stresli ve hesapçı bünyelerin favori eylemi. kapı deliğinden apartman ışığı kontrol edilir. çünkü o yanan ışık birey için bir çok potansiyel soğuk selamlaşma ve ya hiç selamlaşmamanın dayanılmaz stresi anlamına gelir. ışık yandığı sürece birey kapıyı açmaz ve dışarı çıkmaz.
bu sürede aklından onlarca senaryo geçer. ya tam ayakkabıları bağlamak için domaldığımda geçerlerse? ya benden daha sosyal çıkıp ben tam onları pas geçecekken bana selam verirlerse(ki utancı fenadır)? ya benden daha odun çıkıp selamımı karşılıksız bırakırlarsa (ki siniri fecidir)?
bu senaryoların hepsi pimpirikli bünyeler için problemdir. yukarıdaki durumların her birinde bir post-hesaplaşma* süreci muhakkaktır. 'lan keşke ben önce davransaydım be bak adama ayıp oldu, bundan sora aktifim olum, bundan sora apartmandaki komşularıma karşı saygı, sevgi doluyum' ve ya 'ulan bende kabahat. mal olum o selamdan sabahtan ne anlar. yemin olsun apartmanda o herifin çocuğuna fln denk gelirsem, çelme takıp düşürecem. görsün ibne. bitti olum o adam, benim için apartmanın daire sayısı bir eksik artık' tarzı cümleler kişiyi içten içe kemirir.
en iyisi ortalık sakinleşip ışıklar sönünce salvoyu yapmaktır. merdivene tertemiz domalın gelen geçen yok, merdivenlerden sinirli sinirli inin karışan görüşen yok. ve dışarı çıktığınızda apartman içi asosyalliğin dayanılmaz hafifliği.
asiliğinden ve tarzından asla ödün vermeyen,ama ters tarafta ana yüreğinin 'üşürsün evladım' serzenişine kayıtsız kalamamış iki arada bir deredeki insan davranışı. gelgelelim dışarıdan verdiği görüntü itibariyle dumura uğratıcı bir durumdur. hele ki alta giyilen uzun don, umut sarıkaya tarzı dizlenmiş yavşamış bir uzun don ise, muhtemelen yırtık diz altından dışarı pörtlemek isteyecek ve idraki zor bir tabloyla izleyenleri başbaşa bırakacaktır.
gerek hali tavrı, öğrenciye yaklaşımı; gerek tipi bakımından robin williamsın çizdiği öğretmen tablosuyla (bkz: ölü ozanlar derneği) birebir uyuşan odtü iktisatın süper hocası. sorduğu sorular sadece bilenin yapabileceği, bilmeyenin hiçbirşey kıvıramayacağı şekilde olduğu için partial credit hocamızın sınavlarında geçersiz bir kavramdır. sınavda sorduğu sorular asla kitapta ve ya defterde bulunamaz çünkü her defasında kafanızı çalıştırmanızı, yaratıcılığınızı kullanmanızı ister.sırf bu yüzden bölümü dışında verdiği derslerde, bir grup çapulcu tarafından 'bu nasıl iş, böyle hoca olmaz,gidelim şikayet edelim vır vır vır' diyen ağlamaklı gözlerle karşılanır. bir cümlelik ayarların adamıdır.
peşin edit: dc yle geçtim.
ayrıca bölümündeki ekürisi için;
(bkz: erol çakmak)
mustafa ozbakanın söylediğine göre açıldığı zaman türkiyenin en modern amfisi olan, diğer okullardan görülmeye gelinen, bugünlerde akşam 19:30 dan sonra sinema olarak hizmet veren odtünün en büyük amfisi.
8 yıldır işletme topluluğunun altında çalışan münazara takımının, bu sene bağımsızlığını ilan ederek edindiği isim. düzenlenen 8 ulusal münazara şampiyonasının 4 ünün şampiyonu, 2005 yılında konyada düzenlenen ulusal turnuvaya iki takımla katılarak 1. ve 2. sıraları elde eden, 2006 yılında berlin deki avrupa şampiyonasında yarı final oynamış takım. avrupada yarı final oynamayı başarmış ilk ve tek türk münazara takımı.
bunların yanında topluluk olmasıyla birlikte aktivitelerine dergi çıkartma,söyleşiler düzenleme,seminerler düzenleme gibi yenilikler katacak olan taze topluluk.
ayrıca;
uktecinin notu: kupaları bilem var.
doğru dürüst para üstü vermeyen bisküvi makinesindeki 15 ykr lik fiyatıyla, parasını optimize edemeyen bünyelere ilaç gibi gelen,barındırdığı 4 adet bisküviyle gönülleri fetheden küçük dev.