ne diyeceklerini hakkaten merak ediyorum. yok yok, gerçekten acaba hangisi ötekinden daha iyi kandıracak bizi. hangisi dertlerimizi çözeceğini söyleyip ümitlendirip, inançlarımıza baldıran zehiri dökecek. seçimlerin açıklandığı zaman işi sağlam tutayım bakayım hangisi ne diyor dedim ama hiçbirinden kayda değer birşey görmedim. varsa yoksa ben ona laf batırayım o benim kirli çamaşırlarımı dışarı çıkarsın temizlensin. evet türkiyemiz böyle bir ülke maalesef dışarı çıkan kirli çamaşırlar temizleniyor, ve biz onun kirlendiğini unutuyoruz. temizmiş gibi görüyoruz.
pek çok yolsuzluk, hortumlama, hortumlatma dedikodusu (ki ne kadarının dedikodu, ne kadarının gerçek olduğunu iyi biliriz) yaşayıp, fiilen sanık olarak katıldıkları pek çok dava varken aday olan milletvekkilerimiz arasından bir seçim yapmamız gerekecek. buradan onlara ve liderlerine sesleniyorum. (ne olacak çok mu birşey değişecek buradan seslenince? hayır.) "biz anladık ki siz bu ülkeden ne kadar çalarsanız çalın, bu ülke sizin çalmanızla tükenmeyecek. şimdiye kadar kim geldiyse çaldı. siz de çalın. ama adalet ve kalkınma aşkına, cumhuriyet ve halk aşkına, demokrasi aşkına, milliyetçi hareket aşkına, gençler aşkına ve bu lümpen entry aşkına ülkeyi iyi yönetin. hem de en iyi. türkiye'de yaşayıp sizlere oy veren herkesin en çok buna ihtiyacı var. başka birşeye değil"
üzülürüm kendisine. kızamam. her şey hızla değişiyor çünkü. küresel ısınma, cep telefonları, nesli tükenen hayvanlar, ve "bir insanın bir insana söylediği en büyük yalan; aşk". üzülürüm kendisine, hayatı boyunca aşık olamayacak diye. kimsenin önünde isteye isteye diz çökemeyecek diye -ha çöker belki ama değil aşk için-. habersizdir hayalgücünden. bilemez öyle yaptığını farz etmenin öyle yapmaktan daha güzel olduğunu. dediğim gibi üzülürüm kendisine. kızamam ama.
olimpiyatların en absürd koşuş şekli tarzı bir yarışması olsa, hep altın alır bu koşu. milli atletimizde şener şen olur, nazlı süreyyayla, çıtkırıldım elvana umut bağlamayız artık. ooohh süper olurdu.
kendileri genç bakış gibi programlara bilerek çıkarılırlar, insanları ülkücülükten soğutmak için. haklıdırlar da. tüm toplum için bu azınlığı destekliyorum. gösterin kendinizi.
haldun taner'in mükemmel ötesi oyunudur. ilkin kitabını yazıp sonradan tiyatro sahnelerine uyarlamıştır. seyirciyide oyuna katan bi oyundur. izlenesidir.
- ipne lan ipne?
+ aaabi vallaaha bilmiyorum abi.
- nasıl bilmiyorsun koduğum, hüseyin teçhizatı getir arkadaşın voltajı düşmüş.
+ hüseyin kardeş dur. abi tamam söylüyorum yaz. 85.714.23.86
- o ne lan
+ ip abi.
- o değil lan dalga mı geçiosun benimle. ipne lan ipne?
+ abi böyle işe yarar işte, hani çamaşır ipi vardır, iğnenin ipi vardır falan ya o heralde.
- o da değil olm. ipne lan ipne!
+ abi valla bilmiyorum başka cidden. buldum, buldum yazar. kesin abi. ipne lan ipne.
- yazar ne yapsın lan mal gibi başlık açıolar hergün, o ne yapsın.
ajdar anık konusunda pek bir hissi davranan yazar. lakin anlayamamaktadır ki ajdar'dan kurtulamanın yolu ajdar hakkında konuşmamaktır. ajdar kendisi hakkında bu kadar konuşturtuğu için ajdar kadar değeri yoktur bu suserın gözümde.
aslında beklenmeyen bir durumdur. tabii ilk tebrik mesajını siz atmadıysanız. genellikle şöyle bir mesaj gelir:
"sizin ve ailenizin kurban/ramazan bayramını en içten dileklerimle kutlar bayramın hayırlara vesile olmasını dilerim. ayşe"
şimdi öncelikle bir tane bkz: vermek istiyorum.(versene lan o zaman ne dolandırıyon)
(bkz: tebrik mesajının sonuna ismini yazan insan modeli)
bunun bir de ismini süsleyenleri mevcuttur. *ayşe*, *** ... gibi. (konuya geçiyorum)
farkındasınızdır ve farkındayızdır ki, hanımkızımız bu mesajı çoklu gönderim seçeneğini kullanarak yapmış telefonunun. ve bizim garip aşığımıza da göndermiş ki gönderme sebebi şudur: "benim için diğer arkadaşlarımdan bir farkın yok"
yalnız hoşlanılan kızdan bu mesajı alan aşık, aşkın verdiği göz gözü görmezlikle "aaa ulan bana bayram mesajı attı. seviyor mu ne? iyide sonuna ismini niye yazmış bu salak numarası var ki ben de zaten. ahauhah salak. ama çok güzel canım yaa" gibi bir içsese maruz kalabilir. aslında çok sevimlidir o seste. acıtır işte canınızı. hemen mesaj yazılır "sağol canım senin de. mehmet ahauuahhaa"
hak edene, hak ettiğini vermiştir. barış için savaşmıştır. yalnız eski amerikan başkanı richard nixon'ın ünlü bir sözü vardır; "barış için savaşmak, bekaret için düzüşmeye benzer"
itiraf ediyorum ki yukarıdan kolladığım yazardır. geri kalan sahipsiz olanları ise zamanla kollarım altına alacağım panik havası estirmeyin, bunun başında bulmacalarda 3 harfli kelime doldurucularını [misal (bkz: yak) (bkz: ifa) (bkz: kak) ve böyle bir şeyin sapı olur ya şimdi çıkaramadım işte o sapları da himayem altına alacağımdır. bir panik havası geliyor burnuma, yapmayın arkadaşlar. ben de hayvan pornosu izledim, gerçi yanlış vermişlerdi cd'yi sonra değiştirmiştim.
(bu arada hassas'cım bir iki sevmediğim yazar daha var onların altına da bkz versen mutlu edersin dediğim yazardır, ay pardon kantardır. yanlış yazdım pardon anlaşıldı mı?)
içinden laz'ı, laz'ı ımmmm... sonraa laz'ları saymışmıydım gibi her ırktan insanın kardeşçe ve anarşist bir düzlemde kaos halinde yaşadığı, isteyenlerin yerlere tükürdüğü, isteyenlerinse bu merkezin açılış töreninde kırmızı kurdeleyi kesmeye gelen al pacino'nun yüzüne tükürdüğü, yazarların formatları yediği sözlüktür.
ırak'ın parsel parsel satıldığına ilişkin bir dedikodudur. yabancı kaynaklardan duyulduğu için yabancı bir dilde başlık açmak bunun sebebi olabilir. türkçesi satılan ırak gibi bir şeydir. mesela şey derler bir de, görmüşsünüzdür nette falan, "car for sale" yani arabamı satıyorum diyor. öyle işte.
ilk önce şunu söylemekte fayda görüyorum: ben bu başlığı uludağsözlük yazarlarının hatalı entry girme inadı olarak açacaktım. ama bu bütün yazarları kapsayan bir tanım yapmama sebep olacak bir başlık olmuş olacaktı. lakin bütün yazarlarda bu inat olmadığı için (dikkat edin bütün yazarlar diyorum. yani istemeyenle üzerlerine alınmayabilirler.) başlığı bu şekilde değiştirmeyi uygun gördüm.
sözlük formatına dikkat etmeyip, gelen uyarılara aldırmayıp, moderasyon ekibinin de tüm ispiyonlamalara (vallahi ispiyon değil aslında. yazara diyorum ki "bak bu entry'i yanlış girmişsin", bana diyor ki "değiştireceğim" ama değiştirmiyor. bir daha mesaj atıyorum "değiştirmemişsin", "ya ispiyonlama şimdi sonra değiştireceğim" diyor. ispiyonluyorum, her ne kadar ispiyonun tanımına uymasa da, moderasyondan ne bir yanıt var, ne de entry silindi.) rağmen kayıtsız kalması sonucu varolan, süregelen, değişmeyen inat.
şimdi diyeceksiniz ki ne olmuş hatalı entry girilmişse. olmaz arkadaş madem bu sözlüğün herkesin yazar olurken kabul ettiği bir formatı var, o zaman o formata uyacaksın. madem bu sözlüğün moderatörleri var artık onların nasıl bir formatları var bilmiyorum onlar da yapılması gerekenleri yapacak. uyaracaksın. olmadı çaylak edeceksin. olmadı uçuracaksın. ama nerdeee. girdiğim 200 entry'nin 20 si falan silinmiştir. bunların 15 tanesi açılan abuk başlıklara yazdığım ayar niteliği taşıyan entrylerdir. ("aşkım bana küsmüş mü" başlığına yazdığım 2. entry olarak yazdığım "küsmemiş sadece şimdi benimle sevişiyor diye cevapladığım soru" gibi örneklerdir.) o zaman uyar beni değil mi? yok. sadece entrylerim siliniyor başlıklarla beraber ki girdiğim entrylerin abuk bir başlıkta olması dışında. çaylak et beni. uçururum de. güç sende. ama yok neymiş uludağsözlüğü sadece yazarlar okuyormuş. e tabi okumazlar. millet kalite istiyor. bir keresinde honda'nın türkiye ceosunun konferansına gitmiştim. bir soru sormuştum. "iş hayatımızda bize önerebileceğiniz en büyük tavsiye ne?" diye. cevaplamıştı. "kaliteden şaşmayın". şaşma abi o zaman. uçur. güç sende. bırak gitsin öteki sözlükleri çöp yığınına çevirsin. bak bakayım düzgün entry giren yazarların artınca okurların ne kadar yükseliyor. millet nasıl uludağsözlükte yazar olmak için çırpınıyor.
hatalı entry girmek kötü bir şeydir. tıpkı yerlere tükürmek gibi. yere tüküren birisini gördüğümden nasıl tükürdüğünden hazzetmezsem girilen hatalı entrylerden de hazzetmiyorum. bu entry bir bakıma yerlere tükürenleri uyarmak içindir. ve şöyle biter; tükürmeyin lan yere.
bonus: bu entry'yi girmem için bana * nolu entry'si ile ilham kaynağı olan yazara sonsuz sevgiler.