylemdir. oysa türkiye'de trafik soldan geliş sağdan gidiş olarak işlemektedir. yani bu eylemi uygulayarak türk insanının aklında yer etmiş olan kalıcı düşünceyi kökten değiştirmeye çalışmaktadırlar. ama biz türk kanı taşıyan insanlarız. bizim atalarımız viyana kapılarına dayanmış ve kapının ağzında osurmuş kutsal ve saygıdeğer insanlardır. ama biz ne yapıyoruz atalarımıza ihanet ediyoruz. sağdan gidiş soldan geliş prensibini bozarak atalarımızın toprak altında rahat uyumalarını engelliyoruz. haydi domuz eti yemeyen sürekli kımız içen türk cengoverleri. sizi metrobüsü protesto etmeye davet ediyorum. hem zati 2 lira oldu. hazır protesto ederkene bu zammı da protesto ederiz ve bir taşla iki kuş vururuz. hadiyin koçlarım. sonuçta siz türk kanı taşıyan polat alemdar'larsınız. yürüyün beeee...
bana göre içerisinde gerçekten çok fazla anlam barındıran, zeki bir insanın ne yapması gerektiğine dair çok fazla ip uçları veren mektuptur. işte o mektup;
-lan deli mi sikti sizi? siktirin gidin başka sözlüğe.
teknolojinin durmadan geliştiği bir dünya'da teknolojiye ayak uyduramamış dangalak bir insanın yapabileceği bir eylemdir. bu adamın parası vardır ama '' ya abi sikerim 3dsini gözlüğünü alırız fikret abiden 2 liraya bir korsan alırız kolamızı cipsimisi alırız daha karlı çıkarız şerefsizim.'' diyerek kendi aklınca parayı çarçur etmemeye çalışır. bu adamın hayattan alacağı en büyük zevk sikini kaşımaktır.
+aaa bu film çok gerçekçi lan.
-nerden anladın.
+baksana sinemadaki insanlara. filmi izlerken nasıl tepki veriyolar.
sigaraların üzerinde yazan insanın sigaradan vazgeçmesini sağlayabileceği düşünülen uyarı yazısıdır.
en yakın sağlık ocağı;
+meraba ben sigarayı bırakmak istiyorum
-e bırak o zaman.
+yani yardım etmeyecek misiniz?
-yani sigara kötü bir şeydir. ben içmiyorum mutluyum.
+nasıl?
-bak sana şöyle diyim benim amcaoğlu sigara içtiği için akciğer kanseri oldu. şimdi uğraşıp duruyo.
+yani ben daha bilimsel bir şeyler bekliyodum.
-kardeşim git bissürü hastam var senle mi uğraşacam.
+piki. o zaman ben kaçtım. bare bi sigara yakam.
gerçek orgazm öncesi orgazmın doruklarına varmış emo kızın, her şeyi millete anlatma ihtiyacından doğmuş bir emesen iletisidir. yoğsam böyle bir iletiyi nası yazabilir?
körüğe dayanarak seyahat eden insanların mağruz kaldığı zararlardır.
eğer yolculuk esnasında bir erkek körüğe dayanıyorsa ibne olma şansı oturarak seyahat eden erkeklere göre yüzde elli artar.
eğer yolculuk esnasında bir kadın körüğe dayanıyorsa kızlık zarının yırtılma ihtimali oturarak seyahat eden kadınlara göre yüzde otuz daha fazladır.
ve bu körüğün verdiği zararlar mozambik üniversitesi kokomayela kampüsü bilim adamlarınca koalalar üzerinde denenerek kanıtlanmıştır.
ilk başta çok konuşkansındır. her muhabbetten anlar, bir kaç kişinin konuştuğunu görünce aralarına dalarsın. dalmak istersin. çünkü o anda senaryoyu bilmezsin. kendini oyuna kaptırmışsındır.
çok fazla arkadaşın vardır. herkes seni sever çünkü her zaman her kişiyle konuşacak bir şeyin vardır. sıkılmazsın konuşmaktan. yalnız kalmak istemezsin. ama gün gelir mecbur kalırsın yalnızlığa. işte o anda düşünürsün. zoraki yalnızlıkta zoraki düşünceyi. zoraki senaryoyu. bi senaryonun olduğunu anlarsın. oynamak istemezsin artık bu filmi. çekilirsin bir köşeye, düşünürsün günboyu. yalnız başına. gülmezsin. ama mutlusundur. çünkü bazı şeyleri, başkaların anlamadığı şeyleri anlamak sana haz verir. kendini ayrıcalıklı hissedersin. çünkü sen artık düşünen bir kişisindir. zoraki de olsa... düşünen. ama gün gelir dişlerini göstermeden mutlu olmak sıkıcı gelmeye başlar. evet bazı şeylerin farkındasındır ama bu farkındalık sana ne kazandırmıştır? hiç mi? evet. hiç... hem de kocaman bir hiç...
geçmiş zamana takılır aklın. şimdi sahip olduğun düşüncelerin onda birine bile sahip değilsindir. neyin ne olduğunu anlamıyorsundur. ama mutlusundur. gerçek mutlu. çünkü bu mutlulukta dilediğin gibi dişlerini gösterebilmektesindir. tekrar bu mutluluğu bulmak istersin ama nafile. artık yalnızlığın pençeleri arasına girmişsindir. eskisi gibi muhabbetlere dalmak istersin, yapamazsın. çünkü o geyik muhabbetleri artık sana saçma gelir. ben bu muhabbeti niye yapıyorum ki? diye sorarsın sürekli kendi kendine. yeni dostlar edinmek istersin, yeni sevgililer ama boşuna. çünkü bunlar gereksiz gelir sana. zoraki yalnızlık artık senin peşinden bir gölge gibi gelir. her sosyalleşme hareketinde seni asosyalliğe zorlar. bir karabasan gibi. boğazına yapışan pis bir balgam gibi. öksürmek istersin, tüm bu balgamı yere tükürmek istersin. ama artık çok geçtir... çünkü yalnızlık tüm bedenini ele geçirmiştir. hiçbir ilaç artık sana fayda etmez...
ve yine düşünürsün. çünkü artık tek yapabileceğin şey budur. bazı şeylerin farkında olup mutsuz kalmak mı hayatı daha yaşanılır kılar, yoksa hiçbir şeyin farkında olmadan dilediğince dişlerini göstererek gülmek mi?..
ne boka yaradığını daha anlayamamış olduğum butondur. iki kelimeden oluşan bir cümle dahi yazdığınızda hemen afallayıp hiçbir şey bulunanamıştır demektedir. ilginç.
hayatında sürekli yalan söyleyen insanoğluna sorulmuş en absürd, en saçma ve en fazla çelişki içeren iş mülakatı sorusudur. bu soruyu sorduklarında cevap olarak hangi ihtimali beklediklerini çok merak ediyorum. bu soruyu sorduğunuz kişi o işe kabul edilmek için her halükarda yalan söyleyeceği için muhtemelen ''hayır. ben yalan söylemeyi sevmeyen birisiyim'' diyecektir. yani işverenin sorduğu ''yalan söyler misiniz'' sorusu ile işe girmek isteyenin dürüst olmayan cevabı çelişki bombardımanı altında yere gömülecektir ama her nedense işveren ''yalan söyler misiniz?'' sorusuna dürüstçe ''evet. gerektiği zaman çekinmeden söylerim.'' gibi en samimi duygularla cevap veren beni işe almayıp yalan söyleyen pezevengi işe almaktadır. alın size bir çelişki daha.
not: buradan tüm dürüst çalışan arayıp da memleketin en hilebaz kişisini işe alan işverenlerin götüne cv'mi buruşturup sokayım.
ölüme bakış açısı çoğunluğun ölüme bakış açısı ile örtüşmediği için garipsenen kişinin verdiği cevaptır. garipsenir çünkü bu memlekette ve tüm dünya'da siyah giymekle ve üzüntülü tavır takınmakla yükümlü olduğunuz bir kavram olan cenaze töreni diye bir şey vardır ama kimse sorgulamamıştır niye bunları uyguladığını. tıpkı diğer geleneklerde olduğu gibi yapılması zorunlu olunan şeyler sınıfına sorgusuz sualsiz konulmuştur ve uzun yıllar da devam edecek gibi görünmektedir.
kameraların karşısından başbakan'ın söylediği duygusal! cümlelerin ya da duygusal gibi görünen cümlelerin, konuşmayı izleyen cahil seyirciler tarafından daha da duygusal daha da inandırıcı gözükmesini sağlamak için yapılan duygusala bağlama çeşididir. her nedense bu duygusala bağlama olayını her gördüğümde şu video aklıma gelir;
