kim ne derse desin muhteşem ötesi ayardır. bunu erdoğan'ı sevmeyenlerde kabul etmiştir ancak açık yüreklilikle söyleyememektedir. bir de yok üslup kötü bilmem ne diye geyik yapanlar var ki onların durumu daha da vahimdir. karşına onbinlerce insanı, çoluğu çocuğu canice katletmiş aşağılık bir katil dururken sen ona " şimdi beyfendi bu yaptığınız da çok ayıp ama olmuyor böyle" diye mi hitap edeceksin. katile, katille konuşur gibi konuştu. çok da güzel konuştu. ayrıca erdoğanı son derece yapmacık ve soğuk biri olarak gören ben o an hayatımda en samimi davranan insanlardan birini gördüm. oy kaygısı felan yoktu adam ülkesinden oy almak için tüm dünyadaki imajını tehlikeye sokar mı hiç. kesinlikle kimse kıskanmasın dediğim gibi ben de erdoğanı pek sevmem ama yaptığı çok onurluca bir davranışdı. bunu kabul etmek sevmediğin bir insanı tebrik etmek bence güzel bir davranıştır. bu yüzden akp ve erdoğan karşıtlarını bunu kabul etmeye çağırıyorum.
Huzur isteyen kişidir.... sedece huzur... devlette öğretmen olduğu anda şu an aldğı maaşın üçte birini alacak olmasına rağmen devlette çalışmak için yanıp tutuşan bir insan olarak diyorum ki: devlet huzurdur. para verilip insan yerine koyulmamaktansa adam gibi az paraya çalışmak isteyen kişidir. ilerde evlendiği zaman eşine, çocuğuna zaman ayırıp parayı değil mutluluğu paylaşmak isteyen insandır. iş hayatındaki sahte gülüşlerlerden, hırslı rekabetten, birbirinin kuyusunu kazımaya çalışan insanlardan, dedikodulardan vs. bıkmış insandır.
edit: nihayet memur olmuş ve aylık geliri ortalama 3000tl'den 1600tl'ye düşmüş dünyanın en mutlu insanıyım. neden mi? çünkü sırf patronum zenginliğine zenginlik katsın diye değil, vatanıma hizmet için çalışıyorum, kimse beni rakip görüp türlü çirkeflikler yapmıyor, dedikodu da yok herkes kendi işinde gücünde. ayrıca akşam 17'den sonra özel hayatıma iş ile müdahale eden birileri de yok. ansızın mesaiye kalmak özel hayatımı patrona satmak da yok. kapitalist sistemin yalakası olmak da yok. evlenince çocuklarıma eşime zaman ayırma fıırsatım var. şöyle koşturmacadan durup " vay be dönen bir dünya ve benim yaşamım varmış" dedim. kendini patronuna ya da paraya satan insanların bunu girişimcilik, cesaret vs diye adlandırmasına da şaşıyorum...
mahmud amca'dır. dinci minci eleştirilir ama son derece alçak gönüllü ve son derece cesurdur. özgündür. candır. yolda görsem çok rahat bir şekilde sohbet edebileceğim bir cumhurbaşkanıdır.
%100 saf, katıksız bir şekilde dikkat çekmek için ortaya atılan düşüncedir. insanlar vardır farklı oldukları zaman çok dikkat çekeceklerini düşünürler. bu dikkat çekme ile egoların tatmin ederler. bunun için en güzel malzeme din siyaset vb konulardır. özellikle din insanlar için son derece hassas bir konudur. eğer bu konuda ortaya bir laf atılırsa insanlar rahatsız olur böylece açılan başlığa yazılar yazarlar. dikkat çekip egosunu tatmin etmek isteyen ergen zekasına ve psikolojisine sahip şahıslar ise zevkten coştukça coşarlar. ha konu neydi bu arada: hz. muhammet peygamberi sevmek. bu konuda onlarca yüzlerce kitap vardır. islam dinini ve peygamberini anlatan o kadar kitaptan tek satır okuyan biri islamiyette peygammere verilen önemin ya da sevginin ne olduğunu bilir. e zaten o bilgilerden harketle tüm gerçekleri görür. ha sen okumazsın araştırmazsın ondan sonra sorgularsan sınırlı bilgiyle ancak saçmalarsın. buna "fikir sahibi olmadan zikir sahibi omak" da denir. bu yüzden sorguluyorum diye hava atmak bir yere kadar. önce bir şeyler öğrenip o öğrendiklerimizle sorgulamalıyız. neyse bu başlığı okuyanlara ödev olsun. konunuz "islamiyette peygamber sevgisi" göreyim sizi.
imkansız bir şeydir.h. çelik'in yaptığı yüzlerce torpilden birinin açığa çıkması sonucu başlatılan eylemdir. eylem h. çelil'in yaptığı yolsuzluklara karşı güzel bir başkaldırıdır. dikkatleri çeker ancak dilekçe ile atanmak mümkündür dğildir.
popülist bir yaklaşımla çekilfiği her halinden belli olan filmdir. eğer o filmin yapımcısı yönetmenin gişe bekliyorsa bu ülkenin insanına düpedüz hakaret ediyor demektir.
canan artıtman'ı savunanlardır. bir de aralarında kendilerine solcu diyenler var ki onlar gülünecek durumda olanlar. bu arada eskiden "chp sosyalist enternasyonel'e filan katılıyordu sahi noldu" diyesi geliyor insanın ama içinde böyle fşistlerin olduğu bir partinin bu topluluğa dahil edilmemesi elbette normal.
insanların soylarını ve ırklarını bir hakaret gibi kullanan artımanın yaptığı basitlik ötesi faşizan davranışa verilmiş muhteşem bir cevaptır. saygısızlık felan değildir. artıtman çok daha büyük eleştirileri hak ediiyor tabi muhteşem mizahcı zekası ince bir espiri ile cevap vermiş. penguen ekibini ayakta alkışlıyorum ve her aklı başında insanın da alkışlaması gerektiğini düşünüyorum.
kız kardeşi varsa onun da gayet rahat bir şekilde erkek arkadaşlarıyla sevişebileceğini kabul eden erkekdir. aynı şekilde şöyle bir düşününce annesinin de evlenmeden önce ilişkiye girmiş olma ihtimalini rahatlıkla kabullenebilcek erkekdir. bekareti sadece kendi sevgilisi için değil aile fertleri için de sorun yapmayan erkektir. kaldırır bunu. mesela kız kardeşi ( ya da ablası) "ben bu gece sevgilimin evine kalacağım1 dediğinde "hay hay tabii ki kalabilirsin özgürsün istediğini yapalirsin ne de olsa ben çağdaş modern bir erkeğim" diye karşılık veren (ya da vermesi gereken) erkektir.
yorum bitmiştir ne yazık ki. şu albümü dinleyip de 3 şarkıdan fazlasını beğenen bir kişiye rastlayamamam yorumun bittiğini gösterir. yıllarca eski yorum yeni yorum geyiği yapmadım hayatım da ilk kez bu albümü dinledikten sonra böyle bir şey söyledim (yaklaşık 14 senedir) çünkü daha önce hiç bir yorum albümü dinledikten sonra bu hale gelmedim. bu kadar büyük hayal kırıklığı yaşamadım. ayrıca eğer bir şey kötü şekilde değişmişse onu önceki haliyle kıyaslamak kadar mantıklı bir şey olmaz. yani iyi olan bir şey kötü olduysa o neden başka bir şey ile karşılaştırılsın ki. munzurla şunla bunla kıyaslanmaz çünkü zaten onlardan farklıdır yorum başka yerdedir dinleyicilerinin gönlünde. gönülde başka yerde eşi benzeri olmadığından da sadece kendisiyle kıyaslanır zaten. ayrıca kemal, ufuk, özcan ya da eski yorumcular ne yapmış koca bir hiç demek mantıksız. çünkü onlar cemo'yu, uğurlama'yı, dağlara gel'i, boran fırtınası'nı yapmış daha ne yapsınlar. ayrıca sanatçılar yorum'u bir yere getirmedi demek de bence yanlış. yorum'u bir yere getirenler yorum'daki sanatçılardır tıpkı şimdi berbat edenler gibi. yorum'un üretiyor olması bişey değil zaten üretmek zorunda. sertaç ortaç'da üretiyor nolmuş yani üretmek mi mesele yoksa müzikal anlamda kaliteli eserler üretmek mi? yorum üretiyor ancak bir cemo bir uğurlama ya da bir hiç durmadan gibi üretimler yapamıyorsa ve kıytırık basit popçu veya popüler rock tarzında basit müzikler yapıyorsa üretmesi benim için bir anlam ifade etmez. şimdi yediden yetmişe yorum'u yıllardan beri dinleyip yeni dinlemeye başlayan bir insana cemo ve başeğmeden ya da boran fırtınası ve başeğemedn albümlerini dinletip sonucu görelim. bakalım yorum'u mu sanatçılar bir yere getirmiş yoksa yorum mu sanatçıları bir yere getirmiş. gördük ki grup yorum'daki sanatçılar kalitesiz olunca (müzikal anlamda, kesinlikle kişilik ve düşünce anlamında değil)adam gibi eserler üretmeyince yorum bir şeye benzemiyormuş. şimdiki yorumcular iyi niyetli olabilir. deneyselliğe de açığız ama becerememişler. farklı tarzları yapamamışlar. birçok devrimci demokrat rock sanatçısı ya da grup var (bulutsuzluk özlemi, moğollar vs.) keşke onlardan destek alsalardı. beceremedikleri işlere kalkışmasalardı. dediğim gibi ben de her zaman eski-yeni yorumcular geğini sevmem bu başlıktaki diğer entry'de belirttim zaten* neys inşallah deneysellik adına atılmış iyi niyetli bir adımdır başeğmeden. bundan sonra da farklı tazrlarda da olsa "kaliteli" üretimler yapan elemanların olduğu bir grup yorum görürüz.
öyle ya da böyle her şeyiyle farklı bir üniversitedir. ankara'nın gurur kaynağıdır. gazi üniversitesi'nde okudum ve yüksek lisans yapıyorum, bir yıl hacettepe üniversitesi'nde çalıştım ama hiç bir zaman odtü'den içeri girdiğim de aldığım zevk kadar zevk almadım. kesinlikle farklı odtü. kendine has bir havası var. ne gazi kadar içine kapanık ne de hacettepe kadar özenti ve tiki. odtü kendisi gibi olan çok rahat bir üniversite. ulan keşke orda da bir süre çalışabilsem.
grup yorum'un efsane sesidir. yorum'dan ayrıldıktan sonra solo albümler yapsa da yorum'la da devam etmiştir. grup yorum'dan ayrılan bütün sanatçılar (gülbahar, ayşegül, tuncay,ilkay, metin, efkan, kemal sahir, irşad vs) kendileri olarak yollarına devam etse de hilmi yarayıcı kendisi olmayı başaramamıştır. her konserinde (bar programları da dahil) grup yorum şarkısı söylemeden edemez. mutlaka yorumu arkasına alır. ancak diğer eski yorumcular kendi tarz ve üretimleriyle yorum'u kullanmadan devam etmişlerdir. hilmi yarayıcı da her ne kadar albümlerde farklı tarzlar denese de yorum'u bir kenara bırakıp özgürce kendisini ortaya koyup kendi üretimleriyle ve kendi tarzıyla bir şeyler yapsa çok daha başarılı olabilir bence.
çocukluğum boyunca kurnazlığı iyi bir halt zannettmemi sağlayan oyun. kurnaz ne be? normal ve başarılı olmaktan daha iyi mi? ya da kurnaz olmanın iki aşama üstü bilgin olmak mıdır? tuhaf yahu...
tamamiyle o kişiyi ilgilendiren durumdur. eğer o kişi başkalarının namaz kılıp kılmaması konusunda konuşmuyorsa başkalarına b.k yemek düşer çok afedersiniz. böylesi kişisel konularda tuhaf tuhaf yorum yapmak düşünmek bile garip. yani birinin sadece bayram namazı kılmasını ya da sadece ramazanda içki içmemesini felan düşünmek "lan bu adam niye bugün byaz gömlek giydi" diye düşünmek kadar saçmadır.konu bu derece kişiseldir. "sana ne"dir. adam halinden mutluysa, huzurluysa başkasını ne ilgilendirir. durmadan böyle geyikler dönmektedir. herkesin günahı sevabı kendinedir.
yaklaşık 14 senedir aralıksız dinlediğim. bana düşünmeyi, sorgulamayı, müziği ve sanatı sevdiren; hayatımda önemli bir yeri olan ancak ne yazık ki bundan sonra bende hoş bir hatıra olacak gibi görünen müzik grubu. zira başeğmeden adlı son zamanlarda değil hayatım boyunca dinlediğim en kötü albümü çıkarmış müzik grubudur. günlerce müzik markete "yorum'un cd'si çıktı mı" diye sorduktan sonra bu kadar basit bir albümle karşılaşmak inanılmaz derecede hayal kırıklığı yarattı. ne lan bu şimdi? ne yapmaya çalışıyorlar? yorum içine ajan felan mı soktular yoksa diye düşünmeye başlayacam böyle giderse.
engin müzik bilgisi ve muhteşem besteleriyle serdar ortaç'nın günümüz mozart'ı olması gibi bir şey olsa gerek.
Uzun süre dünya tarihinin gelmiş geçmiş en acımasız, en aşağılık, en zalim ülkesinde sığıntı gibi yaşayan bir şahıs mevlana hazretleri gibi kendini insanlığa adamış ulu bir şahsiyetle nasıl karşılaştırılır. Bu ne cürrettir? Bu ne haddini bilmezlik? fehullah kim mevlana hazretleri kim? mevalana hazretleri olmak demek kendini allah'a ve insanlığa adamaktır. gerekirse bu uğurda ölmektir, "adanmışlıktır" en ufak zorlukta aşağılık köpeklere sığınmak nasıl bir adanmışlıktır.
tek kelimeyle basitlik abidesi albümdür. yeni yorumcular uzun zamandır eskilerin bıraktığı sermayeden besleniyordu artık o sermaye de bitti. son zamanlarda dinlediğim en kötü albüm. beş gündür sabırsızlıkla müzik marketlere sora sora nihayet dün albümü aldım ve tüm şarkıları büyük bir dikkatle (ve çok daha büyük bir sabırla) dinledim. sonra düşündüm. şöyle bir mırıldanayım dedim ama aklıma tek bir ezgi gelmedi. hiçbir şarkı hiçbir nakarat aklımda kalmamıştı. müzikler çok tek düze, sözler basit ve birbirleriyle bağımısızdı. önceden böyle miydi? albümü ilk defa dinlediğimizde her şarkıyı en az 2-3 defa dinleyip sonraki şarkıya geçerdik. bu kadar güzeldi. önceden de bazı şarkıları çok fazla ve gereksiz yere ajitatif oluyordu ama müzik muhteşem olduğundan hiç kulağa kötü gelmiyordu. mesela "bir ömür de" parçası öyleydi ancak bu albümde hiç parçanın müziği, düzenlemesi güzel değil. bir de yeni tarzlara yönelmişlermiş. e zaten grup yorum çıktığı andan itibaren yeniliklere açıktı. ancak bunu yaparken sırtını anadolu'ya dayıyordu yenilikleri bizim kültürümüzü zenginleştirmek için yapıyordu. ama şimdi yorum aksini yapmış sanki eskiden popüler rock müzik yapan bir grup halk müziğini kendi müziklerine eklemiş gibi. yani anadoludan halklarımız geri plana atılmış. ama tabi yeniliklere yönelmeleri iyi. bazıları diyecekler yok efendim hep "eski yorumcular-yeni yorumcular" edebiyatı yapıyor ama gerçekler bu hiç bir parça etkilemedi. ayrıca albüm kapağıda çok kötü ve basit. kör gözüne parmağım misali zafer işaretini insanların gözünün içine sokmak yerine daha anlamlı daha "derin" bir resim olabilirdi. mesela cd içindeki bir beze grup yorum başeğmeden yazısı işlemesi fotoğrafı harika o kullanılsa çok daha güzel olurdu (bahsettiğim fotoğrafı bu sayfada görebilirsiniz http://www.bizimgazete.or...Bizim_Gazete_de/6387.html ). özetle şöyle diyebilirim yeni yorumcular eğer deneysel bir çalışma yapmak istemişlerse kabul edilebilir. zamanla bu deneysellik güzel şeyler doğurabilir ama sanmıyorum. olmamış. beecerememişler. yani çok klişe gelecek ama kemal sahir, metin, irşad, ufuk, özcan olsa grup bu hale gelmezdi. *
efenim 5 sene lisans okuyup yetmezmiş gibi şu an yüksek lisans okuyan biri olarak nacizane tavsiyelirim şudur:
1-eğer rektörlük kampüsündeyseniz top sakal bırakmayı ve küpe takmayı kesinlikle unutun. Ülkücülerden dayak yiyebilirsiniz. Hatta "kardeş saç uzat tamam ama saçını bağlama yoksa seni döveriz" tehtidini bizzat yaşadım.
2-eğer yukardaki gibi zevkleriniz varsa kampüse girince sol tarafa dönmeyin (zira orası teknik eğitim ve benim lisansım orda geçti çok iyi bilirim) diğer bölgelerde de dersler dışında binaların içinde dolaşmayın.
3-okulda sosyal aktiviteleri takip edin katılın.Her ne kadar ülkücüler onlara da karışsa da okulun sosyal ortamının gelişmesi açısından bu çok önemli. Özellikle her fakültedeki halk oyunları toplulukları gerçekten çok eğlenceli ve güzel anılar geçireceğiniz topluluklardır.
4-eğer şekil olarak ülkücüleri kızdırmazsanız kimse size karışmaz rahat edersiniz başınıza hiçbir şey gelmez. tamam başkasının size karışması kötü ama mecburiyetten katlanacaksınız artık.
5-siyaset, ortam vs çok kötü olsa da eğitim açısından türkiye'nin sayılı üniversitelerinden birinde olduğunuzu düşünerek okulunuzun kıymetini bilin. özellikle teknik eğitim fakültesi anadolu'daki birçok üniversitedeki mühendislik bölümünden on kat daha kaliteli eğitim verir. aynı şekilde gazi eğitim fakültesi de ülkemizin ilk ve en başarılı öğretmen yetiştirme okuludur diyebilirim. lisansta teknik eğitimde yüksek lisansta gazi eğitimde olan va başka üniversitelerde de gözlemler yapan biri olarak bunu rahatlıkla söyleyebilirim.
gayet güzel bir şekilde yan yana gelebilecek durumdur. hilmi yarayıcı'nın bar programında grup yorum'dan en az 2-3 parça söylemesine 2 defa şahit oldum. **Ayrılmış gibi görünse de halen grup yorum üyesi diyebileceğim bir isim bunu yapıyorsa başka bar şarkıcılarının da yapması yadırganmaz. Bu yüzden gayet doğal karşıladığım durumdur.
edit: eksi oy verene normalde cevap vermem ama bu yazıma eksi oy veren neden beğenmemiş ki. ben gördüğümü birebir yazmışım. hilmi yarayıcı bira içenler karşısında çatır çatır yorum türkülerini meze yapıyorsa benim suçum ne. üstelikle defalarca şahit oldum. garip geldi bana birebir yaşanan bir olayın anlatılması neden eksilenir. eğer anlayabilen bilen varsa msj bekliyorum.
edit 2: 13 şubat 2008 tarihinde bir barda çıkan efkan şeşen'in bir istek üzerine delikanlıca "böyle bir ortamda grup yorum'dan şarkı söylemek onlara saygısızlık olur" demesinin hilmi ve barlarda yorum'dan şarkı okuyan tüm sanatçılara örnek olmasını dilerim.
gerçekçi düşünüldüğünde yapılmaması daha mantıklı olacak durumu yaşayan kişiler. şahsen ben erkeğim ve en yakın dostum dostum kız. onla aynı evi paylaştığımı düşünüyorum. ne olursa olsun ayrı cinslerdeyiz ev hali insan ister istemez rahatsız olur. mesela banyodan çıkarken ya da o banyo yaparken. ya da evin içinde rahat dolaşmak ister insan dost olarak görsen de kardeş değildir. yani bu gerçektir. ya da öğrenci evi nihayetinde onun arkdaşları geldiğinde hem onlar rahat edemez hem ben rahat edemem. onlar evde bir erkek olduğundan rahat edemez ben de onları rahatsız ediyor muyum diye düşünerek rahat edemem. keza benim arkdaşlarım geldiğinde de o rahat edemez. sonra ev hali özel yaşam bir sürü şey. sonuçta dost olmak karşı tarafın yaşamının taaa içinde bulunmak değildir. sonra aileler*ve çevre onlar rahat eder mi. siz ne kadar temiz olursanız olun aileler rahatsız olur. çevre hoş karşılamaz. %99 o güzelim dostlukların bile bitmesine sebep olabilir. evet en nihayetinde bir dost da olsa ayrı bir cinsten ayrı bir yaşamı olan bir insan. aynı evde yaşamak uğruna bu kadar sıkıntıya girilmez. kaldı ki zaten dinine biraz bağlı insanların*da yapmayacağı bir şeydir. başka yakın hemcins ile ev tutup dostluğu dışarda olması gerektiği kadar ve daha düzgün yaşamak en güzeli
edit: ilk başta nasıl olmuşsa entry'nin başı silinmiş anlamsız olmuştu düzelttim.
dizi iyidir,gerçekten süper ötesidir, kurgu, senaryo, ışık mışık hepsi fevkhalededir. ama eni sonu altı üstü dizidir. aklı selim hiçbir insan evladı saatlerce bir diziyi izleyip günlerce onu düşünmez. ya da izlediği dizi ile hava atmaya çalışıp prim yapmaya çalışmaz. dediğim gibi bir dizi. yani ne kadar muhteşem olursa olsun dizi. di-zi. insanların izlemesi çok normal ama bir üniversite öğrencisinin "ayyy abi haftasonu öküzcan'la eve oturduk lostun 20 bölümünü aralıksız izledik. hep aklımda bu dizi var. adamlar manyağğk kurgulaşmışlar" tarzında konuşması basitliktir, bulunduğu seviyeye yakışmayacak bir davranıştır,ölçüsüzlüktür. burda görüldüğü gibi kesinlikle diziye b.k atılmıyor. hatta keşke ülkemizde de gerçekten kurgusu, senaryosu, oyunculuğu kaliteli diziler olsa ve zevkle izlesek. burda anlatılmak istenen şey "ölçüsüzlük"dür, abartıdır.
son yıllarda artan şovenist kemalizmin sanal hayata yansımasıdır. Efendim üyleri genellikle *abd destekli gazetelerde dolar üzerinden maaş alan yılmaz özdil, bekir coşkun vb yazarların toplam 10 cümleden oluşan (ki içinde geçen kelimelerin yarısı aynıdır) yazılarını okuyup coştukça coşarlar ve panoya koyarlar. O yazıları yorumlama yetenekleri de sıfırdır. Tek söyleyebildikleri : "aha bekir coşkun'da yazıyor yobazlar burayı iran'a çevirecekler" cümlesidir. Dillerine doladıkları Atatürk, kemalizm, yobazlar, tayyip kelimelerini kullanarak kurabildikleri sınırlı cümlecikleriyle foruma yazılar yazarlar. Bunların tarih bilgisi inkilap tarihi (ki onu da ilköğretim 8. sınıf kitaplarındaki bilgileri okuyan çocukların zekasıyla yorumlarlar) ile sınırlıdır. Yani Türk tarihi, Avrupa tarihi bilgileri yok denecek kadar azdır. Genel kültürleri de sıfırdır. Okudukları başlıca edebi eser "şu çılgın türklerdir" başka edebi eser okurlar mı bilemem. diğer okudukları kitaplar ise "tayyip'in hedesi", "abdullah'ın hödösü" türünden süpermarkette hıyar reyonlarının yanında satılan "popüler" kitaplardır. Böyle tuhaf bir site işte. Ha eğer düşünen yorumlayan eleştiren bir kişi üye olup panoya birkaç mesaj yazıp beyinlerini çalıştırmaya davet edince de faşist yöneticileri izin vermez panodan atar.* . kesinlikle ve kesinlikle farklı bir görüş yazan kişinin görüşünü tartışamazlar eğer forumda köşeye sıkışlarsa hemen faşizan bir tavırla hiç bir açıklama yapmadan panodan atarlar. düşünüyorum acaba atatürk yaşasaydı bu faşistlere nasıl davranırdı.
aynı dönem içerisinde ismail türüt gazi üniversitesi'nde konser verdi, kazım abimiz ise odtü'de. burdan hareketle çok doğru bir benzetme yapacak olursak ismail türüt gazi üniversitesi'dir, kazım koyuncu odtü'dür
3 dönemde incelenebilecek dergidir. ilk 6 sayısı alışılmışın dışında biraz amatör bir ruhla hazırlanmış ama samimiydi. 6. sayı ile lombak dergisi çıkana kadar olan sayılarda ise altın devrini yaşadı. hak ederek mizah dünyasında iyi bir noktaya yerleşti. önce lombak sonra da penguen çıkınca ise düşüşe geçti. en son ramazan bayramında hurriyet'e bayram eki olması ile cenazesini bayram namazında kıldık ve gömdük.
pkk taraftarı olmanın kürtlerin haklarını savunmak sanan ya da pkk ile kürt olmak arasındaki farkı bir türlü görmeyen zeka seviyesi 0 (yazıyla sıfır) olan garibanların düşüncesidir.
