kalem dusmani kalemtras
684 (gordon freeman)
sekizinci nesil yazar 17 takipçi 137.07 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    sevdiğin birinin ölmesi üzerine hissettiklerimiz

    1.
  1. Hani bir ölüm haberi aldığında yıkılırsın. O acıyı en derininde yaşarsın bazende açık açık hiç gizlemeden hıçkıra hıçkıra.O anda düşünemezsin elalem ne diyecek diye ama onlar yine bulurlar o acı içinde söyleyecek birşey. içinde en derininde yaşasan gamsız olursun bilmezler çünkü içinde kopan fırtınaları. Acını açık açık yaşarsın bu seferde suçlusundur. Hıçkırıkların bağırmaların fazla gelir onlara. Yapmacık oluverirsin biranda o acının ne olduğunu bilmeyenlerin gözünde. Bu acıyı bilmeyenler için zordur yaşayanı anlamak. Bide bu acının geçip gideceğini sanarlar bir süre sonra yada aynı acının yaşanmadığını. Aslında ilk günden daha fazla acı verir onlarsız yaşamak. Hep gördüğün, konuştuğun insanın bir daha yüzünü görememek onun sesini duyamamak. Onun bu dünyada olmadığını bilmek nefesini keser bazen ama yaşamak zorundadır insan. Her zaman aklımızdadır dualarımızdadır ama bizim acılarımız hiç dinmez aksine daha da artar ama artık bu acıyla yaşayabilecek duruma geliriz. Çünkü biz onları görüp duyamasakta hissederiz. Hep yanıbaşımızdalardır aslında. En önemlisi de kalbimizde.
    3 ...
  2. gözleri çok güzel olan kadınlar

    1.
  3. hemcinslerine göre en az 3-0 önde olan hatunlardır. abi bir kadının en etkili silahıdır gözleri. bir bakışı ile kalbini bir kuş misali kanatlandırır sanki. yerinde duramazsın. kor gibi yakar o bakış seni. bir bakışı ile seni mecnun eder. bir kurşun gibi deler geçer seni o bakışları. arkadaşlar işin özeti; bugün bir hatun gördüm eşek gözlü. bir bakış attı bana amk hala kendime gelemedim. ulan ne güzel gözleri vardı be.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/673640/+
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/673642/+
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/673643/+
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/673641/+
    4 ...
  4. türkiye nin ilk kabadayıları

    1.
  5. haberler.com da gördüğüm bir haberi sizlerle de paylaşmak istedim yazar kardeşlerim. benim dikkatimi fazlasıyla çekti. BiRAZ UZUN BiR ENTRY OLACAK.

    iPSiZ RECEP (EMiCE): ipsiz Recep'e 'ipsiz' lakabının verilmesine dair iki anlatım var. Birine göre; cesareti, gözü pekliği ve ataklığı sayesinde 'ipsiz' lakabını alır. Diğer bir anlatıma göre de; Elinde avucunda ne varsa, olanı da, olmayanı da verdiğinden ve kendisi 'cep delik, cepken delik' misali kaldığından adı 'ipsiz'e çıkmıştı.

    SOLAK LiGOR: Küçük yaşta ailesi ve hısımları arasında çıkan silahlı çatışma sonucu sağ kolundan yaralanıp sakat kalan Ligor, Konya'dan babasıyla birlikte göç edip istanbul'a geldi. Baba mesleği olan terziliği sakat kolu nedeniyle yapamayınca işi serseriliğe vurmaya başladı. Sağ kolun verdiği eksikliği sol koluyla kapatmaya çalışan Ligor, kısa sürede korkunç denecek hızda bıçak kullanmaya başlayıp ilk denemesini de Balat'ta bir Yahudi üzerinde yaptı.`

    ARAP HÜSNÜ: Arap Hüsnü 'Heyüla gibi, iri yarı, gece insanın rüyasına girse korkutacak bir tip' diye anılıp, sağ kulağının kıkırdak kısmının olmaması, sol gözündeki perde ve çenesindeki çukurla dikkat çekiyordu.

    P.Ç ARDAŞ: Sivas doğumlu P.ç Ardaş, istanbul'a gelip Üsküdar'a göz koydu ve Manavcı Ali'yi öldürdükten sonra istediğini alıp Üsküdar'ın tek hakimi oldu. Söylentiye göre P.ç Ardaş'ın girdiği düellolar en az 1 saat sürüyormuş.

    ODESALI KOSTi: Yunanistan doğumlu, 'Odesalı' lakaplı Odesalı Kosti, Tünel'den Taksim'e kadar bütün mekanların haracını yiyor ve hiçbir ipucu bırakmadan kayıplara karışıyordu. Başı sıkışınca da işgal polisleri sayesinde paçayı sıyırıyordu.

    ŞIK MANOL: Tokat doğumlu Şık Manol ünlü istanbul kabadayıları arasında adam öldürmemiş tek kişi unvanına sahip. Çıkan kavgalarda ve düellolarda da silah kullanmayan Şık Manol sadece kafasını ve yumruğunu kullanırdı.

    HIRISTO ANASTASDIYADIS (HRISANTOS): Çocukluğundan itibaren suç batağına bulaşmış olan Hrisantos, ağabeyi Koço ile birlikte tramvaylarda yolcuların para çantalarını kapıp kaçarak ve bazen de annesinin işlettiği umumhaneye gelen erkeklerin paralarını çalarak başladı.

    DÜNDAR KILIÇ: 'Hata yapmam, özür dilemem' sloganıyla akıllara kazınan Dündar Kılıç, kabadayılık müesesesine istanbul'a göç ettikleri sırada ters düştüğü ünlü kabadayı 'Avni Çakıroğlu'nu yaralayarak adım attı. Sayısız yaralama, silah taşıma ve uyuşturucu kaçakçılığından en az 38 kere hapse girdi, çıktı. Generallerle tutuklandığı da oldu, aynı generallerle yasadışı iş yaptığı da iddia edildi. Günlerce süren işkencelerden de geçti.

    ABDULLAH PALAZ: Abdullah Palaz hayat hikayesini şöyle özetliyordu: '4 kez idam yedim, 740 yıl hapis kestiler. 48 yıl 38 ayrı cezaevinde hapis yattım. Ben Abdullah Dayıyım, baba değilim.'

    BALTALI HANO: istanbul'un varoş semtlerinden birinde yaşayan ve bir kabadayının sevgilisi olan Hanzade isimli bu kadın belki de ilk kadın kabadayı. 12 yaşındaki oğlunun bir gün ortadan kaybolmasıyla telaşlanan kadın oğlunu aramak için yollara düşeceği vakit kabadayı sevgili tarafından vazgeçirilir. Sonraki denemesinde yine aynı şey olur. Bunun üzerine Hanzade erkek kılığına girerek sevgilisini takip etmeye başlar. Sevgilisinin gece naralar atıp haraç topladıktan sonra bir hamamda geceyi sonlandırdığını fark eder. içeri girdiğinde, oğlunu bir 'hamam oğlanı' olarak görür. Hamamı yakmak için bulunan odunların yanındaki baltayı kapmasıyla sevgilisi dahil 21 kişiyi öldürür. Oğlunu alıp kanlar içinde mahallesine döndüğünde ise 17 ay boyunca semttekilere kan kusturur. Bir müddet sonra haraç ve baltayla adam öldürmek suçlarından yargılanıp kurşuna dizilerek öldürülür.

    iDRiS ÖZBiR(KÜRT iDRiS): istanbul'a geldikten sonra 70'li yıllarda kumar, dolandırıcılık, bıçakla ve tabanca ile adam yaralama gibi suçlarla adını duyuran Kürt idris, yeraltı dünyasının sözü geçen isimlerinden biriydi. 'Kürt idris' değişik tarihlerde suç örgütü yöneticiliği yapmak, silahla tehdit, zorla senet imzalatmak, zorla para almak, Ateşli Silahlar Kanunu'na muhalefet ve arazi mafyacılığı gibi suçlardan yargılandı.

    KÜRT CEMALi: Asıl adı Cemali Coşar olan Kürt Cemali 50'li ve 60'lı yılların Ankara'sının en belalı kabadayılarından. Zamanın diğer ünlü isimlerinden Kabadayı Mehmet 1953'de yakın arkadaşı Sarı Veli'yi bir alacak verecek meselesi yüzünden öldürmekten önceden tecilli cezasıyla birlikte 15 yıl hapis cezasına mahkum olur.

    çiLLi BURHAN: Türkiye'de babalık 1960'lı yıllarda Dündar Kılıç, Çilli Burhan, Oflu Osman, Hüseyin Heybetli tarafından sahneye konulmaya başlandı. Eskiden kabadayılar saygılı, oturaklı, izzeti ve şerefine dokunulmadığında kimseye zarar vermeyen ve mahallenin otoritesi olarak kabul edilirdi.

    ABDO AĞA: Onikiler olarak bilinen Aksaray kabadayılarının önde gelen isimlerinden Arap Abdullah, istanbul'a okumak için gelip tulumbacı kahvelerine takılarak kabadayılık yoluna bulaşmış biriydi. Hariciye Nezaretinde Başkavas (özel koruma) olacak, sonradan paşalığa kadar yükselip, hayat hikayesini anlatırken: 'kavaslıktan paşalığa yükselen iki kişi vardır, biri Kavalalı Mehmet Ali Paşa diğeri de ben' diye konuşacaktı.
    1 ...
  6. kızların yakışıklı erkeğe açılmaktan korkması

    1.
  7. (bkz: erkeklerin güzel kızlara açılmaktan korkması) gibi bir durumdur buda arkadaşlar. kızlar yaratılışları itibari ile egoları everest büyüklüğündedir ve asla red edilmek istemezler. red edilmektense hiç konuşmamayı yeğlerler. eğer erkek yakışıklı ise kız erkeğe açılmaktan korkar. erkeğe davetkar bakışlar, hal ve hareketler yaparak; erkeğin ona gelmesini isterler. bizim amsalak erkekler de am olsunda tipi önemli değil diye giderler kızlara açılırlar.
    3 ...
  8. sözlük kızlarını tavlama yöntemleri

    1.
  9. 1-) her yazdığı entryi isterse gördüğünüz en boktan entry olsun, çok güzel olduğunu, iyi yazdığını filan mesaj olarak yazın.
    2-) nick altına espirili bir şeyler karalayın.
    3-) başta birbirinizi görmediğiniz için kanka olma yoluna gidin.
    4-) ilk zirvede tanışmak istediğinizi söyleyin.
    5-) beğenirseniz yatağa atmak için bütün yeteneklerinizi ortaya koyun. çünkü; zirve gecesi oldu oldu bir daha zor.
    6-) kızı beğenmezsiniz annem hastalandı babam öldü gibi bahanelerle topuklayın.
    6 ...
  10. facebook hesabında kadın arkadaşı olmayan erkek

    1.
  11. facebook denen zımbırtı da dişi cinsten hiç bir arkadaşı olmayan erkektir. bunun nedenleri neler olabilir bir bakalım:
    1-) ya erkek asosyal bir kişiliktir ve arkadaş çevresi sadece akrabaları ile sınırlıdır
    2-) ya kadın milletine tepkilidir ve onlarla arkadaş dahi olmak istemiyordur.
    3-) ya da hesabını daha beş dakika önce açmıştır.

    ne bileyim ben amk. aklıma böyle bir başlık geldi açtım ama biraz düşününce imkansız gibi bir şey lan bu.
    1 ...
  12. yanlışlıkla küsülen yazarı açık oylamak

    0.
  13. açık oylamak ne ki aq? oylamanın açığı kapalısı mı var? ben hala eski tasarımdayım da ondan bilmiyorum.
    1 ...
  14. dul kadınların günümüzde sayısının çok artması

    1.
  15. sözlüğümüzün biscolata erkeklerini kıskandıracak derecede yakışıklı erkekleri ve victoria secret meleklerini kıskandıracak derece daş olan hatunları nasılsınız? iyimisiniz? beni soracak olursanız(sormazsınız da), iyi diyelim iyi olalım. bu kadar geyik yeter. *
    kadınların kendi ekonomik özgürlüklerini elde etmesi ve hatta erkekleri bir çok işde geri plana atacak kadar yükselmeleri malesef aile hayatına büyük sekte vuruyor. bundan yıllar yıllar önce kızlarımızın evlenme yaşı ortalama 18 civarı iken, zamanımızda bu yaş giderek artmakta. kızların yaşı geçtikçe de evlenmekten daha çok korkmaktalar. ya buradan bir yere bağlayamıcaz siktir et en iyisi. siz anladınız.

    abi sadece bizim sokakta 3 tane dul var. en büyüğü 27 yaşında. biri ise sadece 3 ay evli kaldı. yazık lan o kadar düğün masrafına. madem bu evliliği beceremicen ne diye evleniyorsun. bunların ortak paydası ise evlenmeden önce flört ederek evlendiler. birbirlerini tanıyorlardı. görücü usulü evliliklerde boşanma yok bunlarda var aq. nasıl bir tezat bu aq. zamanında annelerimiz şiddet görseler bile aman çocuğum var, dul kadına iyi bakmazlar diyip sabretmişler evliliklerini yürütmüşler. şimdiki kızlar bırak bir tokat atmayı kocası bağırsa boşanmak istiyorlar. sabır yok.

    kocası döver, aldatır boşanırsın ama eften püften boşanan karılara gıcık oluyorum abi. ulan toplumun temel taşı ailedir. aile düzeni bozulursa toplum çöker. yuvayı dişi kuş yapar diye bir söz bile var lan. bu karılar bu şekilde aile ortamını bozuyorlar, sonra önüne gelenle yatıyorlar çocukları varsa babasız bir yaşam sürüyor. parçalanmış aile çocuklarında büyük psikolojik sorunlar meydana geliyor. kadınların daha sabırlı olması gerekiyor. eğer bu hızda boşanmalar devam ederse, toplumun ahlaki çökümü büyük hızla devam edecek.

    kadınların iş hayatında daha aktif olmasını olumlu karşılamama rağmen bokunu çıkartmayın aq. az biraz para kazanıyorsunuz diye erkek ile her konuda dik gitmeyin. sende eve para getirsende ailenin reisi erkektir. evin içinde kocana postamı koycan ne bok yapacaksan yap ama dışarıda kocana saygısızlık yapma. çevrene onun boynunu büktürme. sikerim kazandığın parayı kocana saygı duymadıktan sonra. yine ben sikli soklu yazmaya başladım yeter bu kadar.
    2 ...
  16. insanların eş seçerken dikkat ettikleri şeyler

    1.
  17. selamun aleyküm ahali...

    kimiai aşk denen olgu için, kimisi sadece sex için, kimisi çocuk sahibi olmak için kendimize eş seçiyoruz. bana göre ise; insanlığın devamı için karşı cins biri ile çiftleşmemiş gerektiğinden kendimize eş seçiyoruz.

    peki, biz bu hayatımıza ortak edeceğimiz bireyi seçerken nelere dikkat ediyoruz. çevremizde ki çiftleri gözlemlediğimiz zaman, çiftlerin kendisinde olmayan özellikleri barındıran kişileri tercih ettiklerini gözlemleyebiliyoruz. örnek verecek olursak;

    -iri yapılı bir erkek ile minyon tipli bir kız
    - uzun boylu bir erkek ile kısa boylu kız
    - sarışın erkek ile esmer kız
    - yakışıklı erkek ile çirkin kız
    - fakir erkek zengin kız (evet güzel dizi)
    - iş durumu, eğitim durumu

    bu türevleri arttırabiliriz. eksi kutupların birbirlerini çekmesi gibi bir şey bu. tabi bazı erkekler için tek kriter nefes alması yetebiliyor o konuya hiç girmeyelim. sözlük ortamında ve sosyal çevremizde çok sık duyarız, bebek gibi hatunun yanında çirkin bir erkek vardır. bu kız bu erkek te ne buluyor diye. buna balıklama para vardır diyenler olabilir. kabul para büyük bir etkendir ama ben çevremde bu şekilde bir çok ilişki biliyorum ve çocuk çulsuz olmasına rağmen kız delicesine aşık. sanırım buda benim dediğime geliyor ve kız kendisi güzel olduğundan, kendi gibi olmayan çirkin bir erkek istiyor. buna örnek olarak, dünyaca ünlü güzel mankenlerin röpartajlarını verebiliriz. bir çok manken çirkin erkek beraber olmak istediklerini söylemişlerdir. buna somut örnek vermek gerekirse; adriana lima yı verebiliriz. adrina lima nın paraya mı ihtiyacı var? şuan ki kocasından daha zengindir ama evlendiği adama bakın.

    neyse canlarım zira bende tipsiz kategorisinde olmama rağmen taş gibi hatunlarla çok beraber oldum. bir mekana gittiğimde arkamdan çok küfür yemişimdir heralde. hani sizin bu bebek gibi hatunun yanındaki dallamaya bak dediğiniz, o dallama benim. cidden bende şaşıyorum bazen bu işe. on numara yakışıklı elemanların tavlayamadığı kızları ben çok uğraşmadım tavladım. he paran var diyorsanız, ulan ne parası açlıktan nefesimiz kokuyor. uzun lafın kısası insanlar çok karmaşık yapılardır. kimin neden ve niçin etkilendiğini anlamak zordur.

    edit= bu işin maddi boyutunu es geçmişiz sanırım. o da gerçek bir nedendir. bazı insanlar geleceğini garanti altına almak için matık evliliği adı verdikleri bir yola da başvurabiliyorlar.
    3 ...
  18. çakma peygamber yavşak tayfası

    1.
  19. allahless denen şımarık bir ateist züppe ile onun yavşak müritleridir. şimdide bu yavşaklar benii seri eksiliyor. eksilemezseniz amınıza koyayım net.
    15 ...
  20. erkeklerin güzel kızlara açılmaktan korkması

    1.
  21. özgüven eksikliğidir. ya beni red ederse diye konuşamaz. sanki red etse dünya başına yıkılacak, rezil rüsva olacak. bir kızdan harbiden hoşlanıyorsam asla utanmam açılmaktan ona. eğer insan evladıysa kibar bir şekilde red eder yok hayvan ise, götü kalkmış ise seni rezil etmeye kalkar. o zaman koy götüne gitsin zaten hoşlanmaya değmezmiş. zaten eğer sizi rezil etmeye kalkıyorsa asla geri adım atmayın, ortamdan kaçmayın. unutmayın biz erkekler kızları daha beter yerin dibine sokabiliriz. bir kaç lafımıza bakar.

    ancak şuda var; şimdi güzel kardeşim belki tipine güvenmiyorsundur, belki cebindeki paraya.. lakin bir bak çevrene o taş gibi hatunların yanındakilere. şimdi en yakın meydana çık bir etrafı gözlemle. çoğu güzel hatunun yanında, ona hiç yakışmayan erkekler var. burada devreye iki ihtimal giriyor. ya o tipsiz erkek kodaman, para bok gibi. ki büyük ihtimal. diğer ihtimal, eli yüzü düzgün erkekler red edilirim duygusu ile kızlara açılamadığından, hatun kişisi kendisine açılabilen yakışıklı olmayan erkekleri tercih edebiliyor. çünkü yakışıklı olmayan erkekler, allah vergisi yakışıklılık olmadığı için gerek özgüvenleri yüksek oluyor, gerek piç oluyorlar. çünkü o da biliyor elindeki malzemeyi ve red edilirse bile gülüp geçiyor. bazı hatun kişilerin bu hoşuna gidior. tabi bu düşük ihtimal.

    birde annem her düğünden geldikten sonra anlatır. işte gelin şöyle güzel böyle güzel ama yanında damat çok tipsiz suratsız ya da tam tersi damat yakışıklı gelin kazulet gibi yorumlar yapar yapar ve sonra yüce rabbim işte bir güzele bir çirkin veriyor diye konuyu kapatır. ayıptır söylemesi senin karında çirkin olur der arada bana. * *
    en son bu yazıda konusu geçen hatun kişileri güzel hatunlardır. yani görece olarak değil tüm insanlığın güzel dediği hatunlar. yoksa ortalama veya çirkin bir kıza konuşmaya her erkek cesaret eder. neyse siktir et çok uzattık aq. zaten yeni red edildim bende moralim bozuk başlık ta üstüne geldi.
    12 ...
  22. hamsi paluğu gibi hop hop oynatacağum

    1.
  23. 1 ...
  24. anadolu takımları kendi liglerini kursun

    ?.
  25. 'ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim.'' ulu önder atatürk'ün bu sözlerini hiçe sayıp, istanbul egomanyası altında insanları salak yerine koyan zihniyetlere bir çift lafım var. siz önce insani vicdanınzı hiçe sayıp, ardından güzel dinimizin en önemli vaciplerinden olan ''hak geçme '' ilkesini de hiçe sayıp hayatınıza başı dik devam edeceğinizi mi zannediyorsunuz? allah başkaların hakkını yiyenleri hoş göreceğini mi düşünüyorsunuz?
    ben, bir spor aşığı ve bursasporlu olarak bursaspor'un maçlara çıkmamayı, seyircinin stada gitmemesini arzuluyorum. niye boşuna kürek çekelim? biz salak değiliz. anadolu klupleri ligden çekilsin, kendi ligini kursun istiyorum.

    bu fenerbahçe düşmesin diye yapılan türlü şaklabanlıklardan da kurtuluruz bu sayede. neymiş efendim, fenerbahçe düşer ise lig tv iflas edermiş. madem öyle istanbul ligi ve anadolu ligi kurulsun. istanbul ligini ve o çok sevdiği fenerbahçe'nin maçlarını lig tv versin, anadolu takımlarının maçlarını trt versin. sezon sonu kendi liglerini şampiyon bitirenler aralarında yaptığı maçlar ile türkiye futbol liginin şampiyonu belli olsun. liglerini ikinci, üçüncü sırada bitirenler avrupa kupası için maç yapsınlar.

    tabi şuan ki hakemlerin hiç biride anadolu liginin maçlarına verilmesin. geleceği olan genç hakemler verilsin maçlara. şuan ki hakemler istanbul liginin maçlarını yönetsin.

    anadolu ligi şampiyonu ile istanbul ligi şampiyonunun final maçını da, yurt dışından en iyi hakemlerden biri getirtilsin ve o yönetsin.

    edit= trabzonspor hakkında bir kaç lafım var. eğer kendilerini anadolu takımı gibi görüyorlar ise anadolu liginde oynarlar ama yok biz büyük takımız, dört büyüklerden biriyiz diyorlar ise gider istanbul liginde oynarlar. kendi bilecekleri iş.
    2 ...
  26. 24 aralık mozaikte neye içiyoruz zirvesi

    1.
  27. 24 aralık ney dinlemeye gidiyoruz zirvesi ileri bir tarihe atıldığı için, bu zirveyi dört gözle bekleyen yazarların hayal kırıklıklarını bir nebze hafifletmek üzere düzenlemek istediğimiz zirvedir. bursa'lı yazarların her zaman ki toplanma yeri olan mozaik yine uygun görülmüştür. zaten başka yer mi biliyoruz lan. *
    ha illa ben ney dinlemek istiyorum diyen varsa merak etmesinler ben emektar flütümle geleceğim. nasılsa ikisi de üflenerek çalınmıyor mu lan?

    edit= bu zirve fikri tamamen kalemime sinek kondu nickli daş gibi hatunun fikridir benim suçum yok.

    edit2= olum neye içeceğiz lan. herkes fikrini yazsın.
    1 ...
  28. en çok güldüren türk filmi sahneleri

    1.
  29. türk filmlerinde izlerken en çok güldüğümüz, eğlendiğimiz sahnelerdir. *
    gülmek derken aklımıza gelen bir kaç önemli isimden biri olan; şener şen'in * neşeli günler filminde kahvede tıraş bıçağı satmaya çalışırken meydana gelen sahne ve replikler insanı bırakın güldürmeyi, gülerken sandalyaden düşürür. (bkz: sandalyeden düşmek)

    --spoiler--
    ziya: en iyi cilet budur, dünyanın bütün meşhurları bununla traş oluyor; ingiltere kralı, rahmetli başkan kenedi, taçsız kral peleea, bakenbauver, kaleci mayer, nadya komanaaci, biricit bardo, fenerbahçeli cemil. hepsiieee şöhretlerini bu bıçağa borçludurlar! eeavveeaatt, denemesi bedeaavaa, hem dee hiç para vermeden! bakın, meselaa şu vatandaşın sakalı uzamış. şimdii, iki dakikada
    vatandaş: allah allaaa.
    ziya: susuz sabunsuz bu iş hallolacak! bakın abiler, fennin son harikası, alaman mucizesi, bütün meşhurların bıçağı
    vatandaş: dur yahu!
    ziya: sen dur vatandaş ya, başına devlet kuşu kondu be. eaavet abiler, dikkatle bakınız, bakınız, su yok, sabun yok, gibicibicis marka krem, o da fabrikamızın hediyesidir, çok muhterem abilerim. evvet, evvaet bakınız, lütfen saatlerinize bakınız, yalnız onyedi saniyede tamam bu iş. birr,
    vatandaş: ah!
    ziya: ikieeaa
    vatandaş: ov!
    ziya: üüüççç
    vatandaş: aman be!
    ziya: döööerttt
    vatandaş: oh!
    ziya: beş, altııı,
    vatandaş: aaah of!
    ziya: söyle yedi,
    vatandaş: aaaaahhhhh!!
    ziya: sekiiiieezzz,
    vatandaş: yeter beee! aah ay!
    ziya: lütfen sakın olunuz
    vatandaş: yeter be, yeter! suratımı kan içinde bıraktın be!
    ziya: telaş yok, kesikler icin harika kan ilacı satıyoruz, puuhh, getir bakiyim,
    vatandaş: yürü ulan karakola!
    ziya: imdaat, adam öldürüyorlar!!
    --spoiler--

    3 ...
  30. güzel kadınların insanları hor görme sorunsalı

    ?.
  31. genellikle kendilerinin güzel olduğunun farkında olan kadınların yaptığı eylemdir. bir kadından daha tehlikeli ne var derseniz? güzelliğinin veya seksiliğinin farkında olan kadın derim. bu kadın bu güzelliğinin farkına vardığı an, erkekleri bu güzellik sayesinde parmağında oynatmaya başladığını gördüğü an, egosu ve kibiri öyle büyür ki; diğer insanları kendisinin yanında küçük görür ve alay eder. karşısında ki insanın gerek fiziği ile olsun gerek kültürü ile olsun alay eder. ve ne yazık ki bu şekilde tıynetsiz, amip beyinli ve karaktersiz kadınları biz erkekler var ediyoruz. bu tip kadınların, derhal yer yüzünden silinmelerin tez vakitte gerçekleşmesi ümidiyle.

    şimdi bu yoruma bir sürün kadın yazar tepki gösterebilir ama elini vicdanınıza koyun ve söyleyin her gün ve her yerde bu tipte karaktersizler ile karşılaşmıyor muyuz?
    7 ...
  32. kaderin sana ağlarken şansın bir daha gülemez

    1.
  33. karanlığın içinden bir el çeker seni, aydınlığa çıkansa sen değilsindir.. yüzünde gölgeler, gözlerinde ışığın verdiği parıltı, dokunuşlarında ürkek bir korku ve hislerinde anlam veremediğin değişimler vardır.. yadırgamaya başlarsın bu yeri, güneş görmek istemediğinden daha parlaktır çünkü, sen karanlıklarda bitmişliği aydınlıkta var olmaya tercih edersin.. ve birden artık o ele ihtiyacın kalmaz, buna her atışı onay verir kalbinin.. gitmen gereken karanlık bir kuyu vardır.. yüzündeki gölgeler kaybolur, gözlerindeki parıltı söner, dokunuşların sertleşir ve hislerin olabildiğince katılaşır. derinlere ilerlersin, ilerledikçe ruhun kararır. sen bir şansı yoksaymışsındır ve bilirsin herkes gibi...

    kaderin sana ağlarken şansın bir daha gülemez
    3 ...
  34. babayla ilgili hayaller kurmak

    ?.
  35. evet arkadaşlar yine efkarlıyım ve bu efkarımı sizler ile paylaşmak istedim.

    her insanın hayalleri vardır. kimisinin para, kimisinin sevgi, kimisinin şöhret ve popülarite vb. gibi. bu hayallerin bazılarının olması kolay, bazılarının zor, bazılarının olması ise imkansızdır.

    siz hiç babanız ile ilgili hayaller kurdunuz mu?

    ben kurdum. her hayalimde babam var ve onunla yaşanmamışlıklarım. ben hiç babamla maça gitmedim mesela. ben hiç babamla pikniğe gitmedim mesela. ben hiç babamla sevdiğim kız hakkında konuşmadım ve ondan tavsiye almadım mesela. ancak; en büyük hayallerim bunlar değil tabi ki... en büyük hayalim...

    önce kısa bir bilgi verelim;

    bursa'nın yerel halkı olan ve bursalıların kendilerine dağlı dediği bir kesimde ikamet ediyorduk. çevremizde ki düğünlerin hepsi onların örf ve geleneklerine göre oluyordu. daha yedi-sekiz yaşlarında onların düğünlerine gitmeye başladım. çok eğlenceli düğünlerdi. onların düğünlerinde ince çalgı denen çalgılar topluluğu ile gerçekleştirildi. bu çalgılar elektro bağlama, davul, dabruka, zurna ve son zamanlarda eklenen orgtu. genellikle oynadıkları oyun havaları; aşağıdan, cezayir, çiftetelli, misket tarzı oyunlardı.

    babam; bu oyunların hepsini usta derecede oynar ve bütün mahalle tarafından saygı ve sevgi görürdü. tanıdık tanımadık herkes düğünlerine çağırırdı. çünkü sadece onun oyununu izlemeye gelen insanlar vardı.

    herkes babamın oyununu hayranlıkla izlerdi. ve bir gün babamın çok samimi bir dostu babama dedi ki;

    - veli oğlanı da kaldırsana, beraber oynayın da görelim. bakalım senin kadar yetenekli mi?

    babam sadece tebessüm etmişti. ve bana dönerek hadi gel çıkalım oynayalım demişti. yaşım 14tü ve ben insanların karşısında oynamaya utanmıştım ve oradan kaçmıştım. ve bu bende öyle bir etki yapmıştı ki babamla artık hiç bir düğüne gitmez olmuştum.

    bu olayın üstünden yaklaşık 6-7 ay sonra istesem de bir daha bunu gerçekleştiremeyecek olacağımı nereden bilebilirdim ki? evet tahmin ettiğiniz gibi babamı kaybettim ve artık o yoktu. artık düğünler bile hüzünlüydü.

    benim içimde işte öyle bir ukte kaldı ki 11 senedir içimden söküp atamadım. keşke babamı o gün kırmasaydım, keşke o şekilde kaçıp da babamın yüzünü eğmeseydim. keşkeler ile yaşamak öyle zor ki....

    bunu niye mi anlattım.. yine bir düğünden geldim. ve yine hayallerimden uyandım. çalgıcının; kadir dayı ve oğullarını piste davet ediyoruz anonsundan sonra, gerçek alemden kopup, hayaller alemine daldım ve pistte oynayan babam ile bendim. yüzümde tatlı bir gülümseme ile...

    ancak... o gülümseme hayaller aleminden gerçek aleme dönünce öyle bir canını acıtıyor ki insanın, o acını tarifi mümkün değil.

    not= belki bazılarına bu yazdıklarım saçma gelebilir ancak benim durumumda budur işte. benim hayallerim o kadar büyük değil. tek hayalim babam ile karşılıklı oynamaktı ama bu malesef asla gerçekleşmeyecek bir hayal.

    saygılarımla.....

    not2= yazımda geçen oyun havaları;

    http://www.youtube.com/watch?v=bpfz7bn5fnw + (cezayir)
    http://www.youtube.com/watch?v=m_teqr_uasq + (aşağıdan)
    http://www.youtube.com/watch?v=m_teqr_uasq + (çiftetelli)
    2 ...
  36. 24 mehmetçik

    1.
  37. 24 mehmetçik...

    bugün 24 eve ateş düştü. dile kolay, 24 ana evladının ölüm haberini aldı bugün...

    kimi "vatan sağolsun" dedi, kimi ağzını açıp tek kelime edemedi...

    dilimizde hep aynı söz, "şehitler ölmez vatan bölünmez"

    ama...

    göçüp gidiyorlar buralardan... hayalleri, anıları, ardında bıraktıkları... her şey bir anda bitiveriyor.

    arkalarında bıraktıkları tek şey sevenlerinin kalbine ızdırap oluyor...

    unutur muyuz?

    bundan öncekileri unuttuğumuz gibi... gelip geçici mi bu acılar...

    unutmayalım!

    bundan öncekileri unutmadığımız gibi... çukurca'yı, dağlıca'yı, aktütün'ü...

    dur diyelim!

    bu sefer son olsun diye...

    bir gecede 24 şehit veren ülkenin kaderi artık değişsin diye...

    şimdi...

    teröre karşı sözün zamanı... hayaller toprak olup gitmesin, söz ve duruş terörü yensin diye...

    farkındayız, farkında olduğumuzu herkes bilsin istiyoruz...
    7 ...
  38. platonik aşkla bağlanılan kadının ilişkisi olması

    1.
  39. şimdi size bir hikaye anlatacağım canlar...

    tarih 24 eylül 2010. facebook denen zımbırtıya yeni üye olmuşum. madem üye olduk herkesin yaptığı gibi liseden kalma arkadaşların isimlerini tek tek arama yerine yazıp, onları bulmaya çalışmaktayım. halbuki ne kadar gereksiz bir durum. neyse; ahmet diye bir arkadaşımı buldum ve resminden o olduğuna kanaat getirip ekledim. kabul ettikten sonra arkadaşlarına baktım ki amacım belki başka arkadaşlarımda ahmet de eklidir ve onları eklerim diye. o arayışta bir huri, dünyalar güzel bir hatun gözüme çarptı. ahmet'e sordum kim bu hatun diye. dedi ki bizim yan sınıfta bir hatundu. ulan dedim ben bu güzelliği yıllarca nasıl fark etmemişim. neyse ben büyük bir pişkinlikle kızı arkadaş olarak ekledim ve oda kabul etti. gel zaman git zaman birbirimize hiç bir şey yazmadık ki; onun katıldığı bir gecede çekildiği fotoları facebook'a ekleyene kadar.
    fotoğrafın altına;
    ben= çok güzelmiş.
    güzel hatun= teşekkür ederim.
    ben= arkandaki kırmızı kazaklı kız diyorum çok güzelmiş.
    güzel hatun= hahahaha deliiii.

    işte canlar bu şekilde ilk sohbetimizi gerçekleştirmiş oldum. yine gel zaman git zaman aramızdaki samimiyet baya baya ilerlemeye başladı. geceleri facebook sohbetten, sohbete başlayıp sabah bırakıyorduk. zaman ile msn ve cep telefonlarınımızı aldık. kız bana hep cesaret verici ve yakın davranıyordu. tahminimce hep benden bir hareket bekliyordu. ama nedendir bilinmez nutkum tutulmuş gibiydi. hatun kütahya'da okuduğundan arada bursaya geliyor ve benle buluşmak istiyor ama ben hep bir bahane buluyordum ama aslında onunla buluşmak için içim gidiyordu. sanırım bende oluşan, bu kız bize fazla aga, okumuş etmiş yüksek lisans yapıyor, ben bu kızı mutlu edemem gibi paranoyak düşünceler ve kendime olan güvensizliğim bunda en büyük etkendi.

    velhasıl kelam bugün kötü haberi aldım. bu güzel hatunun artık bir sevgilisi var ve ona aşık olduğunu söyledi. yani anlayacağınız kuş elden uçtu gitti. ailevi sorunları nedeniyle buhranlı bir dönem geçirdiğini ve o erkeğin ona, o anda bir kurtarıcı gibi geldiğini ifade etti bana. yani klasik erkeklerin kullandığı metoda yine bir hatun kanmıştı. neyse sağlık olsun önümüzdeki maçlara bakacağız artık. ancak bu haberi duyduğumdan beri canım öyle sıkıldı ki durduğum yerde duramıyorum. uzun zamandır içmeyen ben yine gittim bir tekel bayine ve bir ufak aldım. inşallah bunu çabuk atlatırım. bu arada hatunla olan son sohbetim şu şekildedir.

    ben= kusuruma bakmazsan bir şey sormak istiyorum. uzunca bir süredir dikkatimi çeken bir şey var. sen benim yorum yaptığım gönderilerini siliyor musun yoksa bu sadece benim paranoyaklığım mı? cidden nedenini bilmek isterim eğer bir sorun varsa...

    güzel hatun= seni üzmek istemedim inan ki sorun yok tabiki.. sadece sevdiğim biri var.. intihar edecekken tanıdığım ve beni hayata bağlayan tek umudum.. kaybedecek bişeyim yok hayatta ölümü bile göze almışken tutunduğum bi hayat oldu bana.. kızıo böyle şelere senin liseden arkadaşım olduğunu ve çok ii biri olduğunu söylesemde o farklı düşünüo o yüzden siliyorumm ama üzülmeni istemem üzdüysemde ne olur hakkını helal et..

    ben= hımm anladım peki allah mutlu mesut etsin. böyle yanlış anlaşılmalara müsait bir durum söz konusu ise ben seni arkadaşlıktan çıkarıyorum. allah her daim yanında olsun ve sana mutluluklar bahşetsin.

    son olarak da gençler platonik takılmayın gidin açık açık konuşun. platonik takılınca o kişiyi öyle bir sahipleniyorsunuz ki, kaybedince verdiği acı, aldığın darbe katlanarak artıyor.
    21 ...
  40. orman katliamına bir köyün direnişi

    ?.
  41. güzel ve yalnız ülkemin, cenneti andırın muhteşemlikte ki bursa vilayetinin, şirin mi şirin mustafa kemal paşa ilçesinin, ufacık tefecik bir orman köyü olan ömeraltı köyündenim efendim ben.

    şimdi arkadaşlar köyümüz bir yörük köyü olduğu için ve tek geçim kaynağı salma hayvancılık olduğu için, gençler için iş sıkıntısı baş gösterdiğinden köyün genç nüfusu bursa'da ikamet etmektedir. köyümüzde sadece yaşlı nüfus ikamet etmektedir.

    bursa'da genelde köyden bursa'ya ikamet eden vatandaşların toplandığı, sohbetler ettiği, kağıt ve tavla oyunu oynadığı, kendi köylüsün açtığı kahvehaneler vardır. bir gün akşam yemeğini yedikten sonra, bu kahvehaneye gidip bir çay içeyim dedim. kahvehanede bir koşuşturmaca ve bir telefon trafiği var ki sorma gitsin. benim olan bitenden haberim olmadığı için köyün ileri gelenlerinden birine bu durumun nedenini sorduğumda; baştan bir azar işitsem de, sebebini öğrendim.

    meğer; istanbul merkezli siltaş a.ş köy yerleşme merkezinin 2 km. yakınına ve köy tarlalarının 500 metre uzağına şantiye kuracakmış. ancak şantiye kuracağız dedikleri yer hem köyü hem tarımı hem hayvancılığı bitireceğinden daha mühimi şantiye kuracakları alanda ormanlık alan olup, orada bulunan ağaçların 300-500 yaşında çam ağaçları olmasıydı. köylüler bu işe razı gelmeyeceklerini maden mühendislerine iletseler de, adamlar devletten aldıkları izinle bu şantiyeyi kuracaklarını ifade ediyorlardı. velhasıl kelam karşılıklı inatlaşmalarla köylüler ağaçların kesilmesine izin vermiyorlar, madenciler ile kavgaya varacak tartışmalara giriyorlardı. köylüler ağaçları kestirmemek için ormanlık alanda nöbetler tutmaya başladı. ilk ağaç kesimi köylüler cuma namazını kılmak için köye gittiklerinde başlamış ve köylüler şantiye alanına gelene kadar 20 den fazla ağaç kesilmişti. uyanık madenciler köylüler hazır namazdayken bu işe başlayalım çakallığında hareket etmişler ve köylülerin öfkesini daha da körüklemişlerdi. bu olaydan sonra köylüler şantiye alanında tüfekle nöbetler tutmaya başlamış ve cuma namazını ormanda kılmıştı.

    köylüler, madencilerin elindeki devlet izninden sonra bunun bu şekilde bir sonuca varamayacağını anladıkları için, işi basın yoluyla ve doğa koruma dernekleri yoluyla çözmeye karar vermiştiler. doğa-der ve bir kaç yerel basınla bu iş için ilk adımı atmışlardı ama olayın daha geniş bir yankı uyandırması için ulusal basınında bu işe el atması gerekiyordu. ulusal basının dikkatini çekmek için kent konseyinden yardım isteyen köylüler doğan haber ajansına bir şekilde ulaşmayı başarmıştı. aynı zamanda chp üye olan köylüler chp bursa milletvekili ilhan demiröz beyfendinin de bu olayda köylülere destek vereceği duyulunca, bu bir anda ulusal basının dikkatini çekmiş ve büyük bir miting planlamasına girişilmişti.

    benim bu olanların hiç birinden haberim olmadından bunları ilk duyduğumda şaşırmıştım. eylem yarın köyde, şantiyenin kurulacağı ormanlık alanda olacaktı. benim de gelmemi destek vermemi istedikleri için, bende bu eyleme katılacaktım. eyleme yarın sabah erken gidileceğinden erkenden eve gidip yattım. yattıktan sonra bir saat geçmedi ki; telefonlarım zır zır çalıyor. kalktım telefona cevap verdiğimde acele kahveye gelmemi söylediler bastım gittim. kahveye gittiğim gibi; elime 5 metrelik bir çarşaf 2 tanede sprey boya verdiler ve yarın ki eylem için ana bir pankart lazım bunu ancak sen hazırlarsın dediler. dedim abiler napıyosunuz saat olmuş gece 12 bu saatten sonra ne pankartı? başka yapacak kimse yok ancak sen yaparsın dediler ve yanıma da yardımcı birini verdiler. öfleye püfleye kabul ettik.

    sonra başladık beyin fırtınası yapmaya bu pankartı nsıl yapıcağız diye, elimizde ne bir harf kalıbı var ne bir yazı... önce bir yazı bulduk ki işin kolay kısmı buydu. yazıları nasıl yazacaktık. o an aklıma bir fikir geldi. renkli kağıt bantlar ile harfleri yazacaktım ve çarşafı boyuyacaktım. bantları söktüğümde harfler ortaya çıkacaktı. bu planı uygulamaya başladık ama bir şeyi gözden kaçırmıştık. bize vere vere 2 tane sprey boya vermişlerdi ve bu ancak çarşafın çeyreğini boyamıştı. bu işlemi sokakta yaptığımız için davetsiz misafirlerimiz de eksik olmadı tabi. devriye gezen polisler burda ne yaptığımızı sorunca; yarın ki eylem için pankart yaptığımızı söyledik. tabi ki hemen kimliklerinizi göreyim bakayım oldu. kimliklerimizi gösterince ve kısa bir taramadan sonra gidin yatın bir daha görmeyeceğim sizi diyerekten gittiler. bantlar ile harflerin yazımını bitirdikten sonra ve elimizde ki boyalarla boyama işlemi yaptıktan sonra saat gece 3:00 gösterdiği için işi şimdilik burada bırakmayı ve yarın sabah sprey boya aldıktan sonra devam etmeyi düşündük ve karar verdik. 2 saat uykudan sonra sabah kalktığımızda harıl harıl sprey boya aramaya başladık ama ne çare her yer kapalı. tanıdığımız bir nalbura dükkanını açtırıp 5 tane daha boya aldık. velhasıl kelam başladık boyamaya.. 5 metrelik beyaz çarşafı kırmızıya boyadıktan sonra harf şeklinde olan bantları söktüm ve yüzümde bir gülümseme oluştu. çünkü başarmıştım olmuştu.şimdi bu çarşafın iki yanına iki sopa lazımdı. marangozdan gidip hemen iki tane üçer metrelik çıta aldım ve anneme çarşafı bu çıtalara dikmesini söyledim. başta suratını ekşitse de ve gönülsüz olsa da, oda bu duruma karşı tepkiliydi ve kabul etti. yarım saat sonra pankart hazırdı.

    köylülerin bana verdiği görevi tamamlamış ve bizi eylem alanına götürecek otobüsü bekliyorduk. otobüsü nilüfer belediyesi ücretsiz olarak vermişti. otobüs bir saat rötarla geldi ve yola koyulduk. öğle vakti saat 12:00-13:00 sıralarında eylem alanına vardığımızda, en az 10 tane kamera ve bir o kadarda basın mensubunu görünce ne kadar çok şaşırdığımı itiraf etmeliyim. ama beni daha çok şaşırtan hadise, eylem alanında ki jandarma sayısıydı. yüzlerce jandarma eylem alanına sevk edilmiş alanda bekliyorlardı. nitekim benim hazırladığım pankart en önde eylem yapan halk arkasında başladılar eyleme. milletvekili konuştu, doğader konuştu, köy muhtarı konuştu, herkes konuştu.

    ancak konuşmalar boşuna değilldi. bir sonra ki gün ulusal görsel yazısal basında haberler çıkmış ve kesim işlemi durmuştu. tabi bu ne kadar sürecek bu şekilde bilemiyorum.

    şimdi arkadaşlar bunlar olan olaylar. şimdi kendi fikrimi söyleyeceğim bu konuda..

    ulan şerefsizler, gözünü para hırsı bürümüş allahsızlar, köydeki yaşamı bitireceksiniz, köydeki tarımı bitireceksiniz, doğal hayatı bitireceksiniz ve en önemlisi binlerce 300-500 senelik çam ağaçlarını keseceksiniz. peki sorarım neden? neymiş; bu alan için ankara'dan izin almışlar ve buraya maden atıkları için şantiye kuracaklarmış. size o izni verenin ben ta amuhagoym. yavşak herifler şantiye kurulacak alanı incelemeden, projede nasıl gösterildiyse tamam diyorlar ve izin veriyorlar. ulan dininiz imanınız para olmuş allahsızlar.
    onu geçtim güzelim ormanı yok edeceğinize ve köyü yok edeceğinize, şantiye yapmayı planladığınız alanın hemen 3-4 km. ötesinde kurak bir arazi var, oraya neden yapmıyorsunuz. bu soruyu sorunca yavşak maden mühendisi hemen oradan atlıyor. oraya ulaşımda ve elektirik altyapısında sorunlar var. arabalar daha fazla mazot yakarmış, elektirik altyapısı kurulacakmış ve fuzuli masrafmış. ulan şerefsiz senin dediğin masraflar ormanlardan dahamı kıymetli. neyse arkadaşlar çok uzun yazdım bu kadar yeter. bu arada tv ye çıktım lan ben bu olay sayesinde. *
    olayın linki= http://www.posta.com.tr/t...diler.htm?ArticleID=82362
    5 ...
  42. saldıran pkk değil askerdir

    1.
  43. pkk terör örgütünün diyarbakır'ın silvan ilçesinde gerçekleştirdiği terör saldırısı sonrası yaptığı açıklamadır.

    bire dürzüler, şerefsizler, yavşaklar türkiye cumhuriyeti devletinin sınırrları içerisinde tsk'dan başka hiç bir oluşum silahlı ordu(!) kurmak, ülke halkını silahlı eylemler sonucu katletmek gibi bir hakka sahip değildir. tsk başka bir ülkenin sınırlarında silahlı operasyon yapmıyor. veya başka bir ülkenin sınırlarını ihlal etmiyor. topraklarımızda barınmaya, yuvalanmaya çalışan her türlü silahlı terör örgütü ile mücadele etme hakkımız var.. sizi böyle konuşturanlar utansın.. siz kendi halkınızın da en büyük düşmanısınız.
    3 ...
  44. bursaspor un cezası kaldırılsın

    ?.
  45. bursaspor taraftarının beşiktaş maçı öncesi yaptığı taşkınlıklar yüzünden bursaspor'a verilen 5 maç seyircisiz ve tarafsız sahada oynama cezası derhal kaldırılması gerekir. tff başkanı madem kişilerin yaptığı kulüpleri bağlamaz şeklinde beyanatlar veriyor o zaman bu cezada derhal kaldırılsın. nede olsa orada taşkınlığı yapan kulüp değil taraftarlarıdır dimi.

    tff başkanının yaptığı bu açıklamadan sonra;

    bundan sonra bu ülkede isteyen şike ve teşvik olaylarına girişebilecek. nede olsa şike ve teşvik olaylarına karışan yöneticiler cezalandırılacak dimi sayın başkan.

    bundan sonra bu ligde taraftarlar istedikleri kadar şiddet olaylarına karışacak. nede olsa taraftarlar cezalandırılacak kulüpleri bağlamaz dimi sayın başkan.

    olum bi miktirin gidin lan. bu ülke futbolunun daha da ağzına sıçmak değilde nedir? sizin adaletinizin de yapacağınız işinde töbe töbe. *
    3 ...
  46. perşembe pazarında bir akşam saati

    1.
  47. perşembe pazarında bir akşam saati;


    pazarcı:geeeeel geeeeel geeeel kazaklar 2 liraa gelllllllllll....


    yaşlı teyze;oğlum 4 tanesi 5 lira olur mu?


    pazarcının surat ifadesini görmenizi çok isterdim.





    domates alırken telefonla konuşan orta yaşlarda bir bayan


    kızım ''pazar yapıyorum'' ne söyliceksen çabuk söyle,


    karsıdan söyleneni anlamayan bayan tekrar,


    kızım ''pazar düzüyorum'' hadi çabuk nediceksen de!


    yine anlamamış olucak ki,


    kızım pazar diyorum anlamıyomusun salak deyip telefonu kapatıp


    tarttırdığı 4 kilo domatesi almadan gitti..


    pazarcının poşeti tezgaha boşaltırken ettiği küfürleri söylemeyim.....

    eğlenceli bi pazar yapma yada düzme yada alışverişiydi......

    işte bende yılmaz özdil gibi yazdım.
    5 ...
  48. bir daha sevememek

    1.
  49. ne acıdır bu, sadece gönlünde bir kişiye yer vermek ve dahası olmaması, yeniden sevememek belkide başka bir tene dokunmaktan korkmak, bu yüzden hayatında kimseye yer vermemek, dönmeyeceğini bile bile ne kadar imkansız bile olsa onu beklemek, onu hiç görememek sadece profiline bakıp geceyi aydınlığa bırakmak ne acı...
    ve ne acıdır ki hayatında sadece bi kişiyi sevip sadece kapılarını bir kişiye açıpta açtığın o kapıdan çıkıp ellere gitmesi, en acısı da sen onu severken onun seni bir an bile aklına getirmemesi...
    acı ki artık asla açılamayacak duvardan kapının olması....
    ne kadar göz yaşı döksende o kapıyı bidaha asla eritemezsin o bitmek tükenmek bilmeyen gözyaşlarınla....
    5 ...
  50. keşke çocuk olarak kalabilseydik

    1.
  51. dışarıda yağmur yağıyor, yaz yağmuru...
    keşke çocuk olsaydıkta yine ıslanabilseydik korkusuzca..
    hasta olacağımızı annemizin bize kızacağını düşünmeden , herşeyi göze alıp iliklerimize kadar ıslanabilseydik korkusuzcaa..
    keşke çocuk olarak kalabilseydimde tek derdimin oyun oynamak olsaydı...keşke çocuk olsaydımda ;;
    bebeğimi gezdirebileceğim tekerlekli bi arabamın olmasını istemek olsaydı,
    ip atlayabileceğim bi ipimin olmasını istemek olsaydı,
    düşeceğimi düşünmeden ayaklarım ağrıyasına kadar koşabilmeyi istemek olsaydı,
    bi yerde salıncak görüp kimseye kaptırmamak için koşarak ona binmeyi istemek olsaydı,
    sallanmak,
    her göğe yükseldiğimde göğe dokunabilmeyi istemek olsaydı,keşke çocuk olsaydımda tek derdim oyun olsaydı, keşke hiç büyümeseydim büyümeseydim de yalan yüzleri tanımasaydım, çocukluğumdaki gibi herkesin masum olduğunu düşünseydim, yalan nedir bilmeseydim...
    6 ...
  52. sözlük yazarlarının yaptığı sapıklıklar

    1.
  53. aslında her insanın içinde bir sapık vardır. kimisi bu içindeki sapığı dizginlemeyi başarmışken, kimiside bu sapıklığı kontrol altına alamayıp esiri olmuştur.* sözlük yazarlarınında insan olduğunu varsayarsak bence kesin onlarında vardır sapıklıkları. * misal benim sapıklığım; yanımdan geçen her kadını koklarım. bu huyumdan bir türlü vazgeçemedim. bu sayede koku alma duyum çok gelişti o derece yani. birde alakası yok ama; lütfen bayanlar şu parfüm sıkma işini çok abartmayın ya.
    3 ...
  54. sanal alemin gerçeklikten kopuk olması

    ?.
  55. internet aleminde millet olmak isteyipte olamadığı kişilikleri yansıtıyor sanırım. toplum tarafından dışlanırım korkusu, ayıplanırım korkusu yüzünden insanlarla iletişime sansür koyan insanlar, sanal alemde ütopyalarında ki kendi benliklerini yaşatıyor. bir nevi süperman gibi. gündüzleri hanımevladı, efendi bir insan, geceleri bir kahraman. çünkü herkes kendini internette bir sanal kahraman gibi görüyor. bunun bir örneği de; internette her gün mutlaka görmekte olduğumuz asarım keserim muhabbeti. (bkz: klavye delikanlısı)

    her neyse asıl benim anlatmak istediğim olay; arkadaşım aylardır facebook'u olsun, twitter'i olsun ve bir çok sosyal paylaşım siteleri olsun yapılan anketlerde, chp birinci parti çıkmıyor muydu? akp'nin oyları çok düşük çıkmıyor muydu? bu millet nasıl bu şekilde ayrılıyor. interneti kullanabilen insanlar akp düşmanı olurken, kullanmayanlar akp sempatizanı olabiliyor. bu sorularıma cevap bulmak için bu başlığı açtım arkadaşlar.
    3 ...
  56. beleş geçinmenin yolları

    1.
  57. bu bilmem ne ettiğimin memleketinde paran kadar adamsın usta. ee bizim gibi fakir ve öğrenci adamların bu hayatta gerçekleştirmek isteyipte, gerçekleştiremediği o kadar çok hayal var ki. hayali geçtim usta bir ortama gitmek istiyorsun ve kendi kafamda ufak bir hesap yapıyorsun. bir bira orta kalite bir mekanda bile olmuş 5 lira. gittin mekana 3 tane ellilik bira içtin diyelim etti mi sana 15 lira. ortaya biraz çerez söylesen o da 5 lira. sadece kendi başına ufak çaplı eğlencen 20 lirayı buluyor. hadi ortamda hatunun biri sana kesik atıyor. onunla tanışmak istesen hatuna içki ısmarlıyorsun ve bu hatun milletide asla bira denen içkiyi içmiyor. belki de beleş olduğu için farklı ve pahalı içkilerden istiyorlar orada kararsızım. çok dertliyim usta bu parasızlıktan. biz fakir ve öğrenci tayfasıda bu belirttiğim ve hayatımızda karşılaştığımız nice zorluklardan sadece en basiti olan bu olaya karşı beleş geçinmenin yolları hakkında kafa yormamıza neden olmuştur.

    1-) ilk önce zengin bir arkadaş elde edinin ve hesapları hep ona yıkın.

    2-) zengin arkadaş çevreniz yoksa, eğer yakışıklı lavuklardansanız gidin zengin bir manita tavlayın hesabı ona kitleyin. ama bu davranışınız çevrenizde; bu adam godoşun biri diye etiketlenmenize neden olacaktır.

    3-)durmadan fakir edebiyatı yapın ve arkadaşlarınızın duyguları ile oynayıp hesabınızı onların ödemesine sebep olun.

    4-)hesap geldiği zaman tuvaleti gidip yarım saat çıkmayın. geri geldiğinizde cırcır olmuşum o yüzden geç kaldım diyin. bu arada hesabı sorun, büyük ihtimal hesabı ödemişlerdir. ancak siz ısrar edin hesaptan kendi payınıza düşeni vermek için. inanın istemiyeceklerdir.

    5-)hesap gelmeden önce, daha önce bir arkadaşına verdiğin talimata göre ona çağrı yapın ve hesap geldiği zaman sizi arasın. sizde bilmem kim arkadaşım kaza geçirmiş diye oradan hızlıca çıkın.

    6-)eğer bunları yapamıyorsanız gidin evinizde oturun kola ve çerezini yiyip internette takılın olum.
    6 ...
  58. 12 haziran da oy kullanırken bunları unutmayın

    ?.
  59. 12 haziran seçimlerinde, körü körüne fanatizm derecesinde gidip de bir partiye oy veren arkadaşlara sözlerim. bir bakın oy vereceğiniz parti veya liderin icraatlarına, söylemlerine. misal recep tayyip erdoğan'ın bir kaç söylemlerine bakalım;

    1-)sayın öcalan aldığı kellelerin hesabını veriyor.
    2-)o kadının nesini dinleyeceğim yahu (şehit anasına)
    3-)her 10 kasım'da sap gibi dikilmenin gereği yok.
    4-)demokrasi bir tramvaydır, gittiğimiz yere kadar gider, orada ineriz.
    5-)tutturmuşlar laiklik elden gidiyor. yahu, bu millet istedikten sonra tabii elden gidecek!
    6-)demokrasi bizim için bir amaç değil, araçtır...
    7-)ben ülkemi pazarlamakla mükellefim.
    8-) burası sakatatçı değil kardeşim. (yoksulluktan böbreğini satmak aşamasına gelmiş bir vatandaşın açtığı pankart için sayın rte'nin verdiği cevap.)
    9-)senin oğlun da işsiz kalsın. (oğluna iş isteyen anneye)
    10-)parayı veren kızımızı da görür (telekom için söylüyor)
    11-)egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, yalan koskoca bir yalan.
    12-)bana verilen maaş çok düşük, yetmiyor. sen ne kadar maaş alıyorsun?(almanya başbakanına)
    13-)ben muhammed müslüman ümmetindenim. türkiye dinsiz, laik bir memleket haline gelmiştir. hayatımı mustafa kemal dinsizliği ile savaşa adayacağıma, türkiye'yi bir din ve şeriat devleti haline getirmek için mücadele edeceğime, kemal paşa zamanında çıkarılan dinsiz kanunların tatbikini önleyeceğime, kısa zamanda ümmet esasına dayanan, şeriat devletinin kurulması için çalışacağıma, dinim, allahım ve bütün mukaddesatım üzerine yemin ve kasem ederim.
    14-) benim servetimi araştıranlar şimdi silivri'de...
    15-)sürekli aydınlık için 1 dakika karanlık protestosu için "mum söndü oynuyorlar.

    şimdi arkadaşlar akp'ye oy verenler bu adam için demokrat dediler alakası yok. halkın yanında dediler halkın salladığı yok. e be kardeşim ne diye bu adamın peşinden gidersiniz daha ben bir anlasam sizi. bu milleti miken yaranır derlerdi de inanmazdım. gerçekten öyle sanırım. ancak bazı değerler elden gitmedikçe değeri anlaşılmazmış. elinizden egemenlik, demokrasi gitsin de o zaman sakın meydanlara inmeyin. kendiniz ettiniz kendiniz buldunuz diyeceğim ama gel gelelim arada olan bizim gibi çağdaş, ülkesinin geleceğini düşünen, cumhuriyet taraftarı demokrasi aşığı vatandaşlara oluyor. allah size akıl fikir versin. iddia ediyorum bu adama hala oy verenlerin, bu ülkenin geleceğine attığı kazıklar için bir gün hepinizden hesap sorulacaktır.
    7 ...
  60. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük