2005 veya 2006 senesiydi, yaz okulunu da bir kaç günlüğüne asıp memleketime, ankaraya gelmiştim. cumartesiden salı gününe kadar her gün buluştuk, her gün beraberdik. salı günü şehr-i zalım istanbul'a dönmem gerekti gidiyorum dedim, gitme dedi. gitmem lazım dedim istemeyerek, lütfen gitme kal dedi. kapitalizmin esiri olmuş ruhum, mantığımı hiçe sayarak çıktı yola kalbimin en kılcal damarlarını bile ankarada bırakarak.
sonra aradan yıllar geçti evli şimdi bir de oğlu var çok tatlı, bense birlikte geçiremediğimiz iki gün için kendimi ömrümün sonuna kadar affedemeyeceğim. hep keşkelerle yaşayacağım, pişman duygularla yüzleşeceğim her aklıma geldiğinde. hayatımın en mutlu olduğum anlarını elimin tersiyle itmiş olmamdan dem vurup gelip buralarda yazacağım. o anı bir daha asla yaşayamacağımı bilmek üzüntüsünü tarif etmeye çalışacağım. o yaşamadığım iki günü geri kalan ömrüme değişsem de gelmiyor geçen zaman ne yazık.