--spoiler--
"ABD finansmanlı, Castro-karşıtı ve komünizm-karşıtı gruplarla bağları olabileceği"; kuşkuları... Ağustos ayında, Assange"e yönelik ilk tecavüz suçlamaları gündeme geldiğinde, Ardin adını duyanlar bu konudaki kuşkularını yayınlamışlardı.
Şimdi ise Counterpunch gibi dünya solunda bilinen siteler başta olmak üzere, pek çok site ve yazar, bağlantıları daha somut gösteren bilgiler aktarıyorlar.
Counterpunch ta Israel Shamir ve Paul Bennett in belirttiğine göre Ardin, Küba da bulunduğu sırada, Castro-karşıtı bir radikal feminist grup olan Las damas de blanco (Beyaz Giyen Kadınlar) için çalışmıştı.
Oslo Üniversitesi’nden Profesör Michael Seltzer, söz konusu feminist grubun Carlos Alberto Montaner adlı, CIA yla bağlantılı çalışan bir kimse tarafından yönetildiğini vurguluyor. Counterpunch sitesinde de Ardin in Castro-karşıtı bir solcu olarak bilindiği aktarılıyor. Ardin in Küba dan dönüşte söz konusu faaliyetlerini ve izlenimlerini isveççe yayımladığı kitapta anlattığına dikkat çekiliyor.
Dünya solunda Ardin in etkin biçimde katıldığı Beyaz Giyen Kadınlar, kısmen ABD tarafından fonlanan bir grup olarak biliniyor. Böyle bilinmesinde, söz konusu feminist çevrenin, Küba kökenli, Venezüella vatandaşı olan bağnaz komünizm-karşıtı Luis Posada Carriles i destekçileri arasında saymasının payı var.
--spoiler-- http://www.odatv.com/n.ph...cia-baglantisi-0712101200
esra erol'un mide bulandıran programının mide bulandıran diyaloğudur. aynı zamanda türkiye de bu tarz programların artık cılkının çıktığının göstergesidir. birilerinin bunlara dur demesi gerekiyor. iyice tozuttular.
Meksikalı sosyoloji profesörü heinz dieterich'in Noam chomsky ile yaptığı röportajdan oluşan kitaptır. içinde bölüm bölüm röportajlar bulunur. sadece önsöz'ü bile kitabı okumaya değer kılar.
böyle bir partinin sosyalist enternasyonal'e tam üye olmasının "sosyalist enternasyonal"in ne hale geldiğini gösterir. israil'in merkez sol partisi de ancak bu kadar olur.
Türkiye aydını üzerine günümüze kadar yazılmış en bilimsel çalışmadır.
Yanlış anımsamıyorsam; 2. cilt'in arka kapağında; "bu çalışmadan sonra türkiye aydını kendini yalnız hissetmeyecek" demiştir Yalçın Küçük.
--spoiler--
"israil 'in Lübnan 'a
Saldırısına cevaptır.
Cevapsa
Yeni olmak zorundadır.
Bu kitabı
Yazmadım sıktım.
Araplarla
Yan yana sıkıyorum.
Ateş sıkmaya
Çağırıyorum."
Yalçın Küçük 'ün en geniş kitleselliğe ulaşmasını sağlayan kült kitabı Tekelistan 'ın üç cilde bölünüp bütün gerekli güncellemeleri ve arındırmaları yapılmış başından sonuna gözden geçirilerek tamamen yeni yepyeni bir metne dönüştürülmüş halinin ilk cildi... Sözlüğüyle alanında bir ilki ifade eden özgün bir kitap.
"isimlerin ibranileştirilmesi" başlığıyla Org. Büyükanıt 'ın soyağacından kaynayan Ortadoğu 'ya bütün güncel tartışmalardaki soru işaretlerini ortadan kaldıran politikanın - iş dünyasının bütün kilit isimleri hakkında gerekli deşifrasyonları yapan birçok konuda yeni yollar deneyen içerisindeki 100 sayfayı aşkın Türk - Yahudi isim Sözlüğü 'yle alandaki çok büyük bir eksikliği gideren ve Yalçın Hoca 'nın muhteşem üslubuyla türkçe zevkini yaşatan muhteşem bir çalışma.
Yayınevimiz için bütün kitaplarını baştan aşağıya düzenleyip yenileyen aydınlık kitaplıkların vazgeçilmez ismi Profesör Küçük bir buzkıran edasıyla yol açmaya hiç ummadığımız anlarda işaret fişekleri çakarak tekeller dünyasının koyu karanlığında yalnız olmadığımızı anımsatıp umut aşılamaya devam ediyor. Tamamen sürpriz bir konuya nüfuz eden 2. cilt ve kitabın yankılarını bir "Kir Teorisi" içinde anlatan 3. cilt en kısa zamanda kütüphanelere yerleşmeye hazır edilip tarafımızdan Türk okurunun beğenisine sunulacaktır.
Yavaşla fark et; iz bırak...
--spoiler--
yalçın küçük'ün 2006 yılında raflarda yerini alan "sabetay" araştırmalarına yer verdiği kapsamlı kitabıdır.
Judith Butler'ın "Metis Kitap" yayınevinden çıkan feminist teoremler üzerine kafa yorduğu kitaptır.
önsözden;
--spoiler--
Cinsiyet Belası alışkanlık edinilmiş, şiddet içeren kimi sanıların toplumsal cinsiyetli hayatta neyin mümkün olabileceğini düşünmeyi hangi yollarla engellediklerini açığa çıkarmaya çalışıyordu. Metnin bir diğer hedefi ise azınlık konumundaki toplumsal cinsiyetli ve cinsel pratikleri gayrimeşru kılmak için bir hakikat söyleminin gücünden yararlanmaya yönelik tüm çabalara balta vurmaktı. Bu her azınlık pratiğinin hoşgörülmesi veya methedilmesi gerektiği anlamına gelmiyor, yalnızca haklarında herhangi bir sonuca varmadan önce üzerlerinde düşünebilmemiz gerektiği anlamına geliyor. Beni en çok kaygılandıran mesele bu tür pratiklerin karşısında yaşanan paniğin onları düşünülemez kılmasıydı. Mesela toplumsal cinsiyet ikiliklerinin çökmesi fikri, tanımı itibariyle imkânsız addedilmesini ve cinsiyet üzerine düşünmeye yönelik herhangi bir çabanın bulgusal verilerinin dışında tutulmasını gerektirecek denli korkunç, ürkütücü bir şey miydi?
--spoiler--