öz dil kılıfıyla ne idüğü belirsiz şeyler uydurup bunları daha çocukken bize dayatmalarının sonucudur.bu politikaların acı sonuçlarını dile getirmenin sebebi ise arapça konuşma isteği değil halis türkçe konuşma isteğidir.halis türkçe benim dedemin, annemin, babamın özetle milletin konuştuğu dildir kendi kültüründen, tarihinden utanıp türkçenin kendi kurallarına bile sadık kalmayanların uydurduğu şeyler değil.
tarih kitapları yeniden yazılınca ucundan da olsa kitapta yer almak isteyenlerin seve seve benimsediği ünvan.kendi ülkesini ve insanını küçümseyip bununla itham edenler de uşaklığa terfi eder.
ihmalkârlık, umursamazlık, kayıtsızlık manalarına sahip kelime. teseyyüb şeklinde de yazılır.
''Onlar ki laf ile verirler dünyaya
nizamat,Bin türlü teseyyüp bulunur
hanelerinde''Ziyâ Paşa
emel kelimesiyle aynı köke sahiptir. ümit edilen, umulan, beklenilen manalarına gelir. memul etmek memul olmak şeklinde de kullanılır.
"Feryâd ile kurtulması me'mûl ise haykır!
Yok yok! Hele azmindeki zincirleri bir kır!
"iş bitti... Sebâtın sonu yoktur!" deme; yılma.
Ey millet-i merhûme, sakın ye'se kapılma."
mevlana veya o söz hakkındaki düşüncemi hiç bir şekilde etkilemeyen olaydır. zira mevlananın aynı anlama gelecek bir çok sözü vardır.mevlananın hümanist olup olmamasiyla da alakası yoktur bu sözün; hümanist olmamak da mevlanaya hiç bir şey kaybettirmez zaten.